AK Parti’nin ‘aşağıdan yukarı’ doğru siyaset anlayışı
14 Kasım Perşembe - Yeni Şafak
Parlamenter demokrasinin yumuşak karnı her zaman seçim ve karar mekanizmalarının yukarıdan aşağı doğru çalışmasıdır.
Bu sağlanamazsa, yıllarca yönetime çöreklenmiş kadroların tahakkümü kırılamaz; aşağıdan yukarıya giden demokratik yolların önü bir yerlerde kesilir.
Sonrasında da parti içi oligarşi kemikleşir, partinin ‘zamanın ruhu’na göre devinimi ve gelişmesi engellenir.
Bunu kırmanın yolu, halkın, seçmenin iradesine inanmak ve güvenmekten geçer… ‘Halka rağmen halk için’ şeklinde formüle edilmiş “eski CHP anlayışı”nı terk etmekten geçer…
Bu bağlamda, dün bizim gazetede manşetten verilen haber, son derece önemli ve tarihi bir demokratik kararın müjdecisidir.
AK Parti, 10 milyon 400 binden fazla üyesini, Parti’nin geleceği için sandığa çağırıyormuş. AK Parti’yi 2023’e götürecek kadroları belirlemek için yapılacak seçimlerde, parti üyeleri delegeleri belirlemek için oy kullanacakmış.
Türkiye çapında başlatılacak bu süreçle, iktidar partisi, delegelerin belirlenmesinden başlayarak tüm tabanının siyasi katılımını amaçlıyor.
Mahalle, belde, ilçe ve il teşkilatlarında yapılacak oylamalarda, üyeler hazırlanacak delege listelerine isterlerse başka isimler yazabilecek, kendi adaylarını da önerebilecekmiş.
Seçimler sonunda en fazla oyu alan isimler delege sıralamasına girecek. Buradan çıkacak 430 bin delege, daha sonra ilçe delegelerini belirlemek için sandığa gidecek… Yeni ilçe yönetimlerinin yanı sıra il kongrelerine ilçelerin göndereceği delegeleri de belirleyecek. En sonunda 2021 yılının ilk aylarında yapılması planlanan AK Parti 7. Büyük Kongresi’nde bu sonuçlar göz önünde bulundurularak hareket edilecekmiş.
AK Parti, yeni isimlerin delegeler arasına katılmasını sağlayarak yönetim kadrolarına kaynak oluşturulmasını öngörüyor. Parti, bunca yıl emek vermiş, tecrübeli isimlerini de korumayı ihmâl etmiyor. Kurucu il başkanları ve hizmet etmiş eski il başkanları gibi isimleri Parti’nin farklı birimlerinde değerlendireceklermiş.
Belde, ilçe delege seçimleri Kasım sonunda başlıyor, Aralık ayı ortasında sona eriyor. Tabandan katılımı güçlendirmek için AK Parti tam bir harekât planı uyguluyor gibi görünüyor. Büyük Kongre’nin hazırlıkları da ilçelerden başlıyor. Yani aşağıdan yukarıya doğru çalışan bir demokratik yapı inşa ediliyor.
970 ilçe kongresinin Nisan 2020’ye kadar tamamlanması planlanıyormuş. İlçe Kongreleri’nin hemen ardından Haziran 2020’de başlayacak İl Kongreleri’nin de Eylül 2020’ye kadar yapılması öngörülüyormuş.
Kongre sürecinde teşkilatta kadın temsiline de dikkat edilecekmiş. Kaynaklar, kongreyle birlikte kadın il başkanının olacağını ve kadın faktörünün il ve ilçe yönetimlerinde daha fazla hissedileceği belirtiliyor.
AK Parti’nin bu kararı bana, 2002 yılındaki bir sohbeti hatırlattı. Gazeteye gitmek için Ortaköy’den taksiye binmiştim. Taksi şoförüyle gündem ve siyaset üzerine konuşmaya başladık.
Şoför arkadaş, “Ben AK Parti’ye oy verdim” dedi. “Neden?” diye sordum. AK Parti beni dinliyor diye yanıtladı. “Nasıl dinliyor?” dedim; anlattı:
“AK Parti’nin mahalle teşkilatı var bizim orada. Bir karar alınacağı, bir sorun olduğunda bize soruyor, bizi dinliyorlar.”
AK Parti kuruluşundan beri, bu basit ama hayati ve siyaset anlayışının temeli olan ilkeyle hareket etti. Aksi tutumların da karşısında oldu: ‘Aşağıdan yukarıya siyaset anlayışı’. Bu, “millî irade” diye özetlenen kavramın ta kendisidir.
17 yıl sonra bile rehavete kapılmadan bu anlayışı canlı tutmaya çalışması memnuniyet verici…
Bu sağlanamazsa, yıllarca yönetime çöreklenmiş kadroların tahakkümü kırılamaz; aşağıdan yukarıya giden demokratik yolların önü bir yerlerde kesilir.
Sonrasında da parti içi oligarşi kemikleşir, partinin ‘zamanın ruhu’na göre devinimi ve gelişmesi engellenir.
Bunu kırmanın yolu, halkın, seçmenin iradesine inanmak ve güvenmekten geçer… ‘Halka rağmen halk için’ şeklinde formüle edilmiş “eski CHP anlayışı”nı terk etmekten geçer…
Bu bağlamda, dün bizim gazetede manşetten verilen haber, son derece önemli ve tarihi bir demokratik kararın müjdecisidir.
AK Parti, 10 milyon 400 binden fazla üyesini, Parti’nin geleceği için sandığa çağırıyormuş. AK Parti’yi 2023’e götürecek kadroları belirlemek için yapılacak seçimlerde, parti üyeleri delegeleri belirlemek için oy kullanacakmış.
Türkiye çapında başlatılacak bu süreçle, iktidar partisi, delegelerin belirlenmesinden başlayarak tüm tabanının siyasi katılımını amaçlıyor.
Mahalle, belde, ilçe ve il teşkilatlarında yapılacak oylamalarda, üyeler hazırlanacak delege listelerine isterlerse başka isimler yazabilecek, kendi adaylarını da önerebilecekmiş.
Seçimler sonunda en fazla oyu alan isimler delege sıralamasına girecek. Buradan çıkacak 430 bin delege, daha sonra ilçe delegelerini belirlemek için sandığa gidecek… Yeni ilçe yönetimlerinin yanı sıra il kongrelerine ilçelerin göndereceği delegeleri de belirleyecek. En sonunda 2021 yılının ilk aylarında yapılması planlanan AK Parti 7. Büyük Kongresi’nde bu sonuçlar göz önünde bulundurularak hareket edilecekmiş.
AK Parti, yeni isimlerin delegeler arasına katılmasını sağlayarak yönetim kadrolarına kaynak oluşturulmasını öngörüyor. Parti, bunca yıl emek vermiş, tecrübeli isimlerini de korumayı ihmâl etmiyor. Kurucu il başkanları ve hizmet etmiş eski il başkanları gibi isimleri Parti’nin farklı birimlerinde değerlendireceklermiş.
Belde, ilçe delege seçimleri Kasım sonunda başlıyor, Aralık ayı ortasında sona eriyor. Tabandan katılımı güçlendirmek için AK Parti tam bir harekât planı uyguluyor gibi görünüyor. Büyük Kongre’nin hazırlıkları da ilçelerden başlıyor. Yani aşağıdan yukarıya doğru çalışan bir demokratik yapı inşa ediliyor.
970 ilçe kongresinin Nisan 2020’ye kadar tamamlanması planlanıyormuş. İlçe Kongreleri’nin hemen ardından Haziran 2020’de başlayacak İl Kongreleri’nin de Eylül 2020’ye kadar yapılması öngörülüyormuş.
Kongre sürecinde teşkilatta kadın temsiline de dikkat edilecekmiş. Kaynaklar, kongreyle birlikte kadın il başkanının olacağını ve kadın faktörünün il ve ilçe yönetimlerinde daha fazla hissedileceği belirtiliyor.
AK Parti’nin bu kararı bana, 2002 yılındaki bir sohbeti hatırlattı. Gazeteye gitmek için Ortaköy’den taksiye binmiştim. Taksi şoförüyle gündem ve siyaset üzerine konuşmaya başladık.
Şoför arkadaş, “Ben AK Parti’ye oy verdim” dedi. “Neden?” diye sordum. AK Parti beni dinliyor diye yanıtladı. “Nasıl dinliyor?” dedim; anlattı:
“AK Parti’nin mahalle teşkilatı var bizim orada. Bir karar alınacağı, bir sorun olduğunda bize soruyor, bizi dinliyorlar.”
AK Parti kuruluşundan beri, bu basit ama hayati ve siyaset anlayışının temeli olan ilkeyle hareket etti. Aksi tutumların da karşısında oldu: ‘Aşağıdan yukarıya siyaset anlayışı’. Bu, “millî irade” diye özetlenen kavramın ta kendisidir.
17 yıl sonra bile rehavete kapılmadan bu anlayışı canlı tutmaya çalışması memnuniyet verici…