'Aklın yolu tam da bir olmasa' da...
10 Ocak 2010 Akşam Gazetesi
Ben, 'Ah şu da bizde olsa bu da bizde yapılsa' diye yazdıkça birileri de 'Aklın yolu bir; bizde o konuda şöyle yapıyoruz' diye aramıyorlar mı, bayılıyorum...
Geçenlerde Jordi Savall'in, içinde Kudsi Erguner gibi Türk müzisyenlerin de bulunduğu Istanbul adlı, İspanya'da yayınlanan CD'sinden söz etmiştim. Türkiye'de bulmadığımı da eklemiştim. Oysa Kanyon D&R'da varmış.
'Keşke Savall'ı İstanbul Avrupa Kültür Başkenti (AKB) etkinlikleri çerçevesinde İstanbul'da bir konser vermek için davet etseler' demiştim; AKB çerçevesinde iş yapan yapım şirketlerinden birinden aradılar, 'Planlamıştık; büyük olasılıkla Mart, Nisan gibi Savall gelebilir' dediler. Tarih belli değilmiş...
Bu gibi durumlarda içime hep şüphe düşer. Jordi Savall gibi adam, programını en az yıllık yapıyordur. Belki de 2-3 yıllık... İki ay sonrasına, 'Belki, bakalım, neden olmasın!' gibi temenni cümlelerini bu gibi 'durumlarda' pek sevmem... Haydi hayırlısı, diyelim...
***
Bir de şu münazara meselesi var... Dünya Üniversiteleri Yarışması aralık sonu Antalya'da başladı, 4 Ocak'ta bitmiş olması lazım. Belirsiz ifade kullanmamın nedeni, hiçbir yerden -internetteki web siteleri dahil- herhangi bir bilgi alamamış olmamdandır... Bir kez daha gençler Türk gibi başlayıp İsveçli gibi bitirememişler. Nerede bunun iletişimi, çocuklar?..
Konuya perakende sektöründeki etkinlikleriyle lider kuruluş Soysal Danışmanlık'ın patronu Suat Soysal uyanmış; şu e-postayı göndermiş:
'2 Ocak'taki yazında 'Keşke birileri çıksa da şirketler arası müsabakalar düzenlese; sağlam jürilerle falan... Amma öğretici olur... Özellikle ileride yöneticiliğe soyunacak, 'müzakere tekniklerine' ihtiyaç duyan 'aday'lar için...' demişsiniz. Pek de güzel demişsiniz. Kalp kalbe karşıymış. 2009'da bunu başlattık; TAY - Markalar Arası Tartışma Yarışması düzenledik. Münazara yerine 'tartışma' dedik. TAY diye de kısalttık. Onu yazayım dedim size.'
Suat Bey, konuyla ilgili bilgi de göndermiş:
Perakendenin önde gelen 48 markasının satış danışmanları münazara usulüyle yarışmışlar. Mayıs-Ekim 2009 tarihleri arasında 62 maçta toplam 210 yarışmacı, genetikten tarihe, çocuk gelişiminden davranış bilimlerine, küreselleşmeden atom fiziğine kadar birçok farklı konuyu tartışmış. Neden 'Münazara' dememişler acaba? Osmanlıca kelime kullanınca gerici olarak algılanacaklarından mı çekinmişler acaba?.. Oysa bu işin 'markalaşmış' adı 'Münazara'dır; 'tartışma' falan değil... Finali, Perakende Günleri'nde yaklaşık 1.000 kişilik bir seyirci önünde gerçekleştirmişler. Şampiyon, Mavi Jeans ekibi olmuş. Jüride yazarlar, uzmanlar ve Boğaziçi Üniversitesi Münazara Klübü üyeleri yer almış.
TAY 2010 yılında da 72 takımla ve yeniliklerle devam edecekmiş. 2010 maçları Şubat sonunda Profilo AVM Tiyatro Salonu'nda yapılacakmış.
***
Çok güzel... Suat Bey cehaletimizi bağışlasın. Kendilerini kutluyoruz. Bu yaptıkları perakende sektöründe çalışanların ufkunu kısmen açar, hiç şüphesiz. İyice açması için vaadin kuvvetli olması ve şu sıra şirketlerin büyük bir hırsla bu 'Münazara Şampiyonasına' hazırlanıyor olmaları gerekirdi... Bu konuda alınmış bir duyumum yok...
Öte yandan benim altını çizmek istediğim bu değildi. Sektörel bir zenginlikten çok genel anlamda iş ve yönetim dünyasının önce kendi içlerinde sonra da şirketlerin aralarında 'dünya standartlarındaki kurallara uygun olarak' yarışmaları, belki de bir TV kanalı ile anlaşarak; olayın belli bir aşamasından sonrasının yayınlanmasının sağlanmasından söz etmiştik.
Soysal böyle bir etkinliğin de altında kalkabilecek birikime sahiptir aslında... Neden olmasın. Hadi gelin, 'Türk milletinin büyük bir kısmının aptal olduğunu' iddia edenleri utandıralım...
Not: 2 yılı aşkın bir süre sevgili 'ekran ortağım' Özlem Gürses ile birlikte yaptığımız, daha doğrusu onun yaptığı benim de devamlı konuk olarak katıldığım 'Bildiğin Gibi Değil' adlı TV programı Cuma akşamı Skytürk'te başladı. Bugün 11.15'te tekrarı var. Konuk, en yaratıcı iletişimcilerden Ali Taran. İşte ondan müthiş bir laf: 'Türk halkının dünya görüşünü, duruşunu, davranış kodlarını bir 'veri' olarak kabul ederim. Onlarla didişmem!'... Taran'ın bu başarı sırrı, iletişimde etkili olmak isteyenlerin kulaklarına 'pırlanta' küpe olmalı...
Ben, 'Ah şu da bizde olsa bu da bizde yapılsa' diye yazdıkça birileri de 'Aklın yolu bir; bizde o konuda şöyle yapıyoruz' diye aramıyorlar mı, bayılıyorum...
Geçenlerde Jordi Savall'in, içinde Kudsi Erguner gibi Türk müzisyenlerin de bulunduğu Istanbul adlı, İspanya'da yayınlanan CD'sinden söz etmiştim. Türkiye'de bulmadığımı da eklemiştim. Oysa Kanyon D&R'da varmış.
'Keşke Savall'ı İstanbul Avrupa Kültür Başkenti (AKB) etkinlikleri çerçevesinde İstanbul'da bir konser vermek için davet etseler' demiştim; AKB çerçevesinde iş yapan yapım şirketlerinden birinden aradılar, 'Planlamıştık; büyük olasılıkla Mart, Nisan gibi Savall gelebilir' dediler. Tarih belli değilmiş...
Bu gibi durumlarda içime hep şüphe düşer. Jordi Savall gibi adam, programını en az yıllık yapıyordur. Belki de 2-3 yıllık... İki ay sonrasına, 'Belki, bakalım, neden olmasın!' gibi temenni cümlelerini bu gibi 'durumlarda' pek sevmem... Haydi hayırlısı, diyelim...
***
Bir de şu münazara meselesi var... Dünya Üniversiteleri Yarışması aralık sonu Antalya'da başladı, 4 Ocak'ta bitmiş olması lazım. Belirsiz ifade kullanmamın nedeni, hiçbir yerden -internetteki web siteleri dahil- herhangi bir bilgi alamamış olmamdandır... Bir kez daha gençler Türk gibi başlayıp İsveçli gibi bitirememişler. Nerede bunun iletişimi, çocuklar?..
Konuya perakende sektöründeki etkinlikleriyle lider kuruluş Soysal Danışmanlık'ın patronu Suat Soysal uyanmış; şu e-postayı göndermiş:
'2 Ocak'taki yazında 'Keşke birileri çıksa da şirketler arası müsabakalar düzenlese; sağlam jürilerle falan... Amma öğretici olur... Özellikle ileride yöneticiliğe soyunacak, 'müzakere tekniklerine' ihtiyaç duyan 'aday'lar için...' demişsiniz. Pek de güzel demişsiniz. Kalp kalbe karşıymış. 2009'da bunu başlattık; TAY - Markalar Arası Tartışma Yarışması düzenledik. Münazara yerine 'tartışma' dedik. TAY diye de kısalttık. Onu yazayım dedim size.'
Suat Bey, konuyla ilgili bilgi de göndermiş:
Perakendenin önde gelen 48 markasının satış danışmanları münazara usulüyle yarışmışlar. Mayıs-Ekim 2009 tarihleri arasında 62 maçta toplam 210 yarışmacı, genetikten tarihe, çocuk gelişiminden davranış bilimlerine, küreselleşmeden atom fiziğine kadar birçok farklı konuyu tartışmış. Neden 'Münazara' dememişler acaba? Osmanlıca kelime kullanınca gerici olarak algılanacaklarından mı çekinmişler acaba?.. Oysa bu işin 'markalaşmış' adı 'Münazara'dır; 'tartışma' falan değil... Finali, Perakende Günleri'nde yaklaşık 1.000 kişilik bir seyirci önünde gerçekleştirmişler. Şampiyon, Mavi Jeans ekibi olmuş. Jüride yazarlar, uzmanlar ve Boğaziçi Üniversitesi Münazara Klübü üyeleri yer almış.
TAY 2010 yılında da 72 takımla ve yeniliklerle devam edecekmiş. 2010 maçları Şubat sonunda Profilo AVM Tiyatro Salonu'nda yapılacakmış.
***
Çok güzel... Suat Bey cehaletimizi bağışlasın. Kendilerini kutluyoruz. Bu yaptıkları perakende sektöründe çalışanların ufkunu kısmen açar, hiç şüphesiz. İyice açması için vaadin kuvvetli olması ve şu sıra şirketlerin büyük bir hırsla bu 'Münazara Şampiyonasına' hazırlanıyor olmaları gerekirdi... Bu konuda alınmış bir duyumum yok...
Öte yandan benim altını çizmek istediğim bu değildi. Sektörel bir zenginlikten çok genel anlamda iş ve yönetim dünyasının önce kendi içlerinde sonra da şirketlerin aralarında 'dünya standartlarındaki kurallara uygun olarak' yarışmaları, belki de bir TV kanalı ile anlaşarak; olayın belli bir aşamasından sonrasının yayınlanmasının sağlanmasından söz etmiştik.
Soysal böyle bir etkinliğin de altında kalkabilecek birikime sahiptir aslında... Neden olmasın. Hadi gelin, 'Türk milletinin büyük bir kısmının aptal olduğunu' iddia edenleri utandıralım...
Not: 2 yılı aşkın bir süre sevgili 'ekran ortağım' Özlem Gürses ile birlikte yaptığımız, daha doğrusu onun yaptığı benim de devamlı konuk olarak katıldığım 'Bildiğin Gibi Değil' adlı TV programı Cuma akşamı Skytürk'te başladı. Bugün 11.15'te tekrarı var. Konuk, en yaratıcı iletişimcilerden Ali Taran. İşte ondan müthiş bir laf: 'Türk halkının dünya görüşünü, duruşunu, davranış kodlarını bir 'veri' olarak kabul ederim. Onlarla didişmem!'... Taran'ın bu başarı sırrı, iletişimde etkili olmak isteyenlerin kulaklarına 'pırlanta' küpe olmalı...