Başaramayacaklar!”
27 Mayıs 2021 - Yeni Şafak
Siyasi partilerin Meclis’teki dünkü Grup Toplantıları hayli ilginçti… Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir süredir beklenen tarihi konuşması, bütün ögeleriyle not alınması ve üzerine düşünülmesi gereken mesajlar ve analizler içeriyordu.
Meral Akşener Hanımefendi ise uzun zamandır ne idüğü belirsiz “yenilenmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem” konusunu açıkladığını iddia ettikleri bir çalışmayı ortaya koydu.
İletişimcilerin ilgiyle izledikleri bir de tanıtım filmi var tabii. Neredeyse bir haftadır ‘teaser’ını yayınlıyorlardı. Hani kız çocuğu sahne ışığında mikrofonlara yaklaşır. Eliyle pıt pıt diye dokunup çalışıp çalışmadıklarını kontrol eder; film orada biter. Sonra da ‘packshot’: “İYİ PARTİ… 26 Mayıs 2021, Saat 10:30, TBMM İYİ Parti Grup Toplantısı”
Akşener dün grup toplantısında filmin tamamını gösterdi. Halkın çeşitli kesimlerinden insanların, büyük olasılıkla profesyonel oyuncuların değil, işini elinden geldiğince iyi yapmaya çalışan sıradan vatandaşların rol aldığı film, üzerine tartışılabilecek bir ‘iletişim problemi’…
Meral Hanımefendi’nin finalde sözünü ettiği “yenilenmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem” dışında akılda kalan bir ‘kilit mesaj’ yok. Belki biraz “hep birlikte”… O da çok cılız. Hani, ‘iyi niyetle kötü yapılmış film’ dediğimiz türden…
Sayın Akşener’in ortaya koyduğu projeden biz kendilerinin eski parlamenter sistemi geri getirmek, koalisyonlara da razı gelmek istediklerini anladık. “Yeni ve güçlendirilmiş” olanı da pek kavrayamadık. Türkiye’yi atalete ve siyasi kaosa götüren o eski sistemi isterken, sadece Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini ‘sıfırlamak’ niyetinde oldukları anlaşılıyor.
Akşener, Rize seyahatine de değindi; “Ben oranın geliniyim” dedi… Cumhurbaşkanı da şöyle yanıt verdi: “Nerede, nasıl adım atılacağını bilmek lazım. Sen Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip, onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koyarsan yapılacak olan budur. Dua et ki Gelin Hanım’a çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizeli’nin edebini, adabını gösterir.”
AK Parti kadroları, Sayın Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasını mutlaka bir ‘eğitim malzemesi’ olarak görmeli; siyasi analiz ve öngörü çalışmalarında merkeze oturtmalılar.
Bir bütün olarak izlendiğinde anlaşılacağı gibi; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye ve AK Parti iktidarına karşı düzenlenen oyunların, kurulan tezgâhların, döndürülen dolapların arka planını ayrıntılarıyla ortaya koydu. İçişleri Bakanı’na ve Binali Yıldırım’a karşı yürütülen yıpratma kampanyasının onların şahsını değil, ülkemizi hedeflediğini anlattı.
Bunun gerekçesi de çok açıktı: Türkiye’nin ‘millî bağımsızlık politikası’, millî savunma sanayisini geliştirmesi ve bölgeler üstü (interregional) bir güç olarak kabul görmesi, Birinci Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi emperyalist güçlerin bölgedeki oyunlarına çomak sokması, pandemi gibi dünya tarihinin gördüğü en büyük krizlerden birinden mümkün olan en az hasarla çıkmayı başarması, geçmişte olduğu gibi ‘birilerinin uydusu’ gibi hareket etmemesi… Ez cümle, ‘haddini bilmezliği (!)’
Türkiye’ye haddini tekrar bildirmek için etmediklerini bırakmıyorlar. Biz yine de Cumhurbaşkanı’nın o tek kelime ile ifade ettiği sonuca inananlardanız: “Başaramayacaklar!”
Meral Akşener Hanımefendi ise uzun zamandır ne idüğü belirsiz “yenilenmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem” konusunu açıkladığını iddia ettikleri bir çalışmayı ortaya koydu.
İletişimcilerin ilgiyle izledikleri bir de tanıtım filmi var tabii. Neredeyse bir haftadır ‘teaser’ını yayınlıyorlardı. Hani kız çocuğu sahne ışığında mikrofonlara yaklaşır. Eliyle pıt pıt diye dokunup çalışıp çalışmadıklarını kontrol eder; film orada biter. Sonra da ‘packshot’: “İYİ PARTİ… 26 Mayıs 2021, Saat 10:30, TBMM İYİ Parti Grup Toplantısı”
Akşener dün grup toplantısında filmin tamamını gösterdi. Halkın çeşitli kesimlerinden insanların, büyük olasılıkla profesyonel oyuncuların değil, işini elinden geldiğince iyi yapmaya çalışan sıradan vatandaşların rol aldığı film, üzerine tartışılabilecek bir ‘iletişim problemi’…
Meral Hanımefendi’nin finalde sözünü ettiği “yenilenmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem” dışında akılda kalan bir ‘kilit mesaj’ yok. Belki biraz “hep birlikte”… O da çok cılız. Hani, ‘iyi niyetle kötü yapılmış film’ dediğimiz türden…
Sayın Akşener’in ortaya koyduğu projeden biz kendilerinin eski parlamenter sistemi geri getirmek, koalisyonlara da razı gelmek istediklerini anladık. “Yeni ve güçlendirilmiş” olanı da pek kavrayamadık. Türkiye’yi atalete ve siyasi kaosa götüren o eski sistemi isterken, sadece Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini ‘sıfırlamak’ niyetinde oldukları anlaşılıyor.
Akşener, Rize seyahatine de değindi; “Ben oranın geliniyim” dedi… Cumhurbaşkanı da şöyle yanıt verdi: “Nerede, nasıl adım atılacağını bilmek lazım. Sen Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip, onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koyarsan yapılacak olan budur. Dua et ki Gelin Hanım’a çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizeli’nin edebini, adabını gösterir.”
AK Parti kadroları, Sayın Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasını mutlaka bir ‘eğitim malzemesi’ olarak görmeli; siyasi analiz ve öngörü çalışmalarında merkeze oturtmalılar.
Bir bütün olarak izlendiğinde anlaşılacağı gibi; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye ve AK Parti iktidarına karşı düzenlenen oyunların, kurulan tezgâhların, döndürülen dolapların arka planını ayrıntılarıyla ortaya koydu. İçişleri Bakanı’na ve Binali Yıldırım’a karşı yürütülen yıpratma kampanyasının onların şahsını değil, ülkemizi hedeflediğini anlattı.
Bunun gerekçesi de çok açıktı: Türkiye’nin ‘millî bağımsızlık politikası’, millî savunma sanayisini geliştirmesi ve bölgeler üstü (interregional) bir güç olarak kabul görmesi, Birinci Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi emperyalist güçlerin bölgedeki oyunlarına çomak sokması, pandemi gibi dünya tarihinin gördüğü en büyük krizlerden birinden mümkün olan en az hasarla çıkmayı başarması, geçmişte olduğu gibi ‘birilerinin uydusu’ gibi hareket etmemesi… Ez cümle, ‘haddini bilmezliği (!)’
Türkiye’ye haddini tekrar bildirmek için etmediklerini bırakmıyorlar. Biz yine de Cumhurbaşkanı’nın o tek kelime ile ifade ettiği sonuca inananlardanız: “Başaramayacaklar!”