Aslolan üsluptur
21 Eylül 2021 - Yeni Şafak
Siyasilerin söylediklerinden çok üsluplarına dikkat edin… Siyasiler de kendi üsluplarına dikkat etmeliler… Çünkü üslup ile insanın ‘ruhsal tekâmülü’ arasındaki bağ doğrudandır. Kişinin olgunluk seviyesi hakkında çok şey söyler… ‘İyi’ bir şey, ‘kötülüklerin karanlığından geçmiş’ bir ses tonu ve kelimelerle, şeytani yüz ifadesiyle dile getirilemez.
Tersine durumlar da ilginçtir… Seçilen kelimeler cahilce olsalar da kişinin özü, yani ruhsal tekâmülü çok üst düzeyde olabilir.
Kamuoyunu bilemem; çünkü o her an değişebilir… Ancak ‘kamu vicdanı’ yüzlerce yılın birikimi ile oluşur; ‘ortak ruhi şekillenme’ dediğimiz yapı ortaya çıkar… Ve o yapıyı değiştirmek kimsenin harcı değildir… İşte o kamu vicdanıdır ki; ‘üslup’ ile ‘ruh’ arasındaki bağlantıyı belki felsefi ve bilimsel boyutta değil ama, algı boyutunda olağanüstü bir sezgiyle kavrar… O nedenle, kamuoyunu kısa sürede etkileyebilirsiniz belki… Ancak, ‘doğru’ üslupla yaklaşamazsanız kamu vicdanı sarsılmaz, beton gibi karşınızda dikilir…
Televizyonlardaki tartışma, daha doğrusu ‘didişme’ programlarına bir bakın… Kim, hangi üslupla konuşuyor; didişiyor?.. Kim gözlerini aça aça, nutuk atar gibi ellerini kollarını sallayarak bedeninin tamamını devreye sokuyor? Kim sakin ve karşısındakine saygılı pozisyon alıyor?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in boyun damarlarını şişire şişire yüksek tonda konuşması… Sayın Kılıçdaroğlu’nun iftira, yalan ve hakaretten ötürü sürekli tazminat ödemeye mahkûm olması… Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın üstenciliği ve alaycılığı… Öte yandan, örnek ve önder olmanın göstergelerinden biri olarak kimin kime ödül verdiği, kimin kimi yücelttiği üslubu ortaya koymak açısından son derece önemlidir
Bu sütunlarda sıklıkla sözünü ettiğimiz Cumhurbaşkanı’mızın Sayın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin sergilediği, dünya ‘first lady’lerine örnek teşkil edecek düzeyde nazik, nezih ve zarif üsluptan herkesin alabileceği bir ders olduğunu düşünüyoruz.
Sadece himayelerinde sürdürülen Sıfır Atık, Gönül Elçileri, Ana Kız Okuldayız, Bereket Ormanları gibi projeleri, Van ve Salda göllerindeki çalışmaları, “Türk Mutfağı: Asırlık Tariflerle” ve yakında yayınlanması beklenen “Afrika Seyahatlerim” adlı kitaplar bile üzerinde üslup ve iletişim boyutunda sayfalar dolusu analiz yapılabilecek niteliktedir.
Üslup-öz ve tekâmül meselelerini hafta sonunda kadim dostum Dücane Cündioğlu Bey ile enine boyuna tartıştık. Her zamanki bilgeliğiyle konuya en can alıcı örnekle yaklaştı. Fransız düşünür Georges-Louis Leclerc de Buffon, konuyu, 1753’te Fransız Akademisi’nde yaptığı konuşmada “Le Style est l'homme même” diye açıklamış… Emre Kongar, Ziya Paşa’nın bu sözü Türkçeye nasıl tercüme ettiğini de bulmuş: “Üslubu beyan aynıyla insan”…
Alman besteci ve orkestra şefi Gustav Mahler de “Das Beste in der Musik steht nicht in den Noten” sözüyle benzer bir vurgu yapar. Yani, “Müzikte en iyi olan notalarda bulunmaz”… Yine Almanların çok sevdiğim bir sözü olan “Der ton Macht die Musik”, Mahler’i de açıklayacaktır. Aşağı yukarı “Müziği, tonu belirler” diye çevrilebilir. Üslubun hatırı sayılır payının altını çizer bu söz…
Biçim mi içeriği belirler; içerik mi biçimi?.. Bitmek bilmeyen tartışmadır… İçeriğin sağlam olması elbette son derece önemlidir. Ancak bizce, Ziya Paşa’nın da yakaladığı gibi, aslolan üsluptur…
Tersine durumlar da ilginçtir… Seçilen kelimeler cahilce olsalar da kişinin özü, yani ruhsal tekâmülü çok üst düzeyde olabilir.
Kamuoyunu bilemem; çünkü o her an değişebilir… Ancak ‘kamu vicdanı’ yüzlerce yılın birikimi ile oluşur; ‘ortak ruhi şekillenme’ dediğimiz yapı ortaya çıkar… Ve o yapıyı değiştirmek kimsenin harcı değildir… İşte o kamu vicdanıdır ki; ‘üslup’ ile ‘ruh’ arasındaki bağlantıyı belki felsefi ve bilimsel boyutta değil ama, algı boyutunda olağanüstü bir sezgiyle kavrar… O nedenle, kamuoyunu kısa sürede etkileyebilirsiniz belki… Ancak, ‘doğru’ üslupla yaklaşamazsanız kamu vicdanı sarsılmaz, beton gibi karşınızda dikilir…
Televizyonlardaki tartışma, daha doğrusu ‘didişme’ programlarına bir bakın… Kim, hangi üslupla konuşuyor; didişiyor?.. Kim gözlerini aça aça, nutuk atar gibi ellerini kollarını sallayarak bedeninin tamamını devreye sokuyor? Kim sakin ve karşısındakine saygılı pozisyon alıyor?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in boyun damarlarını şişire şişire yüksek tonda konuşması… Sayın Kılıçdaroğlu’nun iftira, yalan ve hakaretten ötürü sürekli tazminat ödemeye mahkûm olması… Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın üstenciliği ve alaycılığı… Öte yandan, örnek ve önder olmanın göstergelerinden biri olarak kimin kime ödül verdiği, kimin kimi yücelttiği üslubu ortaya koymak açısından son derece önemlidir
Bu sütunlarda sıklıkla sözünü ettiğimiz Cumhurbaşkanı’mızın Sayın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin sergilediği, dünya ‘first lady’lerine örnek teşkil edecek düzeyde nazik, nezih ve zarif üsluptan herkesin alabileceği bir ders olduğunu düşünüyoruz.
Sadece himayelerinde sürdürülen Sıfır Atık, Gönül Elçileri, Ana Kız Okuldayız, Bereket Ormanları gibi projeleri, Van ve Salda göllerindeki çalışmaları, “Türk Mutfağı: Asırlık Tariflerle” ve yakında yayınlanması beklenen “Afrika Seyahatlerim” adlı kitaplar bile üzerinde üslup ve iletişim boyutunda sayfalar dolusu analiz yapılabilecek niteliktedir.
Üslup-öz ve tekâmül meselelerini hafta sonunda kadim dostum Dücane Cündioğlu Bey ile enine boyuna tartıştık. Her zamanki bilgeliğiyle konuya en can alıcı örnekle yaklaştı. Fransız düşünür Georges-Louis Leclerc de Buffon, konuyu, 1753’te Fransız Akademisi’nde yaptığı konuşmada “Le Style est l'homme même” diye açıklamış… Emre Kongar, Ziya Paşa’nın bu sözü Türkçeye nasıl tercüme ettiğini de bulmuş: “Üslubu beyan aynıyla insan”…
Alman besteci ve orkestra şefi Gustav Mahler de “Das Beste in der Musik steht nicht in den Noten” sözüyle benzer bir vurgu yapar. Yani, “Müzikte en iyi olan notalarda bulunmaz”… Yine Almanların çok sevdiğim bir sözü olan “Der ton Macht die Musik”, Mahler’i de açıklayacaktır. Aşağı yukarı “Müziği, tonu belirler” diye çevrilebilir. Üslubun hatırı sayılır payının altını çizer bu söz…
Biçim mi içeriği belirler; içerik mi biçimi?.. Bitmek bilmeyen tartışmadır… İçeriğin sağlam olması elbette son derece önemlidir. Ancak bizce, Ziya Paşa’nın da yakaladığı gibi, aslolan üsluptur…