Batı, batılığını yapmayı sürdürüyor
03 Temmuz 2018 - Yeni Şafak
Bizim muhaliflerle Avrupa’nın siyasileri ve medyası aynı telden çalıyor… Almanya’daki meslektaşlarımızdan Synchronis İletişim Ajansı, sıklıkla yolladığı medya raporlarından sonuncusunda başlıkları özetlemiş. Bakın bizimkilerin duygularını ne ölçüde yansıtıyor, değerlendirin:
“AB Erdoğan’la arasına mesafe koyuyor”, Tagesschau, 27/06/2018, “Türkiye Başkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesinden sonra, AB devletleri şu sıra Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişlemesi konusunu konuşmak istemiyorlar. Açıklamadaki ifade şöyle: Türkiye son zamanlarda AB’den daha da uzaklaşmıştır…”
“AB Türkiye ile Gümrük Birliği’ni genişletmek istemiyor”, Zeit Online, 27/06/2018, “Erdoğan’ın sert çizgisi Avrupa’da iyi karşılanmadı. Seçimler sırasında ortaya çıkan düzensizlikler AB’nin çeşitli aksiyonlar almasına neden oldu.”
“Erdoğan’ın zaferi kalplerimizi kırdı, ancak biz ümidimizi sürdürüyoruz”, The Guardian, 26/06/2018, “Yıllar süren bölünmeden sonra, Türkiye’deki çeşitli grupların kardeşlik duygusuyla bir araya gelmeleri ilham vericiydi.”
“Erdoğan’ın seçim balayı Türkiye’nin kıymetlerinin solmasıyla sonlandı”, Financial Times, 26/06/2018, “Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yeniden seçilmesi Türkiye’nin finans piyasalarına minik bir istikrar getirmiş olsa da maalesef bu durum sadece ertesi sabaha kadar sürdü… TL biraz yukarı sıçradı fakat dövize karşı değeri hala geçen yılın 5’te 1’i düzeyinde. Ülkenin tahvil piyasası ise endişe işaretleri vermekte.”
“Türkiye seçimleri: Erdoğan’ın zaferi ile birlikte ülkenin kalbi ikiye bölündü”, BBC, 25/06/2018, “Bir yandan sevinçten havada uçanlar, öte yanda karalar bağlamış olanlar; bir yanda rahatlamış bir grup insan, öte yanda endişe dolu bir topluluk; Erdoğan’ın ezici zaferinden sonra Türkiye’nin kalbi ikiye ayrılmış durumda…”
“Erdoğan Türkiye’deki demokrasiyi henüz öldürmedi”, The New York Times, 25/06/2018, “Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığı zafer, dünya çapında O’nun otoriter tavırlarından ve demokratik prensipleri reddetmesinden dolayı alarma geçen kesim için hayal kırıklığı oldu. Anayasa değişikliğinin kabul edildiği referandumla birlikte Erdoğan, modern zamanların Osmanlı Sultanı olma planının bir parçası olarak 15 yılı aşan gücünü, yasama ve yürütme alanında yeni bir otoriteyle uzatacak.”
“Erdoğan gibi güçlü liderler bile günah keçisine ihtiyaç duyar”, The Financial Times, 25/06/2018, “Bu seçimde pek çok nahoş öğe vardı. Seçime adil demek zordu. Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden propaganda yapması gerekirken Erdoğan maksimum güçle, medyayı, mahkemeleri kontrol ederek ve olağanüstü halin verdiği gücü kullanarak kampanya yürüttü. Ama seçimler biraz da olsa umut verdi. 15 yıldır artan otoriterliğe rağmen Türk demokrasisinin canlılığı ve çeşitliliği seçimde kendini gösterdi”…
Şimdi bu muhteşem yorumları, 21 Mayıs tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin Neue Zürcher Zeitung’dan Ekonomist Russel Napier’den alıntıladığı bir haberle taçlandıralım (!):
“Küresel piyasalarda 1980'lerin yeniden yaşanacağını ve Türkiye'yi büyük bir krizin beklediğini iddia eden Napier ‘Türkiye’nin iflası başladı’ dedi. En geç seçimlerden sonra, Türk lirasının muazzam değer kaybedeceğini söyleyen ekonomist, Türkiye'nin 400 milyar doları bulan borcunu ödeyemeyecek duruma geldiğini ifade etti. Bunun yaratacağı krizin en çok Fransız ve İtalyan bankalarını vuracağını öngören iktisatçı, AB’nin bu bankaları kurtaracağını da ifadelerine ekliyor.”
Şeamet tellalları elele verdiler, olmadı… Durduramadılar… Şimdi yıkım çalışmaları başladı… Onun da başarılı olamayacağı görülüyor… Bu arada Batı hafif bir yumuşama gösterirken, bizim kalbi kırıklar hâlâ sudan çıkmış balık gibiler…
Türkiye öte yandan heyecan verici gelişmelere gebe… “Bu çağda Türkiye’de yaşadığımız için ne kadar mutluyuz” diye düşünenler Allah’tan çoğunluktalar…
“AB Erdoğan’la arasına mesafe koyuyor”, Tagesschau, 27/06/2018, “Türkiye Başkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesinden sonra, AB devletleri şu sıra Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişlemesi konusunu konuşmak istemiyorlar. Açıklamadaki ifade şöyle: Türkiye son zamanlarda AB’den daha da uzaklaşmıştır…”
“AB Türkiye ile Gümrük Birliği’ni genişletmek istemiyor”, Zeit Online, 27/06/2018, “Erdoğan’ın sert çizgisi Avrupa’da iyi karşılanmadı. Seçimler sırasında ortaya çıkan düzensizlikler AB’nin çeşitli aksiyonlar almasına neden oldu.”
“Erdoğan’ın zaferi kalplerimizi kırdı, ancak biz ümidimizi sürdürüyoruz”, The Guardian, 26/06/2018, “Yıllar süren bölünmeden sonra, Türkiye’deki çeşitli grupların kardeşlik duygusuyla bir araya gelmeleri ilham vericiydi.”
“Erdoğan’ın seçim balayı Türkiye’nin kıymetlerinin solmasıyla sonlandı”, Financial Times, 26/06/2018, “Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yeniden seçilmesi Türkiye’nin finans piyasalarına minik bir istikrar getirmiş olsa da maalesef bu durum sadece ertesi sabaha kadar sürdü… TL biraz yukarı sıçradı fakat dövize karşı değeri hala geçen yılın 5’te 1’i düzeyinde. Ülkenin tahvil piyasası ise endişe işaretleri vermekte.”
“Türkiye seçimleri: Erdoğan’ın zaferi ile birlikte ülkenin kalbi ikiye bölündü”, BBC, 25/06/2018, “Bir yandan sevinçten havada uçanlar, öte yanda karalar bağlamış olanlar; bir yanda rahatlamış bir grup insan, öte yanda endişe dolu bir topluluk; Erdoğan’ın ezici zaferinden sonra Türkiye’nin kalbi ikiye ayrılmış durumda…”
“Erdoğan Türkiye’deki demokrasiyi henüz öldürmedi”, The New York Times, 25/06/2018, “Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığı zafer, dünya çapında O’nun otoriter tavırlarından ve demokratik prensipleri reddetmesinden dolayı alarma geçen kesim için hayal kırıklığı oldu. Anayasa değişikliğinin kabul edildiği referandumla birlikte Erdoğan, modern zamanların Osmanlı Sultanı olma planının bir parçası olarak 15 yılı aşan gücünü, yasama ve yürütme alanında yeni bir otoriteyle uzatacak.”
“Erdoğan gibi güçlü liderler bile günah keçisine ihtiyaç duyar”, The Financial Times, 25/06/2018, “Bu seçimde pek çok nahoş öğe vardı. Seçime adil demek zordu. Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden propaganda yapması gerekirken Erdoğan maksimum güçle, medyayı, mahkemeleri kontrol ederek ve olağanüstü halin verdiği gücü kullanarak kampanya yürüttü. Ama seçimler biraz da olsa umut verdi. 15 yıldır artan otoriterliğe rağmen Türk demokrasisinin canlılığı ve çeşitliliği seçimde kendini gösterdi”…
Şimdi bu muhteşem yorumları, 21 Mayıs tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin Neue Zürcher Zeitung’dan Ekonomist Russel Napier’den alıntıladığı bir haberle taçlandıralım (!):
“Küresel piyasalarda 1980'lerin yeniden yaşanacağını ve Türkiye'yi büyük bir krizin beklediğini iddia eden Napier ‘Türkiye’nin iflası başladı’ dedi. En geç seçimlerden sonra, Türk lirasının muazzam değer kaybedeceğini söyleyen ekonomist, Türkiye'nin 400 milyar doları bulan borcunu ödeyemeyecek duruma geldiğini ifade etti. Bunun yaratacağı krizin en çok Fransız ve İtalyan bankalarını vuracağını öngören iktisatçı, AB’nin bu bankaları kurtaracağını da ifadelerine ekliyor.”
Şeamet tellalları elele verdiler, olmadı… Durduramadılar… Şimdi yıkım çalışmaları başladı… Onun da başarılı olamayacağı görülüyor… Bu arada Batı hafif bir yumuşama gösterirken, bizim kalbi kırıklar hâlâ sudan çıkmış balık gibiler…
Türkiye öte yandan heyecan verici gelişmelere gebe… “Bu çağda Türkiye’de yaşadığımız için ne kadar mutluyuz” diye düşünenler Allah’tan çoğunluktalar…