Bir de millete bakın ne diyor acaba?
01 Şubat 2009 Akşam Gazetesi
İletişim sonuç odaklı bir iştir. İş hedefi vardır. Ona ulaşmak için yapılır... 'Müthiş bir reklam yaptım; ama kimse ürünü almadı!' olmaz mesela... Uluslararası bir olayda ortaya konan tavır da bir tür siyasi iletişim eylemidir. İş hedefi, ülke içinde seçmen üzerinde olumlu etki yapmak, uluslararası düzeyde ise ülkenin itibarını artırmaktır... Bazı gazetecileri ve/veya 'mütekait sefirleri' tatmin etmek değil...
Konuyu ABD'deki örneklerine benzer bir hızda araştırmışlar... Cuma günü sahaya çıkmışlar. 13.00 -17.00 arası 30 il merkezinde 1.002 seçmene sormuşlar. Sonuçlar %3 gibi hayli düşük bir yanılma payıyla alınmış. Tahminimden daha çarpıcı bir durum var ortada...
Hükümet yanlısı, hadi işi daha da abartalım 'yandaş' diye bilinen iş ve iletişim kurumlarının bazılarını ciddiye alırım... MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi de bunlardan biridir. Arada sırada araştırmalarından örnekler yollar... Ağır bir şekilde yanıldıklarına, ya da çakıldıklarına rastlamadım... 'Yandaş' olmayan ama 'embedded' (gömülmüş) ya da sonuçları kendilerine ödenen miktar oranında 'normalleştirebilen' araştırma şirketlerine on kere tercih ederim... Araştırmacılar Derneği ve ESOMAR üyesi ve de denetlenen tüm araştırma şirketleri burada konu dışıdır tabii ki...
MetroPOLL'ün yöneticilerinden Prof. Dr. Özer Sencar, Davos olayı sonrası yaptıkları araştırmayı gönderdiği mesajına şöyle bir not düşmüş: 'Siyasi alanı ve seçmenlerin oy verme davranışını bu kadar yüksek oranda etkileyen olay son bir yılda 5 kez gerçekleşti. 1. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi, 2. AK Parti'nin türban sorununu yasa ile çözmeye çalışması ve kapatma davasının açılması, 3. Kapatma davasının kapatılmama ile sonuçlanması, 4. Yolsuzluk dosyaları ve Deniz Feneri olayının patlaması ve 5. Davos Zirvesi. Bu olay beşincisi ama eminim sonuncusu olmayacaktır. Burası Türkiye...'
Gelelim sonuçlara. Önce şunu sormuşlar: 'İsrail'in Gazze saldırıları sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e karşı konuşmalarını ve Türk Hükümeti'nin politikasını nasıl buldunuz?' %82 'doğru buldum' demiş. 'Yanlış buldum' diyenlerin oranı ise %10. Her şeyi bu bakış açısı belirliyor zaten.
Başbakan'ın davranışını olumlu değerlendirenlerin oranı %78; olumsuz bulanların ise %14... Türkiye'nin lehine olmuştur, diyenler %56; aleyhine olmuştur, diyenler %21... Genel olarak Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık tarzını nasıl buluyorsunuz sorusuna, 'Onaylıyorum' diyenlerin oranı %74, 'Onaylamıyorum' diyenlerinki %22... Bu rakam, Haziran 2008'de %57, Ocak 2009 ortasında ise %55 imiş...
Araştırmanın en çarpıcı rakamları, Nisan 2008'den bu yana verilen aylık araştırma sonuçlarına bakıldığında ortaya çıkıyor... Bu pazar seçim olsa oyunuzu kime verirdiniz sorusuna verilen yanıtlarda, kararsız oyların %30 civarında olduğu sanılıyor... Bazı araştırma şirketleri ve basın organları, bu kararsızları dağıtıp CHP'nin %25'lere çıktığını iddia ederler. Aslında durumu, kararsızları dağıtmadan; değişimin eğilimi izleyerek değerlendirmede yarar vardır.
AK Parti 50,2 44,6 40,4 41,9 50,9 35,0 32,6 38,9 49,3
CHP 12,4 12,0 14,4 13,9 9,5 15,5 12,5 15,9 11,5
MHP 7,2 6,6 7,6 8,4 6,6 8,6 7,6 9,0 5,3
DTP 0,6 0,3 1,0 1,8 2,6 3,4 3,0 2,0 0,4
Sonuç: Türk seçmeninin kahir çoğunluğu Başbakan Erdoğan'ın Davos'daki davranışını destekliyor. Bu net. Desteklemeyenler de %14 civarında. Bunu medyanın ve siyasilerin çok iyi değerlendirmesi lazım... Örneğin Silahlı Kuvvetler mükemmel değerlendirmiş. İlk gün yaptıkları açıklamayı bulup okuyun.
Özetle 'Biz Türkiye'nin al” menfaatlerine bakarız' diyorlar... Kahir azınlık ise Başbakan'ı olayı seçim malzemesi yapmakla suçluyor. Ne malzemesi yapacaktı peki? Davos'a eşiyle birlikte karlar arasında fotoğraf çektirip, sonra onu kalp şeklinde kesip hatıra defterine yapıştırmak için mi gitmişti?...
İletişim sonuç odaklı bir iştir. İş hedefi vardır. Ona ulaşmak için yapılır... 'Müthiş bir reklam yaptım; ama kimse ürünü almadı!' olmaz mesela... Uluslararası bir olayda ortaya konan tavır da bir tür siyasi iletişim eylemidir. İş hedefi, ülke içinde seçmen üzerinde olumlu etki yapmak, uluslararası düzeyde ise ülkenin itibarını artırmaktır... Bazı gazetecileri ve/veya 'mütekait sefirleri' tatmin etmek değil...
Konuyu ABD'deki örneklerine benzer bir hızda araştırmışlar... Cuma günü sahaya çıkmışlar. 13.00 -17.00 arası 30 il merkezinde 1.002 seçmene sormuşlar. Sonuçlar %3 gibi hayli düşük bir yanılma payıyla alınmış. Tahminimden daha çarpıcı bir durum var ortada...
Hükümet yanlısı, hadi işi daha da abartalım 'yandaş' diye bilinen iş ve iletişim kurumlarının bazılarını ciddiye alırım... MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi de bunlardan biridir. Arada sırada araştırmalarından örnekler yollar... Ağır bir şekilde yanıldıklarına, ya da çakıldıklarına rastlamadım... 'Yandaş' olmayan ama 'embedded' (gömülmüş) ya da sonuçları kendilerine ödenen miktar oranında 'normalleştirebilen' araştırma şirketlerine on kere tercih ederim... Araştırmacılar Derneği ve ESOMAR üyesi ve de denetlenen tüm araştırma şirketleri burada konu dışıdır tabii ki...
MetroPOLL'ün yöneticilerinden Prof. Dr. Özer Sencar, Davos olayı sonrası yaptıkları araştırmayı gönderdiği mesajına şöyle bir not düşmüş: 'Siyasi alanı ve seçmenlerin oy verme davranışını bu kadar yüksek oranda etkileyen olay son bir yılda 5 kez gerçekleşti. 1. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi, 2. AK Parti'nin türban sorununu yasa ile çözmeye çalışması ve kapatma davasının açılması, 3. Kapatma davasının kapatılmama ile sonuçlanması, 4. Yolsuzluk dosyaları ve Deniz Feneri olayının patlaması ve 5. Davos Zirvesi. Bu olay beşincisi ama eminim sonuncusu olmayacaktır. Burası Türkiye...'
Gelelim sonuçlara. Önce şunu sormuşlar: 'İsrail'in Gazze saldırıları sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e karşı konuşmalarını ve Türk Hükümeti'nin politikasını nasıl buldunuz?' %82 'doğru buldum' demiş. 'Yanlış buldum' diyenlerin oranı ise %10. Her şeyi bu bakış açısı belirliyor zaten.
Başbakan'ın davranışını olumlu değerlendirenlerin oranı %78; olumsuz bulanların ise %14... Türkiye'nin lehine olmuştur, diyenler %56; aleyhine olmuştur, diyenler %21... Genel olarak Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık tarzını nasıl buluyorsunuz sorusuna, 'Onaylıyorum' diyenlerin oranı %74, 'Onaylamıyorum' diyenlerinki %22... Bu rakam, Haziran 2008'de %57, Ocak 2009 ortasında ise %55 imiş...
Araştırmanın en çarpıcı rakamları, Nisan 2008'den bu yana verilen aylık araştırma sonuçlarına bakıldığında ortaya çıkıyor... Bu pazar seçim olsa oyunuzu kime verirdiniz sorusuna verilen yanıtlarda, kararsız oyların %30 civarında olduğu sanılıyor... Bazı araştırma şirketleri ve basın organları, bu kararsızları dağıtıp CHP'nin %25'lere çıktığını iddia ederler. Aslında durumu, kararsızları dağıtmadan; değişimin eğilimi izleyerek değerlendirmede yarar vardır.
AK Parti 50,2 44,6 40,4 41,9 50,9 35,0 32,6 38,9 49,3
CHP 12,4 12,0 14,4 13,9 9,5 15,5 12,5 15,9 11,5
MHP 7,2 6,6 7,6 8,4 6,6 8,6 7,6 9,0 5,3
DTP 0,6 0,3 1,0 1,8 2,6 3,4 3,0 2,0 0,4
Sonuç: Türk seçmeninin kahir çoğunluğu Başbakan Erdoğan'ın Davos'daki davranışını destekliyor. Bu net. Desteklemeyenler de %14 civarında. Bunu medyanın ve siyasilerin çok iyi değerlendirmesi lazım... Örneğin Silahlı Kuvvetler mükemmel değerlendirmiş. İlk gün yaptıkları açıklamayı bulup okuyun.
Özetle 'Biz Türkiye'nin al” menfaatlerine bakarız' diyorlar... Kahir azınlık ise Başbakan'ı olayı seçim malzemesi yapmakla suçluyor. Ne malzemesi yapacaktı peki? Davos'a eşiyle birlikte karlar arasında fotoğraf çektirip, sonra onu kalp şeklinde kesip hatıra defterine yapıştırmak için mi gitmişti?...