Ahkâm üzerine…
03 Mart 2018 - Yeni Şafak
İçimiz kan ağlarken, Afrin’de verdiğimiz şehitlerimizin acısıyla yanarken herhangi bir konudan söz etmek, pek çoğumuz gibi bana da zor geliyor.
Sadece ve sadece TV’lerde, medyada beka savaşımız ile ilgili ahkâm kesenlerin, Cumhurbaşkanını eleştirenlerin, bir süre için bile olsa bu olağanüstü insanlar ve yakınları karşısında saygıyla eğilip sussalar diye düşünebiliyoruz… Ama hayır! Sürekli bir ‘eleman’ tavrı… Sürekli melanet yağdıran bir agresif bir dışlayan eleştirel tavır… Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı gitsin de ne olursa olsun, düsturunun uzantısı bir umarsız, duyarsız duruş…
Ahkâm kesme konusu, bitmeyen bir iletişim sorunu ülkemizde…
Çarşamba günü TVNet’de ifade ettiğim durumun hesabını soran olmadıkça bu umarsızlık sürüp gidecek sanki… Ne demiştik; üç alanda sık sık konuşup ahkâm kesenler ülkemizde yanılmakla malûldürler… Birincisi, spor alanında, ikincisi finans dünyası ile ilgili, üçüncüsü de uluslararası ilişkiler meselelerinde…
Keşke isim isim, gün gün not alabilsek de ortaya koyup sergilesek… “Şu futbolcu yıkacak ortalığı, bu futbolcu takımı sırtlayacak, bundan bir cacık olmaz, şu işe yaramaz…” diye ahkâm kesip duranlar mesela…
Çok iyi hatırlıyorum. Bir zamanlar Galatasaray’ın tarihi başarılarına katma değer getirmiş olan iki savunma oyuncusu Stumpf ve Falco için demediklerini bırakmamışlardı bazıları. Hatta Stumpf’un boy fotoğrafı üzerinden neresi sakat, nereleri ameliyatlı diye
infografikler yayınlamışlar, adamcağız için enkaz demişlerdi, enkaz…
Sonra o Stumpf’u aynı kişiler yerlere göklere koyamadılar, bir de “Ben daha buraya gelmeden söylemiştim; bu adam süper!” diye de yazdılar utanmadan… Her yıl her transfer döneminde buna benzer yorum salatalarıyla karşılaşır dururuz… Tüm spor medyası değil, ancak aralarından bir hayli çok bilmiş yazar…
Finans yorumcuları da benzer bir frekanstan yayın yaparlar… “2017 felaket yılı olacak!” lafını kaç kere duydunuz geçen yılın başında? Ya da, “Türkiye ekonomisi bu sonbaharı çıkaramaz!”, “Dolar 3 ay sonra 4’ü geçer, 6 ay sonra da 5’i” diye konuşmuş olanları hatırlamıyor musunuz?…
Hele de uluslararası ilişkiler ‘uzmanları’… Haritalar karşısında ahkâm kesen bazı temkinsiz, sınırsız, sorumsuz vatandaşlar… “Fırat Kalkanı neydi ki… Dümdüz tepsi gibi bir alan. Basıp gittiler bizimkiler… Afrin dağlık bölge. İlerlemek çok zor… Ayrıca ABD bırakmaz… Rusya bilmem ne yapmaz… vs”
Size yeminle söyleyeyim, aynı kişileri, Afrin operasyonu başladıktan bir iki hafta sonra “Bizimkiler Fırat Kalkanı’nda çok iyi tecrübe edindiler. Onun için gayet iyi ilerliyorlar” dediklerine tanık oldum…
Araştırmacılar ise bu üçlüye oranla çok daha temkinliler. Örneğin, Andy-ar’dan Faruk Acar, birlikte katıldığımız bir NTV programında çok açık bir şekilde dedi ki: “Yeni seçim sisteminde eskiye bakarak tahminde bulunmak kıyaslamalar yapmak son derece yanlıştır. Tamamıyla farklı bir paradigmayla bakılmalıdır, analiz-tahmin konusuna” …
Oysa bakın arkadaşlara… Önüne gelen, geçmişe bakıp kıyaslama – tahmin yapmaya devam ediyor… CHP kalkmış simülasyon (benzetim) yapmış. İttifak simülasyonu... Buna göre 2015 seçim sonuçları, 600 vekil üzerinden hesaplandığında CHP’den 7, HDP’den de 1 vekillik ittifaka geçiyormuş. Acar’a göre küllüm yanlış…
CHP’yi anlamaya çalışmak zaten hayli zor. Kemal bey kaybettikleri her seçimden sonra “Biz kazandık. Kıyılarda şöyle. Kent merkezlerinde böyle” diye beyanat verdi. Referandum sonuçları bizim için yok hükmündedir, dedi… Şu ittifak konusunu da, koalisyondur diye reddettiklerini, söylediler durmadan… Ardından birden ‘ilkeli ittifak’ nutukları atılmaya başlandı. HDP ile ittifakın kılıfını aranmaya başladılar sanki… İlk turda mı yapsak, yoksa çaktırmadan, ikinci turda mı? Ya ilk turda iş biterse…
Ahkâm konularında durum budur yani…
Sadece ve sadece TV’lerde, medyada beka savaşımız ile ilgili ahkâm kesenlerin, Cumhurbaşkanını eleştirenlerin, bir süre için bile olsa bu olağanüstü insanlar ve yakınları karşısında saygıyla eğilip sussalar diye düşünebiliyoruz… Ama hayır! Sürekli bir ‘eleman’ tavrı… Sürekli melanet yağdıran bir agresif bir dışlayan eleştirel tavır… Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı gitsin de ne olursa olsun, düsturunun uzantısı bir umarsız, duyarsız duruş…
Ahkâm kesme konusu, bitmeyen bir iletişim sorunu ülkemizde…
Çarşamba günü TVNet’de ifade ettiğim durumun hesabını soran olmadıkça bu umarsızlık sürüp gidecek sanki… Ne demiştik; üç alanda sık sık konuşup ahkâm kesenler ülkemizde yanılmakla malûldürler… Birincisi, spor alanında, ikincisi finans dünyası ile ilgili, üçüncüsü de uluslararası ilişkiler meselelerinde…
Keşke isim isim, gün gün not alabilsek de ortaya koyup sergilesek… “Şu futbolcu yıkacak ortalığı, bu futbolcu takımı sırtlayacak, bundan bir cacık olmaz, şu işe yaramaz…” diye ahkâm kesip duranlar mesela…
Çok iyi hatırlıyorum. Bir zamanlar Galatasaray’ın tarihi başarılarına katma değer getirmiş olan iki savunma oyuncusu Stumpf ve Falco için demediklerini bırakmamışlardı bazıları. Hatta Stumpf’un boy fotoğrafı üzerinden neresi sakat, nereleri ameliyatlı diye
infografikler yayınlamışlar, adamcağız için enkaz demişlerdi, enkaz…
Sonra o Stumpf’u aynı kişiler yerlere göklere koyamadılar, bir de “Ben daha buraya gelmeden söylemiştim; bu adam süper!” diye de yazdılar utanmadan… Her yıl her transfer döneminde buna benzer yorum salatalarıyla karşılaşır dururuz… Tüm spor medyası değil, ancak aralarından bir hayli çok bilmiş yazar…
Finans yorumcuları da benzer bir frekanstan yayın yaparlar… “2017 felaket yılı olacak!” lafını kaç kere duydunuz geçen yılın başında? Ya da, “Türkiye ekonomisi bu sonbaharı çıkaramaz!”, “Dolar 3 ay sonra 4’ü geçer, 6 ay sonra da 5’i” diye konuşmuş olanları hatırlamıyor musunuz?…
Hele de uluslararası ilişkiler ‘uzmanları’… Haritalar karşısında ahkâm kesen bazı temkinsiz, sınırsız, sorumsuz vatandaşlar… “Fırat Kalkanı neydi ki… Dümdüz tepsi gibi bir alan. Basıp gittiler bizimkiler… Afrin dağlık bölge. İlerlemek çok zor… Ayrıca ABD bırakmaz… Rusya bilmem ne yapmaz… vs”
Size yeminle söyleyeyim, aynı kişileri, Afrin operasyonu başladıktan bir iki hafta sonra “Bizimkiler Fırat Kalkanı’nda çok iyi tecrübe edindiler. Onun için gayet iyi ilerliyorlar” dediklerine tanık oldum…
Araştırmacılar ise bu üçlüye oranla çok daha temkinliler. Örneğin, Andy-ar’dan Faruk Acar, birlikte katıldığımız bir NTV programında çok açık bir şekilde dedi ki: “Yeni seçim sisteminde eskiye bakarak tahminde bulunmak kıyaslamalar yapmak son derece yanlıştır. Tamamıyla farklı bir paradigmayla bakılmalıdır, analiz-tahmin konusuna” …
Oysa bakın arkadaşlara… Önüne gelen, geçmişe bakıp kıyaslama – tahmin yapmaya devam ediyor… CHP kalkmış simülasyon (benzetim) yapmış. İttifak simülasyonu... Buna göre 2015 seçim sonuçları, 600 vekil üzerinden hesaplandığında CHP’den 7, HDP’den de 1 vekillik ittifaka geçiyormuş. Acar’a göre küllüm yanlış…
CHP’yi anlamaya çalışmak zaten hayli zor. Kemal bey kaybettikleri her seçimden sonra “Biz kazandık. Kıyılarda şöyle. Kent merkezlerinde böyle” diye beyanat verdi. Referandum sonuçları bizim için yok hükmündedir, dedi… Şu ittifak konusunu da, koalisyondur diye reddettiklerini, söylediler durmadan… Ardından birden ‘ilkeli ittifak’ nutukları atılmaya başlandı. HDP ile ittifakın kılıfını aranmaya başladılar sanki… İlk turda mı yapsak, yoksa çaktırmadan, ikinci turda mı? Ya ilk turda iş biterse…
Ahkâm konularında durum budur yani…