Benzersiz bir ödül gecesiydi...
08 Mart 2018 - Yeni Şafak
Lütfi Kırdar, Lütfi Kırdar olalı herhalde böyle bir ödül töreni görmemiştir, diye düşündük. “Türkiye’ye Enerji Veren Kadınlar” adı altında ihdas edilen ödül süreci, uygulayıcı ajans tarafından sıfır hatayla yönetildi. ek
Peki, neydi töreni benzersiz kılan?
Şuydu: Ödülü kimin alacağı belli değildi. Dünyanın en zor işlerinden biri başarılmış; aralarından bir tanesi bile çıkıp da, “Ödül almıyorsam, orada ne işim var?” dememişti.
Son 3’e kalan tüm adaylar salonda hazırdılar. Bunu şimdiye kadar Türkiye’deki hiçbir ödül töreninde görmenin nasip olmadığını bir not olarak düşelim.
Genelde görülmeyen bir başka uygulama da, bu çok değerli olanağı doğru değerlendirip etkinliğe sponsor olarak destek vermiş olan Ziraat Bankası ile Halk Bank’ın ve de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin illa da bir konuşma yapmak istememeleri. Yanı sıra bu üç kuruluşun, “Biz törende kurumlarımızı sahnede göstermezsek, sponsor da olmayız” diye bir talepte bulunmamalarıydı.
“Tabii ki ısrarcı olamazlardı. Devlet bankaları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bakanlığa nasıl destek olmaz ki?” diye düşünenler çıkabilir.
Bürokrasinin inanmadığı projelere nasıl ‘biz yokuş’la usulca, usulünce ve ustaca direnç gösterebildiklerine tanık olanlar, bu ödül sürecinde istense benzer yokuşların devreye sokulabileceğini bilirler.
Geceyi bu çaptaki diğer ödül törenlerinden farklı kılan bir başka unsur ise, insanın akılda tutmakta zorlanacağı kadar çok sayıda ve dalda değil, sadece 6 kategoride ödül verilmesiydi. Tabii bir de ‘Jüri özel ödülü’ vardı. Özetle, topu topu 7 ödül. Türkiye’de ve yurtdışında 80-90 kişi ya da kuruma birden dağıtılan ödüllerin, toplumsal değerini nasıl düşebileceğini çok iyi biliyoruz.
Adaylar tek tek takdim edilirken kameraların salonda o adaya odaklanması ve onun heyecanının dev ekranlara yansıtılması, ödül alan kadınlarımızın sahnede yaptıkları konuşmalar duygulu anlar yaşattı.
Duygusal yükselme anlarına bir de sözleri sık sık alkışlarla kesilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın konuşması sırasında tanık olduk. Örneğin özellikle şu bölümler:
“Düşmana vatan topraklarını dar eden Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Şerife Bacıların yazdığı destan hangi tarihe sığar? Ümitsizliğin kol gezdiği bir zamanda binlere seslenerek “Bugün elimizde top ve tüfek denilen alet yok. Fakat ondan büyük, ondan kudretli bir silahımız var; hak ve Allah” diyerek milli mücadele şuurunu diri tutan Halide Edipler yetiştiren bir milleti hangi güç esir edebilir? (…)”
“15 Temmuz hain darbe girişiminde büyük bir cesaret ve mücadele örneği gösteren kadınlarımız gelecek kuşaklara onurlu bir miras bıraktılar.”
Jüri Başkanı Güler Sabancı Hanım’ın konuşması da tarihe not düşecek mahiyette idi.
Güçlü jüri, son ana kadar korunabilen heyecan, etkileyici konu başlıkları, devlet ve özel sektör işbirliğinin olması gerektiği gibi yürütülmesi, sivil toplum kurumlarının destek ve katılımı, iş dünyası ve medyanın ortak bir ulvi amaca kitlendiğinin gözle görülür biçimde fark edilmesi; tüm bunlar, ciddi ve etkili bir ödülün temel payandalarını oluşturdular.
İnşallah ödül veren tüm kuruluşlar o akşamın videosunu izler ve kendilerine örnek alacak dersler çıkarırlar…
Peki, neydi töreni benzersiz kılan?
Şuydu: Ödülü kimin alacağı belli değildi. Dünyanın en zor işlerinden biri başarılmış; aralarından bir tanesi bile çıkıp da, “Ödül almıyorsam, orada ne işim var?” dememişti.
Son 3’e kalan tüm adaylar salonda hazırdılar. Bunu şimdiye kadar Türkiye’deki hiçbir ödül töreninde görmenin nasip olmadığını bir not olarak düşelim.
Genelde görülmeyen bir başka uygulama da, bu çok değerli olanağı doğru değerlendirip etkinliğe sponsor olarak destek vermiş olan Ziraat Bankası ile Halk Bank’ın ve de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin illa da bir konuşma yapmak istememeleri. Yanı sıra bu üç kuruluşun, “Biz törende kurumlarımızı sahnede göstermezsek, sponsor da olmayız” diye bir talepte bulunmamalarıydı.
“Tabii ki ısrarcı olamazlardı. Devlet bankaları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bakanlığa nasıl destek olmaz ki?” diye düşünenler çıkabilir.
Bürokrasinin inanmadığı projelere nasıl ‘biz yokuş’la usulca, usulünce ve ustaca direnç gösterebildiklerine tanık olanlar, bu ödül sürecinde istense benzer yokuşların devreye sokulabileceğini bilirler.
Geceyi bu çaptaki diğer ödül törenlerinden farklı kılan bir başka unsur ise, insanın akılda tutmakta zorlanacağı kadar çok sayıda ve dalda değil, sadece 6 kategoride ödül verilmesiydi. Tabii bir de ‘Jüri özel ödülü’ vardı. Özetle, topu topu 7 ödül. Türkiye’de ve yurtdışında 80-90 kişi ya da kuruma birden dağıtılan ödüllerin, toplumsal değerini nasıl düşebileceğini çok iyi biliyoruz.
Adaylar tek tek takdim edilirken kameraların salonda o adaya odaklanması ve onun heyecanının dev ekranlara yansıtılması, ödül alan kadınlarımızın sahnede yaptıkları konuşmalar duygulu anlar yaşattı.
Duygusal yükselme anlarına bir de sözleri sık sık alkışlarla kesilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın konuşması sırasında tanık olduk. Örneğin özellikle şu bölümler:
“Düşmana vatan topraklarını dar eden Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Şerife Bacıların yazdığı destan hangi tarihe sığar? Ümitsizliğin kol gezdiği bir zamanda binlere seslenerek “Bugün elimizde top ve tüfek denilen alet yok. Fakat ondan büyük, ondan kudretli bir silahımız var; hak ve Allah” diyerek milli mücadele şuurunu diri tutan Halide Edipler yetiştiren bir milleti hangi güç esir edebilir? (…)”
“15 Temmuz hain darbe girişiminde büyük bir cesaret ve mücadele örneği gösteren kadınlarımız gelecek kuşaklara onurlu bir miras bıraktılar.”
Jüri Başkanı Güler Sabancı Hanım’ın konuşması da tarihe not düşecek mahiyette idi.
Güçlü jüri, son ana kadar korunabilen heyecan, etkileyici konu başlıkları, devlet ve özel sektör işbirliğinin olması gerektiği gibi yürütülmesi, sivil toplum kurumlarının destek ve katılımı, iş dünyası ve medyanın ortak bir ulvi amaca kitlendiğinin gözle görülür biçimde fark edilmesi; tüm bunlar, ciddi ve etkili bir ödülün temel payandalarını oluşturdular.
İnşallah ödül veren tüm kuruluşlar o akşamın videosunu izler ve kendilerine örnek alacak dersler çıkarırlar…