Arkaik siyasetçiyi izlemeniz lazım
28 TEMMUZ 2007
Biliyorsunuz benim en yakından takip ettiğim siyasetçi CHP Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Özyürek’tir... Türkiye’nin en ‘arkaik’ politikacı tipi olarak tanımlayabiliriz. O yanıyla ilginçtir zaten.
Aslında iyi bir muhasebeci olduğunu söylerler. Daha çok Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği (TMUD) Başkanı olarak temayüz etmiştir. Gelişim Yayınları’nda rahmetli Ercan Arıklı’nın yanında da mali işlerden sorumlu görevlerde bulunmuş...
Sayın Özyürek, bildiğiniz gibi, araştırmacıların tamamını sahtekâr durumuna düşürmeyi de göze alarak, bütün araştırmaların yalan olduğunu, hatta bu araştırmaların sadece seçmeni maniple etmek amacıyla yapıldığını iddia etti durdu. Ondan sonra, çıkıp “Yanılmışım, kusura bakmayın” da demedi hani. CHP üst yönetimin genel pişkinliği onda da var; hem de mebzul miktarda...
Bu ‘arkaik’ siyasetçimizi siz de izleyin. Bakın Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yine tarihi (!) ve önemli bir beyanatta bulunmuş. Demiş ki, “Yine meclise girmeyeceğiz. Geçen sefer de girmemiştik. Bu sefer girersek kendimizle çelişkiye düşmüş oluruz!”.. Oysa geçen sefer kendisinin altını çizdiği gerekçeler düştü artık. Meclis, seçmenin %85’ini temsil ediyor ve bayat, son demlerini yaşayan değil, ter-ü taze bir TBMM var önümüzde...
Olsun, Özyürek tutarlı. Arkaiklikte bağnazlıkla tutarlılık bazen karışır birbirine. Peki CHP yönetimi bu tavrıyla ne diyor? Pratikte:“Bu meclisin de lağvedilmesi ve yeni bir genel seçime gidilmesi gerekir!..” diyor. Siyasi kararlar sonuç odaklı olmak durumundadır. Laf ola beri gele, ortaya konmaz. Meclise girmeyerek, diğerlerine de girme, diyorsunuz. Yani Cumhurbaşkanı seçilmesin, diyorsunuz. Yani meclis lağvolsun!.. İyi mi?..
İzleyin Özyürek’i heyecanlı oluyor...
Şimdi ‘beslenme saati’!
Türkçe’nin doğru ve etkili kullanımıyla ilgili yaptıkları “Dilinizden utanmayın” kampanyasından bu yana Reklam Yaratıcıları Derneği (RYD) ilgi odağımda. Başkanları Bülent Fidan hem başarılı işleri hem de sektöre kazandırdıklarıyla adından daha çok söz ettirecek gibi.
Bir derneğin adını koyarken hem ‘reklam’ı hem de ‘yaratıcılığı’ kullanmışsanız ve her çalışmanız bir öncekine oranla daha çok merak edilir ve çıta her seferinde daha yukarıda olursa, işiniz iyice zorlaşmış demektir. Sizden sektörel faaliyetlerin yanı sıra etkili ve farklı çalışmaların beklenmesi doğal hale gelir.
RYD yöneticileri şimdilik tempoyu düşürmeden işi götürüyorlar... Son çalışmaları, iletişim fakültesi öğrencilerine ve bu sektörde kendisini geliştirmek için kaynak arayan herkese hitap ediyor.
“Beslenme Saati Kitapları”nın ilk beşi elime ulaştı. Onur Uyanık'ın “Yaratıcılık”, Güven Borça'nın “Başka Akmerkez Yok”, Fatoş Karahasan'ın “Neden Herkes Futbol ve Reklam'dan Anlar”, Bülent Fidan'ın “Reklam ve Karikatür”, Hakan Ömer Gider'in “Nasıl Satış” adlı kitapları.
Belli ki emek harcanmış ve tam da RYD’den beklenen türde bir çalışma olması için tüm imkanlar seferber edilmiş.
Yaz tatilinde okunacak kitaplar listem hayli kabarmış olsa da mutlaka bir iki tanesine göz atacağım.
Ülker’in ineği TEMA destekli ve çevreci
Turkcell yıllarından çok iyi tanıma fırsatı bulduğum sevgili meslektaşım Zuhal Şeker şimdilerde Ülker’in Kurumsal İletişim Genel Müdürlük görevinde... Başarıya o kadar odaklıdır ki; en küçük bir konuda hem fikir değilsek, vay halimize... Yaptığı yüz işi göklere çıkarın, sesi çıkmaz; bir tanesini hafifçe eleştirin yandınız... Bana da nazı geçiyor ya... Şu ‘İnek işinde’ benden çatlak ses çıkıyor diye çok kızıyor.
Şu ecnebilerin bulup desteklediği cow parade (inek resmi geçidi projesi) ünlülerin çizdikleri (boyadıkları) ineklerin kullanıldığı toplumsal sorumluluk projesi bizde zor çalışır, bizim kültürümüze uymaz diyorum ya... Hiç sevmiyor Zuhal Hanım bugünlerde beni. Çünkü belli ki çok emeği var o projede.
Gönderdiği e-postada demiş ki: “1 Ağustos’ta başlayacak festivale 10 ‘çevreci inekle’ katılıyoruz. Festivalin yurt dışındaki uygulamalarını beğeniyle takip etme fırsatı bulmuştum. İstanbul’da da uygulanacağını öğrendiğimde çok heyecanlandım ve Ülker olarak katılmamız gerektiğini düşündüm. Bu etkinliğin günlük yaşam içerisindeki koşturma arasında insanların karşısına hoş molalar çıkaracağına inanıyorum.
Festivalin doğasında ve yurt dışında yapılan uygulamalarda daha çok eğlenceli tasarımlar olduğunu gördük. Ancak biz Ülker olarak bu platformu daha etkin kullanmak istedik ve ineklere Ülker’in çevre yaklaşımını aktaran mesajlar yükledik. Aslında Cow Parade bizim için sosyal sorumluluk çalışmalarımızı halkla buluşturacağımız bir mecra oldu diye düşünüyorum.
Bildiğiniz üzere onursal başkanımız Sabri Ülker TEMA’nın kurucu ortaklarından. Bu da geçen yıllar içinde Ülker bünyesinde sağlam bir çevre kültürü oluşmasını sağlamış. TEMA ile bugüne kadar başarılı projelere imza attık. Özellikle El Koyun projesi bu anlamda hayata geçen önemli projelerimizden oldu.
Not: İneklerin çevreye aynı duyarlılıkta olmaması bize sürpriz oldu! Ama bu doğanın normal dengesi içinde bir oranmış. TEMA yetkililerinden bilgi aldım. Gergedanda da aynı gazı nefesiyle havaya veriyormuş... Öğrenmenin sonu yok. Benim amacım çevre bilincine katkı ve TEMA ile yaptıklarımızın burada da iletişimini yapabilme fırsatı idi.”
Sevgili Zuhal çözümü bulmuş. Yanına TEMA’yı alıvermiş. O zaman işin rengi değişebilir. Ülker ve TEMA önemli iki marka. Birlikte ‘Cow Parade’in ‘ecnebiliğini (!)’ ortadan kaldırabilirler...
Aslında iyi bir muhasebeci olduğunu söylerler. Daha çok Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği (TMUD) Başkanı olarak temayüz etmiştir. Gelişim Yayınları’nda rahmetli Ercan Arıklı’nın yanında da mali işlerden sorumlu görevlerde bulunmuş...
Sayın Özyürek, bildiğiniz gibi, araştırmacıların tamamını sahtekâr durumuna düşürmeyi de göze alarak, bütün araştırmaların yalan olduğunu, hatta bu araştırmaların sadece seçmeni maniple etmek amacıyla yapıldığını iddia etti durdu. Ondan sonra, çıkıp “Yanılmışım, kusura bakmayın” da demedi hani. CHP üst yönetimin genel pişkinliği onda da var; hem de mebzul miktarda...
Bu ‘arkaik’ siyasetçimizi siz de izleyin. Bakın Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yine tarihi (!) ve önemli bir beyanatta bulunmuş. Demiş ki, “Yine meclise girmeyeceğiz. Geçen sefer de girmemiştik. Bu sefer girersek kendimizle çelişkiye düşmüş oluruz!”.. Oysa geçen sefer kendisinin altını çizdiği gerekçeler düştü artık. Meclis, seçmenin %85’ini temsil ediyor ve bayat, son demlerini yaşayan değil, ter-ü taze bir TBMM var önümüzde...
Olsun, Özyürek tutarlı. Arkaiklikte bağnazlıkla tutarlılık bazen karışır birbirine. Peki CHP yönetimi bu tavrıyla ne diyor? Pratikte:“Bu meclisin de lağvedilmesi ve yeni bir genel seçime gidilmesi gerekir!..” diyor. Siyasi kararlar sonuç odaklı olmak durumundadır. Laf ola beri gele, ortaya konmaz. Meclise girmeyerek, diğerlerine de girme, diyorsunuz. Yani Cumhurbaşkanı seçilmesin, diyorsunuz. Yani meclis lağvolsun!.. İyi mi?..
İzleyin Özyürek’i heyecanlı oluyor...
Şimdi ‘beslenme saati’!
Türkçe’nin doğru ve etkili kullanımıyla ilgili yaptıkları “Dilinizden utanmayın” kampanyasından bu yana Reklam Yaratıcıları Derneği (RYD) ilgi odağımda. Başkanları Bülent Fidan hem başarılı işleri hem de sektöre kazandırdıklarıyla adından daha çok söz ettirecek gibi.
Bir derneğin adını koyarken hem ‘reklam’ı hem de ‘yaratıcılığı’ kullanmışsanız ve her çalışmanız bir öncekine oranla daha çok merak edilir ve çıta her seferinde daha yukarıda olursa, işiniz iyice zorlaşmış demektir. Sizden sektörel faaliyetlerin yanı sıra etkili ve farklı çalışmaların beklenmesi doğal hale gelir.
RYD yöneticileri şimdilik tempoyu düşürmeden işi götürüyorlar... Son çalışmaları, iletişim fakültesi öğrencilerine ve bu sektörde kendisini geliştirmek için kaynak arayan herkese hitap ediyor.
“Beslenme Saati Kitapları”nın ilk beşi elime ulaştı. Onur Uyanık'ın “Yaratıcılık”, Güven Borça'nın “Başka Akmerkez Yok”, Fatoş Karahasan'ın “Neden Herkes Futbol ve Reklam'dan Anlar”, Bülent Fidan'ın “Reklam ve Karikatür”, Hakan Ömer Gider'in “Nasıl Satış” adlı kitapları.
Belli ki emek harcanmış ve tam da RYD’den beklenen türde bir çalışma olması için tüm imkanlar seferber edilmiş.
Yaz tatilinde okunacak kitaplar listem hayli kabarmış olsa da mutlaka bir iki tanesine göz atacağım.
Ülker’in ineği TEMA destekli ve çevreci
Turkcell yıllarından çok iyi tanıma fırsatı bulduğum sevgili meslektaşım Zuhal Şeker şimdilerde Ülker’in Kurumsal İletişim Genel Müdürlük görevinde... Başarıya o kadar odaklıdır ki; en küçük bir konuda hem fikir değilsek, vay halimize... Yaptığı yüz işi göklere çıkarın, sesi çıkmaz; bir tanesini hafifçe eleştirin yandınız... Bana da nazı geçiyor ya... Şu ‘İnek işinde’ benden çatlak ses çıkıyor diye çok kızıyor.
Şu ecnebilerin bulup desteklediği cow parade (inek resmi geçidi projesi) ünlülerin çizdikleri (boyadıkları) ineklerin kullanıldığı toplumsal sorumluluk projesi bizde zor çalışır, bizim kültürümüze uymaz diyorum ya... Hiç sevmiyor Zuhal Hanım bugünlerde beni. Çünkü belli ki çok emeği var o projede.
Gönderdiği e-postada demiş ki: “1 Ağustos’ta başlayacak festivale 10 ‘çevreci inekle’ katılıyoruz. Festivalin yurt dışındaki uygulamalarını beğeniyle takip etme fırsatı bulmuştum. İstanbul’da da uygulanacağını öğrendiğimde çok heyecanlandım ve Ülker olarak katılmamız gerektiğini düşündüm. Bu etkinliğin günlük yaşam içerisindeki koşturma arasında insanların karşısına hoş molalar çıkaracağına inanıyorum.
Festivalin doğasında ve yurt dışında yapılan uygulamalarda daha çok eğlenceli tasarımlar olduğunu gördük. Ancak biz Ülker olarak bu platformu daha etkin kullanmak istedik ve ineklere Ülker’in çevre yaklaşımını aktaran mesajlar yükledik. Aslında Cow Parade bizim için sosyal sorumluluk çalışmalarımızı halkla buluşturacağımız bir mecra oldu diye düşünüyorum.
Bildiğiniz üzere onursal başkanımız Sabri Ülker TEMA’nın kurucu ortaklarından. Bu da geçen yıllar içinde Ülker bünyesinde sağlam bir çevre kültürü oluşmasını sağlamış. TEMA ile bugüne kadar başarılı projelere imza attık. Özellikle El Koyun projesi bu anlamda hayata geçen önemli projelerimizden oldu.
Not: İneklerin çevreye aynı duyarlılıkta olmaması bize sürpriz oldu! Ama bu doğanın normal dengesi içinde bir oranmış. TEMA yetkililerinden bilgi aldım. Gergedanda da aynı gazı nefesiyle havaya veriyormuş... Öğrenmenin sonu yok. Benim amacım çevre bilincine katkı ve TEMA ile yaptıklarımızın burada da iletişimini yapabilme fırsatı idi.”
Sevgili Zuhal çözümü bulmuş. Yanına TEMA’yı alıvermiş. O zaman işin rengi değişebilir. Ülker ve TEMA önemli iki marka. Birlikte ‘Cow Parade’in ‘ecnebiliğini (!)’ ortadan kaldırabilirler...