Amipler gibi bölünüp çoğalmamak için…
13 aRALIK 2010
CHP Kurultay’a ‘üç parçalı’ olarak gidiyor. Kılıçdaroğlu – Baykal – Sav…
Bizde solcuların ve sosyal demokratların ‘amipler gibi bölünerek’ çoğaldıklarını iddia edenler, bir kez daha haklı mı çıkacaklar yoksa?…
Kim neyi temsil ediyor hemen ona bakmalı aslında… Bir de Kılıçdaroğlu’nun olayı, kadroları nasıl yönettiğine…
Kılıçdaroğlu’nun neyi temsil ettiği açık: Tek kelime ile özetleyecek olursak ‘Değişim’i, nispeten genç kadroları…
Sav’ın neyi temsil ettiği de çok açık: Status Quo’yu… (statüko)…
Peki, Baykal neyi temsil ediyor? Vallahi bilmiyorum… “O hizipçidir kardeşim. Hizipleri temsil ediyor!” deyip geçmek de istemiyorum…
Gelişmiş kuruluşlarda karar genel kurullara, yönetim kurullarına bırakılmaz. Çok önceden mesele hallolur. Karşılıklı diyalogla. Anlayışla. Uzlaşma ile… ‘Kurullar’ formalite’nin yerine getirildiği yerlerdir… Yoksa herkesin kaybettiği manzaralar ortaya çıkabilir… CHP Kurultay öncesinde parçaları toplarsa ne âlâ… Yoksa bir başka ‘tarihi hata’yı daha hanesine yazabilir…
‘Seninki kaç santim?’
Dün balık günü idi… Öğleden sonra bizim Göktürk’deki Balıkçı’ya gidecektik… Bu yazıyı birince çıkmış olacağız. Önce e-postalara bir bakayım, dedim.
Aslı Hanım’ın e-postasına gözüm fena takıldı. ‘Subject’ hanesinde diyor ki: “Greenpeace. Seninki kaç santim?” Hoppala!.. Aslında müthiş dikkat çekici bir ‘stoper’…
Her işi bırakıp önce o e-postayı açtım. İçinde bir link var. Link’i tıkladım. Greenpeace’in sayfası açıldı. Üstünde bir not: “Bu sayfaya seni davet eden, Aslı İşliel’in balığına 0,1 cm katkıda bulundun. Şimdi interaktif eyleme katılarak ‘0.5 cm’ daha katkıda bulunabilir, sen de bir balık kurtarıp t-shirt kazanabilirsin.”
Bir de cetvel var sayfada. Yiyeceğiniz balığın uzunluğunu ölçmek için… Dilerseniz üzerinde balık isimleri yazan cetvelin yazıcıdan çıkışını alabiliyorsunuz. 9 cm’den küçük hamsiyi, 11 cm’den küçük tekiri, 13 cm’den küçük barbunya ve istavriti kesinlikle yememek gerek. Diğer balıklarda ise alt sınır şöyle: Mezgit 14.5, Levrek 18, Lüfer 25, Palamut 38, Kalkan 45 cm…
***
Özetle diyorlar ki: “Bugün dünya denizlerindeki büyük balık türlerinin yüzde 90'ı, toplam balık türlerinin ise yüzde 60'ı tükenmiş durumda. 2050 yılına geldiğimizde ise dünyadaki balık stokları bitecek. Türkiye'de de balık stoklarımız ve balıkçılık can çekişiyor. Balıklar azaldıkça daha çok yavru balık avlanmaya ve satılmaya başlanıyor. Yavru balık avlandıkça ve satışı devam ettikçe de türler üremeye fırsat bulamadığı için durum daha da vahimleşiyor.
…Eğer yarın da denizlerimizde balık türleri olmasını istiyorsak acilen balık boylarına önem vermeliyiz. Ayrıca anaç balıklar boyut olarak büyüdükçe daha da fazla yumurta verirler, işte bu yüzden balıklar için her cm hayati derecede önemlidir.
…Lüferin en az bir kez üreyebilmesi için minimum 20 ila 24 cm'e ulaşması gerekirken bugün yasal avlanma boyu 14 cm olarak verilmiştir. Yani aslında yavrusu olan çinekop boyu. Aynı şekilde palamutun üreme boyu 38 cm ila 42 cm arasında iken yasal avlanma boyu 25 cm’dir! Bu durum açıkça gösteriyor ki, denizlerimizdeki biyoçeşitliliğin korunmasını sağlayacak ciddi bir yönetim planına ihtiyaç duyulmaktadır.”
***
Çocuklarınızın ve torunlarınızın da adam gibi balık yemesini istiyorsanız www.kacsantim.org adresine gidin ve kampanyaya elektronik ortamda destek vermekle kalmayın, olması gerekenden küçük balıkları yemeyin; bunları satın almayın ve en önemlisi hükümetin yasakların santimini artırması için çaba harcayın.
Biz sayfayı okuduktan sonra, elimize cetveli aldık Balıkçı’ya öyle gittik…
Bizde solcuların ve sosyal demokratların ‘amipler gibi bölünerek’ çoğaldıklarını iddia edenler, bir kez daha haklı mı çıkacaklar yoksa?…
Kim neyi temsil ediyor hemen ona bakmalı aslında… Bir de Kılıçdaroğlu’nun olayı, kadroları nasıl yönettiğine…
Kılıçdaroğlu’nun neyi temsil ettiği açık: Tek kelime ile özetleyecek olursak ‘Değişim’i, nispeten genç kadroları…
Sav’ın neyi temsil ettiği de çok açık: Status Quo’yu… (statüko)…
Peki, Baykal neyi temsil ediyor? Vallahi bilmiyorum… “O hizipçidir kardeşim. Hizipleri temsil ediyor!” deyip geçmek de istemiyorum…
Gelişmiş kuruluşlarda karar genel kurullara, yönetim kurullarına bırakılmaz. Çok önceden mesele hallolur. Karşılıklı diyalogla. Anlayışla. Uzlaşma ile… ‘Kurullar’ formalite’nin yerine getirildiği yerlerdir… Yoksa herkesin kaybettiği manzaralar ortaya çıkabilir… CHP Kurultay öncesinde parçaları toplarsa ne âlâ… Yoksa bir başka ‘tarihi hata’yı daha hanesine yazabilir…
‘Seninki kaç santim?’
Dün balık günü idi… Öğleden sonra bizim Göktürk’deki Balıkçı’ya gidecektik… Bu yazıyı birince çıkmış olacağız. Önce e-postalara bir bakayım, dedim.
Aslı Hanım’ın e-postasına gözüm fena takıldı. ‘Subject’ hanesinde diyor ki: “Greenpeace. Seninki kaç santim?” Hoppala!.. Aslında müthiş dikkat çekici bir ‘stoper’…
Her işi bırakıp önce o e-postayı açtım. İçinde bir link var. Link’i tıkladım. Greenpeace’in sayfası açıldı. Üstünde bir not: “Bu sayfaya seni davet eden, Aslı İşliel’in balığına 0,1 cm katkıda bulundun. Şimdi interaktif eyleme katılarak ‘0.5 cm’ daha katkıda bulunabilir, sen de bir balık kurtarıp t-shirt kazanabilirsin.”
Bir de cetvel var sayfada. Yiyeceğiniz balığın uzunluğunu ölçmek için… Dilerseniz üzerinde balık isimleri yazan cetvelin yazıcıdan çıkışını alabiliyorsunuz. 9 cm’den küçük hamsiyi, 11 cm’den küçük tekiri, 13 cm’den küçük barbunya ve istavriti kesinlikle yememek gerek. Diğer balıklarda ise alt sınır şöyle: Mezgit 14.5, Levrek 18, Lüfer 25, Palamut 38, Kalkan 45 cm…
***
Özetle diyorlar ki: “Bugün dünya denizlerindeki büyük balık türlerinin yüzde 90'ı, toplam balık türlerinin ise yüzde 60'ı tükenmiş durumda. 2050 yılına geldiğimizde ise dünyadaki balık stokları bitecek. Türkiye'de de balık stoklarımız ve balıkçılık can çekişiyor. Balıklar azaldıkça daha çok yavru balık avlanmaya ve satılmaya başlanıyor. Yavru balık avlandıkça ve satışı devam ettikçe de türler üremeye fırsat bulamadığı için durum daha da vahimleşiyor.
…Eğer yarın da denizlerimizde balık türleri olmasını istiyorsak acilen balık boylarına önem vermeliyiz. Ayrıca anaç balıklar boyut olarak büyüdükçe daha da fazla yumurta verirler, işte bu yüzden balıklar için her cm hayati derecede önemlidir.
…Lüferin en az bir kez üreyebilmesi için minimum 20 ila 24 cm'e ulaşması gerekirken bugün yasal avlanma boyu 14 cm olarak verilmiştir. Yani aslında yavrusu olan çinekop boyu. Aynı şekilde palamutun üreme boyu 38 cm ila 42 cm arasında iken yasal avlanma boyu 25 cm’dir! Bu durum açıkça gösteriyor ki, denizlerimizdeki biyoçeşitliliğin korunmasını sağlayacak ciddi bir yönetim planına ihtiyaç duyulmaktadır.”
***
Çocuklarınızın ve torunlarınızın da adam gibi balık yemesini istiyorsanız www.kacsantim.org adresine gidin ve kampanyaya elektronik ortamda destek vermekle kalmayın, olması gerekenden küçük balıkları yemeyin; bunları satın almayın ve en önemlisi hükümetin yasakların santimini artırması için çaba harcayın.
Biz sayfayı okuduktan sonra, elimize cetveli aldık Balıkçı’ya öyle gittik…