Bilgi çağında ‘İnsan’ olmak
16 Nisan 2020 - Yeni Şafak
Vah hâlimize… Sadece bizim, yani ülkemizin değil, tüm dünyanın hâline… Korona salgınıyla mücadele sağlıktan ekonomiye, toplumsal psikolojiye her kademede sürüyor…
Çok şükür ki yapılan hazırlıklar, devreye alınan destek programları, hızlı verilen ve doğru uygulanan kararlarla ülkemiz, tüm dünyaya örnek bir başarıyla bu süreci götürüyor…
Yine de vahlanacak bir yanımız var… O da bu başarılı süreci baltalamak için elinden geleni yapanlar nedeniyle…
Yalan-dolan, çarpıtma eksenli üretilen haberler ve bu haberlerin hükümete zarar vereceği düşünülerek yürütülen tezvirat çok rahatsız edici bir hâlde…
Bu yalanların en büyüklerinden biri geçen günlerde dolaşıma girdi… “Ölen vatandaşların cesetlerini plastik torbalarla atıyorlar” dediler… Evet, böyle bir yalanı söyleyebildiler… Burayı Amerika sandılar herhâlde…
Bir diğeri, tezvirata alet olduğunu sık sık yazdığımız WhatsApp’tan geldi… Mesaj şöyle diyor: “Bir yakınımı koronavirüs nedeniyle kaybettim. Ancak rapora ‘normal ölüm’ diye kaydedildi.” Bununla varmak istenen sonuç çok açık; “Hayatını kaybedenlerin sayısını saklıyorlar” demek istemiş…
Oysa, ‘normal ölüm’, intihar ya da kaza sonucu olmayan tüm ölümler için kullanılan bir tabirdir…
‘Derinlik, ciddiyet ve merak’ kavramlarını hayat düsturu olarak kabul etmenin ne kadar önemli olduğu işte böyle durumlarda daha da belirgin oluyor… Adeta, ‘bilgi çağı’nda insan olmanın üç şartı gibi bunlar…
Bu durumun sadece bizde yaşandığı da sanılmasın… Araştırmalar tüm dünyanın bu yalanlar ve yalanların hızla yayılmasından muzdarip olduğunu gösteriyor.
Britanya’daki Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü’nün teyit organizasyonu First Draft News, koronavirüsüne ilişkin bilgilerin yaklaşık üçte ikisinin yanlış yöne çekildiğini açıklamış. Yanlış bilgilerin yüzde 59’unun ‘yeniden şekillendirildiği’ ortaya çıkmış. İncelenen yanlış iddiaların yüzde 38’inin tamamen ‘uydurma’ bilgilerden oluştuğu da saptanmış. Raporu hazırlayan araştırmacılardan Scott Brennen, bu tip mezenformasyonların (farkında olmadan verilen yanlış bilgi) yeni ortaya çıkmadığını söylemiş: “Geçmiş yıllarda farklı şekillerde mezenformasyona ilişkin çok sayıda araştırma yapıldı. İçeriğin büyük bir kısmının yeniden şekillendirildiği gerçeği diğer birçok araştırmayla uyumlu.”
The Guardian gazetesi de salgın başladığından beri ortalığa yayılan mitleri derlemiş… Bunlar bizim okurlarımız için de tanıdık gelecektir… İşte mitler listesi:
“Kışın geçirdiğiniz gripten daha tehlikeli değil”
“Sadece yaşlılar hayatını kaybediyor, gençler rahat olsun”
“Yüz maskeleri işe yaramıyor”
“Hastalığın bulaşması için 10 dakika hasta birine yakın durmanız lazım”
“Birkaç aya aşı geliştirilebilir”
“Pandemi ilan edilirse hastalığın yayılmasını engellemek için artık elimizden hiçbir şey gelmez”
Bunları biraz bağışıklık sistemi hastalıklarına benzetiyorum… Böyle hastalıklar vücudun kendi savunma sistemine saldıran iç düşmanlar gibidir… Tabii ki bir bozukluk neticesinde ortaya çıkar… Ancak unuttukları bir şey var: Hepimiz aynı gemideyiz… Hem de tüm dünya insanları olarak…
Çok şükür ki yapılan hazırlıklar, devreye alınan destek programları, hızlı verilen ve doğru uygulanan kararlarla ülkemiz, tüm dünyaya örnek bir başarıyla bu süreci götürüyor…
Yine de vahlanacak bir yanımız var… O da bu başarılı süreci baltalamak için elinden geleni yapanlar nedeniyle…
Yalan-dolan, çarpıtma eksenli üretilen haberler ve bu haberlerin hükümete zarar vereceği düşünülerek yürütülen tezvirat çok rahatsız edici bir hâlde…
Bu yalanların en büyüklerinden biri geçen günlerde dolaşıma girdi… “Ölen vatandaşların cesetlerini plastik torbalarla atıyorlar” dediler… Evet, böyle bir yalanı söyleyebildiler… Burayı Amerika sandılar herhâlde…
Bir diğeri, tezvirata alet olduğunu sık sık yazdığımız WhatsApp’tan geldi… Mesaj şöyle diyor: “Bir yakınımı koronavirüs nedeniyle kaybettim. Ancak rapora ‘normal ölüm’ diye kaydedildi.” Bununla varmak istenen sonuç çok açık; “Hayatını kaybedenlerin sayısını saklıyorlar” demek istemiş…
Oysa, ‘normal ölüm’, intihar ya da kaza sonucu olmayan tüm ölümler için kullanılan bir tabirdir…
‘Derinlik, ciddiyet ve merak’ kavramlarını hayat düsturu olarak kabul etmenin ne kadar önemli olduğu işte böyle durumlarda daha da belirgin oluyor… Adeta, ‘bilgi çağı’nda insan olmanın üç şartı gibi bunlar…
Bu durumun sadece bizde yaşandığı da sanılmasın… Araştırmalar tüm dünyanın bu yalanlar ve yalanların hızla yayılmasından muzdarip olduğunu gösteriyor.
Britanya’daki Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü’nün teyit organizasyonu First Draft News, koronavirüsüne ilişkin bilgilerin yaklaşık üçte ikisinin yanlış yöne çekildiğini açıklamış. Yanlış bilgilerin yüzde 59’unun ‘yeniden şekillendirildiği’ ortaya çıkmış. İncelenen yanlış iddiaların yüzde 38’inin tamamen ‘uydurma’ bilgilerden oluştuğu da saptanmış. Raporu hazırlayan araştırmacılardan Scott Brennen, bu tip mezenformasyonların (farkında olmadan verilen yanlış bilgi) yeni ortaya çıkmadığını söylemiş: “Geçmiş yıllarda farklı şekillerde mezenformasyona ilişkin çok sayıda araştırma yapıldı. İçeriğin büyük bir kısmının yeniden şekillendirildiği gerçeği diğer birçok araştırmayla uyumlu.”
The Guardian gazetesi de salgın başladığından beri ortalığa yayılan mitleri derlemiş… Bunlar bizim okurlarımız için de tanıdık gelecektir… İşte mitler listesi:
“Kışın geçirdiğiniz gripten daha tehlikeli değil”
“Sadece yaşlılar hayatını kaybediyor, gençler rahat olsun”
“Yüz maskeleri işe yaramıyor”
“Hastalığın bulaşması için 10 dakika hasta birine yakın durmanız lazım”
“Birkaç aya aşı geliştirilebilir”
“Pandemi ilan edilirse hastalığın yayılmasını engellemek için artık elimizden hiçbir şey gelmez”
Bunları biraz bağışıklık sistemi hastalıklarına benzetiyorum… Böyle hastalıklar vücudun kendi savunma sistemine saldıran iç düşmanlar gibidir… Tabii ki bir bozukluk neticesinde ortaya çıkar… Ancak unuttukları bir şey var: Hepimiz aynı gemideyiz… Hem de tüm dünya insanları olarak…