Başkan’ın otobüsü arızalanmaz!..
14 HAZİRAN 2010
Cuma günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde İletişim Fakültesi dördüncü sınıf öğrencilerimle son kez buluştuk... Final sınavı vardı. Yarım yıl nasıl yapılacağı üzerine gruplar halinde yürüttüğümüz stratejik iletişim planlama ve uygulama modellerini bu kez 28 öğrencinin her biri kendisine seçtiği bir kuruluş için bireysel olarak hazırlamıştı. Sınavın sözlü kısmında da bazı temel öğelerle ilgili üçer soru sorduk...
Aslında iletişimle biraz ilgili olan herkesin en azından 50 alıp geçebileceği türden sorular... Şansınızı bir deneyin... Sorular aşağıda... Yanıtlar en altta:
1. İş hedefini belirlemek, stratejik iletişim planlamasında neden olmazsa olmaz koşullardan biridir; ona ulaşıldığını nasıl anlarsınız?..
2. Hedef kitlenin hangi özellikleri dikkate alınmazsa bir iletişim projesi mutlaka çakılır?
3. (Bir öncekiyle bağlantılı) Bir iletişim projesinde evrensel değerler mi özellikle dikkate alınmalıdır yoksa millî mi?
4. Stratejik iletişim planlamasında hedef kitle segmentasyonu yapılırken ihtiyaçlara hangisi daha uygun cevaplar verir? Yaşam tarzına göre oluşturulan sınıflandırma modeli mi, yoksa gelir, eğitim düzeyi gibi parametrelerle oluşturulan SES (Soyoekonomik Statü) modeli mi?
5. Kriz anında iletişimi yönetmeye başlamadan önce ilk yapılması gereken şey nedir?
6. Yüzde olarak bildirmek gerekirse, etkinlik yönetimi ne kadarlık bir hata payı kaldırır?
***
Nasıl? Seçin bunların arasından üçünü; yanıtlayın. Sonra da aşağıdaki sonuçlarla karşılaştırın. Ne 50’si; pek çoğunuzun 100 aldığından hiç şüphem yok?... Bizim sınıf da fena değildi. Ortalama 70’in üzerindeydi. 100 alan en az 5 kişi vardı... Sıfır çeken sadece bir kişi...
Hayatın kendisi aslında bu sınavdan daha acımasızdır. Hele 6’ncı sorudaki durumlarla karşılaştığınızda, bırakın 50’yi, 100 üzerinden 99’la sınıfta kalmanız her an mümkündür... Sıfır hatayla iş yapmak gerçekten zordur... Ancak imkânsız değildir. Birçok ciddi kuruluşun etkinliklerinde bu işler sıfır hata ile yapılır. Bu alanda uzmanlaşmış, kendilerini kanıtlamış etkinlik yönetimi şirketleri vardır. Türkiye’de pek çok uluslararası dev etkinlik sıfır hata ile yönetilmektedir.
Kurum içinde de yapabilirsiniz bu işi. Ancak o zaman acımasız olmayı elden bırakmamanız gerekir. En küçük hatada, içiniz kan ağlasa da yetkili ve sorumluların işlerine son vermek mukadder olabilir... Yoksa hata ve laçkalık kurumunuzda alışkanlık haline gelebilir...
***
CHP’nin kurultayında Başkanlarını hayati tehlikeye attıkları o ölümcül, tamamlanamayan ‘kürsü yürüyüşü’ dahil yapılmış onlarca hata analiz edilip sorumlulara sorulmaya fırsat olmadan, dün bizim gazetede yayınlanan bir haber, olayın boyutlarıyla ilgili daha vahim durumların söz konusu olduğuna dikkatleri çekti. Akşam’ın haberini olduğu gibi aşağıya alıyorum:
“CHP'nin seçim otobüsü arızalandı
Tokat'a giden Kılıçdaroğlu, partisinin seçim otobüsünün arızalanması nedeniyle sıkıntılı anlar yaşadı. Kılıçdaroğlu'nu taşıyan CHP otobüsü, önce benzin almak için uğradığı akaryakıt istasyonunda arızalandı. Arızanın giderilmesinin ardından Kılıçdaroğlu, Tokat'ın Turhal İlçesi'ne ulaştı. Burada otobüsün üstünden halka hitap etmeye hazırlanan Kılıçdaroğlu, ses düzenini çalıştıran jeneratörün arızalanması nedeniyle konuşmasına gecikmeli başladı. Kılıçdaroğlu konuşurken jeneratör ikinci kez arızalandı ve konuşma yarım kaldı.”
***
Sen de bu CHP’ye takmışsın kardeşim...
Evet takmışım... Türkiye’nin en temel meselesi adam gibi muhalefet yapılamaması değil mi? Tek kurtuluş CHP değil mi? Ona takmayıp kime takayım?... Dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, sayın Başkan ‘teflon bürokrat’ tavrını değiştirmeli. Çok iyi bildiğini sandığım, ‘İdare-i maslahatla devrim gemisinin yürümeyeceği’ gerçeğini bir kez daha hatırlamalı... Dönüp genel sekreterine iyice bakmalı... O genel sekreter ki cep telefonunu açık unutup “Beni dinlediler” diye ortalığı yıkmıştır... O genel sekreter ki Ege’de verdiği röportajda, yaptığı siyasi ayak oyunlarıyla (bu arada Gürsel Tekin olayı dahil) övünmüştür... O genel sekreter ki“CHP'de uzun yıllar genel sekreterlik yapan rahmetli Kasım Gülek'in görev süresini de aşan, CHP tarihinde en uzun süreli genel sekreterlik yapan bir siyasetçi olmanın onuruna erdim” demiştir... O genel sekreter ki böylece ‘gelişmeyip olduğun yerde kalmanın’ bir matah olduğunu ilan eden ilk bilge kişi olarak tarihe geçmiştir... O genel sekreter ki etkinlik yönetimi sınavından sıfır almıştır... O zaman başkanın dönüp o genel sekretere bir kez daha ‘bakmasında’ yarar vardır.
Yanıtlar:
1. İletişim bir ‘iş yönetimi’ meselesidir. İş yönetimi de bir hedef için yapılır. Ölçümleme ve araştırma yöntemleriyle hedefe varılıp varılmadığı tespit edilir. Bu yöntemler de yaklaşık şunlardır...
2. Kültür ve değerleri.
3. Millî.
4. Yaşam tarzına göre oluşturulan sınıflandırma modeli.
5. Hasar tespiti.
6. Sıfır.
Aslında iletişimle biraz ilgili olan herkesin en azından 50 alıp geçebileceği türden sorular... Şansınızı bir deneyin... Sorular aşağıda... Yanıtlar en altta:
1. İş hedefini belirlemek, stratejik iletişim planlamasında neden olmazsa olmaz koşullardan biridir; ona ulaşıldığını nasıl anlarsınız?..
2. Hedef kitlenin hangi özellikleri dikkate alınmazsa bir iletişim projesi mutlaka çakılır?
3. (Bir öncekiyle bağlantılı) Bir iletişim projesinde evrensel değerler mi özellikle dikkate alınmalıdır yoksa millî mi?
4. Stratejik iletişim planlamasında hedef kitle segmentasyonu yapılırken ihtiyaçlara hangisi daha uygun cevaplar verir? Yaşam tarzına göre oluşturulan sınıflandırma modeli mi, yoksa gelir, eğitim düzeyi gibi parametrelerle oluşturulan SES (Soyoekonomik Statü) modeli mi?
5. Kriz anında iletişimi yönetmeye başlamadan önce ilk yapılması gereken şey nedir?
6. Yüzde olarak bildirmek gerekirse, etkinlik yönetimi ne kadarlık bir hata payı kaldırır?
***
Nasıl? Seçin bunların arasından üçünü; yanıtlayın. Sonra da aşağıdaki sonuçlarla karşılaştırın. Ne 50’si; pek çoğunuzun 100 aldığından hiç şüphem yok?... Bizim sınıf da fena değildi. Ortalama 70’in üzerindeydi. 100 alan en az 5 kişi vardı... Sıfır çeken sadece bir kişi...
Hayatın kendisi aslında bu sınavdan daha acımasızdır. Hele 6’ncı sorudaki durumlarla karşılaştığınızda, bırakın 50’yi, 100 üzerinden 99’la sınıfta kalmanız her an mümkündür... Sıfır hatayla iş yapmak gerçekten zordur... Ancak imkânsız değildir. Birçok ciddi kuruluşun etkinliklerinde bu işler sıfır hata ile yapılır. Bu alanda uzmanlaşmış, kendilerini kanıtlamış etkinlik yönetimi şirketleri vardır. Türkiye’de pek çok uluslararası dev etkinlik sıfır hata ile yönetilmektedir.
Kurum içinde de yapabilirsiniz bu işi. Ancak o zaman acımasız olmayı elden bırakmamanız gerekir. En küçük hatada, içiniz kan ağlasa da yetkili ve sorumluların işlerine son vermek mukadder olabilir... Yoksa hata ve laçkalık kurumunuzda alışkanlık haline gelebilir...
***
CHP’nin kurultayında Başkanlarını hayati tehlikeye attıkları o ölümcül, tamamlanamayan ‘kürsü yürüyüşü’ dahil yapılmış onlarca hata analiz edilip sorumlulara sorulmaya fırsat olmadan, dün bizim gazetede yayınlanan bir haber, olayın boyutlarıyla ilgili daha vahim durumların söz konusu olduğuna dikkatleri çekti. Akşam’ın haberini olduğu gibi aşağıya alıyorum:
“CHP'nin seçim otobüsü arızalandı
Tokat'a giden Kılıçdaroğlu, partisinin seçim otobüsünün arızalanması nedeniyle sıkıntılı anlar yaşadı. Kılıçdaroğlu'nu taşıyan CHP otobüsü, önce benzin almak için uğradığı akaryakıt istasyonunda arızalandı. Arızanın giderilmesinin ardından Kılıçdaroğlu, Tokat'ın Turhal İlçesi'ne ulaştı. Burada otobüsün üstünden halka hitap etmeye hazırlanan Kılıçdaroğlu, ses düzenini çalıştıran jeneratörün arızalanması nedeniyle konuşmasına gecikmeli başladı. Kılıçdaroğlu konuşurken jeneratör ikinci kez arızalandı ve konuşma yarım kaldı.”
***
Sen de bu CHP’ye takmışsın kardeşim...
Evet takmışım... Türkiye’nin en temel meselesi adam gibi muhalefet yapılamaması değil mi? Tek kurtuluş CHP değil mi? Ona takmayıp kime takayım?... Dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, sayın Başkan ‘teflon bürokrat’ tavrını değiştirmeli. Çok iyi bildiğini sandığım, ‘İdare-i maslahatla devrim gemisinin yürümeyeceği’ gerçeğini bir kez daha hatırlamalı... Dönüp genel sekreterine iyice bakmalı... O genel sekreter ki cep telefonunu açık unutup “Beni dinlediler” diye ortalığı yıkmıştır... O genel sekreter ki Ege’de verdiği röportajda, yaptığı siyasi ayak oyunlarıyla (bu arada Gürsel Tekin olayı dahil) övünmüştür... O genel sekreter ki“CHP'de uzun yıllar genel sekreterlik yapan rahmetli Kasım Gülek'in görev süresini de aşan, CHP tarihinde en uzun süreli genel sekreterlik yapan bir siyasetçi olmanın onuruna erdim” demiştir... O genel sekreter ki böylece ‘gelişmeyip olduğun yerde kalmanın’ bir matah olduğunu ilan eden ilk bilge kişi olarak tarihe geçmiştir... O genel sekreter ki etkinlik yönetimi sınavından sıfır almıştır... O zaman başkanın dönüp o genel sekretere bir kez daha ‘bakmasında’ yarar vardır.
Yanıtlar:
1. İletişim bir ‘iş yönetimi’ meselesidir. İş yönetimi de bir hedef için yapılır. Ölçümleme ve araştırma yöntemleriyle hedefe varılıp varılmadığı tespit edilir. Bu yöntemler de yaklaşık şunlardır...
2. Kültür ve değerleri.
3. Millî.
4. Yaşam tarzına göre oluşturulan sınıflandırma modeli.
5. Hasar tespiti.
6. Sıfır.