Ayşe’yi biraz rahat bıraksak mı?..
18 NİSAN 2011
Bugün siyasetten bir adım geri çekilip, popüler kültürün bir başka alanına göz atmaya ne dersiniz?
Artık ben de Twitter’deyim ya (asaydam), ne oluyor ne bitiyor diye bakıyorum arada sırada. Dün yoğun bir şekilde Ayşe Arman’ın Ajda Pekkan’la yaptığı röportaj ve çarpıcı, bana sorarsanız ‘eğlendirici’ ve ‘çekici’ fotoğrafları konuşuldu.
Sevgili Cünyet Özdemir kardeşimiz provokatif bir not düşmüş ve yaygın bir tartışma ortamını tetiklemiş:
“Ayşe Arman ve Ajda Pekkan'ın yatakta photoshoplu ropörtajına şöyle bir baktım 'geçti bu numaralar cancağızım' dedim sayfayı çevirdim.”
Bir görüş 133 karakterde ancak bu kadar veciz ifade edilebilir.
***
Buradan yola çıkarak popüler kültür ve iletişim adına tartışılacak ne kadar çok şey var. Önce Photoshop’dan başlayalım… Yok yok… Olayın fenomeninden başlasak daha doğru olur…
1. Ayşe Arman bu röportajda ‘entelektüel bir şaheser’, ‘bir başyapıt’ ortaya koymak niyetiyle yola çıkmış değildir. Böyle bir iddiası hiçbir zaman olmamaıştır. Gazeteciliğe bakışını her zaman bir tür ‘showbiz’ (gösteri dünyasının bir parçası, ‘gösteri işi’) olarak odaklamıştır… Sosyal sorumluluk, hayvan hakları gibi uzun vadeli, çok yanlı tutarlılık, farklı bir disiplin ve sürdürülebilir çizgi gerektiren alanlara hiç girmese (bkz. Taraf, Telesiyej, 24 Şubat), ortada çelişen bir durumu da yoktur.
Ayşe Arman; Müşerref Hekimoğlu, Vasfiye Özkoçak, Leyla Umar, Serpil Yılmaz, Leyla Tavşanoğlu, Neşe Düzel, Nilgün Cerrahoğlu, Kübra ve Büşra Sönmezışık ikizler tipinde bir röportajcı değildir. O bir röportajcıdan çok bir stardır. Bir medya starı… Star demek, gittiği yere peşinden izleyenleri de götüren kişi demektir. Ayşe bugün hangi gazeteye gitse peşinden bir miktar okuyucu da götürür, ya da gittiği yerde yeni bir kite oluşturur. Bunu becerebilecek gazeteci sayısı iki elin 10 parmağını geçmez…
***
2. Bir bilgisayar programı olan ‘Photoshop’ ile fotoğraflar üzerinde yapılan düzeltmelerle görüntünün idealize edilmesinin tek nedeni vardır, yaratılmak istenen illüzyonun dozunu artırmak. Aynı şey makyaj için de geçerlidir, sahne için seçilmiş giysiler için de. Photoshop’a karşı çıkmakla, makyaja ve showbiz kostümlerine karşı çıkmak arasında hiçbir fark yoktur… (Kaldı ki, çekimlerdeki giysiler bir şekilde Ajda’nın imzasını taşımaktadır. Tamamen de dekor parçası değildirler)
3. Ayşe Arman’ın o fotoğrafları çektirmekteki amacı, kendisinin ve Ajda Hanım’ın konuşulmasını, röportajın gündemde kalmasını sağlamaktır. Bunu da tamamen başarmıştır.
4. Fotoğrafları Zeynel Abidin Ağgül çekmiş. Estetik açıdan çok hoş. Büyütün, örneğin işyerinizde duvara as. İş yeriniz bu fotoğrafları ‘taşıyabilecek’ tipte ise, hiç sırıtmaz… Bazıları ‘Sayfayı çevirseler’ de, belli ki gazeteyi alan herkes mutlaka en az bir kere şöyle bir göz atmış. İtiraf etmeliyim ki, ben uzun uzun baktım.
***
5. Risk almadan ve cesur olmadan başarı elde edilemiyor. Ben kızımın röportaj konusuna (Bkz. Ayşe’nin Bild editörü Kai Diekman’la yine yatakta yaptığı sohbet) aynı şekilde yaklaşmasını ister miydim? Hayır istemezdim. Ancak bu, Ayşe’nin popüler kültür adına cesaret ve showbiz yaklaşımını takdir etmeme engel değildir.
Ben, kızımın Kate Winslet’in Reader’da yaptığı gibi anadan üryan soyunup kameraların karşısında dakikalarca sevişmesini de istemezdim. Ancak bu, Winslet’e hayranlık duymama da engel değildir… İstemeyen sadece sayfayı çevirmekle kalmaz o gazeteyi evine sokmaz. İsteyen de Ayşe Arman fotoğraflarını kese saklar…
Starları biraz rahat bırakmalıyız. Kıskansak da… Özensek de…
Medyanın ve popüler kültürün onlara ihtiyacı var…
Artık ben de Twitter’deyim ya (asaydam), ne oluyor ne bitiyor diye bakıyorum arada sırada. Dün yoğun bir şekilde Ayşe Arman’ın Ajda Pekkan’la yaptığı röportaj ve çarpıcı, bana sorarsanız ‘eğlendirici’ ve ‘çekici’ fotoğrafları konuşuldu.
Sevgili Cünyet Özdemir kardeşimiz provokatif bir not düşmüş ve yaygın bir tartışma ortamını tetiklemiş:
“Ayşe Arman ve Ajda Pekkan'ın yatakta photoshoplu ropörtajına şöyle bir baktım 'geçti bu numaralar cancağızım' dedim sayfayı çevirdim.”
Bir görüş 133 karakterde ancak bu kadar veciz ifade edilebilir.
***
Buradan yola çıkarak popüler kültür ve iletişim adına tartışılacak ne kadar çok şey var. Önce Photoshop’dan başlayalım… Yok yok… Olayın fenomeninden başlasak daha doğru olur…
1. Ayşe Arman bu röportajda ‘entelektüel bir şaheser’, ‘bir başyapıt’ ortaya koymak niyetiyle yola çıkmış değildir. Böyle bir iddiası hiçbir zaman olmamaıştır. Gazeteciliğe bakışını her zaman bir tür ‘showbiz’ (gösteri dünyasının bir parçası, ‘gösteri işi’) olarak odaklamıştır… Sosyal sorumluluk, hayvan hakları gibi uzun vadeli, çok yanlı tutarlılık, farklı bir disiplin ve sürdürülebilir çizgi gerektiren alanlara hiç girmese (bkz. Taraf, Telesiyej, 24 Şubat), ortada çelişen bir durumu da yoktur.
Ayşe Arman; Müşerref Hekimoğlu, Vasfiye Özkoçak, Leyla Umar, Serpil Yılmaz, Leyla Tavşanoğlu, Neşe Düzel, Nilgün Cerrahoğlu, Kübra ve Büşra Sönmezışık ikizler tipinde bir röportajcı değildir. O bir röportajcıdan çok bir stardır. Bir medya starı… Star demek, gittiği yere peşinden izleyenleri de götüren kişi demektir. Ayşe bugün hangi gazeteye gitse peşinden bir miktar okuyucu da götürür, ya da gittiği yerde yeni bir kite oluşturur. Bunu becerebilecek gazeteci sayısı iki elin 10 parmağını geçmez…
***
2. Bir bilgisayar programı olan ‘Photoshop’ ile fotoğraflar üzerinde yapılan düzeltmelerle görüntünün idealize edilmesinin tek nedeni vardır, yaratılmak istenen illüzyonun dozunu artırmak. Aynı şey makyaj için de geçerlidir, sahne için seçilmiş giysiler için de. Photoshop’a karşı çıkmakla, makyaja ve showbiz kostümlerine karşı çıkmak arasında hiçbir fark yoktur… (Kaldı ki, çekimlerdeki giysiler bir şekilde Ajda’nın imzasını taşımaktadır. Tamamen de dekor parçası değildirler)
3. Ayşe Arman’ın o fotoğrafları çektirmekteki amacı, kendisinin ve Ajda Hanım’ın konuşulmasını, röportajın gündemde kalmasını sağlamaktır. Bunu da tamamen başarmıştır.
4. Fotoğrafları Zeynel Abidin Ağgül çekmiş. Estetik açıdan çok hoş. Büyütün, örneğin işyerinizde duvara as. İş yeriniz bu fotoğrafları ‘taşıyabilecek’ tipte ise, hiç sırıtmaz… Bazıları ‘Sayfayı çevirseler’ de, belli ki gazeteyi alan herkes mutlaka en az bir kere şöyle bir göz atmış. İtiraf etmeliyim ki, ben uzun uzun baktım.
***
5. Risk almadan ve cesur olmadan başarı elde edilemiyor. Ben kızımın röportaj konusuna (Bkz. Ayşe’nin Bild editörü Kai Diekman’la yine yatakta yaptığı sohbet) aynı şekilde yaklaşmasını ister miydim? Hayır istemezdim. Ancak bu, Ayşe’nin popüler kültür adına cesaret ve showbiz yaklaşımını takdir etmeme engel değildir.
Ben, kızımın Kate Winslet’in Reader’da yaptığı gibi anadan üryan soyunup kameraların karşısında dakikalarca sevişmesini de istemezdim. Ancak bu, Winslet’e hayranlık duymama da engel değildir… İstemeyen sadece sayfayı çevirmekle kalmaz o gazeteyi evine sokmaz. İsteyen de Ayşe Arman fotoğraflarını kese saklar…
Starları biraz rahat bırakmalıyız. Kıskansak da… Özensek de…
Medyanın ve popüler kültürün onlara ihtiyacı var…