Başlangıç çok iyi! Peki, sonrası?..
21 Eylül 2017 - Yeni Şafak
Dün hayli ilginç, bir o kadar da önemli bir toplantıya katılma fırsatımız oldu. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın düzenlediği bir etkinlikti. Toplantının başlığı şöyleydi: İnternet ve Sosyal Medyada Türkçenin Kullanımının Artırılması…
Kimler yoktu ki katılımcılar arasında? Bakanlığın Müsteşar Yardımcılığından başlayarak çeşitli kademelerinin üst düzey yöneticileri, TDK Başkanı, BTK İnternet Daire Bşk., İnternet Geliştirme Kurulu Bşk., Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı Temsilcileri, Havelsan, Türksat, Havelsan Genel Müdürleri, Marmara, İstanbul, Bahçeşehir, Medipol, Gazi ve İstanbul Teknik, Altınbaş Üniversitelerinin hocaları, Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, PTT, Telkoder temsilcileri, bilişim alanını kapsayan çok sayıda sivil toplum örgütünün yöneticileri… Toplamda 40’a yakın konuşmacı, İnternet Geliştirme Kurulu Bşk. Yrd. Doç. Dr. Tayfun Acarer’in yönetiminde sırasıyla söz alıp konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi…
Böyle bir toplantıdan hemen sonuç çıkmayacağını ancak, başlamanın bitirmenin ön koşulu olduğunu herkes biliyordu.
Bakanlık konuşmaları ve önerileri derleyip yayınlayacaktır. Ancak biz hemen orada dile getirilmiş olan bazı hususların altını çizmekle yetinelim.
Kendinizin icat etmediği bütün yeniliklerin terminolojisini, dilini de siz belirleyemiyorsunuz. İngilizceden dilimize hızlı bir giriş yapmış olan internet dilinden arınmak o kadar kolay değil. Çünkü bu gelişmenin içine doğmuş olan kuşak bizler kadar bu olaydan rahatsız değil… Oysa dil, millî kültürün en önemli belirleyeni. Millî kültür de devletin temeli…
O zaman işe internet kuşağını anlamaya çalışarak başlamakta yarar var. Bu kuşak kesinlikle bir zorlanmaya, mecbur tutulmaya, yasaklanmaya gelmiyor… Tek yöntem var geçerli olabilecek: O da sadece ve sadece ikna etmek.
Bunun için bir yandan içerik üretimine (hatta Rusya ve Çin misali millî sosyal medya alternatiflerini geliştirmeye) ağırlık vermek, öte yandan da dijital ve analog ortamda yürütülecek iletişim çalışmalarıyla (bkz. NTV’de yayınlanan Dil Yâresi programı), ikna sürecini tamamlamaya çalışmak…
Bizim naçizane kanaatimiz ise, ne yapılacağından, belki daha fazla nasıl yapılacağına odaklanmanın ve çağımızın ana belirleyeni Hız konusunu ihmal etmeyerek burada hızlı ilerleyecek, cesur kararlarla sorumluluk alabilecek dinamik bir uygulama ekibinin Bakanlık koordinasyonunda devreye sokulmasının kritik başarı faktörü olduğu yolunda…
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı önemli bir meseleye el atmış, Allah sonunu getirmeyi nasip etsin… Çünkü böyle iyi niyetle yola çıkılmış ancak sonrasında kendi haline terk edilmiş o kadar önemli ‘başlangıçlar’ var ki… İnşallah bu konuyu da böyle bir kader beklemiyordur…
Fitch, şeamet tellallarını bir nebze susturmuştur
Türkiye’nin kuyusunu kazma görevini üstlenmiş oldukları algısını yaratan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch Ratings'in Gelişmekte Olan Avrupa Reytingleri Başkanı Paul Gamble, Anadolu Ajansı muhabirine açıklamada bulunmuş; Türkiye’nin ikinci çeyrek verilerinin çok iyi geldiğini, bu rakamların ilk çeyrekte iyi olan büyüme verilerini takip ettiğini belirterek, Türkiye’de hükümetin uygulamaya koyduğu tedbirlerin ekonomi için faydalı olduğunu gördüklerini söylemiş...
Gamble ilaveten, "Bu tedbirlere bazı unsurlar mali teşvik şeklinde, Kredi Garanti Fonu yoluyla oldu. Türkiye’de 3'üncü çeyrek büyümesinin de güçlü olmasını bekliyoruz. Haziran ayında Türkiye’ye ilişkin büyüme öngörümüzü kapsamlı bir şekilde artırdık. Türkiye’ye ilişkin bu yıl için büyüme tahminimizi yüzde 2,4’ten yüzde 4,7’ye çıkardık. Veriler beklediğimizden daha güçlü geldi” demiş…
Şimdi bu arkadaş bunun tersini söyleseydi, ortalık yıkılırdı, değil mi… Şeamet tellalları atlarlardı olayın üstüne. Şimdi ise haberi ancak kıyıda köşede yakalayabildim…
Allahtan ulusal ve uluslararası yatırımcılar bizim şeamet tellalı siyasetçilere ve medyaya değil, rakamlara bakıyorlar…
Kimler yoktu ki katılımcılar arasında? Bakanlığın Müsteşar Yardımcılığından başlayarak çeşitli kademelerinin üst düzey yöneticileri, TDK Başkanı, BTK İnternet Daire Bşk., İnternet Geliştirme Kurulu Bşk., Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı Temsilcileri, Havelsan, Türksat, Havelsan Genel Müdürleri, Marmara, İstanbul, Bahçeşehir, Medipol, Gazi ve İstanbul Teknik, Altınbaş Üniversitelerinin hocaları, Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, PTT, Telkoder temsilcileri, bilişim alanını kapsayan çok sayıda sivil toplum örgütünün yöneticileri… Toplamda 40’a yakın konuşmacı, İnternet Geliştirme Kurulu Bşk. Yrd. Doç. Dr. Tayfun Acarer’in yönetiminde sırasıyla söz alıp konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi…
Böyle bir toplantıdan hemen sonuç çıkmayacağını ancak, başlamanın bitirmenin ön koşulu olduğunu herkes biliyordu.
Bakanlık konuşmaları ve önerileri derleyip yayınlayacaktır. Ancak biz hemen orada dile getirilmiş olan bazı hususların altını çizmekle yetinelim.
Kendinizin icat etmediği bütün yeniliklerin terminolojisini, dilini de siz belirleyemiyorsunuz. İngilizceden dilimize hızlı bir giriş yapmış olan internet dilinden arınmak o kadar kolay değil. Çünkü bu gelişmenin içine doğmuş olan kuşak bizler kadar bu olaydan rahatsız değil… Oysa dil, millî kültürün en önemli belirleyeni. Millî kültür de devletin temeli…
O zaman işe internet kuşağını anlamaya çalışarak başlamakta yarar var. Bu kuşak kesinlikle bir zorlanmaya, mecbur tutulmaya, yasaklanmaya gelmiyor… Tek yöntem var geçerli olabilecek: O da sadece ve sadece ikna etmek.
Bunun için bir yandan içerik üretimine (hatta Rusya ve Çin misali millî sosyal medya alternatiflerini geliştirmeye) ağırlık vermek, öte yandan da dijital ve analog ortamda yürütülecek iletişim çalışmalarıyla (bkz. NTV’de yayınlanan Dil Yâresi programı), ikna sürecini tamamlamaya çalışmak…
Bizim naçizane kanaatimiz ise, ne yapılacağından, belki daha fazla nasıl yapılacağına odaklanmanın ve çağımızın ana belirleyeni Hız konusunu ihmal etmeyerek burada hızlı ilerleyecek, cesur kararlarla sorumluluk alabilecek dinamik bir uygulama ekibinin Bakanlık koordinasyonunda devreye sokulmasının kritik başarı faktörü olduğu yolunda…
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı önemli bir meseleye el atmış, Allah sonunu getirmeyi nasip etsin… Çünkü böyle iyi niyetle yola çıkılmış ancak sonrasında kendi haline terk edilmiş o kadar önemli ‘başlangıçlar’ var ki… İnşallah bu konuyu da böyle bir kader beklemiyordur…
Fitch, şeamet tellallarını bir nebze susturmuştur
Türkiye’nin kuyusunu kazma görevini üstlenmiş oldukları algısını yaratan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch Ratings'in Gelişmekte Olan Avrupa Reytingleri Başkanı Paul Gamble, Anadolu Ajansı muhabirine açıklamada bulunmuş; Türkiye’nin ikinci çeyrek verilerinin çok iyi geldiğini, bu rakamların ilk çeyrekte iyi olan büyüme verilerini takip ettiğini belirterek, Türkiye’de hükümetin uygulamaya koyduğu tedbirlerin ekonomi için faydalı olduğunu gördüklerini söylemiş...
Gamble ilaveten, "Bu tedbirlere bazı unsurlar mali teşvik şeklinde, Kredi Garanti Fonu yoluyla oldu. Türkiye’de 3'üncü çeyrek büyümesinin de güçlü olmasını bekliyoruz. Haziran ayında Türkiye’ye ilişkin büyüme öngörümüzü kapsamlı bir şekilde artırdık. Türkiye’ye ilişkin bu yıl için büyüme tahminimizi yüzde 2,4’ten yüzde 4,7’ye çıkardık. Veriler beklediğimizden daha güçlü geldi” demiş…
Şimdi bu arkadaş bunun tersini söyleseydi, ortalık yıkılırdı, değil mi… Şeamet tellalları atlarlardı olayın üstüne. Şimdi ise haberi ancak kıyıda köşede yakalayabildim…
Allahtan ulusal ve uluslararası yatırımcılar bizim şeamet tellalı siyasetçilere ve medyaya değil, rakamlara bakıyorlar…