Bir kere de sevinin
28 Aralık 2019 - Yeni Şafak
Üçüncü Köprü, İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, İzmir Otobanı…
Şimdi de Kanal İstanbul ve yerli otomobil…
Bugüne kadar AK Parti Hükümetleri ne yapsa karşı çıkmak ve itibarsızlaştırmak için bir refleks oluşturmuş, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden kampanya yapmaktan başka siyasi söylem geliştirememiş CHP ve üst yönetimi, bundan sonra da aynı tavırla devam edeceklerdir…
Fazlasını beklememek lazım…
Oysa ne üzücü…
Hem onlar adına hem de toplumumuz adına…
Uyguladıkları siyaset, sürekli başarısızlığa uğrasa da bundan vazgeçmeyen bir muhalefet anlayışına sahip olmak…
Tutarlı, geçerli ve saygıdeğer bir argüman ortaya koyamayan bir siyasi aktör hâline gelmek…
Ülkemizin kalkınması, millî bağımsızlığı, çeşitli sektörlerde ve dünya siyasetinde oyun kurucu kimliğinin sürekliliğinin sağlanması için önerilen, yapılan, sonra da kullanılarak değer katan tüm projelere itiraz ederek ülkemizi içerden kemiren bir yapıyla “Ben muhalefetim” demek…
Bu tavır sadece ülke itibarını yükselten yapılarla da sınırlı değil, İnsansız Hava Aracı (İHA), elektrikli traktör, yerli otomobil üretimi de CHP’nin baltalama çabalarından nasibini aldı ve alıyor…
CHP’nin kendi adına sürekli hüsranla sonuçlanan bu tavrı karşısında sorulması gereken en doğru sorulardan birini, Hikmet Öztürk’ün televizyon programına birlikte katıldığımız Hilâl Kaplan sordu:
“Bunların üretiminin, bu konularda bağımsızlaşmamızın, egemenliğimizi güçlendirecek adımlar atmamızın ortak sevincimiz olması gerekmiyor mu?”
Bu haklı soruyu unutmamak gerek. CHP’nin her itirazında kendimize ve onlara hatırlatalım…
Ne zaman sevineceksiniz?
Ne zaman ülkemizin geleceği konusunda atılan cesur adımlar konusunda toplumla bütünleşeceksiniz?
Ne zaman?
İstanbul’da İkinci Köprü inşa edilirken de tavırları böyleydi… Birinci Köprü de…
Hilâl hanım, derleyip programa getirmiş…
Bugün de her projeye itiraz eden Mimarlar Odası, İstanbul Boğazı’na Birinci Köprü yapılmadan önce de benzer açıklamalarda bulunmuş: “Boğaziçi Köprüsü, Türkiye ve İstanbul’un başına gelen en büyük felakettir. Çevreyolu ve asma köprü fantastik ve politik tasavvurlardır.”
Bugüne kadar Birinci Köprü’nün bir felakete yol açtığını görmedik. Fantastik olarak yorumlamaksa yalnızca gülünç…
Fakat politik tasavvur olduğunu kabul etmek gerek. Ülkemiz ya bu hayalleri kurup gerçekleştirenlerle büyüyecek ya da “Biz yapamayız” ezikliğiyle çivi çakmaya korkanlarla geri gidecek…
CHP’li bir milletvekili de “Boğaziçi Köprüsü bir lüks ve gösteriş yatırımıdır” demiş o dönem…
Vefatına kadar Cumhuriyet gazetesinin başyazarı olan İlhan Selçuk da “Bu köprüyle ne biz övünebiliriz ne de çocuklarımız. Bu boğazın iki yakasında evleri olan zenginlere tüketim malları taşımaktan başka işe yaramaz”…
Hilâl hanımın da aktarırken altını çizdiği gibi, bu “lüks” suçlaması bir yerden tanıdık geliyordur herhâlde…
İktidar partilerinin siyasi hamlelerine karşı pozisyon alarak, kendileri proje üretmeyerek geçinip giden muhalefet, bunu hep yapıyor işte…
Yine o dönem bir profesör “Köprü yapacağımıza birkaç araba vapuru daha inşa edelim” demiş. Buna ‘vizyonsuzluk’ demek bile hafif kalır…
Amerika’nın boykotuna, İsrail’in engelleme çabalarına karşı insansız hava aracı ürettik; CHP’nin ilk sözü, “Sivilleri vuruyorlar” oldu. Sonradan bahsi geçenlerin, silahlı PKK’lılar olduğu ortaya çıktı…
Elektrikli traktör yaptık; Cumhurbaşkanı’nın galoş giymesini dillerine doladılar...
Piri Reis denizaltısı suya indirildi; “Ne işimize yarayacak, bunlar fazladan masraf değil mi?” dediler.
Yerli otomobil için prototip lanse edildi; “Fabrikası neden yok?” dediler. Tasarımı İtalya’daki firmada çalışan bir Türk yaptı. “Vay efendim bu nasıl yerli otomobil?!” diye tutturdular.
Yerli otomobilimiz, İstanbul Havalimanı’nın kontrol kulesinin tasarımının da sahibi olan ve dünyanın bu alandaki en iyi firması Pininfarina’ya tasarlatıldı. Firmanın Ferrari, Lamborghini, Fiat, Alfa Romeo, Lancia, Maserati, Cadillac, Volvo ve Peugeot için çalışmasını bir kenara bıraktılar… Yerli ve millî projemiz olan otomobili itibarsızlaştırmak için zıplayıp duruyorlar…
Tüm bunlara siyasi iletişim açısından baktığımızda, CHP ve onunla iş birliği içindeki diğer siyasi partilerin, aynı türküyü tutturan medya organlarının, meslek odalarının ve akademisyenlerin yıllardır başarısız olan bu politikaya daha fazla sığınmamasını dilemek geçiyor içimizden…
Bari muhalefet işini doğru düzgün yapabilseler…
Keşke doğru yapılan, cesur ve öncü işler için ülkemiz ve toplumumuz adına sevinebilseler…