Baykal Cumhurbaşkanı olmalı
13 MAYIS 2007
Hiç de yabana atılacak bir fikir değil. Herkes kazançlı çıkabilir... Fikir bana değil, İsmet Berkan’a ait. Bugünlerde iş dünyasının gündeminden inmeyen buluşçuluk ve yenilikçilik (inovasyon) adına heyecan verici bir öneri:“Deniz Baykal Cumhurbaşkanlığına aday olsun ve CHP’nin başından ayrılsın!”...
‘Nasıl benim aklıma gelmedi?’ diye, hasedimden çat diye ortadan ikiye bölünecektim az kaldı... Uluslararası kuraldır: Hedef kitlede bir davranış değişikliği elde etmek istiyorsanız, o kişi ya da kitlenin, “Bu işin sonunda benim ne gibi bir çıkarım olacak?” sorusunu da yanıtlıyor olmanız gerekir.
Pek çok aklı başında adam gibi yıllardır Sayın Baykal’a “Allah rızası için şu Başkanlığı bırak. Bütün göstergeler ve araştırmalar siz gidince CHP’nin puanlarının artacağına işaret ediyor!” derken, ben bunu nasıl atladım ki?..
Berkan’ın önerisinden nerelere varılabileceğine bir bakın:
1. Baykal zaten her şeye ‘Hayır!’ diyordu, Cumhurbaşkanı olsa da aynı şeyi yapacak. Yani değişen bir şey olmayacak. Ayrıca Cumhurbaşkanı olarak onu gerecek fazla kimse olmayacağı için sakinleşebilir de.
2. CHP rahat bir nefes ve fazladan en az 10 puan alacak...
3. Sosyal demokrasinin önü açılacak. Silahlı Kuvvetler, Anayasa Mahkemesi rahat bırakılacak ve gereksiz yere şaibe altına sokulmayacak...
4. Bütün statükocu güçler rahatlayacak. Çünkü bütün tayinler onların arasından seçileceklerle yapılacak...
5. Baykal dilediği zaman dilediği kadar Anayasa Mahkemesi’nde dava açabilecek...
Bu nedenle Deniz Bey’in Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine karşı çıkması ve Anayasa Mahkemesi’ni etkilemeye çalıştığı gibi bu kez de Sayın Ahmet Necdet Sezer’i şaibe altında bırakacak hareketler yapması, başkasına değil yine en önce kendisine zarar verecek... Yazık, çok yazık!..
Biliyoruz, o bunu yine her şeye karşı olma refleksinden yapıyor; ancak bu kez kendinin seçilme olasılığını da engelliyor. Oysa onca siyasi yenilgiden sonra, zafer ayaklarının dibine kadar geldi...
Hemen uyanmazlarsa, CHP üst yönetimi ellerinde Sezen Aksu’nun Harun Kolçak için yazdığı şarkıyla kala kalacaklar...:
"Karşıyım karşı, her şeye karşı!
Atın ölümü arpadan,
hadi gelin arkadan,
Yarı yolda bırakan, taş olsun!.."
Her şey yolunda...
Anneciğim... 36 yıldır sensiz geçiriyoruz anneler gününü. Merak etme her şey yolunda...
Pantolonumu oturarak giyiyorum. Ayağımı takıp orasını burasını cart diye yırtmıyorum.
İstediğin kibriti sana fırlatan nişanlın, Atatürk’ün yakışıklı yaverinin kafasına senin de nişan yüzüğünü fırlattığın sahneyi öyle güzel anlatmışsın ki; ne zaman insanlara, hak ettiklerini düşünerek saygısızlık yapmak içimden gelse, seni düşünüp tutuyorum kendimi...
Kaldırımda bir bayanla yürürken trafiğin olduğu tarafa kendim geçiyorum. Uzun mesafeler yürürken yanımdaki hanımefendinin koluma girmesini sağlıyor; kısa mesafelerde ben onu kolundan tutarak yürütüyorum. Merak etme hasta gibi onun koluna girmiyor, kibarca başparmağım yukarıda duracak şekilde kolunu kavrayarak yürüyorum...
Osmanlılı olmaktan ve Cihan Savaşı’nda yenilmiş olsa da devasa bir imparatorluğun mirasını taşımaktan neden gurur duyduğunu anladım...
Zarafetin neden zenginlikten önemli olduğunu, adabımuaşeret ile görgü kurallarının neden aynı şeyler olamayacağını, adap ile etik’in arasındaki farkları artık bildiğimi sanıyorum...
Hayatta her şeyin edinilebileceğini; ama aile terbiyesinin asla öğrenilemeyeceğini de ilk sen söylemiştin bana...
Her şey yolunda anneciğim...
Sen gittikten sonra dünya biraz daha ısındı. Yakında su bulamayacağız. Canlılık tehlikede. Zarafet ve nezahet sözlüklerde kaldı... Bunları yaşamayı bırak, sözünü edince bile dipnotla konuşmak gerekiyor...
Süleyman Demirel siyaset gurusu oldu; Baykal hâlâ CHP’nin başında. DP yeniden kuruluyor. Hem de 27 Mayıs günü... Milyonluk yürüyüşler var. Sen sevmezdin öyle kalabalık işleri, oysa Türkiye ilk defa partisiz, ideolojisiz sivil tepki gösteriyor...
Dedim ya her şey yolunda anneciğim...
Pepsi Max’ın hedef kitlesi kim?
Uluslararası star’ların anadan doğma görüntüleri haber konusu dahi yapılmazken, yalapşap iki öpücük sahnesini tefrika halinde magazin haberi olarak çıkarmayı başaran Aysun Kayacı ve Pepsi Max’in PR ekibini alkışlarken ellerim patladı...
Sonunda reklamı izlemek nasip oldu. Ve kendime hemen sordum: Ne diyor Pepsi? Şunu diyor: “Pepsi Max içerseniz, kendinizi fıstık gibi kızla birlikte erotik bir maceranın içinde hisseder, şekersiz maksimum tat yaşarsınız!”
Tamam mı? Tamam... Peki Pepsi Max’ın hedef kitlesi içinde sadece erkekler mi var? Ya da Türkiye’de Aysun Kayacı gibi son derece hoş ve mevzun vücutlu bir fıstıkla dudak dudağa gelmeyi arzulayan milyonlarca genç kız var da biz mi bilmiyoruz?...
Ufuk Turu... Ufuk Turu... Ufuk Turu...
· Permatik 30. yılını kutluyor. Reklam filmi nostaljik bir hava taşıyor. Türkiye’de en zor işlerden biri istikrardır. Bunu başaranlardan öğrenecek çok şeyimiz var. Bu vesile ile P&G’nin yaptırdığı bir araştırmanın özetini göndermişler. İlginç sonuçlar var. En çok Pazartesi günü tıraş oluyormuşuz. Her gün tıraş olanlarımızın oranı ise %4’müş. Bu oran iş yerlerinde bile ancak %14’e çıkıyormuş...
· Capital dergisinin yöneticisi Rauf Ateş dostum son derece veluttur. Onca işinin içinde bir de kitap yazar. Son kitabı İnovasyon Hayat Kurtarır’ı göndermiş. Mutlaka okuyacağım. Aklı ve vicdanı birlikte hareket eden ender iletişimcilerdendir Rauf. Bu arada şahsi web sitesi de çok şirin. Bir uğrayın: www.raufates.com
· Kadir Has Üniversitesi’nin temelleri kazılırken Bizans’tan kalma bir yapıyla karşılaşılıyor. Bir sarnıç bu... Ticari kaygıları ikinci planda tutmayı başaran Has ailesi bu sarnıcı da içine alan müthiş bir müze oluşturuyor: Rezzan Has Müzesi. Müzenin başında Ahu Has Hanım var. Üniversite kuruluşunun 10’uncu yılını kutlarken, Müze de 15 Mayıs’ta Anadolu’da Pişen Toprak adını verdiği bir sergi ile resmi açılışını yapıyor. Biz orada olacağız...
· Şu sıra Engelliler Haftası... Bu ayıp da bize yeter doğrusu. Şimdilerde tüm siyasilerin birden bire engelli aşkı kabaracaktır. Seçimlerde milyonlarca engellinin oy kullanacağı biliniyor ya... Türkiye Sakatlar Derneği bir şapka göndermiş. Üstünde ‘Depresyondayım!’ yazıyor... Şok edici. Sadece seçim zamanları sakatları hatırlayacak kadar akıl özürlü değilseniz bu kampanya için web sitesine bir bakın: www.tsd.org.tr
· Bu yıl kuruluşların Anneler Günü için yaptıkları çalışmalar hayli başarılı. Hele Garanti Bonus’un“Sizi hep o giydirdi, şimdi sıra sizde!” sloganıyla çıkan pembe şapkalı, beyaz elbiseli, çıplak ayaklı bebeğin olduğu reklam... Bir de Capitol Alışveriş Merkezi’nin hakkını yememek gerek. TEMA ile iş birliği ilanı ve adrese gönderilen bir fidan... Sonra da kilit mesaj: Annenize en anlamlı hediyeyi vermek istiyorsanız Capitol Ormanı’na bir fidan da siz dikin... Fidanlar 3 YTL’ye satılıyormuş...
‘Nasıl benim aklıma gelmedi?’ diye, hasedimden çat diye ortadan ikiye bölünecektim az kaldı... Uluslararası kuraldır: Hedef kitlede bir davranış değişikliği elde etmek istiyorsanız, o kişi ya da kitlenin, “Bu işin sonunda benim ne gibi bir çıkarım olacak?” sorusunu da yanıtlıyor olmanız gerekir.
Pek çok aklı başında adam gibi yıllardır Sayın Baykal’a “Allah rızası için şu Başkanlığı bırak. Bütün göstergeler ve araştırmalar siz gidince CHP’nin puanlarının artacağına işaret ediyor!” derken, ben bunu nasıl atladım ki?..
Berkan’ın önerisinden nerelere varılabileceğine bir bakın:
1. Baykal zaten her şeye ‘Hayır!’ diyordu, Cumhurbaşkanı olsa da aynı şeyi yapacak. Yani değişen bir şey olmayacak. Ayrıca Cumhurbaşkanı olarak onu gerecek fazla kimse olmayacağı için sakinleşebilir de.
2. CHP rahat bir nefes ve fazladan en az 10 puan alacak...
3. Sosyal demokrasinin önü açılacak. Silahlı Kuvvetler, Anayasa Mahkemesi rahat bırakılacak ve gereksiz yere şaibe altına sokulmayacak...
4. Bütün statükocu güçler rahatlayacak. Çünkü bütün tayinler onların arasından seçileceklerle yapılacak...
5. Baykal dilediği zaman dilediği kadar Anayasa Mahkemesi’nde dava açabilecek...
Bu nedenle Deniz Bey’in Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine karşı çıkması ve Anayasa Mahkemesi’ni etkilemeye çalıştığı gibi bu kez de Sayın Ahmet Necdet Sezer’i şaibe altında bırakacak hareketler yapması, başkasına değil yine en önce kendisine zarar verecek... Yazık, çok yazık!..
Biliyoruz, o bunu yine her şeye karşı olma refleksinden yapıyor; ancak bu kez kendinin seçilme olasılığını da engelliyor. Oysa onca siyasi yenilgiden sonra, zafer ayaklarının dibine kadar geldi...
Hemen uyanmazlarsa, CHP üst yönetimi ellerinde Sezen Aksu’nun Harun Kolçak için yazdığı şarkıyla kala kalacaklar...:
"Karşıyım karşı, her şeye karşı!
Atın ölümü arpadan,
hadi gelin arkadan,
Yarı yolda bırakan, taş olsun!.."
Her şey yolunda...
Anneciğim... 36 yıldır sensiz geçiriyoruz anneler gününü. Merak etme her şey yolunda...
Pantolonumu oturarak giyiyorum. Ayağımı takıp orasını burasını cart diye yırtmıyorum.
İstediğin kibriti sana fırlatan nişanlın, Atatürk’ün yakışıklı yaverinin kafasına senin de nişan yüzüğünü fırlattığın sahneyi öyle güzel anlatmışsın ki; ne zaman insanlara, hak ettiklerini düşünerek saygısızlık yapmak içimden gelse, seni düşünüp tutuyorum kendimi...
Kaldırımda bir bayanla yürürken trafiğin olduğu tarafa kendim geçiyorum. Uzun mesafeler yürürken yanımdaki hanımefendinin koluma girmesini sağlıyor; kısa mesafelerde ben onu kolundan tutarak yürütüyorum. Merak etme hasta gibi onun koluna girmiyor, kibarca başparmağım yukarıda duracak şekilde kolunu kavrayarak yürüyorum...
Osmanlılı olmaktan ve Cihan Savaşı’nda yenilmiş olsa da devasa bir imparatorluğun mirasını taşımaktan neden gurur duyduğunu anladım...
Zarafetin neden zenginlikten önemli olduğunu, adabımuaşeret ile görgü kurallarının neden aynı şeyler olamayacağını, adap ile etik’in arasındaki farkları artık bildiğimi sanıyorum...
Hayatta her şeyin edinilebileceğini; ama aile terbiyesinin asla öğrenilemeyeceğini de ilk sen söylemiştin bana...
Her şey yolunda anneciğim...
Sen gittikten sonra dünya biraz daha ısındı. Yakında su bulamayacağız. Canlılık tehlikede. Zarafet ve nezahet sözlüklerde kaldı... Bunları yaşamayı bırak, sözünü edince bile dipnotla konuşmak gerekiyor...
Süleyman Demirel siyaset gurusu oldu; Baykal hâlâ CHP’nin başında. DP yeniden kuruluyor. Hem de 27 Mayıs günü... Milyonluk yürüyüşler var. Sen sevmezdin öyle kalabalık işleri, oysa Türkiye ilk defa partisiz, ideolojisiz sivil tepki gösteriyor...
Dedim ya her şey yolunda anneciğim...
Pepsi Max’ın hedef kitlesi kim?
Uluslararası star’ların anadan doğma görüntüleri haber konusu dahi yapılmazken, yalapşap iki öpücük sahnesini tefrika halinde magazin haberi olarak çıkarmayı başaran Aysun Kayacı ve Pepsi Max’in PR ekibini alkışlarken ellerim patladı...
Sonunda reklamı izlemek nasip oldu. Ve kendime hemen sordum: Ne diyor Pepsi? Şunu diyor: “Pepsi Max içerseniz, kendinizi fıstık gibi kızla birlikte erotik bir maceranın içinde hisseder, şekersiz maksimum tat yaşarsınız!”
Tamam mı? Tamam... Peki Pepsi Max’ın hedef kitlesi içinde sadece erkekler mi var? Ya da Türkiye’de Aysun Kayacı gibi son derece hoş ve mevzun vücutlu bir fıstıkla dudak dudağa gelmeyi arzulayan milyonlarca genç kız var da biz mi bilmiyoruz?...
Ufuk Turu... Ufuk Turu... Ufuk Turu...
· Permatik 30. yılını kutluyor. Reklam filmi nostaljik bir hava taşıyor. Türkiye’de en zor işlerden biri istikrardır. Bunu başaranlardan öğrenecek çok şeyimiz var. Bu vesile ile P&G’nin yaptırdığı bir araştırmanın özetini göndermişler. İlginç sonuçlar var. En çok Pazartesi günü tıraş oluyormuşuz. Her gün tıraş olanlarımızın oranı ise %4’müş. Bu oran iş yerlerinde bile ancak %14’e çıkıyormuş...
· Capital dergisinin yöneticisi Rauf Ateş dostum son derece veluttur. Onca işinin içinde bir de kitap yazar. Son kitabı İnovasyon Hayat Kurtarır’ı göndermiş. Mutlaka okuyacağım. Aklı ve vicdanı birlikte hareket eden ender iletişimcilerdendir Rauf. Bu arada şahsi web sitesi de çok şirin. Bir uğrayın: www.raufates.com
· Kadir Has Üniversitesi’nin temelleri kazılırken Bizans’tan kalma bir yapıyla karşılaşılıyor. Bir sarnıç bu... Ticari kaygıları ikinci planda tutmayı başaran Has ailesi bu sarnıcı da içine alan müthiş bir müze oluşturuyor: Rezzan Has Müzesi. Müzenin başında Ahu Has Hanım var. Üniversite kuruluşunun 10’uncu yılını kutlarken, Müze de 15 Mayıs’ta Anadolu’da Pişen Toprak adını verdiği bir sergi ile resmi açılışını yapıyor. Biz orada olacağız...
· Şu sıra Engelliler Haftası... Bu ayıp da bize yeter doğrusu. Şimdilerde tüm siyasilerin birden bire engelli aşkı kabaracaktır. Seçimlerde milyonlarca engellinin oy kullanacağı biliniyor ya... Türkiye Sakatlar Derneği bir şapka göndermiş. Üstünde ‘Depresyondayım!’ yazıyor... Şok edici. Sadece seçim zamanları sakatları hatırlayacak kadar akıl özürlü değilseniz bu kampanya için web sitesine bir bakın: www.tsd.org.tr
· Bu yıl kuruluşların Anneler Günü için yaptıkları çalışmalar hayli başarılı. Hele Garanti Bonus’un“Sizi hep o giydirdi, şimdi sıra sizde!” sloganıyla çıkan pembe şapkalı, beyaz elbiseli, çıplak ayaklı bebeğin olduğu reklam... Bir de Capitol Alışveriş Merkezi’nin hakkını yememek gerek. TEMA ile iş birliği ilanı ve adrese gönderilen bir fidan... Sonra da kilit mesaj: Annenize en anlamlı hediyeyi vermek istiyorsanız Capitol Ormanı’na bir fidan da siz dikin... Fidanlar 3 YTL’ye satılıyormuş...