Algılandığım yer, hak ettiğim yer midir?
03 NİSAN 2010
Biraz geç olmuş ama temiz olmuş… Capital dergisi, 2009 yılı En Beğenilen Şirketler Ödülleri’ni daha yeni sahiplerine teslim etmiş…
O liste bizi yıllar öncesine götürüverdi, bir kez daha…
On iki yıl önce 1998 sonunda başlayıp 2002’de tamamladığımız, KOÇSİM (Koç Stratejik İletişim Modeli) adı verilmiş olan ve tüm Koç Topluluğu’nun entegre kurumsal itibar sisteminin yönetilme süreçlerinin belirlendiği çalışma sırasında ölçümleme ve araştırma sonuçları geldikçe kahrolur dururduk…
Çünkü biz içerden bilirdik ki, tüm parametrelerde Koç, Sabancı’nın az da olsa önündedir. Fakat heyhat!.. Bütün araştırmalarda Sabancı, Koç’un önünde yer alırdı…
Bir de Eczacıbaşı ‘fenomeni’ vardı… Cirolara, pazar değerlerine göre bakıldığında 11-12’inci sıralarda yer alan Eczacıbaşı Holding’in itibar ölçümlemelerinde yeri, çakılmış gibi 4’üncü sırada çıkardı…
Dört yıl süreyle çok kapsamlı ve karmaşık araştırmalar yapıldı… Sonradan bazılarının kopyalayıp sanki kendi buluşlarıymış gibi kafalarına göre ‘itibar yönetimini’ çağrıştıran adlar vererek kullandıkları araştırma ve yorumlama tekniklerinin aslı da, o tarihlerde Mori’nin Türkiye’deki temsilcisi ve Strateji Mori şirketinin sahibi Selim Oktar’ın geliştirdiği bir yönteme dayanıyordu… Selim de bu yöntemi, Mori’nin kurucusu Sir Robert Milton Worcester’in ortaya attığı ‘Tanınma – Beğeni’ eksenli sistem üzerine yine Mori’den Peter Hutton ile yaptığı çalışma sonucunda geliştirmişti…
Mori Excellence Model de denen ve aslında artık aşılmak üzere olan bu yaklaşım, hâlâ bazı ‘kopyala yapıştırcılar’ tarafından orasıyla burasıyla bir miktar oynanıp, ‘itibar piramidi’ vb. adlar takılarak ‘satışa sunulmakta’…
Meraklısı bizim 2002 sonlarında yazmaya başlayıp 2005 yılında yayınlanmış olan “Algılama Yönetimi” adlı kitabımızda bu durumun hikayesini okuyabilir, orada adı geçen şimdilerde yavaş yavaş geçerliliğini yitirmekte olan modelin nasıl ileriki yıllarda ‘esinlenerek’ satışa sunulmaya çalışıldığına tanıklık edebilirler… Biz biliyoruz ki, en azından o yıllarda Koç Topluluğu’nun üst yönetiminde yer almış olanlar ve onların yakın çevresi, bu tür demode numaraları artık yutmamaktalar…
O yıllarda Koç Holding özelinde tespit ettiğimiz ‘algılama ile gerçeklik’ arasındaki uçurum ve bunun kapatılması meselesi, ilerde yazacağımız kitabın da nüvesini oluşturmuştu. Daha da ileri giderek iletişimi, “Gerçek sıcaklık ile hissedilen sıcaklık”, “Hakikat (truth) ve gerçeklik (reality)” arasındaki uçurumun kapatılması olarak tanımlamaya başlamıştık… Koç Topluluğu’na 1998’de sunduğumuz rapor “İyi şeyler yapıyorsunuz, ancak algılanmıyor” diye başlıyordu…
Tabii ki açıklamaları vardı… Halka yakın mı yakın bir Sakıp Sabancı tabloyu değiştiriyordu… Eczacıbaşı kültür ve spora 40 yılı aşkın süredir yaptığı yatırımla itibar piramidinde yukarı doğru tırmanmayı başarıyordu…
Sebepler vardı ama, bu iletişim adına bir şey yapılamaz, demek değildi…
Bütün bunları neden yazdım?
Şu nedenle: Koç Topluluğu pek çok alanda olduğu gibi iletişim alanında da yatırımlarının karşılığını almıştır… Bunu nereden görüyoruz? En beğenilen şirketler araştırmalarından… İşte birkaç gün önce ödülleri dağıtılmış olan sonuncusu… İçinden sadece Holdingleri çekerek sıralamadaki ilk 5’e bakalım:
1. Koç Holding
2. Sabancı Holding
3. Eczacıbaşı Topluluğu
4. Doğuş Holding
5. Borusan Holding
Koç Topluluğu en azından son 5 yıldır birinci sıraya oturuyor…
Demek ki, uçurumu kapatmayı başarmış.
Hangi uçurumu?
Hakikatle algılama arasındaki uçurumu…
Sabancı ne yapmış? Yerini korumayı başarmış…
Eczacıbaşı ne yapmış?
Uçurumu algılama lehine açmış…
Doğuş, Borusan 10 yıl önce çok aşağılardaydılar… Tırmanıp ilk 5’e girmişler… İtibarlarını başarıyla yönetenleri kutluyoruz. Ve tabii ki herkesin kendisine şu soruyu sormasını tavsiye ediyoruz: “Acaba ben neredeyim? Algılandığım yer hak ettiğim, hakikate tekabül eden yer midir?”…
O liste bizi yıllar öncesine götürüverdi, bir kez daha…
On iki yıl önce 1998 sonunda başlayıp 2002’de tamamladığımız, KOÇSİM (Koç Stratejik İletişim Modeli) adı verilmiş olan ve tüm Koç Topluluğu’nun entegre kurumsal itibar sisteminin yönetilme süreçlerinin belirlendiği çalışma sırasında ölçümleme ve araştırma sonuçları geldikçe kahrolur dururduk…
Çünkü biz içerden bilirdik ki, tüm parametrelerde Koç, Sabancı’nın az da olsa önündedir. Fakat heyhat!.. Bütün araştırmalarda Sabancı, Koç’un önünde yer alırdı…
Bir de Eczacıbaşı ‘fenomeni’ vardı… Cirolara, pazar değerlerine göre bakıldığında 11-12’inci sıralarda yer alan Eczacıbaşı Holding’in itibar ölçümlemelerinde yeri, çakılmış gibi 4’üncü sırada çıkardı…
Dört yıl süreyle çok kapsamlı ve karmaşık araştırmalar yapıldı… Sonradan bazılarının kopyalayıp sanki kendi buluşlarıymış gibi kafalarına göre ‘itibar yönetimini’ çağrıştıran adlar vererek kullandıkları araştırma ve yorumlama tekniklerinin aslı da, o tarihlerde Mori’nin Türkiye’deki temsilcisi ve Strateji Mori şirketinin sahibi Selim Oktar’ın geliştirdiği bir yönteme dayanıyordu… Selim de bu yöntemi, Mori’nin kurucusu Sir Robert Milton Worcester’in ortaya attığı ‘Tanınma – Beğeni’ eksenli sistem üzerine yine Mori’den Peter Hutton ile yaptığı çalışma sonucunda geliştirmişti…
Mori Excellence Model de denen ve aslında artık aşılmak üzere olan bu yaklaşım, hâlâ bazı ‘kopyala yapıştırcılar’ tarafından orasıyla burasıyla bir miktar oynanıp, ‘itibar piramidi’ vb. adlar takılarak ‘satışa sunulmakta’…
Meraklısı bizim 2002 sonlarında yazmaya başlayıp 2005 yılında yayınlanmış olan “Algılama Yönetimi” adlı kitabımızda bu durumun hikayesini okuyabilir, orada adı geçen şimdilerde yavaş yavaş geçerliliğini yitirmekte olan modelin nasıl ileriki yıllarda ‘esinlenerek’ satışa sunulmaya çalışıldığına tanıklık edebilirler… Biz biliyoruz ki, en azından o yıllarda Koç Topluluğu’nun üst yönetiminde yer almış olanlar ve onların yakın çevresi, bu tür demode numaraları artık yutmamaktalar…
O yıllarda Koç Holding özelinde tespit ettiğimiz ‘algılama ile gerçeklik’ arasındaki uçurum ve bunun kapatılması meselesi, ilerde yazacağımız kitabın da nüvesini oluşturmuştu. Daha da ileri giderek iletişimi, “Gerçek sıcaklık ile hissedilen sıcaklık”, “Hakikat (truth) ve gerçeklik (reality)” arasındaki uçurumun kapatılması olarak tanımlamaya başlamıştık… Koç Topluluğu’na 1998’de sunduğumuz rapor “İyi şeyler yapıyorsunuz, ancak algılanmıyor” diye başlıyordu…
Tabii ki açıklamaları vardı… Halka yakın mı yakın bir Sakıp Sabancı tabloyu değiştiriyordu… Eczacıbaşı kültür ve spora 40 yılı aşkın süredir yaptığı yatırımla itibar piramidinde yukarı doğru tırmanmayı başarıyordu…
Sebepler vardı ama, bu iletişim adına bir şey yapılamaz, demek değildi…
Bütün bunları neden yazdım?
Şu nedenle: Koç Topluluğu pek çok alanda olduğu gibi iletişim alanında da yatırımlarının karşılığını almıştır… Bunu nereden görüyoruz? En beğenilen şirketler araştırmalarından… İşte birkaç gün önce ödülleri dağıtılmış olan sonuncusu… İçinden sadece Holdingleri çekerek sıralamadaki ilk 5’e bakalım:
1. Koç Holding
2. Sabancı Holding
3. Eczacıbaşı Topluluğu
4. Doğuş Holding
5. Borusan Holding
Koç Topluluğu en azından son 5 yıldır birinci sıraya oturuyor…
Demek ki, uçurumu kapatmayı başarmış.
Hangi uçurumu?
Hakikatle algılama arasındaki uçurumu…
Sabancı ne yapmış? Yerini korumayı başarmış…
Eczacıbaşı ne yapmış?
Uçurumu algılama lehine açmış…
Doğuş, Borusan 10 yıl önce çok aşağılardaydılar… Tırmanıp ilk 5’e girmişler… İtibarlarını başarıyla yönetenleri kutluyoruz. Ve tabii ki herkesin kendisine şu soruyu sormasını tavsiye ediyoruz: “Acaba ben neredeyim? Algılandığım yer hak ettiğim, hakikate tekabül eden yer midir?”…