Bir Recai Dalaş klasiği…
20 Aralık 2018 - yeni şafak
Biraz da kendisini şahsen tanıma fırsatı bulduğum ve de başarılarına tanıklık ettiğim için, Recai Dalaş’la ilgili bizim ekonomi servisine düşmüş olan, Türkiye adına gurur verici bir haberi burada ele almayı uygun buldum.
Recai Bey, Sompo Japan Sigorta’nın Türkiye Kurucu CEO’su. Ekibiyle birlikte firmayı, Türkiye’nin son 10 yılda en hızlı büyüyen, öz sermaye kârlılığı yüzde 40’ın üzerinde olan en verimli sigorta şirketi konumuna getirmeyi başarmış.
İş dünyasının bir starı olarak ortalıkta fazla görünmemesinin nedeni, biraz da tevazunun sınırlarını zorlamasından… Başarısını firma çalışanları ve acenteleri nezdinde yerleştirdiği kültür ve değerlere bağlıyor; sadece ürün/fiyat performansına değil…
Bu nedenle de çok konuşmamış bugüne kadar. Sektör kendisini gayet iyi biliyor ve seviyor; ancak geniş kitlelerin önüne pek çıkmak istememiş. Onun için de bizleri bir hayli heyecanlandıran son gelişmeyi pek “büyütme” yanlısı değil… Tipik Recai Dalaş davranışı. “Ben değil, işler konuşulsun…”
Oysa olay hiç de küçümsenecek gibi değil. Sompo Japan, Recai Dalaş’ı küresel bağlamda çok daha üst düzeyde bir göreve getirmiş. Dalaş, bundan böyle Sompo Japan’ın, Japonya dışındaki tüm perakende operasyonlarından sorumlu olacak. Peki bu, ülkemiz ekonomi ve itibarı adına önemli midir?
Öncelikle, Japonya dışında perakende hattında yer alan tüm ülkelerin Türkiye’den yönetilecek olması, içinde bulunulan ekonomik koşullar açısından kritik bir mesajdır. Birincisi, ülkemize duyulan güvene işaret eder. İkincisi, ülkemizdeki bir Türk CEO’nun, geliştirdiği yeni iş modelleriyle dünyaya örnek olarak gösterilmesi, çok çarpıcıdır.
Üçüncüsü, bu yeni yapılanma, İstanbul’un jeostratejik pozisyonunun bir finans merkezi olarak yeniden değer kazanmasına da hizmet edecektir.
Sompo Japan Nipponkoa, 32 ülkede faaliyet gösteriyormuş, 30 milyar doları aşan toplam prim üretimi varmış. 76 binden fazla çalışanı ve 28 milyondan fazla müşterisi bulunuyormuş.
Bu büyük grubun operasyonlarının küresel yönetimi için Dalaş’ı görevlendirmesi ve İstanbul’u merkeze alması, Türkiye’nin geleceği ve istikrarına duyulan güvenin somut bir göstergesi…
Şeamet tellalları üzülse de böyle iyi işler olabilmektedir bizde de…
Suudî korsanlar iş başında
Bir eserin mülkî haklarına sahip olan kuruluş veya kişilerin karşılaştığı en büyük sorunların başında korsanlık gelir. Korsan (ya da yasadışı) yayın sadece kitap ve DVD gibi üretimlerin değil, televizyon yayıncılığının da mücadele ettiği bir suç türü.
Örneğin, yasadışı yollardan futbol maçı yayını yapanlar, bir yandan suç işlerken, diğer yandan çok önemli bir sektöre de darbe vuruyor. Ne emek veriyor, ne para harcıyorlar ama başkalarının sırtından tonla para kazanıyorlar. Bu konuda öyle bir yasadışı yayıncılık öyküsü var ki, üniversitede ders konusu olur...
Digiturk’ü satın alarak Türkiye pazarına da giren beIN Medya Grubu’nun başına gelenler akıl sır alır gibi değil… beIN Sports kanalı, bu medya grubunun bünyesinde, 5 kıtada 43 ülkede yayıncılık faaliyeti gösteriyormuş. FIFA Dünya Kupası 2018, UEFA Şampiyonlar Ligi, tüm Avrupa futbol ligleri, NBA, NFL, Formula 1 ve Tenis şampiyonaları gibi içeriklerin yayın hakkı da beIN Sports’a aitmiş.
Bu çok değerli içerikler, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad merkezli “Arabsat” uydusu üzerinden yayın yapan korsan bir kanal tarafından hukuksuzca yayınlanıyormuş. Korsan kanal bununla yetinmeyip, alıcı kutusuna da (beIN’e nazire olarak) beOutQ ismini vermiş. Bir de yayınları 10 saniye gecikmeyle veriyorlarmış ki, o esnada logoyu değiştirip kendi sözde logolarını görüntüye yerleştirebilsinler. Üstelik bu sahtekârlar, ticarî tarafta da işin pazarlamasını yaparak, üye kazanmaya çalışıyorlarmış.
Utanmazlığın, kural tanımazlığın bu kadarı olur...
Tüm bunlar olurken, UEFA ve FIFA başta olmak üzere pek çok üst düzey kuruluş tarafından beoutQ’a karşı açıklamalarda bulunulmuş. Ancak Suudi Arabistan’dan adeta çıt çıkmıyormuş. beIN Medya Grubu, beoutQ’yu destekleyerek kendisini 1 milyar doların üzerinde zarara uğrattığı gerekçesiyle Suudi Arabistan’a tazminat davası açmış. Öyle görünüyor ki, gelecek yıllarda üst düzey spor organizasyonları için ödenecek yayın hakları bedelini, korsan yayıncılıkla mücadele kararlılığı belirleyecek.
Recai Bey, Sompo Japan Sigorta’nın Türkiye Kurucu CEO’su. Ekibiyle birlikte firmayı, Türkiye’nin son 10 yılda en hızlı büyüyen, öz sermaye kârlılığı yüzde 40’ın üzerinde olan en verimli sigorta şirketi konumuna getirmeyi başarmış.
İş dünyasının bir starı olarak ortalıkta fazla görünmemesinin nedeni, biraz da tevazunun sınırlarını zorlamasından… Başarısını firma çalışanları ve acenteleri nezdinde yerleştirdiği kültür ve değerlere bağlıyor; sadece ürün/fiyat performansına değil…
Bu nedenle de çok konuşmamış bugüne kadar. Sektör kendisini gayet iyi biliyor ve seviyor; ancak geniş kitlelerin önüne pek çıkmak istememiş. Onun için de bizleri bir hayli heyecanlandıran son gelişmeyi pek “büyütme” yanlısı değil… Tipik Recai Dalaş davranışı. “Ben değil, işler konuşulsun…”
Oysa olay hiç de küçümsenecek gibi değil. Sompo Japan, Recai Dalaş’ı küresel bağlamda çok daha üst düzeyde bir göreve getirmiş. Dalaş, bundan böyle Sompo Japan’ın, Japonya dışındaki tüm perakende operasyonlarından sorumlu olacak. Peki bu, ülkemiz ekonomi ve itibarı adına önemli midir?
Öncelikle, Japonya dışında perakende hattında yer alan tüm ülkelerin Türkiye’den yönetilecek olması, içinde bulunulan ekonomik koşullar açısından kritik bir mesajdır. Birincisi, ülkemize duyulan güvene işaret eder. İkincisi, ülkemizdeki bir Türk CEO’nun, geliştirdiği yeni iş modelleriyle dünyaya örnek olarak gösterilmesi, çok çarpıcıdır.
Üçüncüsü, bu yeni yapılanma, İstanbul’un jeostratejik pozisyonunun bir finans merkezi olarak yeniden değer kazanmasına da hizmet edecektir.
Sompo Japan Nipponkoa, 32 ülkede faaliyet gösteriyormuş, 30 milyar doları aşan toplam prim üretimi varmış. 76 binden fazla çalışanı ve 28 milyondan fazla müşterisi bulunuyormuş.
Bu büyük grubun operasyonlarının küresel yönetimi için Dalaş’ı görevlendirmesi ve İstanbul’u merkeze alması, Türkiye’nin geleceği ve istikrarına duyulan güvenin somut bir göstergesi…
Şeamet tellalları üzülse de böyle iyi işler olabilmektedir bizde de…
Suudî korsanlar iş başında
Bir eserin mülkî haklarına sahip olan kuruluş veya kişilerin karşılaştığı en büyük sorunların başında korsanlık gelir. Korsan (ya da yasadışı) yayın sadece kitap ve DVD gibi üretimlerin değil, televizyon yayıncılığının da mücadele ettiği bir suç türü.
Örneğin, yasadışı yollardan futbol maçı yayını yapanlar, bir yandan suç işlerken, diğer yandan çok önemli bir sektöre de darbe vuruyor. Ne emek veriyor, ne para harcıyorlar ama başkalarının sırtından tonla para kazanıyorlar. Bu konuda öyle bir yasadışı yayıncılık öyküsü var ki, üniversitede ders konusu olur...
Digiturk’ü satın alarak Türkiye pazarına da giren beIN Medya Grubu’nun başına gelenler akıl sır alır gibi değil… beIN Sports kanalı, bu medya grubunun bünyesinde, 5 kıtada 43 ülkede yayıncılık faaliyeti gösteriyormuş. FIFA Dünya Kupası 2018, UEFA Şampiyonlar Ligi, tüm Avrupa futbol ligleri, NBA, NFL, Formula 1 ve Tenis şampiyonaları gibi içeriklerin yayın hakkı da beIN Sports’a aitmiş.
Bu çok değerli içerikler, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad merkezli “Arabsat” uydusu üzerinden yayın yapan korsan bir kanal tarafından hukuksuzca yayınlanıyormuş. Korsan kanal bununla yetinmeyip, alıcı kutusuna da (beIN’e nazire olarak) beOutQ ismini vermiş. Bir de yayınları 10 saniye gecikmeyle veriyorlarmış ki, o esnada logoyu değiştirip kendi sözde logolarını görüntüye yerleştirebilsinler. Üstelik bu sahtekârlar, ticarî tarafta da işin pazarlamasını yaparak, üye kazanmaya çalışıyorlarmış.
Utanmazlığın, kural tanımazlığın bu kadarı olur...
Tüm bunlar olurken, UEFA ve FIFA başta olmak üzere pek çok üst düzey kuruluş tarafından beoutQ’a karşı açıklamalarda bulunulmuş. Ancak Suudi Arabistan’dan adeta çıt çıkmıyormuş. beIN Medya Grubu, beoutQ’yu destekleyerek kendisini 1 milyar doların üzerinde zarara uğrattığı gerekçesiyle Suudi Arabistan’a tazminat davası açmış. Öyle görünüyor ki, gelecek yıllarda üst düzey spor organizasyonları için ödenecek yayın hakları bedelini, korsan yayıncılıkla mücadele kararlılığı belirleyecek.