Atatürk’ün kemikleri ne zaman sızlar?
26 TEMMUZ 2006
Vurgulamaya devam edeceğiz. Sadece“Cumhuriyet elden gidiyor, şeriat geliyor!” yaygarasıyla AK Parti’ye karşı, alan kazanmak mümkün değildir. Dört sene iktidardan sonra çoktan yıpranması gereken bir parti oylarını artırıyor. Kendi becerisinden çok muhalefetin beceriksizliği yüzünden..
Çözüm: Rakibi kötüleyeceğine kendini anlatacaksın. Marka vaadini net bir şekilde ortaya koymadıkça, çıkış yok. Hamasetle ‘peynir gemisi’ yürümüyor.
Pazartesi akşamı Türkiye’nin en başarılı profesyonellerinden Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Aclan Acar’la sohbet ediyoruz. Diyor ki, “Bütün dünyada seçmene karşı kullanacağınız ses tonunda iki olmazsa olmaz öğe var. Biri din, diğeri milliyetçilik. Önce bu iki alanda tavrın olacak. Gerisi içerik. Bu iki öğenin tekelini köktencilere kaptırdın mı, oy değil nasihat alırsın!”
CHP Başkanı Deniz Baykal, Pazar günü Sivas’ın Gemerek ilçesi Cennetderesi Yayla Şenliği’nde yaptığı veciz konuşmada, “AK Parti’ye oy vermek, Atatürk’ün kemiklerini sızlatır!” demiş. Güzel.. Pekiyi kurduğu partiye bakınca Atatürk’ün neresi sızlıyor acaba?.. Burun direği falan herhalde.. Öyle bir parti ki, araştırmalar, lideri işi bırakırsa oylarının artacağını söylüyor. Hem de bütün partilerde tam da tersi söz konusu iken..
News Corp. “benchmark” olabilir
İlk reaksiyonlar tahmin edileceği gibi. “TGRT Murdoch’a satıldı.. Murdoch’un siyasi tercihleri var.. Ahmet Ertegün paravan ortak.. Amaç ticari başarı mı yoksa arkasında başka hesaplar mı var?”
Alvin Toffler’in üç dalgasının (tarım, sanayi, bilgi toplumu), üçünün de aynı anda yaşandığı ender ülkelerdendir Türkiye. Medyamızda da bu üç eğilime aynen rastlanır. En burjuvasından en feodaline kadar her türlü düşünce temsil edilir. Bunun nedeni de derinlik kazanamamaktır..
Bir: TGRT’yi Murdoch değil News Corporation satın aldı. Bu, halka açık bir şirket. Hisseleri New York ve Sydney borsalarında işlem görüyor. Dünyada 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren Nestle, Swatch, Novartis ne kadar İsviçreli ise, Ford ailesi nasıl %7 ile Ford’u kontrol ediyorsa, aslen Avustralyalı olan Murdoch’un kurduğu şirket de o kadar Amerikalıdır... Günümüzde finans kapitalin milliyetinin, dininin, coğrafi konumunun kalmadığını Mısır’daki sağır sultan da duydu..
İki: Ahmet Ertegün, ABD eğlence endüstrisinin en saygın isimlerindendir. (Bkz. Ray adlı sinema filmi..) Bizimkilerin bildiği numaralara gelmez..
Üç: News Corp. ticari bir şirkettir. Bizdeki bazı medya kuruluşları gibi sağ ve sol cemaat işlerine bakmaz. İdeolojik tercihleri olamaz. Nitekim şu sıra da Bush’un rakibi Hillary Clinton’u desteklediği söyleniyor. Belki yarın bir zenci lideri destekleyebilir. Yani bizdeki büyük medya gruplarından hiç de farklı değildir.
Dört: İletişim sektörünün bakması gereken yer, bu grubun Türkiye’ye getireceği unsurlardır. Bu, paranın çok ötesinde şeyler olabilir. Yani bilgi toplumun iş yapış biçimi sektöre “benchmark” (kıyas) olarak geliyor olabilir.
Beş: Medya çalışanlarına yeni çalışma olanakları açacak olan bu girişimi, ‘emperyalizmin uzantısı’ gibi son yüz yıldan kalma muhabbetle ve cahilce ele almadan önce tanımaya çalışmakta büyük yarar olabilir..
Mum dibine ışık vermiş
Gülben Ergen’e sözüm vardı. 24 Haziran akşamı Açık Hava’daki konserini izledikten sonra yazacaktım. Hatta konser sırasında mikrofondan 5 bin kişinin önünde sormuştu. Ben de başlığı söylemiştim: Kaçırdınız..
Bugüne kısmetmiş. Gülben’in eşi Mustafa Erdoğan yakın dostumdur. Türkiye adına başta Anadolu Ateşi olmak üzere hayırlı işler yapar. Gösteri işini Türkiye’de en iyi bilen iki üç kişiden biridir. Gülben Ergen burnunun dibindeki bu ustadan gösterilerinde pek yararlanmazdı. Mum dibine ışık vermezmiş misali. Bu sefer Erdoğan belli ki işe el atmış. Son CD ve Gülben klasikleri zaten turnayı gözünden vurmuştu. Bu kez dansıyla davuluyla nefis bir gösteri çıkmış ortaya. Çıkmış da ne olmuş?
İş dünyasında başarıyı yakaladın mı ‘çoklayacaksın’. Yoksa elinde kalır. Bir işe yaramaz.. Bireysel şöhret yönetiminde ‘çoklanmaması’ gereken şey ise, işi dışındaki konularda iletişimin cazibesine kapılmak.. Bazen susmak konuşmak kadar iyi bir iletişim aracıdır..
Tarzan zor durumda..
Federasyon sıcak kestaneleri ateşten alma işini eski Başkan Levent Bıçakcı’ya havale etmeye çalışıyor. Oysa hem federasyonun hem de bakanlığın elinde her türlü güç var. Masaya yumruğu vurmaya bakar. Yok hayır. Masaya yumruğu Bıçakcı’ya vurduralım. Ters bir şey olursa bir bokstaki gibi iskiv atar, yumrukları savuştururuz.. İyi numara.
Bıçakcı bu numarayı yemezse yerden göğe kadar haklı olur. Hem de Başkan adaylarından Ayhan Bermek’in dün yayınlanan zehir zemberek açıklamalarından sonra..
Futbol Federasyonu zor durumda. Aslında büyük fırsat var önlerinde. Yapacakları çok basit bir şey var. Ellerine Hz. Ali’nin zülfikarını alıp yürümek. Önlerine kim çıkarsa kesmek. Şüphe duymayı bile yeterli görmek.. Bu arada “Şüphe varsa gerçektir!” sözünü hiç akıldan çıkarmamak..
Çözüm: Rakibi kötüleyeceğine kendini anlatacaksın. Marka vaadini net bir şekilde ortaya koymadıkça, çıkış yok. Hamasetle ‘peynir gemisi’ yürümüyor.
Pazartesi akşamı Türkiye’nin en başarılı profesyonellerinden Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Aclan Acar’la sohbet ediyoruz. Diyor ki, “Bütün dünyada seçmene karşı kullanacağınız ses tonunda iki olmazsa olmaz öğe var. Biri din, diğeri milliyetçilik. Önce bu iki alanda tavrın olacak. Gerisi içerik. Bu iki öğenin tekelini köktencilere kaptırdın mı, oy değil nasihat alırsın!”
CHP Başkanı Deniz Baykal, Pazar günü Sivas’ın Gemerek ilçesi Cennetderesi Yayla Şenliği’nde yaptığı veciz konuşmada, “AK Parti’ye oy vermek, Atatürk’ün kemiklerini sızlatır!” demiş. Güzel.. Pekiyi kurduğu partiye bakınca Atatürk’ün neresi sızlıyor acaba?.. Burun direği falan herhalde.. Öyle bir parti ki, araştırmalar, lideri işi bırakırsa oylarının artacağını söylüyor. Hem de bütün partilerde tam da tersi söz konusu iken..
News Corp. “benchmark” olabilir
İlk reaksiyonlar tahmin edileceği gibi. “TGRT Murdoch’a satıldı.. Murdoch’un siyasi tercihleri var.. Ahmet Ertegün paravan ortak.. Amaç ticari başarı mı yoksa arkasında başka hesaplar mı var?”
Alvin Toffler’in üç dalgasının (tarım, sanayi, bilgi toplumu), üçünün de aynı anda yaşandığı ender ülkelerdendir Türkiye. Medyamızda da bu üç eğilime aynen rastlanır. En burjuvasından en feodaline kadar her türlü düşünce temsil edilir. Bunun nedeni de derinlik kazanamamaktır..
Bir: TGRT’yi Murdoch değil News Corporation satın aldı. Bu, halka açık bir şirket. Hisseleri New York ve Sydney borsalarında işlem görüyor. Dünyada 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren Nestle, Swatch, Novartis ne kadar İsviçreli ise, Ford ailesi nasıl %7 ile Ford’u kontrol ediyorsa, aslen Avustralyalı olan Murdoch’un kurduğu şirket de o kadar Amerikalıdır... Günümüzde finans kapitalin milliyetinin, dininin, coğrafi konumunun kalmadığını Mısır’daki sağır sultan da duydu..
İki: Ahmet Ertegün, ABD eğlence endüstrisinin en saygın isimlerindendir. (Bkz. Ray adlı sinema filmi..) Bizimkilerin bildiği numaralara gelmez..
Üç: News Corp. ticari bir şirkettir. Bizdeki bazı medya kuruluşları gibi sağ ve sol cemaat işlerine bakmaz. İdeolojik tercihleri olamaz. Nitekim şu sıra da Bush’un rakibi Hillary Clinton’u desteklediği söyleniyor. Belki yarın bir zenci lideri destekleyebilir. Yani bizdeki büyük medya gruplarından hiç de farklı değildir.
Dört: İletişim sektörünün bakması gereken yer, bu grubun Türkiye’ye getireceği unsurlardır. Bu, paranın çok ötesinde şeyler olabilir. Yani bilgi toplumun iş yapış biçimi sektöre “benchmark” (kıyas) olarak geliyor olabilir.
Beş: Medya çalışanlarına yeni çalışma olanakları açacak olan bu girişimi, ‘emperyalizmin uzantısı’ gibi son yüz yıldan kalma muhabbetle ve cahilce ele almadan önce tanımaya çalışmakta büyük yarar olabilir..
Mum dibine ışık vermiş
Gülben Ergen’e sözüm vardı. 24 Haziran akşamı Açık Hava’daki konserini izledikten sonra yazacaktım. Hatta konser sırasında mikrofondan 5 bin kişinin önünde sormuştu. Ben de başlığı söylemiştim: Kaçırdınız..
Bugüne kısmetmiş. Gülben’in eşi Mustafa Erdoğan yakın dostumdur. Türkiye adına başta Anadolu Ateşi olmak üzere hayırlı işler yapar. Gösteri işini Türkiye’de en iyi bilen iki üç kişiden biridir. Gülben Ergen burnunun dibindeki bu ustadan gösterilerinde pek yararlanmazdı. Mum dibine ışık vermezmiş misali. Bu sefer Erdoğan belli ki işe el atmış. Son CD ve Gülben klasikleri zaten turnayı gözünden vurmuştu. Bu kez dansıyla davuluyla nefis bir gösteri çıkmış ortaya. Çıkmış da ne olmuş?
İş dünyasında başarıyı yakaladın mı ‘çoklayacaksın’. Yoksa elinde kalır. Bir işe yaramaz.. Bireysel şöhret yönetiminde ‘çoklanmaması’ gereken şey ise, işi dışındaki konularda iletişimin cazibesine kapılmak.. Bazen susmak konuşmak kadar iyi bir iletişim aracıdır..
Tarzan zor durumda..
Federasyon sıcak kestaneleri ateşten alma işini eski Başkan Levent Bıçakcı’ya havale etmeye çalışıyor. Oysa hem federasyonun hem de bakanlığın elinde her türlü güç var. Masaya yumruğu vurmaya bakar. Yok hayır. Masaya yumruğu Bıçakcı’ya vurduralım. Ters bir şey olursa bir bokstaki gibi iskiv atar, yumrukları savuştururuz.. İyi numara.
Bıçakcı bu numarayı yemezse yerden göğe kadar haklı olur. Hem de Başkan adaylarından Ayhan Bermek’in dün yayınlanan zehir zemberek açıklamalarından sonra..
Futbol Federasyonu zor durumda. Aslında büyük fırsat var önlerinde. Yapacakları çok basit bir şey var. Ellerine Hz. Ali’nin zülfikarını alıp yürümek. Önlerine kim çıkarsa kesmek. Şüphe duymayı bile yeterli görmek.. Bu arada “Şüphe varsa gerçektir!” sözünü hiç akıldan çıkarmamak..