Binali Yıldırım’ın sözü krizi (şimdilik) durdurdu
20 MAYIS 2011
Siyasi iletişimden bir nebze haberdar olan herkes koro halinde söylüyor: “Bürokratların hatalarına siyasilerin sahip çıkması yanlıştır”... ‘Ucube heykel’ hikâyesinde, Devlet Tiyatroları meselesinde, ÖSYM sorumluluğundaki işler konusunda siyasi iktidarın ortalığa dökülmesi, göğsünü siper etmesi, son derece yanlıştı. Az kaldı bir ‘majör hata’ daha yapılıyordu. İstedikleri kadar “Yasak değil, çocukları koruma amaçlı” desinler, kamu vicdanında “İnternet Yasakları” olarak algılanan eski ve büyük olasılıkla gelecek dönem Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu yanlış gidişin peşine takılmadı ve tavrını açıkça koydu:
“Düzenleyici değil denetleyici olmak gerek; internete yasak koymaya kalkan karşısında beni bulur!”… Doğru tavır budur… Göreve getirdiğin adamın ‘kimin mahallesinden’ olursa olsun, yanlışına sahip çıkmamak, sıcak kestaneleri ateşten ille de bizzat almamak gerekir. Binali Yıldırım bu son derece doğru çıkışında topu biraz da Türkiye Bilişim Başkanı Faruk Eczacıbaşı’na atmıştı. Oto kontrol, biraz da sivil toplum kuruluşlarının işi olmalı, der gibiydi.
Muhalefetin sağlam bir gençlik stratejisi olmadığı için tamamen es geçtiği aslında çok ağır sonuçları olabilecek bu kriz, siyasi hasar vermeden kısmen durdurulmuş oldu…
Eczacıbaşı da dün yaptığı açıklamada kendi adına raconu kesmiş ve topu tekrar siyasi iktidarın önüne yuvarlamış:“Türkiye'deki internet erişimi tartışmasında esas sorun, 2007'de yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’dur. 22 Ağustos, teknik olarak internet servis sağlayıcılarının hazır olmalarını sağlamak için erken bir tarihtir… Kaldı ki 5651 sayılı yasa, fil ölüsü gibi yerinde duruyor. Kimse memnun değil yasadan, ama yıllardır yerinde... İnternet Yasası değişmeden yönetmeliklerin değişmesi sorunu halletmez, aksine daha da karışık bir hale getirir."
Çok iyi bir başlangıç... Faruk Bey bu işin takipçisi olur, Bakan da İzmir konuşmasını hayata geçirirse İnternet’te yaşayanlar için ‘nette ölüm yok!’…
Keşke bir kez daha yayınlansa
Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerindeki ödül törenleri için benchmark (kıyaslama, nirengi noktası) Oscar Ödül Töreni’dir… O nedenle adının içinde ‘Oscar’ olan yüzlerce ödül vardır… Ana modele ne kadar benzerseniz o kadar çok takdir toplarsınız…
Bu çerçeveden bakıldığında son KRAL TV Ödülleri, son derece başarılıdır. Kadı kızında bile bulunacak hataları bir kenara bırakırsak, rahatlıkla bugüne kadar kendi dalında (belki Yeşilçam’la birlikte) en iyisiydi diyebiliriz. Kendisini ‘mesaj vermek’le yükümlü hisseden, lafı uzatmayı meziyet sanan, yeterince Oscar Ödülü izlememiş ‘laf ebelerini’ bir tarafa bırakın; o hayli hızlı akış, kimsenin itiraz edemeyeceği (üç beş entelektüelin zevkine bırakılmamış) oylama sistemi, katılım, salon ve sahne düzeni, işin arkasında ciddi bir ‘master mind’ (usta akıl) olduğunu gösteriyor… Keşke NTV bir kez daha yayınlasa... Geç saatte de olur…
Touareg’den AK Parti’ye selam…
Volkswagen Touareg’in son reklam filmi yine çok iyi… VW’nin reklamları zaten biri ikisi dışında hep başarılıdır. Ancak gerilimi hafif artıran gece sahneleri, vampirleri, çılgın kurtları hatırlatan “Alacakaranlık” havasıyla son Touareg filmine bir yerinden yakalanıp da sonuna kadar seyretmemek mümkün değil.
Filmin sonuna geldiğinizde de karşınıza çıkan reklam spotunu (packshot) kaçırmanız mümkün değil: “Rüyaydı, gerçek oldu!”… Nasıl?.. Size siyasi bir partinin kampanyasını çağrıştırıyor mu dersiniz?...
Tam kazan-kazan ilişkisi… Birbirini destekleyen iki iletişim atağı… AK Parti açısından süper bir rastlantı… Touareg açısından durum tartışılır… AK Parti ile aynı duygusal algı modunda olmakta herhangi bir çekince görmüyorlarsa, mesele yok…
“Düzenleyici değil denetleyici olmak gerek; internete yasak koymaya kalkan karşısında beni bulur!”… Doğru tavır budur… Göreve getirdiğin adamın ‘kimin mahallesinden’ olursa olsun, yanlışına sahip çıkmamak, sıcak kestaneleri ateşten ille de bizzat almamak gerekir. Binali Yıldırım bu son derece doğru çıkışında topu biraz da Türkiye Bilişim Başkanı Faruk Eczacıbaşı’na atmıştı. Oto kontrol, biraz da sivil toplum kuruluşlarının işi olmalı, der gibiydi.
Muhalefetin sağlam bir gençlik stratejisi olmadığı için tamamen es geçtiği aslında çok ağır sonuçları olabilecek bu kriz, siyasi hasar vermeden kısmen durdurulmuş oldu…
Eczacıbaşı da dün yaptığı açıklamada kendi adına raconu kesmiş ve topu tekrar siyasi iktidarın önüne yuvarlamış:“Türkiye'deki internet erişimi tartışmasında esas sorun, 2007'de yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’dur. 22 Ağustos, teknik olarak internet servis sağlayıcılarının hazır olmalarını sağlamak için erken bir tarihtir… Kaldı ki 5651 sayılı yasa, fil ölüsü gibi yerinde duruyor. Kimse memnun değil yasadan, ama yıllardır yerinde... İnternet Yasası değişmeden yönetmeliklerin değişmesi sorunu halletmez, aksine daha da karışık bir hale getirir."
Çok iyi bir başlangıç... Faruk Bey bu işin takipçisi olur, Bakan da İzmir konuşmasını hayata geçirirse İnternet’te yaşayanlar için ‘nette ölüm yok!’…
Keşke bir kez daha yayınlansa
Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerindeki ödül törenleri için benchmark (kıyaslama, nirengi noktası) Oscar Ödül Töreni’dir… O nedenle adının içinde ‘Oscar’ olan yüzlerce ödül vardır… Ana modele ne kadar benzerseniz o kadar çok takdir toplarsınız…
Bu çerçeveden bakıldığında son KRAL TV Ödülleri, son derece başarılıdır. Kadı kızında bile bulunacak hataları bir kenara bırakırsak, rahatlıkla bugüne kadar kendi dalında (belki Yeşilçam’la birlikte) en iyisiydi diyebiliriz. Kendisini ‘mesaj vermek’le yükümlü hisseden, lafı uzatmayı meziyet sanan, yeterince Oscar Ödülü izlememiş ‘laf ebelerini’ bir tarafa bırakın; o hayli hızlı akış, kimsenin itiraz edemeyeceği (üç beş entelektüelin zevkine bırakılmamış) oylama sistemi, katılım, salon ve sahne düzeni, işin arkasında ciddi bir ‘master mind’ (usta akıl) olduğunu gösteriyor… Keşke NTV bir kez daha yayınlasa... Geç saatte de olur…
Touareg’den AK Parti’ye selam…
Volkswagen Touareg’in son reklam filmi yine çok iyi… VW’nin reklamları zaten biri ikisi dışında hep başarılıdır. Ancak gerilimi hafif artıran gece sahneleri, vampirleri, çılgın kurtları hatırlatan “Alacakaranlık” havasıyla son Touareg filmine bir yerinden yakalanıp da sonuna kadar seyretmemek mümkün değil.
Filmin sonuna geldiğinizde de karşınıza çıkan reklam spotunu (packshot) kaçırmanız mümkün değil: “Rüyaydı, gerçek oldu!”… Nasıl?.. Size siyasi bir partinin kampanyasını çağrıştırıyor mu dersiniz?...
Tam kazan-kazan ilişkisi… Birbirini destekleyen iki iletişim atağı… AK Parti açısından süper bir rastlantı… Touareg açısından durum tartışılır… AK Parti ile aynı duygusal algı modunda olmakta herhangi bir çekince görmüyorlarsa, mesele yok…