Ak Parti'deki iletişim hastalığı
04 Nisan 2009 Akşam Gazetesi
Çeşitli toplum kesimlerinden insanlara soruyorum: Son seçimleri kim kazandı? Hepsi ağızbirliği etmiş gibi yanıtlıyor: CHP
İlginç değil mi?.. '5-0 alacağım' dediği maçı 4-0 aldığı için herkes AK Parti'yi eleştiriyor. Bu yanlış algılamanın sorumlusu sadece bir kişidir: Başbakan Tayyip Erdoğan.
Çıtayı başta yukarılara koyduğu için değil... O, hedefini zaten yüzde 42 ve üstü diye açıklamıştı. Sorumlu çünkü, seçim gecesi karamsar, kötümser ve yenilmiş bir kumandan edasıyla AK Parti seçmeninin ve kadrolarının hak etmediği o konuşmayı yaptı ve bakanlarını kapı önüne koyacağına ilişkin tarihsel 'pot'u kırdı...
Arkadan bir pot da Cemil Çiçek'ten gelmedi mi?
AK Parti üst yönetimine tavsiyem: Hemen iletişimde güç kirlenmesi (power pollution) üzerine birkaç makale okusunlar.
Sonrasında güç kirlenmesinin getirdiği hasarı tespit etsinler ve nihayet bu hasarın nasıl giderileceği konusunda bir strateji belirlesinler.
Yaşar Nuri Hoca'ya mektup...
Değerli hocam,
Zor günlerden geçtiğinizi biliyorum. 'Bunlar benim başıma nasıl geldi?' diye hayıflandığınızı duyar gibiyim. İsyan ettiğinizi, huzursuzlukların, pişmanlıkların, keşkelerin sizi her zamankinden fazla sarmaladığını düşünüyorum.
22 Mart günü bu durumlarda nasıl ve hangi bedelleri ödemeniz gerekebileceğini, kriz iletişimini nasıl yönetmeniz gerektiğini arz etmeye çalışmıştım. Siz, söylediklerimin tam tersini yaptınız. Şimdi sizi çok daha ağır bedeller bekliyor. Bunları da ödemezseniz bir sonraki bedellerin daha da ağır olacağını bilin.
Sadece sizin için değil, usulüne uygun boşanamayan, ayrılamayan, didişmeden duramayan, birbirlerine ille de bedel ödetmeye çalışan binlerce çift sizden farklı bir durumda değil...
Sayın hocam,
Anlaşılıyor ki ne kendinizi susturabiliyorsunuz, ne eşinizi ne de ilişkiniz olduğu iddia edilen hanımefendiyi...
Bu gibi durumlarda tek yol kalır insana: 'Gitmek'; siyasetten, evlilikten, sosyal ortamdan çekip, gitmek. Tabii bir gün geri dönmek istiyorsanız... Böyle devam edecek olursanız bir daha bunlardan hiçbirine dönemeyeceğinizi (bkz. 22 Mart tarihli Akşam) bilmenizde yarar var.
Çeşitli toplum kesimlerinden insanlara soruyorum: Son seçimleri kim kazandı? Hepsi ağızbirliği etmiş gibi yanıtlıyor: CHP
İlginç değil mi?.. '5-0 alacağım' dediği maçı 4-0 aldığı için herkes AK Parti'yi eleştiriyor. Bu yanlış algılamanın sorumlusu sadece bir kişidir: Başbakan Tayyip Erdoğan.
Çıtayı başta yukarılara koyduğu için değil... O, hedefini zaten yüzde 42 ve üstü diye açıklamıştı. Sorumlu çünkü, seçim gecesi karamsar, kötümser ve yenilmiş bir kumandan edasıyla AK Parti seçmeninin ve kadrolarının hak etmediği o konuşmayı yaptı ve bakanlarını kapı önüne koyacağına ilişkin tarihsel 'pot'u kırdı...
Arkadan bir pot da Cemil Çiçek'ten gelmedi mi?
AK Parti üst yönetimine tavsiyem: Hemen iletişimde güç kirlenmesi (power pollution) üzerine birkaç makale okusunlar.
Sonrasında güç kirlenmesinin getirdiği hasarı tespit etsinler ve nihayet bu hasarın nasıl giderileceği konusunda bir strateji belirlesinler.
Yaşar Nuri Hoca'ya mektup...
Değerli hocam,
Zor günlerden geçtiğinizi biliyorum. 'Bunlar benim başıma nasıl geldi?' diye hayıflandığınızı duyar gibiyim. İsyan ettiğinizi, huzursuzlukların, pişmanlıkların, keşkelerin sizi her zamankinden fazla sarmaladığını düşünüyorum.
22 Mart günü bu durumlarda nasıl ve hangi bedelleri ödemeniz gerekebileceğini, kriz iletişimini nasıl yönetmeniz gerektiğini arz etmeye çalışmıştım. Siz, söylediklerimin tam tersini yaptınız. Şimdi sizi çok daha ağır bedeller bekliyor. Bunları da ödemezseniz bir sonraki bedellerin daha da ağır olacağını bilin.
Sadece sizin için değil, usulüne uygun boşanamayan, ayrılamayan, didişmeden duramayan, birbirlerine ille de bedel ödetmeye çalışan binlerce çift sizden farklı bir durumda değil...
Sayın hocam,
Anlaşılıyor ki ne kendinizi susturabiliyorsunuz, ne eşinizi ne de ilişkiniz olduğu iddia edilen hanımefendiyi...
Bu gibi durumlarda tek yol kalır insana: 'Gitmek'; siyasetten, evlilikten, sosyal ortamdan çekip, gitmek. Tabii bir gün geri dönmek istiyorsanız... Böyle devam edecek olursanız bir daha bunlardan hiçbirine dönemeyeceğinizi (bkz. 22 Mart tarihli Akşam) bilmenizde yarar var.