Aslolan vaattir bir de güven!...
09 TEMMUZ 2007
Şu Duayen lafını oldum olası sevmem. Duayenliğin bana yakıştırılmasına karşı çıktığımdan değil. Tam tersine... Hak ettiğime inanmasam da bir konunun ustalık payesine layık görülmem, beni alabildiğine şımartır. Daha çok bu sözün melodisinin arkasında bir tür ‘ununu elemiş, eleğini duvara asmış’ bir hava varmış gibi hissederim...
Köşesine çekilmiş, elini ayağını dünya işlerinden çekmiş, hafif bilge... Fakat o da kendinden menkul... “Duayen” dendi mi, öyle hissediyorum işte...
Dün bizimkiler siyasi iletişim arenasındaki durumu tahlil etmeye çalışan yazımızın anonsunu verirken birinci sayfadan öyle demişler: “İletişim duayeni yazıyor: Partilerin seçim stratejileri!”...
Dün kaldığımız yerden devam edelim. Ne vaat etmiştik?.. Partilerin siyasi iletişim çalışmalarını 5 parametrede (etkende) değerlendireceğiz. Ayrıca her bir parametreyi üç iletişim ilkesi açısından puanlayacağız: İngilizce’sinden söylersek üç “C”... Creativity, Consistency, Continuity... Yani Yaratıcılık, Tutarlılık, Süreklilik...
Neydi o 5 etken?
1. Marka ve seçim vaadi
2. İletişim tasarımı
3. Görünürlük, medya satın alma stratejisi
4. PR ve etkinlik yönetimi
5. Medya ilişkileri...
5 yatay, 3 dikey alanda bakacağız yani. Basit bir matris işi...
Marka ve seçim vaadi
· Ak Parti’de durum hem çok açık hem çok karışık... Bu kadar vaat olmaz. Olursa birbirine çarpan etkisi yapmaz; birbirini bölen etkisi yapar. Bu kadar çok vaat sıralandığı zaman, her bir vaadin etkisi gün geçtikçe azalır. Ak Parti yatsın kalksın seçimlere çok az bir zaman kaldığı için dua etsin.
o Önce marka vaadine bakalım: Her şey Türkiye için!
o Sonra Seçim vaadi: Durmak Yok Yola Devam!
o Sonra seçim üst vaadi: Güven ve istikrar içinde.
o Daha sonra da diğer vaatler: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; veya: Ders kitapları..., Kira öder gibi..., İstediğim hastanede..., Artık param değerlendi (neresi vaatse...), Eğitimde engeller kalktı..., Elektrik faturamı zamsız ödüyorum...
o Bu arada bir de sadece Erdoğan’a bırakılmış sloganlar var: Tüm hastaneleri halkımıza açtık!.. Birlikte Başardık, Yarım Bırakma.
Ne hikmetse hep unutulur. Dönüp bakmakta yarar var: Tüm zamanların en büyük seçim zaferi olarak kabul edilen Demokrat Parti’nin 1950 başarısının arkasında kaç slogan, kaç afiş vardı?.. Ben bir tane hatırlıyorum...
Bu işin karışık kısmı. Peki, açık kısmı ne?.. Hiçbir şey demeseler de şu: İşlerin böyle devam etmesini istiyorsanız, biz oy verin...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 6, Tutarlılık (T): 3, Süreklilik (S): 8.
· CHP’de durum biraz daha iyi. Kafa karışıklığı daha az. Ama orada da dün belirttiğimiz gibi, tez ve/veya anti tez yok. Yani biri kalkıp sorsa, “Oyumu CHP’ye vermem için ‘Cumhuriyetin elden gitmesinin ve şeriatın gelmesinin engellenmesi’ dışında, bana üç neden sayın!”... Diğerlerinden farklılaşacakları üç neden bulabilirler miydi acaba?
o Önce yine marka vaadine bakalım. Marka vaadi net değil. Herkesin bildiği varsayılmış herhalde. Oysa CHP’nin konumlandırılması yıllar içinde değişti. ‘Tagline’ gibi bir şey bulmuşlar: Şimdi CHP Zamanı! Ama bu bir vaat değil ki... Kusura bakmasınlar ama, bu hiçbir şey değil. Çığırtkan bir satış sloganı o kadar!.. “Şimdi karpuz zamanı! Şimdi çilek zamanı!” gibi...
o Seçim vaatleri CHP’de çok daha net: ÖSS kalkacak..., Nüfus cüzdanı hastane kapılarını açacak..., Vergi zulmüne son verilecek... vb.
o Seçim üst vaadi biraz soyut: Halkı ezdirmeyeceğiz, ülkeyi soydurmayacağız, devleti böldürmeyeceğiz...
o Bir de CHP iktidara gelirse kimlerin kazanacağına dair bir iddia var: Gençler kazanacak..., Kadınlar kazanacak..., Vatandaş kazanacak..., Cumhuriyet kazanacak..., Halk kazanacak... vb.
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 5, Tutarlılık (T): 8, Süreklilik (S): 3.
· MHP’nin kendisine ‘Öcü’ gözüyle bakanları haklı çıkaracak şekilde hazırladığı seçim kampanyası ise kavga ve agresyon üzerine kurulu... Ayrıca bu kadar kötü bir web sitesi daha görmedim. O ne biçim açılış sayfası öyle. MHP bütün bunlara rağmen, seçimden başarıyla çıkacak; çünkü ortalıkta esen ulusalcı havaya vaadi en yakın parti o...
o Gelelim marka vaadine. Net olarak gözükmüyor. Ama hissediliyor. Nereden? Afişlerde kullandıkları ‘askeri’ yazı karakterinden ve koca ünlemli sözlerden: Herkese tek bir cevap yeter: Tek başına MHP!... Öküz altında buzağı ararsanız, bu söylemden “Diğer partilere hiç de gerek yok” anlamı çıkarabilirsiniz. Ama biraz zorlama olur sanki...
o Seçim vaadi: Ben bunlara da rastlamadım. Daha çok korku – vaat ekseni var. Bölücülük! Teslimiyetçilik! Acizlik! İşbirlikçilik! Terör! Bunları biz bertaraf ederiz, demeye getiriyorlar.
o “Tek vatan, tek bayrak” sloganının aynısını Ak Parti de kullanıyor.
o MHP yan seçim vaatlerine gerek duymuyor herhalde. Ak Parti’yi her türlü kötülükle suçlayıp onu bertaraf etmenin aracının kendisi olduğu algısını yaratma üzerine kurulmuş bir iletişim uygulaması içinde...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 2, Tutarlılık (T): 6, Süreklilik (S): 4.
· DP’nin işi zor... Hem yeni ad ve amblem değiştir, hem geçmişle, 1950’lerle bağ kur. Hem genç ve dinamik algısı yaratmaya çalış!.. Zor..
o Marka vaadi ne acaba? Bana sorarsanız yok. Veya var da ben göremiyorum. Denebilir ki, 1950’lerin Demokrat Partisi’nin marka vaadi ve konumlandırılması ne ise bununki de o!.. Iıhh!.. Olmaz!.. Olmayacağını da herkes bilir. Aradan geçmiş 50 yıl... Coca-Cola bile değişmiş. Siyasi parti değişmez mi?
o Seçim vaadi biraz var: Ak Parti’yi biz durdururuz, diyor sanki... Buraya kadar!..
o Üst vaat bir insan: Türkiye’nin yeni lideri Mehmet!.. Çok yanlış değil. Mehmet Ağar, liderler arasında şimdiye kadar hiç ‘kaybetmemiş’ iki liderden biri... Diğeri Erdoğan...
o Yan seçim vaadi ve sloganlara pek rastlamadım. Tabii bir hayli zayıf olan “Artık Demokrat Parti var. Çare var” şeklindeki sloganı hariç tutarsak...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 2, Tutarlılık (T): 4, Süreklilik (S): 4.
· İletişim adına her şeyi son derece net ve yalın olan tek parti herhalde Genç Parti’dir. Cem Uzan üzerindeki şaibelerden tamamen arınmış olsaydı bu seçimleri siler süpürürdü. Ancak, seçim demek memleketin geleceğini emanet etmek demek; o ise ‘güven’e eşit...
o Marka vaadi aslında Parti’nin “Tagline”ı ile aynı: Cem Uzan... Nasıl yani? Evet öyle. Nike, “Just do it!”, ya da Coca-Cola “Hayatın Gerçek Tadı”, ya da Nokia “Connecting People”da olduğu gibi burada da Genç Parti “Cem Uzan”...
o Seçim vaadini herkesin bilmesini Genç Parti’den başka kim sağladı acaba?: Herkese haddini bildireceğiz.
o Alt ve üst vaatlere gelince, her ne kadar abartılı ve inandırıcılıktan öte bulunsa da iletişim tekniği açısından mükemmel: Mazot 1 lira..., Her işsize 350 YTL..., Şehitlerimizin hesabı sorulacak..., AKP ile asla...
o Çelişen sadece Uzan’ın üzerindeki şaibe ile vaatler mi? Hayır. Genç Parti genel yaklaşımı ile lideri dışında genç değil... Kendinize bir sorun. Genç Parti’yi hangi gençlik organizasyonu içinde gördünüz?...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 6, Tutarlılık (T): 7, Süreklilik (S): 10.
Köşesine çekilmiş, elini ayağını dünya işlerinden çekmiş, hafif bilge... Fakat o da kendinden menkul... “Duayen” dendi mi, öyle hissediyorum işte...
Dün bizimkiler siyasi iletişim arenasındaki durumu tahlil etmeye çalışan yazımızın anonsunu verirken birinci sayfadan öyle demişler: “İletişim duayeni yazıyor: Partilerin seçim stratejileri!”...
Dün kaldığımız yerden devam edelim. Ne vaat etmiştik?.. Partilerin siyasi iletişim çalışmalarını 5 parametrede (etkende) değerlendireceğiz. Ayrıca her bir parametreyi üç iletişim ilkesi açısından puanlayacağız: İngilizce’sinden söylersek üç “C”... Creativity, Consistency, Continuity... Yani Yaratıcılık, Tutarlılık, Süreklilik...
Neydi o 5 etken?
1. Marka ve seçim vaadi
2. İletişim tasarımı
3. Görünürlük, medya satın alma stratejisi
4. PR ve etkinlik yönetimi
5. Medya ilişkileri...
5 yatay, 3 dikey alanda bakacağız yani. Basit bir matris işi...
Marka ve seçim vaadi
· Ak Parti’de durum hem çok açık hem çok karışık... Bu kadar vaat olmaz. Olursa birbirine çarpan etkisi yapmaz; birbirini bölen etkisi yapar. Bu kadar çok vaat sıralandığı zaman, her bir vaadin etkisi gün geçtikçe azalır. Ak Parti yatsın kalksın seçimlere çok az bir zaman kaldığı için dua etsin.
o Önce marka vaadine bakalım: Her şey Türkiye için!
o Sonra Seçim vaadi: Durmak Yok Yola Devam!
o Sonra seçim üst vaadi: Güven ve istikrar içinde.
o Daha sonra da diğer vaatler: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; veya: Ders kitapları..., Kira öder gibi..., İstediğim hastanede..., Artık param değerlendi (neresi vaatse...), Eğitimde engeller kalktı..., Elektrik faturamı zamsız ödüyorum...
o Bu arada bir de sadece Erdoğan’a bırakılmış sloganlar var: Tüm hastaneleri halkımıza açtık!.. Birlikte Başardık, Yarım Bırakma.
Ne hikmetse hep unutulur. Dönüp bakmakta yarar var: Tüm zamanların en büyük seçim zaferi olarak kabul edilen Demokrat Parti’nin 1950 başarısının arkasında kaç slogan, kaç afiş vardı?.. Ben bir tane hatırlıyorum...
Bu işin karışık kısmı. Peki, açık kısmı ne?.. Hiçbir şey demeseler de şu: İşlerin böyle devam etmesini istiyorsanız, biz oy verin...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 6, Tutarlılık (T): 3, Süreklilik (S): 8.
· CHP’de durum biraz daha iyi. Kafa karışıklığı daha az. Ama orada da dün belirttiğimiz gibi, tez ve/veya anti tez yok. Yani biri kalkıp sorsa, “Oyumu CHP’ye vermem için ‘Cumhuriyetin elden gitmesinin ve şeriatın gelmesinin engellenmesi’ dışında, bana üç neden sayın!”... Diğerlerinden farklılaşacakları üç neden bulabilirler miydi acaba?
o Önce yine marka vaadine bakalım. Marka vaadi net değil. Herkesin bildiği varsayılmış herhalde. Oysa CHP’nin konumlandırılması yıllar içinde değişti. ‘Tagline’ gibi bir şey bulmuşlar: Şimdi CHP Zamanı! Ama bu bir vaat değil ki... Kusura bakmasınlar ama, bu hiçbir şey değil. Çığırtkan bir satış sloganı o kadar!.. “Şimdi karpuz zamanı! Şimdi çilek zamanı!” gibi...
o Seçim vaatleri CHP’de çok daha net: ÖSS kalkacak..., Nüfus cüzdanı hastane kapılarını açacak..., Vergi zulmüne son verilecek... vb.
o Seçim üst vaadi biraz soyut: Halkı ezdirmeyeceğiz, ülkeyi soydurmayacağız, devleti böldürmeyeceğiz...
o Bir de CHP iktidara gelirse kimlerin kazanacağına dair bir iddia var: Gençler kazanacak..., Kadınlar kazanacak..., Vatandaş kazanacak..., Cumhuriyet kazanacak..., Halk kazanacak... vb.
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 5, Tutarlılık (T): 8, Süreklilik (S): 3.
· MHP’nin kendisine ‘Öcü’ gözüyle bakanları haklı çıkaracak şekilde hazırladığı seçim kampanyası ise kavga ve agresyon üzerine kurulu... Ayrıca bu kadar kötü bir web sitesi daha görmedim. O ne biçim açılış sayfası öyle. MHP bütün bunlara rağmen, seçimden başarıyla çıkacak; çünkü ortalıkta esen ulusalcı havaya vaadi en yakın parti o...
o Gelelim marka vaadine. Net olarak gözükmüyor. Ama hissediliyor. Nereden? Afişlerde kullandıkları ‘askeri’ yazı karakterinden ve koca ünlemli sözlerden: Herkese tek bir cevap yeter: Tek başına MHP!... Öküz altında buzağı ararsanız, bu söylemden “Diğer partilere hiç de gerek yok” anlamı çıkarabilirsiniz. Ama biraz zorlama olur sanki...
o Seçim vaadi: Ben bunlara da rastlamadım. Daha çok korku – vaat ekseni var. Bölücülük! Teslimiyetçilik! Acizlik! İşbirlikçilik! Terör! Bunları biz bertaraf ederiz, demeye getiriyorlar.
o “Tek vatan, tek bayrak” sloganının aynısını Ak Parti de kullanıyor.
o MHP yan seçim vaatlerine gerek duymuyor herhalde. Ak Parti’yi her türlü kötülükle suçlayıp onu bertaraf etmenin aracının kendisi olduğu algısını yaratma üzerine kurulmuş bir iletişim uygulaması içinde...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 2, Tutarlılık (T): 6, Süreklilik (S): 4.
· DP’nin işi zor... Hem yeni ad ve amblem değiştir, hem geçmişle, 1950’lerle bağ kur. Hem genç ve dinamik algısı yaratmaya çalış!.. Zor..
o Marka vaadi ne acaba? Bana sorarsanız yok. Veya var da ben göremiyorum. Denebilir ki, 1950’lerin Demokrat Partisi’nin marka vaadi ve konumlandırılması ne ise bununki de o!.. Iıhh!.. Olmaz!.. Olmayacağını da herkes bilir. Aradan geçmiş 50 yıl... Coca-Cola bile değişmiş. Siyasi parti değişmez mi?
o Seçim vaadi biraz var: Ak Parti’yi biz durdururuz, diyor sanki... Buraya kadar!..
o Üst vaat bir insan: Türkiye’nin yeni lideri Mehmet!.. Çok yanlış değil. Mehmet Ağar, liderler arasında şimdiye kadar hiç ‘kaybetmemiş’ iki liderden biri... Diğeri Erdoğan...
o Yan seçim vaadi ve sloganlara pek rastlamadım. Tabii bir hayli zayıf olan “Artık Demokrat Parti var. Çare var” şeklindeki sloganı hariç tutarsak...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 2, Tutarlılık (T): 4, Süreklilik (S): 4.
· İletişim adına her şeyi son derece net ve yalın olan tek parti herhalde Genç Parti’dir. Cem Uzan üzerindeki şaibelerden tamamen arınmış olsaydı bu seçimleri siler süpürürdü. Ancak, seçim demek memleketin geleceğini emanet etmek demek; o ise ‘güven’e eşit...
o Marka vaadi aslında Parti’nin “Tagline”ı ile aynı: Cem Uzan... Nasıl yani? Evet öyle. Nike, “Just do it!”, ya da Coca-Cola “Hayatın Gerçek Tadı”, ya da Nokia “Connecting People”da olduğu gibi burada da Genç Parti “Cem Uzan”...
o Seçim vaadini herkesin bilmesini Genç Parti’den başka kim sağladı acaba?: Herkese haddini bildireceğiz.
o Alt ve üst vaatlere gelince, her ne kadar abartılı ve inandırıcılıktan öte bulunsa da iletişim tekniği açısından mükemmel: Mazot 1 lira..., Her işsize 350 YTL..., Şehitlerimizin hesabı sorulacak..., AKP ile asla...
o Çelişen sadece Uzan’ın üzerindeki şaibe ile vaatler mi? Hayır. Genç Parti genel yaklaşımı ile lideri dışında genç değil... Kendinize bir sorun. Genç Parti’yi hangi gençlik organizasyonu içinde gördünüz?...
· Şimdi puanları verelim:
Yaratıcılık (Y): 6, Tutarlılık (T): 7, Süreklilik (S): 10.