Askıda ‘keramet’ var…
01 temmuz 2018 - Marketing Türkiye
Siyasî iletişim adına nelerin yapılabileceğinden daha çok, nelerin yapılmaması gerektiğini öğrenmemize neden olacak iletişim aksiyonlarının alındığı bir dönemden geçtik. Ülkenin kaderini tayin edecek kadar büyük önem taşıdığı için tabii ki gündemi siyasî iletişim belirledi…
Bu nedenle pek çok önemli, doğru iletişim projesi de bu baskın, üste çıkan algının altında ezilmek durumunda kaldı.
Haziran ayı içinde Marmara Forum’dan gelen bir basın bülteni beni bir anda seçim atmosferinden alıp iletişimin önemli eksenlerinden birine, kurumsal sosyal sorumluluk alanına götürüverdi. Marmara Forum’un destekleme kararı aldığı projenin adı ‘Askıda Ne Var’… Fikir çok yeni değil ancak uygulama çok başarılı…
Askıda Ne Var, üniversite öğrencilerine; yemek, kıyafet, tiyatro bileti, konser bileti, kitap, dergi ve yurtdışı staj gibi ürün ile hizmetlerin ücretsiz sunulmasını sağlayan bir tür sosyal girişim platformu.
2012’de kurulmuş. Amaçlarını şu şekilde tanımlamışlar: “Üniversite öğrencilerinin kendilerini daha fazla geliştirmelerine olanak tanımak, daha fazla tiyatroya, konsere, sinemaya, yurtdışına gitmelerini sağlamak, paylaşım kültürünü aşılamak ve daha güzel bir gelecek yaratmak...”
Gönüllü olarak üniversite öğrencilerine yemek ısmarlamak mümkün… Ya da sahibi olduğunuz veya çalıştığınız şirketin ürün ve hizmetlerini askıya bırakabiliyorsunuz.
Yalnız, askıya her ürün ve hizmeti bırakılamıyor. Mesela, tütün, alkol, ikinci el eşya gibi ürünler askıya konamıyor. Bu nedenle değerlendirme yapılıp askıya bırakmak istediğiniz ürünün üniversite öğrencilerine uygunluğu araştırılıyor, ona göre ilerleniyor.
Öğrencilere yemek ısmarlama süreci de hayli ilginç çalışıyor: askidanevar.com’a üye olduktan sonra ‘askıya bırak’ butonuna tıklayarak örneğin, askıya yemek bırakmak istediğiniz şehir ve restoranı seçiyorsunuz. Ardından ilgili restorandaki askıda menüsünü görüntülüyor ve kredi kartınızla ödeme yaparak dilediğiniz sayıda yemeği askıya bırakabiliyorsunuz.
Ford, projenin ana sponsorluğunu üstlenmiş…
Diğer sponsorlar da şöyle: Yardımcı sponsorlar: Regal, Gittigidiyor, İyzico, BKM Express, Card Finans GO…
Kategori sponsorları: Muvidu, Sendloop, Marmara Forum, Gülenayva, Zeo.
Destekçiler: Ashoka, Bilgi Üniversitesi, İTÜ, Haliç Üniversitesi, Tübitak, Köfteci Ramiz, Kadıköy Belediyesi, Kaft, Cinemaximum, Biletini al, SPR Pub, Başka Sinema, İKSV, Hayal Kahvesi, Zorlu Center, BKM Mutfak, IF, Can Yayınları, Alfa, Das Das, AIESEC, Elma Yayınevi, Lûgat 365, OT, Sanat Performans, Kadıköy Sahne, Ooze Venue, Mister Cupa, Burada etkinlik var, Tekin Yayın, Glow media, Publice tube, Ogobongo, Grandpera, Bulvar2016, Cinemo, İthaki, Yabancı, Ganj.
Bu mükemmel projeyi hayata geçirenleri de ona destek verenleri de, bu projeden yararlanarak kendilerini geliştirmek ve geleceğini tasarlamak için emek harcayan tüm gençleri gönülden kutluyorum…
Volkswagen’den bir ‘ısı kalkanı’ dersi
Bu markanın başına gelenlerin onda biri herhangi bir savunmasız markanın başına gelseydi şimdiye kadar on kere batmıştı. Ancak Volkswagen bana mısın demedi. Bırakın yıkılmayı dışarıdan göründüğü kadarıyla sarsılmadı bile…
‘İtibar yönetimi’ konusunu işlediğimiz derslerde itibarı yüksek olan ve itibarlarını gereği gibi yöneten kurumların bu başarıyı gösteremeyenlere oranla krizlerden çok daha az etkilendiklerini anlatırız. Aynı ürünü daha pahalıya satabilmek, daha iyi insan kaynakları için bir cazibe merkezi olabilmek, hisselerinin değerini sürekli arttırmak vb. gibi diğer unsurların yanı sıra, itibarı gereği gibi yönetmenin çıktılarından biri de bu ısı kalkanı meselesidir.
Bilindiği üzere ABD’de patlayan dizel skandalı sonrası 22 milyar dolar tutarında tazminat ve ceza ödemesi ile karşı karşıya kalan Volkswagen’in eski yöneticilerine yönelik ‘sahtekârlık’ suçlamasıyla dava açılmıştı.
ABD’nin Michigan eyaletinde başlayan davada Alman otomotiv devi Volkswagen’ın eski CEO’su Martin Winterkorn ile şirketin beş üst düzey yöneticisi, ABD’nin emisyon düzenlemelerine tabi olmamak için “bilinçli ve kasıtlı bir şekilde sahtekârlık yapmakla” suçlanıyorlardı.
Volkswagen'nin ABD operasyonlarının başındaki isim Michael Horn da ABD'li yetkililere karşı dürüst olmadıklarını itiraf etmiş, "Dürüst davranmadık ve işi batırdık. Özür dileriz" demişti.
Bunlara bir de Alman adaleti eklendi. Braunschweig Savcılığı, şirketin 2007'nin ortasından 2015'e kadarki dönemde karbon emisyonunu düşük gösteren hileli yazılıma sahip 10 milyondan fazla dizel motorlu otomobil sattığına hükmetti.
Bu rakamın Almanya’da bir şirkete verilen en yüksek para cezası olduğu iddia ediliyor.
"Dizel krizinden" kendilerinin sorumlu olduğunu kabul eden VW yetkilileri, temyize gitmeyeceklerini açıklamışlar. Bu da doğru kriz iletişimi stratejisinin diğer parçası: “Suçluysan suçunu kabul et ve zararı tazmin et!..”
ABD'deki yaklaşık 600 bin dizel motorlu aracında yanıltıcı yazılım kullanıldığını kabul eden şirket, toplam 30 milyar doları kenara koymuş.
Volkswagen 2015 yılında Amerikan makamlarının baskısı üzerine dünya genelinde yaklaşık 11 milyon dizel motorlu araca emisyon değerlerini manipüle eden yazılımın monte edildiğini kabul etmişti.
Bütün bu gelişmelere rağmen Volkswagen ve şemsiyesi altındaki markalar hâlâ dünyanın en muteber otomotiv ürünleri olarak kabul görüyor…
VW’nin itibar yönetiminden çıkarılacak çok ders var…
Bu nedenle pek çok önemli, doğru iletişim projesi de bu baskın, üste çıkan algının altında ezilmek durumunda kaldı.
Haziran ayı içinde Marmara Forum’dan gelen bir basın bülteni beni bir anda seçim atmosferinden alıp iletişimin önemli eksenlerinden birine, kurumsal sosyal sorumluluk alanına götürüverdi. Marmara Forum’un destekleme kararı aldığı projenin adı ‘Askıda Ne Var’… Fikir çok yeni değil ancak uygulama çok başarılı…
Askıda Ne Var, üniversite öğrencilerine; yemek, kıyafet, tiyatro bileti, konser bileti, kitap, dergi ve yurtdışı staj gibi ürün ile hizmetlerin ücretsiz sunulmasını sağlayan bir tür sosyal girişim platformu.
2012’de kurulmuş. Amaçlarını şu şekilde tanımlamışlar: “Üniversite öğrencilerinin kendilerini daha fazla geliştirmelerine olanak tanımak, daha fazla tiyatroya, konsere, sinemaya, yurtdışına gitmelerini sağlamak, paylaşım kültürünü aşılamak ve daha güzel bir gelecek yaratmak...”
Gönüllü olarak üniversite öğrencilerine yemek ısmarlamak mümkün… Ya da sahibi olduğunuz veya çalıştığınız şirketin ürün ve hizmetlerini askıya bırakabiliyorsunuz.
Yalnız, askıya her ürün ve hizmeti bırakılamıyor. Mesela, tütün, alkol, ikinci el eşya gibi ürünler askıya konamıyor. Bu nedenle değerlendirme yapılıp askıya bırakmak istediğiniz ürünün üniversite öğrencilerine uygunluğu araştırılıyor, ona göre ilerleniyor.
Öğrencilere yemek ısmarlama süreci de hayli ilginç çalışıyor: askidanevar.com’a üye olduktan sonra ‘askıya bırak’ butonuna tıklayarak örneğin, askıya yemek bırakmak istediğiniz şehir ve restoranı seçiyorsunuz. Ardından ilgili restorandaki askıda menüsünü görüntülüyor ve kredi kartınızla ödeme yaparak dilediğiniz sayıda yemeği askıya bırakabiliyorsunuz.
Ford, projenin ana sponsorluğunu üstlenmiş…
Diğer sponsorlar da şöyle: Yardımcı sponsorlar: Regal, Gittigidiyor, İyzico, BKM Express, Card Finans GO…
Kategori sponsorları: Muvidu, Sendloop, Marmara Forum, Gülenayva, Zeo.
Destekçiler: Ashoka, Bilgi Üniversitesi, İTÜ, Haliç Üniversitesi, Tübitak, Köfteci Ramiz, Kadıköy Belediyesi, Kaft, Cinemaximum, Biletini al, SPR Pub, Başka Sinema, İKSV, Hayal Kahvesi, Zorlu Center, BKM Mutfak, IF, Can Yayınları, Alfa, Das Das, AIESEC, Elma Yayınevi, Lûgat 365, OT, Sanat Performans, Kadıköy Sahne, Ooze Venue, Mister Cupa, Burada etkinlik var, Tekin Yayın, Glow media, Publice tube, Ogobongo, Grandpera, Bulvar2016, Cinemo, İthaki, Yabancı, Ganj.
Bu mükemmel projeyi hayata geçirenleri de ona destek verenleri de, bu projeden yararlanarak kendilerini geliştirmek ve geleceğini tasarlamak için emek harcayan tüm gençleri gönülden kutluyorum…
Volkswagen’den bir ‘ısı kalkanı’ dersi
Bu markanın başına gelenlerin onda biri herhangi bir savunmasız markanın başına gelseydi şimdiye kadar on kere batmıştı. Ancak Volkswagen bana mısın demedi. Bırakın yıkılmayı dışarıdan göründüğü kadarıyla sarsılmadı bile…
‘İtibar yönetimi’ konusunu işlediğimiz derslerde itibarı yüksek olan ve itibarlarını gereği gibi yöneten kurumların bu başarıyı gösteremeyenlere oranla krizlerden çok daha az etkilendiklerini anlatırız. Aynı ürünü daha pahalıya satabilmek, daha iyi insan kaynakları için bir cazibe merkezi olabilmek, hisselerinin değerini sürekli arttırmak vb. gibi diğer unsurların yanı sıra, itibarı gereği gibi yönetmenin çıktılarından biri de bu ısı kalkanı meselesidir.
Bilindiği üzere ABD’de patlayan dizel skandalı sonrası 22 milyar dolar tutarında tazminat ve ceza ödemesi ile karşı karşıya kalan Volkswagen’in eski yöneticilerine yönelik ‘sahtekârlık’ suçlamasıyla dava açılmıştı.
ABD’nin Michigan eyaletinde başlayan davada Alman otomotiv devi Volkswagen’ın eski CEO’su Martin Winterkorn ile şirketin beş üst düzey yöneticisi, ABD’nin emisyon düzenlemelerine tabi olmamak için “bilinçli ve kasıtlı bir şekilde sahtekârlık yapmakla” suçlanıyorlardı.
Volkswagen'nin ABD operasyonlarının başındaki isim Michael Horn da ABD'li yetkililere karşı dürüst olmadıklarını itiraf etmiş, "Dürüst davranmadık ve işi batırdık. Özür dileriz" demişti.
Bunlara bir de Alman adaleti eklendi. Braunschweig Savcılığı, şirketin 2007'nin ortasından 2015'e kadarki dönemde karbon emisyonunu düşük gösteren hileli yazılıma sahip 10 milyondan fazla dizel motorlu otomobil sattığına hükmetti.
Bu rakamın Almanya’da bir şirkete verilen en yüksek para cezası olduğu iddia ediliyor.
"Dizel krizinden" kendilerinin sorumlu olduğunu kabul eden VW yetkilileri, temyize gitmeyeceklerini açıklamışlar. Bu da doğru kriz iletişimi stratejisinin diğer parçası: “Suçluysan suçunu kabul et ve zararı tazmin et!..”
ABD'deki yaklaşık 600 bin dizel motorlu aracında yanıltıcı yazılım kullanıldığını kabul eden şirket, toplam 30 milyar doları kenara koymuş.
Volkswagen 2015 yılında Amerikan makamlarının baskısı üzerine dünya genelinde yaklaşık 11 milyon dizel motorlu araca emisyon değerlerini manipüle eden yazılımın monte edildiğini kabul etmişti.
Bütün bu gelişmelere rağmen Volkswagen ve şemsiyesi altındaki markalar hâlâ dünyanın en muteber otomotiv ürünleri olarak kabul görüyor…
VW’nin itibar yönetiminden çıkarılacak çok ders var…