Bir numaralı meselemiz: Zeynep Tokuş
05 Haziran 2009 Akşam Gazetesi
Dün bütün gazetelerde vardı. Bazı gazetelere de birinci sayfadan anonsu girmişti: Zeynep Tokuş kocasından boşanmış.
Ne Zeynep Hanım'ı tanırım ne de jinekolog olduğu söylenen Alp Nuhoğlu'nu... Bence esas haber, gazetelerin bu olayı neden haber yaptığı!
Neymiş? Boşanmayı Zeynep Hanım istemiş. Çocukların velayeti de onda kalmış. Zeynep hanım daha önce işadamı Bülent Helvacı ile evlenip boşanmış. Söylendiğine göre Nuhoğlu arada bir Zeynep Hanım'ı çırpıştırıyormuş. Bir süre ayrı kalıp 2006'da barışmışlar. Demek ki Zeynep Hanım çırpıştırma konusunda tolerans göstermeye karar vermiş. Psikolog yardımı almışlar. Zeynep Hanım altı buçuk aylık yani prematüre bir bebek dünyaya getirmiş. Doğuma Alp Bey de girmiş. Bebek sağlığına kavuşmuş. Zeynep Hanım çırpıştırmayla ilgili şikayetini geri almış. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin geçen yıl aldığı bir karar nedeniyle Nuhoğlu tekrar yargılanmaya başlamış. Bundan sonra da olaylar hızla gelişmiş ve çift tek celsede boşanmış.
İki soru kafama takılıyor. Bir: Hiçbir haber değeri olmayan bu saçma sapan gelişmeyi diyelim bir gazete haber yaptı, anlarım. Yahu bütün medya çarşaf çarşaf yer mi ayırır bu habere? İki: Bu soruyu aslında iki hocaya sormak istiyorum. Biri Prof. Dr.Yılmaz Esmer (Dünya Değerler Araştırması), diğeri Prof. Dr.Tarık Yılmaz (Psikiyatrist). Soru şu: Bu ve benzeri haberlerin böylesine büyütülerek medyanın bu kadar öne çıkarmasının gençler üzerinde etkisi var mıdır, varsa nedir? Benzer bir soruyu gazetede dün Münevver K. ve Cem G. haberleri için de soruyorlardı.
Ben cahil cesaretimle birinci soruya kısa bir yanıt vereyim size... İşin çivisi çıkmış. Ne kontrol kalmış ne de otokontrol. Varsa yoksa tiraj ve reyting!
Bu arada ibreti alem için Kocam Size Emanet programını en az bir kez izleyin.
Allah'a emanet olun...
İçeriğinde haklı üslubunda değil
Benim omurilikten AK Partili olmadığımı bilenler zırt pırt sorarlar: 'Niye AKP demiyorsun da, AK Parti diyorsun?'.
Ben de onlara partinin ismini yanlış ve yanlı söyleyerek yapılacak muhalefetin hiçbir işe yaramayacağı cevabını veririm.
Neden yanlış? Çünkü her parti Yüksek Seçim Kurulu'na başvururken kendi adının nasıl söylenmesini istediğini, adının nasıl kısaltılacağını net bir şekilde ifade eder. Örneğin CHP'ye, CeHePe denir; CeHaPe ya da CeHaşPe değil. Turgut Özal Bey Anavatan Partisi'nin ANAP diye kısaltılmasına sinir olur, her söylendiğinde Anavatan diye düzeltirdi.
İsmi farklı söyleyerek karşı tarafı tahkir etme veya safını belirleme PKK ile başlamıştır. PeKaKa yanlıları PeKeKe diyerek kendilerini ayırırlar, Türkiye'den de TeCe diye söz ederler.
AK Parti'ye AKePe diyen de var, AKaPe diyen de... Oysa parti, Yüksek Seçim Kurulu'na demiş ki: 'Benim adım AK Parti. Böyle kısaltıla!'
AK Parti'ye AKP diyerek onun oylarını düşürebileceklerini zannedenler kendilerini aldatıyorlar, oy verenleri değil!
Tayyip Erdoğan içerlemekte haklı... Ama üslubunda değil!
Dün bütün gazetelerde vardı. Bazı gazetelere de birinci sayfadan anonsu girmişti: Zeynep Tokuş kocasından boşanmış.
Ne Zeynep Hanım'ı tanırım ne de jinekolog olduğu söylenen Alp Nuhoğlu'nu... Bence esas haber, gazetelerin bu olayı neden haber yaptığı!
Neymiş? Boşanmayı Zeynep Hanım istemiş. Çocukların velayeti de onda kalmış. Zeynep hanım daha önce işadamı Bülent Helvacı ile evlenip boşanmış. Söylendiğine göre Nuhoğlu arada bir Zeynep Hanım'ı çırpıştırıyormuş. Bir süre ayrı kalıp 2006'da barışmışlar. Demek ki Zeynep Hanım çırpıştırma konusunda tolerans göstermeye karar vermiş. Psikolog yardımı almışlar. Zeynep Hanım altı buçuk aylık yani prematüre bir bebek dünyaya getirmiş. Doğuma Alp Bey de girmiş. Bebek sağlığına kavuşmuş. Zeynep Hanım çırpıştırmayla ilgili şikayetini geri almış. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin geçen yıl aldığı bir karar nedeniyle Nuhoğlu tekrar yargılanmaya başlamış. Bundan sonra da olaylar hızla gelişmiş ve çift tek celsede boşanmış.
İki soru kafama takılıyor. Bir: Hiçbir haber değeri olmayan bu saçma sapan gelişmeyi diyelim bir gazete haber yaptı, anlarım. Yahu bütün medya çarşaf çarşaf yer mi ayırır bu habere? İki: Bu soruyu aslında iki hocaya sormak istiyorum. Biri Prof. Dr.Yılmaz Esmer (Dünya Değerler Araştırması), diğeri Prof. Dr.Tarık Yılmaz (Psikiyatrist). Soru şu: Bu ve benzeri haberlerin böylesine büyütülerek medyanın bu kadar öne çıkarmasının gençler üzerinde etkisi var mıdır, varsa nedir? Benzer bir soruyu gazetede dün Münevver K. ve Cem G. haberleri için de soruyorlardı.
Ben cahil cesaretimle birinci soruya kısa bir yanıt vereyim size... İşin çivisi çıkmış. Ne kontrol kalmış ne de otokontrol. Varsa yoksa tiraj ve reyting!
Bu arada ibreti alem için Kocam Size Emanet programını en az bir kez izleyin.
Allah'a emanet olun...
İçeriğinde haklı üslubunda değil
Benim omurilikten AK Partili olmadığımı bilenler zırt pırt sorarlar: 'Niye AKP demiyorsun da, AK Parti diyorsun?'.
Ben de onlara partinin ismini yanlış ve yanlı söyleyerek yapılacak muhalefetin hiçbir işe yaramayacağı cevabını veririm.
Neden yanlış? Çünkü her parti Yüksek Seçim Kurulu'na başvururken kendi adının nasıl söylenmesini istediğini, adının nasıl kısaltılacağını net bir şekilde ifade eder. Örneğin CHP'ye, CeHePe denir; CeHaPe ya da CeHaşPe değil. Turgut Özal Bey Anavatan Partisi'nin ANAP diye kısaltılmasına sinir olur, her söylendiğinde Anavatan diye düzeltirdi.
İsmi farklı söyleyerek karşı tarafı tahkir etme veya safını belirleme PKK ile başlamıştır. PeKaKa yanlıları PeKeKe diyerek kendilerini ayırırlar, Türkiye'den de TeCe diye söz ederler.
AK Parti'ye AKePe diyen de var, AKaPe diyen de... Oysa parti, Yüksek Seçim Kurulu'na demiş ki: 'Benim adım AK Parti. Böyle kısaltıla!'
AK Parti'ye AKP diyerek onun oylarını düşürebileceklerini zannedenler kendilerini aldatıyorlar, oy verenleri değil!
Tayyip Erdoğan içerlemekte haklı... Ama üslubunda değil!