Aslolan süreçtir
13 Haziran 2009 Akşam Gazetesi
Yarın pek çok genç için büyük gün... Gelecek tasarımlarının sahneleneceği perdede hayatlarının en önemli rolüne çıkıyorlar... Sistem böyle istiyor. Onlar değil... Aslında insanın pasaporta da ihtiyacı yok; ehliyete de; nüfus kağıdına; diplomaya da... Ancak sistemin var... Onları kendimiz için değil, sistem için alıyoruz...
Yarın benim küçük oğlum da sınava giriyor... Onunla oturup uzunca bir sözleşme yapmıştık... Şu üniversiteyi kazanırsan bu; bu üniversiteyi kazanırsan şu... Listeyi ablasına verdik. Yeddi emin olarak...
Sonra geçen hafta Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'ndan müthiş bir konferans dinledim ve ders aldım... Ondan öğrendiklerimle oğlumu aradım ve kendisine sordum:
'Seni değil, senin çalıştıklarını ölçecek olan bu sınav için elinden geleni yaptın mı?'
'Evet baba, yaptım. Hatta daha fazlasını yaptım!'
'Güzel... Peki bütün bunları yaparken kendini nasıl hissettin? Keyfin, yerinde miydi!'
'Evet, hem de nasıl!'
'O zaman gerisini boş ver oğlum... Bu gibi durumlarda aslolan süreçtir çünkü. Ve sonuçtan çok daha önemlidir... Sınavın sonucu umurumda değil. Senin gibi bir delikanlıyı yetiştirmiş olmanın gururunu müsaade edersen hoş bir armağanla paylaşayım'...
Uzun zamandır benden istediği keyifli bir armağanı paketletip yukarıdaki duygularımı anlatan bir notla kendisine gönderdim...
Çok yaşa Doğan Hoca...
Yolun açık olsun Enginciğim...
Biraz da güzellikleri görelim mi?..
Genelde olumsuz eleştiriler; negatif tespitle iş yapar. Biliyorum... İnternet ortamı bunun en tipik örneğidir... Ünlü biriyle ilgili yazılmış olumsuz bir haberin yayılma hızıyla aynı kişi için kaleme alınmış övgü dolu bir metnin yayılma hızı aynı olabilir mi hiç?..
Buna rağmen bugün övgüyle söz etmek istediğim iki çalışmadan bahsedeceğim.
Biri Koç Holding'in yeni web sitesi... Diğeri, İstanbul Ankara otobanında TEM'in üzerinde Hendek çıkışının hemen öncesindeki Park Shop mola ve alışveriş tesisi...
Koç'un yeni web sitesine bayıldım... Bana sorarsanız devrim niteliğinde... Genç, dinamik, heyecan verici; yalın, rekabetçi, dikkat çekici, cıvıl cıvıl...
İlginiz yoksa bile girip bir göz atın: www.koc.com.tr
Site, Koç'un yeni marka vaadi ile ilgili yepyeni bir boyut getirmiş... Yıllardır egemen olan ve 'Koç' dendiğinde herkesin kafasında oluşan algılama setlerinden tamamen farklı...
Şimdi sıra herhalde iç satın almada. Yani değişimin ayrılmaz parçası olan 'Değişime karşı direnç' konusunda nasırlaşmış beyinleri etkileyip Topluluğu yeni kültür ve değerlerle geleceğe taşımakta... Allah yardımcıları olsun... Yolları zor, ancak müthiş keyifli...
Her türlü övgüyü hak eden ikinci örnek ile TEM üzerinde İstanbul'dan Ankara'ya 'seyrederken' Adapazarı ve Akyazı çıkışlarını geçer geçmez karşılaşıyorsunuz... Varan ve Ulusoy otobüslerinin de durduğu, içinde her iki şirketin de birer restoranı bulunan dev tesiste bakın hangi 'yemek kültürü' olanakları var: Köfteci Ramiz, Özsüt, Susurluk Tost ve Ayran Evi, Simit Sarayı, Burger King, Frutto Del Mondo, Gönül Kahvesi, Mia Macarna, Piccolio Italiano, Park İskender, Doğa Yöresel Pazar, Kafkas, Pazarcık Süt Ürünleri, Bolçi, Oscar Pişmaniye ve Şekerleme...
Tuvaletler tertemiz. 5 yıldızlı otel havasından fazlası var, azı yok...
Bu merkezin dışına çıktığınızda sağlı sollu outlet mağazaları karşılıyor sizi. Süvari, Mavi, Diouf D'S Damat, Kiğılı oraya ilk girenler. Diğerleri hazırlık aşamasında. Tesisin hemen yanında Alpet'e gelmeden İsmail'in Yeri var... Hani Bolu dağının et konusunda değişmez Efe'si...
Bu muhteşem tesisi tehdit edebilecek bir tek şey olabilir... O da outlet'in alışveriş ayağının zayıf olması... Eğer bir an önce ülkenin diğer önemli markaları da burada bulunma konusunda ikna edilmezse, tesis fil mezarlığına dönüverir. Sonra da yazık olur...
Yarın pek çok genç için büyük gün... Gelecek tasarımlarının sahneleneceği perdede hayatlarının en önemli rolüne çıkıyorlar... Sistem böyle istiyor. Onlar değil... Aslında insanın pasaporta da ihtiyacı yok; ehliyete de; nüfus kağıdına; diplomaya da... Ancak sistemin var... Onları kendimiz için değil, sistem için alıyoruz...
Yarın benim küçük oğlum da sınava giriyor... Onunla oturup uzunca bir sözleşme yapmıştık... Şu üniversiteyi kazanırsan bu; bu üniversiteyi kazanırsan şu... Listeyi ablasına verdik. Yeddi emin olarak...
Sonra geçen hafta Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'ndan müthiş bir konferans dinledim ve ders aldım... Ondan öğrendiklerimle oğlumu aradım ve kendisine sordum:
'Seni değil, senin çalıştıklarını ölçecek olan bu sınav için elinden geleni yaptın mı?'
'Evet baba, yaptım. Hatta daha fazlasını yaptım!'
'Güzel... Peki bütün bunları yaparken kendini nasıl hissettin? Keyfin, yerinde miydi!'
'Evet, hem de nasıl!'
'O zaman gerisini boş ver oğlum... Bu gibi durumlarda aslolan süreçtir çünkü. Ve sonuçtan çok daha önemlidir... Sınavın sonucu umurumda değil. Senin gibi bir delikanlıyı yetiştirmiş olmanın gururunu müsaade edersen hoş bir armağanla paylaşayım'...
Uzun zamandır benden istediği keyifli bir armağanı paketletip yukarıdaki duygularımı anlatan bir notla kendisine gönderdim...
Çok yaşa Doğan Hoca...
Yolun açık olsun Enginciğim...
Biraz da güzellikleri görelim mi?..
Genelde olumsuz eleştiriler; negatif tespitle iş yapar. Biliyorum... İnternet ortamı bunun en tipik örneğidir... Ünlü biriyle ilgili yazılmış olumsuz bir haberin yayılma hızıyla aynı kişi için kaleme alınmış övgü dolu bir metnin yayılma hızı aynı olabilir mi hiç?..
Buna rağmen bugün övgüyle söz etmek istediğim iki çalışmadan bahsedeceğim.
Biri Koç Holding'in yeni web sitesi... Diğeri, İstanbul Ankara otobanında TEM'in üzerinde Hendek çıkışının hemen öncesindeki Park Shop mola ve alışveriş tesisi...
Koç'un yeni web sitesine bayıldım... Bana sorarsanız devrim niteliğinde... Genç, dinamik, heyecan verici; yalın, rekabetçi, dikkat çekici, cıvıl cıvıl...
İlginiz yoksa bile girip bir göz atın: www.koc.com.tr
Site, Koç'un yeni marka vaadi ile ilgili yepyeni bir boyut getirmiş... Yıllardır egemen olan ve 'Koç' dendiğinde herkesin kafasında oluşan algılama setlerinden tamamen farklı...
Şimdi sıra herhalde iç satın almada. Yani değişimin ayrılmaz parçası olan 'Değişime karşı direnç' konusunda nasırlaşmış beyinleri etkileyip Topluluğu yeni kültür ve değerlerle geleceğe taşımakta... Allah yardımcıları olsun... Yolları zor, ancak müthiş keyifli...
Her türlü övgüyü hak eden ikinci örnek ile TEM üzerinde İstanbul'dan Ankara'ya 'seyrederken' Adapazarı ve Akyazı çıkışlarını geçer geçmez karşılaşıyorsunuz... Varan ve Ulusoy otobüslerinin de durduğu, içinde her iki şirketin de birer restoranı bulunan dev tesiste bakın hangi 'yemek kültürü' olanakları var: Köfteci Ramiz, Özsüt, Susurluk Tost ve Ayran Evi, Simit Sarayı, Burger King, Frutto Del Mondo, Gönül Kahvesi, Mia Macarna, Piccolio Italiano, Park İskender, Doğa Yöresel Pazar, Kafkas, Pazarcık Süt Ürünleri, Bolçi, Oscar Pişmaniye ve Şekerleme...
Tuvaletler tertemiz. 5 yıldızlı otel havasından fazlası var, azı yok...
Bu merkezin dışına çıktığınızda sağlı sollu outlet mağazaları karşılıyor sizi. Süvari, Mavi, Diouf D'S Damat, Kiğılı oraya ilk girenler. Diğerleri hazırlık aşamasında. Tesisin hemen yanında Alpet'e gelmeden İsmail'in Yeri var... Hani Bolu dağının et konusunda değişmez Efe'si...
Bu muhteşem tesisi tehdit edebilecek bir tek şey olabilir... O da outlet'in alışveriş ayağının zayıf olması... Eğer bir an önce ülkenin diğer önemli markaları da burada bulunma konusunda ikna edilmezse, tesis fil mezarlığına dönüverir. Sonra da yazık olur...