Benim ittifakım, senin ittifakın, onun ittifakı
02 aralık 2023 yeni şafak
İki siyasi konumlama arasında ‘dünya görüşü’ ve ‘duruş’ farkı hiç bu kadar belirgin olmamıştı.
Cumhur İttifakı, kurulduğu günden beri, aynı çizgide ve tutarlılıkta yoluna devam ediyor.
Bir de Millet İttifakı’na bakalım… Hoş, Millet İttifakı kavramını çöp attılar mı; bundan sonra kullanacaklar mı; o da belli değil ya… Neyse… Malum ‘ilkesiz birlik cephesi’nde bir kaostur gidiyor…İYİ Parti’nin 26 Ağustos’ta Afyonkarahisar’daki açıklamalarından önce ortalıkta bir dolu ‘teori’ dolaştı: “MHP ile ittifak yapacak… Cumhur İttifakı’yla iş birliği yapacak… İstifa edip siyaseti bırakacak...” Sonunda Meral Hanım; “Her şehirde kendi adayımızı çıkartacağız” dedi.
Fakat hemen ardından “Yerelde iş birliklerine” açık olduklarını söyleyerek Partisinin bu konuda flört edilebileceği izlenimini uyandırdı… Hakeza matematik hesaplar da başka yol olmadığını söylüyor…
O değil miydi ki “Dayatmaya boyun eğmeyeceğiz” diyerek 6’lı Masa’yı terk ettikten sonra geri dönen… O hâlde siyasi partiler de iş birliği kapılarını zorlayacaklardı elbette. CHP, “Nezaket ziyareti” parolasıyla öncü kuvvet Mansur Yavaş’ı kendisine göndermekle başladı işe. Ardından çiçeği burnunda yeni Genel Başkan Özgür Özel devreye girdi…Bu yılın başında “Akşener’in siyasal kampanyasını yöneten kişi, seçimlerden bir ay önce, ‘Meral Akşener, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçiyoruz’ dedi” diye açıklama yapan Ümit Özdağ da iş birliği peşinde… Önceki gün sosyal medya hesabından “Onu alma beni al” minvalinde mesajlar paylaştı:“Özgür bey sizi ziyaret etmeden önce bir el öpme ziyareti yaptı ve sonra Ergenekon’da FETÖ ile işbirliği yaparak Türk ordusuna kurulan kumpasa destek olan, bulduğu her fırsatta Türk devleti ve milletine saldıran TTB başkanı olan zatın ziyaretini kabul etti. […]
Sayın Özel yarın sizi HDP ile yaptığı yeni ittifaka davet edecek. Ve Sizden muhtemelen seçim işbirliği çerçevesinde bazı illerde CHP’nin İYİ Parti’yi desteklemesi karşılığında Ankara ve İstanbul için destek isteyecek. […]
Gelin, bazı önemli noktalardaki anlaşmazlıklarımızı sonra çözülmek veya çözülmemek üzere erteleyelim.”
Şimdi de biraz geriye, seçim öncesine gidelim… ”Yan yana gelmeyiz” dedikleri HDP, Millet İttifakı’nın basbayağı 7. ortağı değil miydi? Demirtaş’a gönderilen selamlarla, beraber operaya gitmelerle CHP, seçimdeki başarısızlığının en büyük gerekçesi olan HDP’yle, yeni adıyla HEDEP’le tuttuğu yolu yürümeye hâlâ devam etmiyor mu? Özellikle İstanbul’da iş birliği yapmak için çırpınmıyor mu?..Nasıl tablo ama?! O, bununla ittifak yaparken şuna gayriresmî iş birliği çağrısında bulunuyor… Benim ittifakım, senin ittifakın, onun ittifakı… İş birlikleri, ittifaklar havada uçuşuyor… Fakat bir türlü ‘bizim ittifakımız’ noktasına gelemiyorlar.Bizce bunun özeti; en doğru ‘müptezel’ kavramıyla yapılabilir. Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor: “Müptezel: 1. Saygınlığını yitirmiş; 2. Çok bulunmasından dolayı değerini yitiren; değersiz.”
Sonuç; muhalefet partilerince ittifak ve iş birliği meselesi öyle bir sakız edilmiştir ki; hiçbir ağırlığı kalmamıştır.
Günün sözü “Fazla olan yanlıştır.” İletişimin altın kurallarından biri
Gözümüze takılanlar…
Yunus Emre Enstitüsü, 2009’dan bu yana farklı kıtalardaki 80’den fazla temsilciliğinde Türkçe öğrenmek isteyenlere yönelik programlar düzenliyormuş. Enstitü, kursiyerlerle “Yabancıların Türkçe öğrenme sebepleri” hakkında bir çalışma yapmış. Çalışmaya; 100’e yakın ülkeden farklı yaş ve meslek gruplarından 200’den fazla kişi katılmış. Buna göre; Türkiye’nin konumu, coğrafi zenginlikleri, kültürel mirası, tarihi, edebiyatı, sanatı ve gastronomi unsurları listenin ilk sıralarında yer almış. Türk dizilerinin ve filmlerinin etkisinin yanı sıra Türk el sanatları kursuna katılmak gibi deneyimlerin de Türkçe kursları için teşvik edici olduğu görülmüş. ATATÜRK filmine ABD’de ve diğer yabancı ülkelerde sahip çıkmasıyla gündem olan Enstitü, Türkiye’nin yumuşak gücüne (soft power) katkı sağlamak için önemli çalışmalar yapıyor. Son araştırmasıyla da bu yöndeki faaliyetlerin odak noktalarının ipuçlarını vermiş.
* Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından derlenen verilere göre, 34 milyonu aşkın insanla Türkiye, “Avrupa’daki en büyük ikinci iş gücü” imiş. İngilizce kursu Preply’nin İŞKUR verilerinden hareketle hazırladığı Türkiye’nin 2022 istihdam karnesine göre; 2022’de ülke genelinde 1 milyon 395 bini aşkın kişi işe yerleşmiş. Ülkemizin istihdam şampiyonu İstanbul olmuş. Onu, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya, Adana, Konya, Mersin, Gaziantep izlemiş. (B2Press)
* Doğa Derneği, Akdeniz kıyıları boyunca yayılan ve nesli küresel ölçekte tehlike altında olan ada martılarının popülasyonuna ilişkin 2023 raporunu yayınlamış. Buna göre ada martısı sayılarındaki düşüş 2030’a kadar yüzde 40’a ulaşabilirmiş. Ada martılarının sayısı 2010 yılından beri azalıyormuş ve üreme kolonilerinin yüzde 70’i büyük ölçüde yok olmuş. Yüksek yayılım yeteneğine sahip olan ve çalışmalar sonucunda sayısı artan martılar için Türkiye önemli bir potansiyele sahipmiş. Bu nedenle, kıyı ekosistemleri ile adaların korunması ve ada martılarına yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılması öneriliyormuş. Raporun tamamına www.dogadernegi.org adresinden ulaşılabiliyor. (Şafak Arslan, Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü)
Cumhur İttifakı, kurulduğu günden beri, aynı çizgide ve tutarlılıkta yoluna devam ediyor.
Bir de Millet İttifakı’na bakalım… Hoş, Millet İttifakı kavramını çöp attılar mı; bundan sonra kullanacaklar mı; o da belli değil ya… Neyse… Malum ‘ilkesiz birlik cephesi’nde bir kaostur gidiyor…İYİ Parti’nin 26 Ağustos’ta Afyonkarahisar’daki açıklamalarından önce ortalıkta bir dolu ‘teori’ dolaştı: “MHP ile ittifak yapacak… Cumhur İttifakı’yla iş birliği yapacak… İstifa edip siyaseti bırakacak...” Sonunda Meral Hanım; “Her şehirde kendi adayımızı çıkartacağız” dedi.
Fakat hemen ardından “Yerelde iş birliklerine” açık olduklarını söyleyerek Partisinin bu konuda flört edilebileceği izlenimini uyandırdı… Hakeza matematik hesaplar da başka yol olmadığını söylüyor…
O değil miydi ki “Dayatmaya boyun eğmeyeceğiz” diyerek 6’lı Masa’yı terk ettikten sonra geri dönen… O hâlde siyasi partiler de iş birliği kapılarını zorlayacaklardı elbette. CHP, “Nezaket ziyareti” parolasıyla öncü kuvvet Mansur Yavaş’ı kendisine göndermekle başladı işe. Ardından çiçeği burnunda yeni Genel Başkan Özgür Özel devreye girdi…Bu yılın başında “Akşener’in siyasal kampanyasını yöneten kişi, seçimlerden bir ay önce, ‘Meral Akşener, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçiyoruz’ dedi” diye açıklama yapan Ümit Özdağ da iş birliği peşinde… Önceki gün sosyal medya hesabından “Onu alma beni al” minvalinde mesajlar paylaştı:“Özgür bey sizi ziyaret etmeden önce bir el öpme ziyareti yaptı ve sonra Ergenekon’da FETÖ ile işbirliği yaparak Türk ordusuna kurulan kumpasa destek olan, bulduğu her fırsatta Türk devleti ve milletine saldıran TTB başkanı olan zatın ziyaretini kabul etti. […]
Sayın Özel yarın sizi HDP ile yaptığı yeni ittifaka davet edecek. Ve Sizden muhtemelen seçim işbirliği çerçevesinde bazı illerde CHP’nin İYİ Parti’yi desteklemesi karşılığında Ankara ve İstanbul için destek isteyecek. […]
Gelin, bazı önemli noktalardaki anlaşmazlıklarımızı sonra çözülmek veya çözülmemek üzere erteleyelim.”
Şimdi de biraz geriye, seçim öncesine gidelim… ”Yan yana gelmeyiz” dedikleri HDP, Millet İttifakı’nın basbayağı 7. ortağı değil miydi? Demirtaş’a gönderilen selamlarla, beraber operaya gitmelerle CHP, seçimdeki başarısızlığının en büyük gerekçesi olan HDP’yle, yeni adıyla HEDEP’le tuttuğu yolu yürümeye hâlâ devam etmiyor mu? Özellikle İstanbul’da iş birliği yapmak için çırpınmıyor mu?..Nasıl tablo ama?! O, bununla ittifak yaparken şuna gayriresmî iş birliği çağrısında bulunuyor… Benim ittifakım, senin ittifakın, onun ittifakı… İş birlikleri, ittifaklar havada uçuşuyor… Fakat bir türlü ‘bizim ittifakımız’ noktasına gelemiyorlar.Bizce bunun özeti; en doğru ‘müptezel’ kavramıyla yapılabilir. Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor: “Müptezel: 1. Saygınlığını yitirmiş; 2. Çok bulunmasından dolayı değerini yitiren; değersiz.”
Sonuç; muhalefet partilerince ittifak ve iş birliği meselesi öyle bir sakız edilmiştir ki; hiçbir ağırlığı kalmamıştır.
Günün sözü “Fazla olan yanlıştır.” İletişimin altın kurallarından biri
Gözümüze takılanlar…
Yunus Emre Enstitüsü, 2009’dan bu yana farklı kıtalardaki 80’den fazla temsilciliğinde Türkçe öğrenmek isteyenlere yönelik programlar düzenliyormuş. Enstitü, kursiyerlerle “Yabancıların Türkçe öğrenme sebepleri” hakkında bir çalışma yapmış. Çalışmaya; 100’e yakın ülkeden farklı yaş ve meslek gruplarından 200’den fazla kişi katılmış. Buna göre; Türkiye’nin konumu, coğrafi zenginlikleri, kültürel mirası, tarihi, edebiyatı, sanatı ve gastronomi unsurları listenin ilk sıralarında yer almış. Türk dizilerinin ve filmlerinin etkisinin yanı sıra Türk el sanatları kursuna katılmak gibi deneyimlerin de Türkçe kursları için teşvik edici olduğu görülmüş. ATATÜRK filmine ABD’de ve diğer yabancı ülkelerde sahip çıkmasıyla gündem olan Enstitü, Türkiye’nin yumuşak gücüne (soft power) katkı sağlamak için önemli çalışmalar yapıyor. Son araştırmasıyla da bu yöndeki faaliyetlerin odak noktalarının ipuçlarını vermiş.
* Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından derlenen verilere göre, 34 milyonu aşkın insanla Türkiye, “Avrupa’daki en büyük ikinci iş gücü” imiş. İngilizce kursu Preply’nin İŞKUR verilerinden hareketle hazırladığı Türkiye’nin 2022 istihdam karnesine göre; 2022’de ülke genelinde 1 milyon 395 bini aşkın kişi işe yerleşmiş. Ülkemizin istihdam şampiyonu İstanbul olmuş. Onu, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya, Adana, Konya, Mersin, Gaziantep izlemiş. (B2Press)
* Doğa Derneği, Akdeniz kıyıları boyunca yayılan ve nesli küresel ölçekte tehlike altında olan ada martılarının popülasyonuna ilişkin 2023 raporunu yayınlamış. Buna göre ada martısı sayılarındaki düşüş 2030’a kadar yüzde 40’a ulaşabilirmiş. Ada martılarının sayısı 2010 yılından beri azalıyormuş ve üreme kolonilerinin yüzde 70’i büyük ölçüde yok olmuş. Yüksek yayılım yeteneğine sahip olan ve çalışmalar sonucunda sayısı artan martılar için Türkiye önemli bir potansiyele sahipmiş. Bu nedenle, kıyı ekosistemleri ile adaların korunması ve ada martılarına yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılması öneriliyormuş. Raporun tamamına www.dogadernegi.org adresinden ulaşılabiliyor. (Şafak Arslan, Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü)