Başbakan önemli bir iletişim unsurudur
20 EKİM 2007
Dün NTV’de İstinye Park’ın açılışı canlı olarak yayınlanıyordu. İstinye Park Doğuş Holding’in bir iştirakı. Orjin Grup ile birlikte giriştikleri bir yatırım. NTV’nin açılışı canlı olarak yayınlaması çok doğal. Ne de olsa kardeş kuruluş gibi bir şey. Bununla birlikte Celal Pir yasak savar gibi davranmadı. Gayet iyi bir takdim yaptı.“İstinye Park bütün alış veriş alışkanlıklarımızı değiştirecek devasa bir merkez!”… Böyle dedi Celal Pir. Ayrıca rakamlar verdi. Somut olarak bu mesajın ne kadar doğru olduğunun altını çizmeye çalıştı.
İstinye Park sadece önemli bir yatırım değil aynı zamanda iş ve iletişim yönetimi açısından örnek olacak derecede başarılı bir proje.
Başbakan Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın açılışa gelmeleri İstinye Park’ın hanesine önemli itibar katkısı olarak eklemlenmiş. İlk kez bir açılışa böyle üst düzeyde katılım oluyor.
Türkiye’de uzun yıllar genel kanaat ve anlayış, hükümetin böyle ticari işlerde özel sektöre bu kadar sıcak duruşlar sergilenmemesi şeklindeydi. Turgut Özal’ın kırdığı bu alışkanlığın son temsilcisi ve simgesi eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer idi…
Başbakan’ın açılışa gelerek yaptığı konuşma ile İstinye Park’a verdiği iletişim desteğinde aslında herkes kazançlı çıkmıştır. Sadece kendisi ve yatırımı gerçekleştirenler değil, işin tüm sosyal paydaşları…
‘Soft opening’ten (yumuşak açılış) sonra da yazmıştım. Sistemin iletişimi çok iyi yönetiliyor. Ancak bu kez bir de ‘üçüncü tarafların ilgisi’ ve de hem medya hem Başbakan katında ‘elçilik’ (fikri sorulmadan tavsiyede bulunulması) noktasında da büyük başarı elde ettiler. Bu gibi açılışlarda sıkça rastlanan bir minik kriz burada eksik değildi. Son anda makas sayısının yeterli olmadığı fark edildi. İletişimci arkadaşlar hiç üzülmesinler. Bu makas krizi ne ilktir ne de son…
Cumhurbaşkanını Baykal seçsin…
Birileri hatırlatmasa unutup gideceğim. Yarın referandum var. Türkiye’nin geleceği için önemli konularda ülke olarak karar vereceğiz. Sordum öğrendim. Yedi konuda onay vereceğiz ya da reddedeceğiz.
Sorup öğrenmem mi gerekiyordu? Nerede bu işin siyasi iletişimi? İktidar sadece “Evet deyin” mesajını veriyor.
Nerede muhalefet? İki şey söylüyor ana muhalefet lideri: “Sandığa gitmeyin. Gider ve de hayır derseniz, tadına doyum olmaz!”
Baykal bir siyasi iletişim hatası yaparak referandumu, Ak Parti mi CHP mi, noktasına çekti. Yine çakılacak… Oysa ülke geleceği ile ilgili önemli kararlar gündemde. Sadece cumhurbaşkanını halk seçsin meselesi değil, meclisin karar alma süreci de oylanacak. 367 bloklamaları bitecek. Cumhurbaşkanının 2 kez 5 yıl seçilmesi de referandumda. Yani yasa değişirse 7 yıl Abdullah Gül’ün arkasından 2 kez 5’er yıldan Tayyip Bey’in cumhurbaşkanlığını, yani 17 yıl Ak Parti’li siyasetin egemen olacağı bir dönem devreye girebilir. Meclisin 5 yılda değil, 4 yılda bir yenilenmesi de başka bir karar noktası.
Referanduma sunulan maddelerin sadece o anki iktidar için geçerli olduğunu düşünmek yanlış. Yüzde 10 barajını getiren ANAP’ın yüzde 10 barajına nasıl takıldığı hafızalardadır. Yeni uygulamalar bir gün CHP ve MHP’nin de işine yarayabilir, yeter ki siyasi iletişimi doğru yönetsinler. “Hayır” diyenlerin gerekçelerini merakla öğrenmeye çalışacağım…
CHP’nin bir yenilgi daha almasına neden olan yöneticilerinin de ne yapacaklarını merakla izlemeye devam edeceğim. Bugüne kadar neyin olmayacağını anlata anlata geldiler. Baykal’a neyin olacağını söyletmenin tek yolu sanki cumhurbaşkanını onun seçeceği bir anayasal düzenden geçiyor…
İnsan ruhuna giden yol
Derimod’un son ilanlarını zaten beğenmiştim. Nihat Odabaşı yine kuş kondurmuş. Alt tarafı fotoğraf makinesi, ışık falan; değil mi? Hayır, değil… Nihat kuş konduruyor. Nereye mi? Bence bir tek yere…
Ne ışık, ne objektif, ne dekor, ne de bazı çirkinliklerin bilgisayarda düzeltilmesini sağlayan ‘photo shop’ programı… Nihat Odabaşı’nın kuşu kondurduğu yer gözler…
Onun kamerasının karşısına geçenlerin bakışlarında bir başka sıcaklık oluşuyor...
İnsanın içine girişi sağlayan delikler vardır. Aslı 5 tanedir bunların… Teni işin içine katarsanız sayıları milyonlarla ifade edilebilir. Ancak insanın ruhuna giden yolu açacak tek delik gözlerdir… İşte Nihat o yolu müthiş kullanıyor. İnsanlar ona, dolayısıyla o fotoğrafa bakanlara farklı bakıyorlar… Hülya Koçyiğit’in kızı ve torunu ile yer aldığı fotoğrafa uzun uzun baktım. Üç genç kızın (!) üçü de mükemmel bakmışlar… Ellerine sağlık Nihat…
İstinye Park sadece önemli bir yatırım değil aynı zamanda iş ve iletişim yönetimi açısından örnek olacak derecede başarılı bir proje.
Başbakan Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın açılışa gelmeleri İstinye Park’ın hanesine önemli itibar katkısı olarak eklemlenmiş. İlk kez bir açılışa böyle üst düzeyde katılım oluyor.
Türkiye’de uzun yıllar genel kanaat ve anlayış, hükümetin böyle ticari işlerde özel sektöre bu kadar sıcak duruşlar sergilenmemesi şeklindeydi. Turgut Özal’ın kırdığı bu alışkanlığın son temsilcisi ve simgesi eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer idi…
Başbakan’ın açılışa gelerek yaptığı konuşma ile İstinye Park’a verdiği iletişim desteğinde aslında herkes kazançlı çıkmıştır. Sadece kendisi ve yatırımı gerçekleştirenler değil, işin tüm sosyal paydaşları…
‘Soft opening’ten (yumuşak açılış) sonra da yazmıştım. Sistemin iletişimi çok iyi yönetiliyor. Ancak bu kez bir de ‘üçüncü tarafların ilgisi’ ve de hem medya hem Başbakan katında ‘elçilik’ (fikri sorulmadan tavsiyede bulunulması) noktasında da büyük başarı elde ettiler. Bu gibi açılışlarda sıkça rastlanan bir minik kriz burada eksik değildi. Son anda makas sayısının yeterli olmadığı fark edildi. İletişimci arkadaşlar hiç üzülmesinler. Bu makas krizi ne ilktir ne de son…
Cumhurbaşkanını Baykal seçsin…
Birileri hatırlatmasa unutup gideceğim. Yarın referandum var. Türkiye’nin geleceği için önemli konularda ülke olarak karar vereceğiz. Sordum öğrendim. Yedi konuda onay vereceğiz ya da reddedeceğiz.
Sorup öğrenmem mi gerekiyordu? Nerede bu işin siyasi iletişimi? İktidar sadece “Evet deyin” mesajını veriyor.
Nerede muhalefet? İki şey söylüyor ana muhalefet lideri: “Sandığa gitmeyin. Gider ve de hayır derseniz, tadına doyum olmaz!”
Baykal bir siyasi iletişim hatası yaparak referandumu, Ak Parti mi CHP mi, noktasına çekti. Yine çakılacak… Oysa ülke geleceği ile ilgili önemli kararlar gündemde. Sadece cumhurbaşkanını halk seçsin meselesi değil, meclisin karar alma süreci de oylanacak. 367 bloklamaları bitecek. Cumhurbaşkanının 2 kez 5 yıl seçilmesi de referandumda. Yani yasa değişirse 7 yıl Abdullah Gül’ün arkasından 2 kez 5’er yıldan Tayyip Bey’in cumhurbaşkanlığını, yani 17 yıl Ak Parti’li siyasetin egemen olacağı bir dönem devreye girebilir. Meclisin 5 yılda değil, 4 yılda bir yenilenmesi de başka bir karar noktası.
Referanduma sunulan maddelerin sadece o anki iktidar için geçerli olduğunu düşünmek yanlış. Yüzde 10 barajını getiren ANAP’ın yüzde 10 barajına nasıl takıldığı hafızalardadır. Yeni uygulamalar bir gün CHP ve MHP’nin de işine yarayabilir, yeter ki siyasi iletişimi doğru yönetsinler. “Hayır” diyenlerin gerekçelerini merakla öğrenmeye çalışacağım…
CHP’nin bir yenilgi daha almasına neden olan yöneticilerinin de ne yapacaklarını merakla izlemeye devam edeceğim. Bugüne kadar neyin olmayacağını anlata anlata geldiler. Baykal’a neyin olacağını söyletmenin tek yolu sanki cumhurbaşkanını onun seçeceği bir anayasal düzenden geçiyor…
İnsan ruhuna giden yol
Derimod’un son ilanlarını zaten beğenmiştim. Nihat Odabaşı yine kuş kondurmuş. Alt tarafı fotoğraf makinesi, ışık falan; değil mi? Hayır, değil… Nihat kuş konduruyor. Nereye mi? Bence bir tek yere…
Ne ışık, ne objektif, ne dekor, ne de bazı çirkinliklerin bilgisayarda düzeltilmesini sağlayan ‘photo shop’ programı… Nihat Odabaşı’nın kuşu kondurduğu yer gözler…
Onun kamerasının karşısına geçenlerin bakışlarında bir başka sıcaklık oluşuyor...
İnsanın içine girişi sağlayan delikler vardır. Aslı 5 tanedir bunların… Teni işin içine katarsanız sayıları milyonlarla ifade edilebilir. Ancak insanın ruhuna giden yolu açacak tek delik gözlerdir… İşte Nihat o yolu müthiş kullanıyor. İnsanlar ona, dolayısıyla o fotoğrafa bakanlara farklı bakıyorlar… Hülya Koçyiğit’in kızı ve torunu ile yer aldığı fotoğrafa uzun uzun baktım. Üç genç kızın (!) üçü de mükemmel bakmışlar… Ellerine sağlık Nihat…