Aslanlar gibi özür dilemeden olmaz
27 ARALIK 2006
Algılama Yönetimi dersimizde net olarak belirtiriz: “Hedef kitlenin değerleriyle uyum içinde olmazsan, ağzınla kuş tutsan, bir işe yaramaz!” Final sınavında ‘Amentü’ gibi bunu sorarız. Öğrenci bir tek bu soruyu bilemese bile sınavda çakar. Bir de ‘imaj’la ilgili benzer bir tuzak soru vardır. “İmaj nasıl yönetilir?” gibilerden. “İmaj yönetilmez!” Doğru yanıt budur. Bunu yazmadı mı, seneye dersi bir daha alacak demektir...
Gelelim meclisteki CHP Başkanı’nın veciz konuşmasına: “Başörtüsü eşlerin ayıbını örtmez!” Lafa bakın!. Değer meselesi ille de kendinizin başrolde olduğu durumları içermez. Benim eşim örtünmüyor olabilir. Fakat böyle bir cümle beni de rencide eder. Sayın Baykal her ne kadar sonradan minareye kılıf bulmaya çalışmış olsa da iş işten geçmiş. Meclis kayıtlarına o lafı yukarıdaki gibi geçti bir kere. Baykal sonradan, “Ben, ‘Eşlerinin başörtüsü kocalarının ayıbını örtmez’ dedim” diye kendini taca atmaya çalışmış olsa da, çömlek patlamıştır. Bu özrü gerçek bile olsa, kendisinin on saniye önce ettiği “Ben kimsenin eşini bu işlere karıştırmak istemem!” cümlesiyle ters düşmektedir ki bu da bir başka krizdir...
Baykal’ı tek kurtaracak davranış vardı.“Dil sürçmesidir; yorgunluğumuza ve gergin atmosfere verin ve lütfen özrümü kabul edin! Ben aslında şöyle demek istemiştim” diyerek aslanlar gibi özür dilemek... Hepsi bu!.. Mızrağa çuval aramak değil...
Bu gaf Sayın Başbakan’ın tüm gaflarını aşmıştır... Sayın Baykal konuyu tekrar gündeme getirip krizi çözmedikçe; bu krizin hasarını taşıyacaktır...
İlişki ve iletişim yönetimine örnek!
Pazartesi akşamı Swiss Otel’in 800 kişilik salonunda Derimod’un 30’uncu yılını kutladığı yemekteydik. Derimod’un sahibi Ümit Zaim de o gece sahneye çıkmış olan Erol Evgin de İstanbul Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşım. Ayrıca Ümit’le aramızda ticari sayılabilecek bir ilişki var. Bu nedenle yazının buradan sonrasında sübjektivizmin sınırlarını zorlamış olabilirim.
Bizim sınıfın iki masayla katıldığı geceyi Cem Davran sundu. İşini bu kadar iyi yapabilen çok az sunucuya rastladığımı söylemeliyim. Erol’un ağzımıza Plaza’nın roof’undaki programından bir tutam bal çaldığı gecede benim en çok dikkatimi çeken olay, Derimod’da 20, 25 ve 30 yıldır çalışmakta olanlara plaketlerinin verildiği andı.
Ne kadar çok insan ödül aldı... Dünyada bir yandan kurumsallaşma sürerken; bir yandan da aile şirketlerinin yeniden revaçta olmalarının nedenini anlamak için Derimod’un gecesinde orada olmak gerekirdi.
Ümit Zaim davetlileri de çok iyi seçmiş; daha doğrusu Başkan Yardımcısı Sedef Orman ‘kendinin altını çizmeyen’ bir sadelikte düzenlediği gecede ‘iç iletişim’ için müthiş bir zemin yaratmış...
Kutlamalar bir şirketin ilişki ve iletişim yönetiminde çok etkili bir yer alabilir. Yeter ki belli bir strateji ve vizyonla düzenlesinler. Merak edenler, Sayın Orman’a ‘benchmarking’ için başvurabilirler.
Kemal Bey, “özelge”yi anlamış...
“Pazartesi günkü yazınızda MUKTEZA yani ÖZELGE’nin ilgili şirkete ayrıcalık sağlayan bir şey olduğunu belitmişsiniz veya ima etmişsiniz. Günümüz şirketleri o kadar büyük ve karmaşık hesaplar, işlemler içeriyor ki; bu karmaşanın, bazen kanunların yorumlarında çelişkiler oluşturur. Şirket bu çelişkili durumu maliyeye bildirir ve nasıl muhasebeleştirmeleri gerektiğini sorar. Maliye konuyu araştırır ve bir yoruma ulaşır. Bu yorumu bir yazı ile (mukteza-özelge) şirkete bildirir. Şirket bu muktezayı kanun kabul eder ve işlemlerini bu yönde uygular. Konu hakkında bir mukteza alındığında yalnızca ona uymak mecburiyeti vardır. Her şirketin kendine özel şartları ve işlemleri vardır. Bu bakımdan mukteza ayrıcalık sağlayan bir araç değil, aksine çözüm üreten bir müessesedir. Konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığınızı düşünerek bu açıklamayı yapma gereği duydum. Saygılarımla, Kemal Demiryür”
Petrol Ofisi’nin kendini her türlü yasal işlemden korumak için gündeme getirdiği ‘Mukteza’ konusu giderek daha iyi anlaşılıyor. Ben ‘ayrıcalık’tan falan söz etmemiştim yazıda. Kemal Bey gibi pek çok kişi, hazırlanan raporu ve işin sonucunu merakla bekliyor. 1.2 milyar dolar olduğu iddia edilen vergi borcunu bakalım, mukteza kurtaracak mı?..
Gelelim meclisteki CHP Başkanı’nın veciz konuşmasına: “Başörtüsü eşlerin ayıbını örtmez!” Lafa bakın!. Değer meselesi ille de kendinizin başrolde olduğu durumları içermez. Benim eşim örtünmüyor olabilir. Fakat böyle bir cümle beni de rencide eder. Sayın Baykal her ne kadar sonradan minareye kılıf bulmaya çalışmış olsa da iş işten geçmiş. Meclis kayıtlarına o lafı yukarıdaki gibi geçti bir kere. Baykal sonradan, “Ben, ‘Eşlerinin başörtüsü kocalarının ayıbını örtmez’ dedim” diye kendini taca atmaya çalışmış olsa da, çömlek patlamıştır. Bu özrü gerçek bile olsa, kendisinin on saniye önce ettiği “Ben kimsenin eşini bu işlere karıştırmak istemem!” cümlesiyle ters düşmektedir ki bu da bir başka krizdir...
Baykal’ı tek kurtaracak davranış vardı.“Dil sürçmesidir; yorgunluğumuza ve gergin atmosfere verin ve lütfen özrümü kabul edin! Ben aslında şöyle demek istemiştim” diyerek aslanlar gibi özür dilemek... Hepsi bu!.. Mızrağa çuval aramak değil...
Bu gaf Sayın Başbakan’ın tüm gaflarını aşmıştır... Sayın Baykal konuyu tekrar gündeme getirip krizi çözmedikçe; bu krizin hasarını taşıyacaktır...
İlişki ve iletişim yönetimine örnek!
Pazartesi akşamı Swiss Otel’in 800 kişilik salonunda Derimod’un 30’uncu yılını kutladığı yemekteydik. Derimod’un sahibi Ümit Zaim de o gece sahneye çıkmış olan Erol Evgin de İstanbul Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşım. Ayrıca Ümit’le aramızda ticari sayılabilecek bir ilişki var. Bu nedenle yazının buradan sonrasında sübjektivizmin sınırlarını zorlamış olabilirim.
Bizim sınıfın iki masayla katıldığı geceyi Cem Davran sundu. İşini bu kadar iyi yapabilen çok az sunucuya rastladığımı söylemeliyim. Erol’un ağzımıza Plaza’nın roof’undaki programından bir tutam bal çaldığı gecede benim en çok dikkatimi çeken olay, Derimod’da 20, 25 ve 30 yıldır çalışmakta olanlara plaketlerinin verildiği andı.
Ne kadar çok insan ödül aldı... Dünyada bir yandan kurumsallaşma sürerken; bir yandan da aile şirketlerinin yeniden revaçta olmalarının nedenini anlamak için Derimod’un gecesinde orada olmak gerekirdi.
Ümit Zaim davetlileri de çok iyi seçmiş; daha doğrusu Başkan Yardımcısı Sedef Orman ‘kendinin altını çizmeyen’ bir sadelikte düzenlediği gecede ‘iç iletişim’ için müthiş bir zemin yaratmış...
Kutlamalar bir şirketin ilişki ve iletişim yönetiminde çok etkili bir yer alabilir. Yeter ki belli bir strateji ve vizyonla düzenlesinler. Merak edenler, Sayın Orman’a ‘benchmarking’ için başvurabilirler.
Kemal Bey, “özelge”yi anlamış...
“Pazartesi günkü yazınızda MUKTEZA yani ÖZELGE’nin ilgili şirkete ayrıcalık sağlayan bir şey olduğunu belitmişsiniz veya ima etmişsiniz. Günümüz şirketleri o kadar büyük ve karmaşık hesaplar, işlemler içeriyor ki; bu karmaşanın, bazen kanunların yorumlarında çelişkiler oluşturur. Şirket bu çelişkili durumu maliyeye bildirir ve nasıl muhasebeleştirmeleri gerektiğini sorar. Maliye konuyu araştırır ve bir yoruma ulaşır. Bu yorumu bir yazı ile (mukteza-özelge) şirkete bildirir. Şirket bu muktezayı kanun kabul eder ve işlemlerini bu yönde uygular. Konu hakkında bir mukteza alındığında yalnızca ona uymak mecburiyeti vardır. Her şirketin kendine özel şartları ve işlemleri vardır. Bu bakımdan mukteza ayrıcalık sağlayan bir araç değil, aksine çözüm üreten bir müessesedir. Konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığınızı düşünerek bu açıklamayı yapma gereği duydum. Saygılarımla, Kemal Demiryür”
Petrol Ofisi’nin kendini her türlü yasal işlemden korumak için gündeme getirdiği ‘Mukteza’ konusu giderek daha iyi anlaşılıyor. Ben ‘ayrıcalık’tan falan söz etmemiştim yazıda. Kemal Bey gibi pek çok kişi, hazırlanan raporu ve işin sonucunu merakla bekliyor. 1.2 milyar dolar olduğu iddia edilen vergi borcunu bakalım, mukteza kurtaracak mı?..