bir otobüs şoförünün öğrettikleri
26 Ocak 2017 - Yeni şafak
Müşteri ilişkileri yönetimi konusunda eğitim veren uzmanların Batı’dan naklen alıp anlattıkları çok popüler bir örnek vardır: Çift Poşetçi Süpermarket Görevlisi.
“Hava koşulları gibi, trafik sorunu gibi değiştiremeyeceğiniz şeyler vardır. Ancak kendi tercihinizle değiştirebileceğiniz pek çok şey de vardır” diye lafa girer uzman arkadaşlar ve devam ederler, “Mesela, o gününüzün mükemmel geçeceğini düşünerek güne o duyguyla başlamak gibi… Bizim çift poşetçi delikanlı da işte güne öyle başlıyormuş. İşine büyük bir zevkle gidiyormuş. Bir süpermarkette çalışmakta imiş. Kasanın hemen yanında duruyor, müşterilerin satın aldıkları malları poşetlere koyup kendilerine veriyormuş. Sadece bir farkla; eğer poşetin içine sularını akıtması mümkün bir gıda maddesi koyuyor ya da poşet fazla ağır olursa, birinci poşeti mutlaka ikinci bir poşete koyup müşteriye öyle veriyormuş”…
Çift Poşetçi arkadaş sadece mutlu olmakla kalmıyor, aynı zamanda kendisine kariyer yollarını açacak bir davranış sergiliyormuş…
Fark yaratmak ve beklentinin üzerinde davranış sergilemek, olumlu algılanmanın en önemli unsurlarından biri… Artık klişe haline gelmiş bu örnek o davranış biçimine standart örnek olarak verilirdi…
Oysa kendi ülkemizden ne güzel örnekler vardır…
Bizim milletin her biri kendine özgü hoşlukta naiflik (Çocuksu Saflık) örneklerini müthiş bir zenginlikte sunmaktadır. Yeter ki bakmasını bilelim. Bu örnekler bazen ‘Yurdum insanı’ ifadesiyle internette yayınlanan videoların bazıları malum şaka sınırını aşıp alaycılığın sınırlarını zorlayarak aşağılamayla birlikte de çıkar karşımıza. Esprinin dozunu ayarlama konusundaki yeteneksizlik bir yana bırakılırsa, ‘Yurdum insanı’ ifadesi bile özgün bir zekâ pırıltısını kendi içinde taşır.
İletişim danışmanı arkadaşımız Nihan Karaköz mükemmel bir örnekten söz etti bize… Mutlaka okurlarımızla paylaşmalıyız diye düşündük.
İşte size ‘Zengin-fakir, dindar-ateist, beyaz Türk-zenci Türk’ ve benzeri karşıtlıklardan münezzeh, hepimiz için geçerli olabilecek bir ‘yaşam tarzı’ örneği:
256 Yeditepe Üniversitesi-Ataşehir-Taksim hattının İETT otobüsünün hikâyesi bu. Daha doğrusu o hattaki şoförün hikâyesi. Adı Hikmet Yılmaz.
Bu otobüsün her günkü yolcularından biri olan Nihan Hanım anlatıyor:
“Ataşehir uzak bir lokasyon olduğu için çok sayıda otobüs yok. O nedenle bu tarafta çalışan insanlar aynı otobüsü kullanıyor ve sürekli aynı insanlar bindiği için herkes birbirini tanıyor.
Otobüsümüzün adını taşıyan WhatsApp grubumuzdan (256 Grubu) Hikmet Amca bize duraktan çıktığını, nerede olduğunu, trafik bilgisini ânında bildiriyor.
Öyle bir ortam ki otobüste pasta üstünde mum yakıp doğum günleri bile kutlanıyor.
Hikmet Amca’nın videoları internette de var. Arama motoruna ‘hikmet yılmaz iett’ yazarsanız bulursunuz bizim otobüsü. TV’deki şov programlarına da davet etmişler Hikmet Amca’yı.”
Videolardan birinde muhabir ve kameraman arkadaşlar, otobüse binen yolcuların şoförle ‘merhaba’yla başlayan muhabbetini çekmişler, söyleşiler yapmışlar. Şoför Hikmet Bey, her birini tek tek tanıdığı yolculardan birine takılıyor: “Hayrola bugün farklı duraktan bindiniz?”
Karda kışta üşümemeleri için Hikmet Bey’in hangi durakta seyrettiğini mesajlardan takip ederek yola çıkan ve hepsi birbiriyle ahbap olan otobüs yolcularının muhabbetine, İstanbul dışında dünyanın hangi metropolünde tanık olunabilir acaba?
Siyasetçilerimiz, eğer bu ülkenin siyasetçisi olmakta istekli iseler, ki iktidar yolu bu istekten geçer, halkımızın bu mükemmel çocuksu saflığını anlamak ve o ortak ruhi şekillenmeye uygun bir üslubu benimsemek durumundadırlar…
“Hava koşulları gibi, trafik sorunu gibi değiştiremeyeceğiniz şeyler vardır. Ancak kendi tercihinizle değiştirebileceğiniz pek çok şey de vardır” diye lafa girer uzman arkadaşlar ve devam ederler, “Mesela, o gününüzün mükemmel geçeceğini düşünerek güne o duyguyla başlamak gibi… Bizim çift poşetçi delikanlı da işte güne öyle başlıyormuş. İşine büyük bir zevkle gidiyormuş. Bir süpermarkette çalışmakta imiş. Kasanın hemen yanında duruyor, müşterilerin satın aldıkları malları poşetlere koyup kendilerine veriyormuş. Sadece bir farkla; eğer poşetin içine sularını akıtması mümkün bir gıda maddesi koyuyor ya da poşet fazla ağır olursa, birinci poşeti mutlaka ikinci bir poşete koyup müşteriye öyle veriyormuş”…
Çift Poşetçi arkadaş sadece mutlu olmakla kalmıyor, aynı zamanda kendisine kariyer yollarını açacak bir davranış sergiliyormuş…
Fark yaratmak ve beklentinin üzerinde davranış sergilemek, olumlu algılanmanın en önemli unsurlarından biri… Artık klişe haline gelmiş bu örnek o davranış biçimine standart örnek olarak verilirdi…
Oysa kendi ülkemizden ne güzel örnekler vardır…
Bizim milletin her biri kendine özgü hoşlukta naiflik (Çocuksu Saflık) örneklerini müthiş bir zenginlikte sunmaktadır. Yeter ki bakmasını bilelim. Bu örnekler bazen ‘Yurdum insanı’ ifadesiyle internette yayınlanan videoların bazıları malum şaka sınırını aşıp alaycılığın sınırlarını zorlayarak aşağılamayla birlikte de çıkar karşımıza. Esprinin dozunu ayarlama konusundaki yeteneksizlik bir yana bırakılırsa, ‘Yurdum insanı’ ifadesi bile özgün bir zekâ pırıltısını kendi içinde taşır.
İletişim danışmanı arkadaşımız Nihan Karaköz mükemmel bir örnekten söz etti bize… Mutlaka okurlarımızla paylaşmalıyız diye düşündük.
İşte size ‘Zengin-fakir, dindar-ateist, beyaz Türk-zenci Türk’ ve benzeri karşıtlıklardan münezzeh, hepimiz için geçerli olabilecek bir ‘yaşam tarzı’ örneği:
256 Yeditepe Üniversitesi-Ataşehir-Taksim hattının İETT otobüsünün hikâyesi bu. Daha doğrusu o hattaki şoförün hikâyesi. Adı Hikmet Yılmaz.
Bu otobüsün her günkü yolcularından biri olan Nihan Hanım anlatıyor:
“Ataşehir uzak bir lokasyon olduğu için çok sayıda otobüs yok. O nedenle bu tarafta çalışan insanlar aynı otobüsü kullanıyor ve sürekli aynı insanlar bindiği için herkes birbirini tanıyor.
Otobüsümüzün adını taşıyan WhatsApp grubumuzdan (256 Grubu) Hikmet Amca bize duraktan çıktığını, nerede olduğunu, trafik bilgisini ânında bildiriyor.
Öyle bir ortam ki otobüste pasta üstünde mum yakıp doğum günleri bile kutlanıyor.
Hikmet Amca’nın videoları internette de var. Arama motoruna ‘hikmet yılmaz iett’ yazarsanız bulursunuz bizim otobüsü. TV’deki şov programlarına da davet etmişler Hikmet Amca’yı.”
Videolardan birinde muhabir ve kameraman arkadaşlar, otobüse binen yolcuların şoförle ‘merhaba’yla başlayan muhabbetini çekmişler, söyleşiler yapmışlar. Şoför Hikmet Bey, her birini tek tek tanıdığı yolculardan birine takılıyor: “Hayrola bugün farklı duraktan bindiniz?”
Karda kışta üşümemeleri için Hikmet Bey’in hangi durakta seyrettiğini mesajlardan takip ederek yola çıkan ve hepsi birbiriyle ahbap olan otobüs yolcularının muhabbetine, İstanbul dışında dünyanın hangi metropolünde tanık olunabilir acaba?
Siyasetçilerimiz, eğer bu ülkenin siyasetçisi olmakta istekli iseler, ki iktidar yolu bu istekten geçer, halkımızın bu mükemmel çocuksu saflığını anlamak ve o ortak ruhi şekillenmeye uygun bir üslubu benimsemek durumundadırlar…