"Bilgide yitirdiğimiz bilgelik nerede?"
10 Aralık 2016 - Yeni Şafak
Ünlü İngiliz şairi T. S. Eliot’un “Bilgide yitirdiğimiz bilgelik nerede?” diye soran mısraını gel de hatırlama… (Where is the wisdom we have lost in knowledge?)
Orta okul ve lise dönemindeki öğrencilerin derslerindeki başarıyı uluslararası kıyaslamalarla (benchmarking) değerlendiren ve bizim hiç de iç açıcı bir pozisyon alamadığımız PISA 2015 bilgiyi ölçüyor elbette. Bilgide yitirileni ölçmeyle PISA’nın uzaktan yakından bir alâkası yok. Ölçtükleri bilgidir. Doğu toplumları için malum, bilginin ötesindekine yoğun bir merak vardır. Tüm bunlar, İnovasyon Haftası etkinliklerinin açılış töreninde yıldırım hızıyla bir mısra halinde ezberimden zihnimin ortasına düşüverdi.
Önceki gün TİM’in İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği ‘Türkiye İnovasyon Haftası’nda Türkiye’nin dört bir yanından gelen ve Başkan Mehmet Büyükekşi’nin ‘Gözleri ışıl ışıl parıldayan gençlerimiz’ diyerek alkışlattığı öğrencilerimizi hayranlıkla seyrederken ‘İşte’ dedim, ‘bilgide yitirilemeyen bilgeliğin’ nişanesi bu çocuklar… Kongre Merkezi’nin binlerce kişilik salonu tıklım tıklımdı ve mavi tişörtleriyle kalabalığın içinde ayrışan ‘İnovaTİM’ ekibinin çalışmalarıyla yetişmiş gençleriyle tanıştırılmış olduk.
İnovaTİM; 100 üniversiteden 2000 kişilik bir ekip oluşturmuş. Öğrencileri “İnovasyon, Entelektüel Sermaye ve Bilgi Çağı Ekonomisi” başlıklarında yetiştiriyor. “İnovaTİM Ailesi” diyorlar kendilerine. Her biri bir temsilci ve bu temsilciler, eğitimler, çalıştaylar, yurtiçi-yurtdışı geziler, proje yönetimleri ve kariyer çalışmaları etkinliklerine katılarak, inovasyonun etki alanını üniversitelere yayacaklar. İnovasyon Haftası’nda da birbirinden önemli konuşmacılara rehberlik yapıyor, etkinlik süresince katılımcı üniversiteleri koordine ediyor, hiç durmadan koşturuyorlar.
Diğer yandan İntel’in teknik desteği ve yol göstericiliğiyle Kocaeli Eğitim Merkezi ve Darüşşafaka’da eğitim gören 50 gencimizin ürettiği icatlar da İnovasyon Haftası’nda sergileniyor.
Anglosakson zihin yapısının bizdeki muadilleri diyebileceğimiz Nişantaşı, Etiler, Caddebostan üçgeninin sahip olduğu kültür ve değerler, yine Batı kaynaklı araştırmalarla deşifre edilen ‘Y Kuşağı’ özellikleriyle gerçekten de önemli ölçüde benzeşir. İstanbul Kongre Merkezi’ndeki gençlerin ise, sanki bizde çok yaygın bir karşılığı varmış gibi, ‘özgür bir ruh’ niyetine yerli yersiz telaffuz edilen ‘Y Kuşağı’ ile zerrece alakası yoktu. Bizim İnovasyon Haftası’nda çalışmalarını gördüğümüz, Anadolulu öğrencilerle büyük şehirlerdeki arkadaşlarının buluşmaları sayesinde yekvücut olmuş, sahici, içtenlikli, zeki gençlerin bu yeni dünyalarını kurmayı başaran ekiplerdi.
PISA’daki moral bozucu sonuçlara üzülmekte elbette haklıyız. Eğitim kalitesi ile ülke markasının en önemli öğesi olan ‘yumuşak güç endeksi’ arasındaki dolaysız bağlantıyı bilenlerin üzüntüsü daha da fazladır…
Ancak şunu da biliyor olmamız gerek: PISA çocuklarımızın ‘bilgisini’ ölçüyor, şairin sözünü ettiği ‘bilgelik’te arayıp bulabileceğimiz ‘insanlığını’ değil. Bu nedenle tek standardımız bu olmamalı. Bilgelik ile bilgiyi karşı karşıya getirip yüzleştirmeden kimsenin bastığı yerden bir adım ötesine adım atabileceğini sanmıyorum. Batı medeniyetinin dünyayı getirdiği yer, Başkan Mehmet Büyükekşi’nin dünkü konuşmasında vurguladığı gibi, bir ‘işsiz ekonomi’nin ta kendisidir. Başkan aynen şöyle dedi:
“Yapay zekaya bağlı robotik çözümler veya yazılım uygulamaları 2025'te ABD'deki işlerin yüzde 15'ini ele geçirecek. Dünya işsiz ekonomiye hazırlanıyor. Artık tek iş; tasarım, Ar-Ge, marka ve inovasyona liderlik etmek”
İnovasyon Haftası’nın bugün son günü. Cumhurbaşkanının da katılımı bekleniyor. Yolunuzun İstanbul Kongre Merkezi’nde düşmesini diler ve öneririz.
CHP’de jeton nihayet düştü…
AK Parti ve MHP’nin fikir birliğine vardıkları yeni Anayasa teklifi Meclis Başkanlığı’na sunuldu sunulacak derken işittik ki, CHP de ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ önerisinin yer aldığı Anayasa tasarısı teklifini açıklamaya hazırlanıyormuş. Tasarılarında Cumhurbaşkanlığı makamının ‘sembolik’ olmasının amaçlandığı ifade ediliyormuş.
CHP’nin neredeyse usandırıcı bir varoluş sıkıntısı repliği hissiyatında, sürekli neyin olmayacağını çok iyi anlatmakta üstüne yoktur. Hayrettir ki, şimdi neyin olması gerektiğini araştırma ihtiyacı duymuşlar ve araştırmışlar da. Ama ne zaman? Yine AK Parti’nin, MHP’nin, gündemi dayatmasıyla.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın açıklamalarına göre çalıştıkları tasarının üç ayağı varmış: a) Güçlü parlamento ve yasama, b) Denetlenebilir ve yetkileri genişletilmiş yürütme’, c) Yürütmeyi denetleyecek bağımsız yargı’
Soyuttan yola çıkmayı oldum olası sever bu CHP’liler.
Olsun, derslerini çalışmışlar yine de. Yıllar boyu güçlendirilemediği için bir türlü günümüze uyarlanamayan mevcut Anayasa’yı, dert edip nasıl tamir ederiz sorusu gündem bu kadar dayatmasa bugün olduğu kadar ısrarlı biçimde akıllarına düşmeyecekti. En somut olan gerçeklerden birini, MHP’nin yaptığının tersine, ‘Sembolik’ durmayan Cumhurbaşkanı’nı görmeden çalışılan dersten kime ne fayda geleceği belirsiz elbette.
Orta okul ve lise dönemindeki öğrencilerin derslerindeki başarıyı uluslararası kıyaslamalarla (benchmarking) değerlendiren ve bizim hiç de iç açıcı bir pozisyon alamadığımız PISA 2015 bilgiyi ölçüyor elbette. Bilgide yitirileni ölçmeyle PISA’nın uzaktan yakından bir alâkası yok. Ölçtükleri bilgidir. Doğu toplumları için malum, bilginin ötesindekine yoğun bir merak vardır. Tüm bunlar, İnovasyon Haftası etkinliklerinin açılış töreninde yıldırım hızıyla bir mısra halinde ezberimden zihnimin ortasına düşüverdi.
Önceki gün TİM’in İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği ‘Türkiye İnovasyon Haftası’nda Türkiye’nin dört bir yanından gelen ve Başkan Mehmet Büyükekşi’nin ‘Gözleri ışıl ışıl parıldayan gençlerimiz’ diyerek alkışlattığı öğrencilerimizi hayranlıkla seyrederken ‘İşte’ dedim, ‘bilgide yitirilemeyen bilgeliğin’ nişanesi bu çocuklar… Kongre Merkezi’nin binlerce kişilik salonu tıklım tıklımdı ve mavi tişörtleriyle kalabalığın içinde ayrışan ‘İnovaTİM’ ekibinin çalışmalarıyla yetişmiş gençleriyle tanıştırılmış olduk.
İnovaTİM; 100 üniversiteden 2000 kişilik bir ekip oluşturmuş. Öğrencileri “İnovasyon, Entelektüel Sermaye ve Bilgi Çağı Ekonomisi” başlıklarında yetiştiriyor. “İnovaTİM Ailesi” diyorlar kendilerine. Her biri bir temsilci ve bu temsilciler, eğitimler, çalıştaylar, yurtiçi-yurtdışı geziler, proje yönetimleri ve kariyer çalışmaları etkinliklerine katılarak, inovasyonun etki alanını üniversitelere yayacaklar. İnovasyon Haftası’nda da birbirinden önemli konuşmacılara rehberlik yapıyor, etkinlik süresince katılımcı üniversiteleri koordine ediyor, hiç durmadan koşturuyorlar.
Diğer yandan İntel’in teknik desteği ve yol göstericiliğiyle Kocaeli Eğitim Merkezi ve Darüşşafaka’da eğitim gören 50 gencimizin ürettiği icatlar da İnovasyon Haftası’nda sergileniyor.
Anglosakson zihin yapısının bizdeki muadilleri diyebileceğimiz Nişantaşı, Etiler, Caddebostan üçgeninin sahip olduğu kültür ve değerler, yine Batı kaynaklı araştırmalarla deşifre edilen ‘Y Kuşağı’ özellikleriyle gerçekten de önemli ölçüde benzeşir. İstanbul Kongre Merkezi’ndeki gençlerin ise, sanki bizde çok yaygın bir karşılığı varmış gibi, ‘özgür bir ruh’ niyetine yerli yersiz telaffuz edilen ‘Y Kuşağı’ ile zerrece alakası yoktu. Bizim İnovasyon Haftası’nda çalışmalarını gördüğümüz, Anadolulu öğrencilerle büyük şehirlerdeki arkadaşlarının buluşmaları sayesinde yekvücut olmuş, sahici, içtenlikli, zeki gençlerin bu yeni dünyalarını kurmayı başaran ekiplerdi.
PISA’daki moral bozucu sonuçlara üzülmekte elbette haklıyız. Eğitim kalitesi ile ülke markasının en önemli öğesi olan ‘yumuşak güç endeksi’ arasındaki dolaysız bağlantıyı bilenlerin üzüntüsü daha da fazladır…
Ancak şunu da biliyor olmamız gerek: PISA çocuklarımızın ‘bilgisini’ ölçüyor, şairin sözünü ettiği ‘bilgelik’te arayıp bulabileceğimiz ‘insanlığını’ değil. Bu nedenle tek standardımız bu olmamalı. Bilgelik ile bilgiyi karşı karşıya getirip yüzleştirmeden kimsenin bastığı yerden bir adım ötesine adım atabileceğini sanmıyorum. Batı medeniyetinin dünyayı getirdiği yer, Başkan Mehmet Büyükekşi’nin dünkü konuşmasında vurguladığı gibi, bir ‘işsiz ekonomi’nin ta kendisidir. Başkan aynen şöyle dedi:
“Yapay zekaya bağlı robotik çözümler veya yazılım uygulamaları 2025'te ABD'deki işlerin yüzde 15'ini ele geçirecek. Dünya işsiz ekonomiye hazırlanıyor. Artık tek iş; tasarım, Ar-Ge, marka ve inovasyona liderlik etmek”
İnovasyon Haftası’nın bugün son günü. Cumhurbaşkanının da katılımı bekleniyor. Yolunuzun İstanbul Kongre Merkezi’nde düşmesini diler ve öneririz.
CHP’de jeton nihayet düştü…
AK Parti ve MHP’nin fikir birliğine vardıkları yeni Anayasa teklifi Meclis Başkanlığı’na sunuldu sunulacak derken işittik ki, CHP de ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ önerisinin yer aldığı Anayasa tasarısı teklifini açıklamaya hazırlanıyormuş. Tasarılarında Cumhurbaşkanlığı makamının ‘sembolik’ olmasının amaçlandığı ifade ediliyormuş.
CHP’nin neredeyse usandırıcı bir varoluş sıkıntısı repliği hissiyatında, sürekli neyin olmayacağını çok iyi anlatmakta üstüne yoktur. Hayrettir ki, şimdi neyin olması gerektiğini araştırma ihtiyacı duymuşlar ve araştırmışlar da. Ama ne zaman? Yine AK Parti’nin, MHP’nin, gündemi dayatmasıyla.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın açıklamalarına göre çalıştıkları tasarının üç ayağı varmış: a) Güçlü parlamento ve yasama, b) Denetlenebilir ve yetkileri genişletilmiş yürütme’, c) Yürütmeyi denetleyecek bağımsız yargı’
Soyuttan yola çıkmayı oldum olası sever bu CHP’liler.
Olsun, derslerini çalışmışlar yine de. Yıllar boyu güçlendirilemediği için bir türlü günümüze uyarlanamayan mevcut Anayasa’yı, dert edip nasıl tamir ederiz sorusu gündem bu kadar dayatmasa bugün olduğu kadar ısrarlı biçimde akıllarına düşmeyecekti. En somut olan gerçeklerden birini, MHP’nin yaptığının tersine, ‘Sembolik’ durmayan Cumhurbaşkanı’nı görmeden çalışılan dersten kime ne fayda geleceği belirsiz elbette.