Başımıza taş yağacak
28 aralık 2023 - yeni şafak
Eskilerin ünlü deyişidir… Olmayacak şeyler, olmaya başladığında, bazen de hafif sarkastik (istihza) bir ifadeyle “Başımıza taş yağacak” derler…
Genellikle Türkiye’yle ilgili melanet, Cumhurbaşkanımız hakkında da hakaret içerikli yazılar yayınlayan İngiliz The Economist dergisinin son haberini görünce, kendimizi benzer bir duyguya kapılmaktan alamadık…Ne demiş The Economist…
“Erdoğan, İsrail’in Gazze’nin kuzeyini yerle bir etmesi nedeniyle İsrail’e ve Batı’nın ikiyüzlülüğüne karşı hamleler yapıyor. İsrail’in bombalama kampanyasının başlangıcından bu yana Gazze’de öldürülen 68 medya çalışanına atıfta bulunarak, ‘Her gün bir gazeteci öldürülüyor. Ama yıllardır bize basın özgürlüğü konusunda vaaz veren kurumların hiçbiri tek kelime bile söylemiyor’ diyor.”
Erdoğan’ın Müslüman bir lider olarak dünya siyasetinde ön plana çıkmasına dikkat çeken yayın, “Gazzeli yetkililerin İsrail bombardımanında ölü sayısının 20.000’i aştığını söylemesi, Batı politikalarına yönelik eleştirileri ve Türkiye’nin ‘çifte standart’ suçlamalarını yeni boyutlara taşıyor” da demiş.
Bu arada, The Economist’in Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı’nı övüp durduğunu zannetmek büyük bir yanılgı olur… Ülkemizin ve Erdoğan’ın İsrail-Gazze savaşı ve Batı’nın tutumu ile ilgili tezlerinin, ifadelerinin “abartı” olduğunu söylemekten kaçınmamışlar… Cümle aralarına küçük dozlarda sarkazm ya da “Türkiye’nin / Erdoğan’ın niyeti aslında başka” anlamına gelecek ifadeleri de sıkıştırmışlar… Eh, meşhur fıkradaki gibi, akrep bu, doğası neyse onu yapacak tabii…
Yine de ülkemizdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde; “Türkiye diktatörlüğün eşiğinde: Erdoğan İmparatorluğu üzerine özel haber” başlığıyla kapaktan girdiği yazı, “Bir sonraki cumhurbaşkanı olması için Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz” mesajıyla hazırladıkları “2023’ün en önemli seçimi” başlıklı kapak konusu ve imza attıkları bilumum aşağılama, itibarsızlaştırma, millî iradeyi hiçe sayma çabaları henüz unutulmamışken bu yazı da ne oluyor?..Şu oluyor… Erdoğan’ın dış politika ve Gazze konusundaki liderliğini açık açık ifade edemeseler de bu konuda kendilerini temize çekmeye başlamak için dünya halkları gözünde ‘doğru’ hamleler ve açıklamalarla öne çıkan Erdoğan’a referans vermek zorunda kalıyorlar…
Bu işin böyle süremeyeceğinin, Gazze halkının yıkıma, katliama terk edilmesinin faturasının eninde sonunda kendilerine de kesileceğini anlamış, hizmet ettikleri sahiplerini fazla ürkütmeden, günü geldiğinde ‘hesap verebilir’ olmaya çalışıyorlar…
İşte bu, ikiyüzlülüğün en üst düzeydeki örneklerinden biridir… İçinde, hatta merkezinde bulundukları medya dünyasında bir çağrıları, dişe dokunur sonuçlar doğuracak bir hamleleri var mı? Yok!
ABD’ye, Fransa’ya, kendi ülkelerine bir çağrıları, eleştirileri var mı? Yok!
Yaptıkları habercilik, politik angajmandan sıyrılabilmiş, hakikate odaklanabilmiş mi, Batı’nın muhasebesini çıkarabilmiş mi? O da yok!
Eh, o zaman bu son haberlerinden medet ummalarına da hiç gerek yok…
Günün sözü
“Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.” Nietzsche
Gözümüze takılanlar…* Ernst & Young, “Work Reimagined 2023” araştırmasının sonuçlarını açıklamış. Buna göre; çoğu çalışan yüksek enflasyon ve yaşam maliyeti ortamında; daha iyi prim, özel paketler, yüksek refah arzusu ve iş esnekliğinin sürekli olduğu bir iş dünyası talep ediyormuş. İşverenlerin %57’si daha zorlu bir ekonomik ortamın çalışanların yeni iş arama olasılığını azaltacağına inanıyormuş. İş değiştirmek isteyenlerin oranı geçen yıla (%43) göre biraz daha düşük de olsa hâlâ kayda değer bir orandaymış (%34). Ücret, çalışanların yine birincil endişe kaynağıymış. (Tuğçe Degrel, Goodworks)
* HiDoctor ile Deloitte’un yürüttüğü “Akıl Sağlığını Destekleyici Kurumsal Uygulamalar, Türkiye’de Farkındalık Seviyesi ve İhtiyaçları” araştırmasına göre; her iki çalışandan birinin psikolojik sağlamlığı düşükmüş. Buna karşılık bugüne kadar psikolojik destek almadığını belirtenlerin oranı yüzde 88 gibi çok yüksek düzeydeymiş. Psikolojik destek ihtiyacının iş yerinde bilinmesi pek çok kişide ‘damgalanma’ endişesi yaratıyormuş (Lea İstanbul). En güvenilir ve en çok takip edilen kitle iletişim aracı olan TV’lerde psikolog sahnesi olmayan dizi neredeyse yok gibi… Hem de yıllardır. Buna rağmen hâlâ bir önyargı ya da endişe varsa ilgili meslek örgütlerinin kapsamlı kampanyalarla harekete geçmesi yerinde olacaktır.
* Medya Takip Merkezi’nin açıkladığı veriye göre; sosyal medya kullanıcı sayısı 4,76 milyara ulaşmış. Türkiye’deki kullanıcılar, günde 2 saat 54 dakikasını sosyal medyada geçiriyormuş. Yüzde 33 sosyal medyayı, satın alacağı ürünü bulmak için, yüzde 29,5 ise görüşlerini paylaşmak ve tartışmak için kullanıyormuş. Sosyal medyada pek çok trend gelip geçiyor ama mecra kendisini korumaya devam ediyor. Bu nedenle markaların ortamın doğasını iyi kavramaları ve esneklikle hareket etmeleri önemli görünüyor.
Genellikle Türkiye’yle ilgili melanet, Cumhurbaşkanımız hakkında da hakaret içerikli yazılar yayınlayan İngiliz The Economist dergisinin son haberini görünce, kendimizi benzer bir duyguya kapılmaktan alamadık…Ne demiş The Economist…
“Erdoğan, İsrail’in Gazze’nin kuzeyini yerle bir etmesi nedeniyle İsrail’e ve Batı’nın ikiyüzlülüğüne karşı hamleler yapıyor. İsrail’in bombalama kampanyasının başlangıcından bu yana Gazze’de öldürülen 68 medya çalışanına atıfta bulunarak, ‘Her gün bir gazeteci öldürülüyor. Ama yıllardır bize basın özgürlüğü konusunda vaaz veren kurumların hiçbiri tek kelime bile söylemiyor’ diyor.”
Erdoğan’ın Müslüman bir lider olarak dünya siyasetinde ön plana çıkmasına dikkat çeken yayın, “Gazzeli yetkililerin İsrail bombardımanında ölü sayısının 20.000’i aştığını söylemesi, Batı politikalarına yönelik eleştirileri ve Türkiye’nin ‘çifte standart’ suçlamalarını yeni boyutlara taşıyor” da demiş.
Bu arada, The Economist’in Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı’nı övüp durduğunu zannetmek büyük bir yanılgı olur… Ülkemizin ve Erdoğan’ın İsrail-Gazze savaşı ve Batı’nın tutumu ile ilgili tezlerinin, ifadelerinin “abartı” olduğunu söylemekten kaçınmamışlar… Cümle aralarına küçük dozlarda sarkazm ya da “Türkiye’nin / Erdoğan’ın niyeti aslında başka” anlamına gelecek ifadeleri de sıkıştırmışlar… Eh, meşhur fıkradaki gibi, akrep bu, doğası neyse onu yapacak tabii…
Yine de ülkemizdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde; “Türkiye diktatörlüğün eşiğinde: Erdoğan İmparatorluğu üzerine özel haber” başlığıyla kapaktan girdiği yazı, “Bir sonraki cumhurbaşkanı olması için Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz” mesajıyla hazırladıkları “2023’ün en önemli seçimi” başlıklı kapak konusu ve imza attıkları bilumum aşağılama, itibarsızlaştırma, millî iradeyi hiçe sayma çabaları henüz unutulmamışken bu yazı da ne oluyor?..Şu oluyor… Erdoğan’ın dış politika ve Gazze konusundaki liderliğini açık açık ifade edemeseler de bu konuda kendilerini temize çekmeye başlamak için dünya halkları gözünde ‘doğru’ hamleler ve açıklamalarla öne çıkan Erdoğan’a referans vermek zorunda kalıyorlar…
Bu işin böyle süremeyeceğinin, Gazze halkının yıkıma, katliama terk edilmesinin faturasının eninde sonunda kendilerine de kesileceğini anlamış, hizmet ettikleri sahiplerini fazla ürkütmeden, günü geldiğinde ‘hesap verebilir’ olmaya çalışıyorlar…
İşte bu, ikiyüzlülüğün en üst düzeydeki örneklerinden biridir… İçinde, hatta merkezinde bulundukları medya dünyasında bir çağrıları, dişe dokunur sonuçlar doğuracak bir hamleleri var mı? Yok!
ABD’ye, Fransa’ya, kendi ülkelerine bir çağrıları, eleştirileri var mı? Yok!
Yaptıkları habercilik, politik angajmandan sıyrılabilmiş, hakikate odaklanabilmiş mi, Batı’nın muhasebesini çıkarabilmiş mi? O da yok!
Eh, o zaman bu son haberlerinden medet ummalarına da hiç gerek yok…
Günün sözü
“Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.” Nietzsche
Gözümüze takılanlar…* Ernst & Young, “Work Reimagined 2023” araştırmasının sonuçlarını açıklamış. Buna göre; çoğu çalışan yüksek enflasyon ve yaşam maliyeti ortamında; daha iyi prim, özel paketler, yüksek refah arzusu ve iş esnekliğinin sürekli olduğu bir iş dünyası talep ediyormuş. İşverenlerin %57’si daha zorlu bir ekonomik ortamın çalışanların yeni iş arama olasılığını azaltacağına inanıyormuş. İş değiştirmek isteyenlerin oranı geçen yıla (%43) göre biraz daha düşük de olsa hâlâ kayda değer bir orandaymış (%34). Ücret, çalışanların yine birincil endişe kaynağıymış. (Tuğçe Degrel, Goodworks)
* HiDoctor ile Deloitte’un yürüttüğü “Akıl Sağlığını Destekleyici Kurumsal Uygulamalar, Türkiye’de Farkındalık Seviyesi ve İhtiyaçları” araştırmasına göre; her iki çalışandan birinin psikolojik sağlamlığı düşükmüş. Buna karşılık bugüne kadar psikolojik destek almadığını belirtenlerin oranı yüzde 88 gibi çok yüksek düzeydeymiş. Psikolojik destek ihtiyacının iş yerinde bilinmesi pek çok kişide ‘damgalanma’ endişesi yaratıyormuş (Lea İstanbul). En güvenilir ve en çok takip edilen kitle iletişim aracı olan TV’lerde psikolog sahnesi olmayan dizi neredeyse yok gibi… Hem de yıllardır. Buna rağmen hâlâ bir önyargı ya da endişe varsa ilgili meslek örgütlerinin kapsamlı kampanyalarla harekete geçmesi yerinde olacaktır.
* Medya Takip Merkezi’nin açıkladığı veriye göre; sosyal medya kullanıcı sayısı 4,76 milyara ulaşmış. Türkiye’deki kullanıcılar, günde 2 saat 54 dakikasını sosyal medyada geçiriyormuş. Yüzde 33 sosyal medyayı, satın alacağı ürünü bulmak için, yüzde 29,5 ise görüşlerini paylaşmak ve tartışmak için kullanıyormuş. Sosyal medyada pek çok trend gelip geçiyor ama mecra kendisini korumaya devam ediyor. Bu nedenle markaların ortamın doğasını iyi kavramaları ve esneklikle hareket etmeleri önemli görünüyor.