Bilindik bir bilmece
Aynı nakarat, hepsi bayat
09 haziran 2022 - Yeni Şafak
Bir rapor var… Türkiye hakkında… Bilindik bazı söylemlerin tekrarı, derlemesi gibi… Önemli bir kurum tarafından hazırlanmış… Siyasi bir organ da denilebilir…
Rapordaki birkaç ifadeyi sıralayalım. Hazırlayan kurumu tahmin etmekte hiç zorlanmayacağınıza eminiz… Şöyle bir özetleyelim:
Mevcut ekonomik durum "kaygı verici" imiş…
Cumhurbaşkanlığı, Merkez Bankası ve TÜİK gibi kurumlara müdahale ediyormuş…
Hukuki güvenlik yokmuş, bu da yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabilirmiş.
Türkiye ve AB "demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı koşullu, yeni, dengeli ve mütekabiliyet ilkesine dayalı ortaklık" arayışına girmeliymiş…
Türkiye, aday ülkeler arasında AB’nin dış ve güvenlik politikasına "en uzak ülke" imiş…
Raporda, Türkiye’nin Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları da kınanmış…
Ukrayna’ya verdiğimiz destek iyiymiş, hoşmuş ama “Rus sermaye ve yatırımlarına da biraz tavır alın” imasında bulunulmuş…
Türkiye’ye "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" denilmiş…
Ne dersiniz? Bu raporu hazırlayan kurumu tahmin edebildiniz mi?
Bu söylemler CHP’ninkilerle bire bir uyuşuyor öyle değil mi?... O zaman ilk seçenek CHP olsun…
Tabii 6’lı İttifak da olabilir; neden olmasın?..
Fakat Batı’nın söylemleri de bunlar değil mi?.. O da doğru… Bu iş zorlaşmaya başladı galiba… CHP mi; yoksa Avrupa’daki siyasi örgütlenmelerden biri mi?..
Bir türlü emin olamıyorsanız; üzülmeyiniz… Hem çok tanıdık hem çok uzak bu ifadelerin sahibini yazmayı özellikle biraz sona bıraktık… Bıraktık ki; Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu gibi mekanizmalar ile bizim muhalefetin nasıl aynı ağızdan konuştuğunu anlamayan kalmasın…
Rapor, Avrupa Parlamentosu’na aitti… Merak buyurmayınız, Dışişleri Bakanlığı’mız da gerektiği biçimde cevabını vermiş…
Batı’nın diliyle konuşmak, ülkemizde yeni değil… Kırılma noktası olarak Tanzimat Dönemi görülür… ‘Medeniyet’ ve ‘Batı’ kavramlarının bir araya getirilmesi o yıllarda başlamıştı… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü “Millî kültürümüzü muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız” sözünü bile tahrif etmişler ve “Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine çıkaracağız” diyerek aşağılık komplekslerini açığa vurmuşlardı…
6’lı İttifak ‘Küresel ve evrensel AB İlkeleri’ vurgusuna sığınarak bu kompleksin siyasi mirasçısı olmayı sürdürüyor… O nedenle ne dillerinin ne de gönüllerinin ekseninde Türkiye, onun kültürü, değerleri ve çıkarları var… Omurga sola, Batı’ya doğru eğiliyor… Ne kadar eğilirlerse eğilsinler orada kabul göremeyecekleri gibi memleketlerinden de uzaklaşmayı sürdürüyorlar… Aman sırt ağrısına dikkat!..
Gözümüze takılanlar…
Rapordaki birkaç ifadeyi sıralayalım. Hazırlayan kurumu tahmin etmekte hiç zorlanmayacağınıza eminiz… Şöyle bir özetleyelim:
Mevcut ekonomik durum "kaygı verici" imiş…
Cumhurbaşkanlığı, Merkez Bankası ve TÜİK gibi kurumlara müdahale ediyormuş…
Hukuki güvenlik yokmuş, bu da yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabilirmiş.
Türkiye ve AB "demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı koşullu, yeni, dengeli ve mütekabiliyet ilkesine dayalı ortaklık" arayışına girmeliymiş…
Türkiye, aday ülkeler arasında AB’nin dış ve güvenlik politikasına "en uzak ülke" imiş…
Raporda, Türkiye’nin Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları da kınanmış…
Ukrayna’ya verdiğimiz destek iyiymiş, hoşmuş ama “Rus sermaye ve yatırımlarına da biraz tavır alın” imasında bulunulmuş…
Türkiye’ye "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" denilmiş…
Ne dersiniz? Bu raporu hazırlayan kurumu tahmin edebildiniz mi?
Bu söylemler CHP’ninkilerle bire bir uyuşuyor öyle değil mi?... O zaman ilk seçenek CHP olsun…
Tabii 6’lı İttifak da olabilir; neden olmasın?..
Fakat Batı’nın söylemleri de bunlar değil mi?.. O da doğru… Bu iş zorlaşmaya başladı galiba… CHP mi; yoksa Avrupa’daki siyasi örgütlenmelerden biri mi?..
Bir türlü emin olamıyorsanız; üzülmeyiniz… Hem çok tanıdık hem çok uzak bu ifadelerin sahibini yazmayı özellikle biraz sona bıraktık… Bıraktık ki; Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu gibi mekanizmalar ile bizim muhalefetin nasıl aynı ağızdan konuştuğunu anlamayan kalmasın…
Rapor, Avrupa Parlamentosu’na aitti… Merak buyurmayınız, Dışişleri Bakanlığı’mız da gerektiği biçimde cevabını vermiş…
Batı’nın diliyle konuşmak, ülkemizde yeni değil… Kırılma noktası olarak Tanzimat Dönemi görülür… ‘Medeniyet’ ve ‘Batı’ kavramlarının bir araya getirilmesi o yıllarda başlamıştı… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü “Millî kültürümüzü muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız” sözünü bile tahrif etmişler ve “Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine çıkaracağız” diyerek aşağılık komplekslerini açığa vurmuşlardı…
6’lı İttifak ‘Küresel ve evrensel AB İlkeleri’ vurgusuna sığınarak bu kompleksin siyasi mirasçısı olmayı sürdürüyor… O nedenle ne dillerinin ne de gönüllerinin ekseninde Türkiye, onun kültürü, değerleri ve çıkarları var… Omurga sola, Batı’ya doğru eğiliyor… Ne kadar eğilirlerse eğilsinler orada kabul göremeyecekleri gibi memleketlerinden de uzaklaşmayı sürdürüyorlar… Aman sırt ağrısına dikkat!..
Gözümüze takılanlar…
- “Yangın sönse de isi kalır”… Özellikle ‘müşteri ilişkileri’nde geçerli bu söz, Instagram’daki 3,1 milyon takipçisiyle hayli önemli bir ‘etkileyici’ (influencer) olan Ceyda Düvenci Hanım’ın başına gelenlerle bir kez daha kanıtlanmış… Ceyda Hanım’ın arabası bozulunca ‘Acil İlkyardım Yol Hattı’nı aramış… Fakat beş saatin sonunda gelen olmamış. Bir de“Yeniden talep açması gerektiği veya ücretli vale yardımı alması gerektiğini” söylemişler. O da sosyal medyadan @volvocartr’ye gönderme yaparak şikâyette bulunmuş. Sonunda Ceyda Hanım’ın gönlünü almışlar… Ancak markanın itibarının üzerine ince bir tortu çöküvermiş…
- Tarım ve Orman Bakanlığı 2017’de başlattığı dijital dönüşüm çalışmalarıyla orman yangınlarıyla mücadele konusunda hayli yol almış… İHA’lar ile ormanları izliyor, 776 kuleden 24 saat kesintisiz takip ediyor, 162 kuledeki 324 kamerayla insan gücü olmadan ormanlarımızı gözetliyorlarmış... Ayrıca 50 mobil kule faaliyetteymiş. Şimdi de Anadolu Sigorta ile “Ormanın Gözleri” projesi için protokol imzalamışlar. Şirket, ihtiyaç duyulan ‘gözetleme kuleleri’nin bakım ve onarımı ile teknolojik donanımlarının sağlanmasına katkı sunacakmış… Belli ki çok hayırlı bir iş; ancak ayrıntıyı anlayan beri gelsin… Kaç kuleden bahsediliyor? Hangi bölgelerde? Ne kadarlık bir mali destek söz konusu? Bu protokolle korumaya alınan ormanlık alanın büyüklüğü nedir?.. Bu bilgiler elimize ulaşırsa tekrar yazarız… (Gamze Tüfekçi, Lobby İletişim)
- Millî yüzücümüz Emine Avcu, sol kolu ve iki bacağı olmadan dünyaya gelmiş. Katıldığı bir programında “Yolda yürürken insanlar sanki podyumda yürüyormuşum gibi bana bakıyor. Ben de bir gün gerçekten mankenlik yapıp podyumda yürümek istiyorum” demiş. Bunu duyan Boyner Grubu da Avcu ile moda çekimi yapmış. 10 Mayıs’ta başlayan Engelliler Haftası’nda basın bültenlerinin azlığı, firmaların bu konudaki iletişimlerinin zayıflığı dikkatimizi çekmişti. Bir ‘özel gün’ olarak ele alıp standart açıklamalarla geçiştirenler çoğunluktaydı… Tabii hedef kitle üzerindeki etkileri de sıfırdı. Boyner bunun ötesine geçmeyi başarmış… Sürdürülebilirliği de sağlarlarsa etki yaratabilirler… (Dilara Yüksel, Artı İletişim)