Bir ülkeyi geleceğe ne taşır?..
22 Haziran 2017
Bundan 6 yıl önce, 5 Ekim 2011’de Akşam gazetesindeki yazımızda şöyle demişiz:
“Her meslekte ‘olağanüstü anlar’ vardır. Biraz da ‘çizginin dışında’ olma anlarından söz ediyorum. Prof. Dr. Celal Şengör’ün büyük ’99 depremi için kullandığı ‘yakışıklı’ sözcüğünde ifadesini bulan bir ‘garip’ olağanüstülük mesela... Bir başka deyişle ‘Herkesin Kendi Everesti’nin zirvesine çıktığını sandığı anlar.
‘Başarı’dan söz etmiyorum... Mesleklerin kuramıyla pratiğinin ‘bu kadarı da olur mu?’ dedirten muhteşem buluşmasına tanık olmak mazhariyetine erişebilme hazzı. Veya bu türden heyecanlar, belki de bir mesleğin tarihini bilip de geleceği üzerine de kafa yorabilen ender insanlar için haz ve anlamın çakıştığı anlardır.
… Başbakan’ın BM toplantısından dönüşte uçağıyla Türkiye’ye getirdiği 1900 yıllık ve 200 kilo ağırlığındaki Herakles heykelinin üst parçasının Antalya Müzesi’ndeki alt parçasıyla buluşturulup, ayağa kaldırılması gerçekten de ‘görülesi’ özel anlardan biri. Herakles’in belden alt parçasını bulduğunda rahmetli Prof. Dr Jale İnan ve ekibinin yaşadığı ‘yakışıklı’ heyecanın ölçüsünü tahmin edemeyiz ama galiba Antalya Müzesi’nin şifreli kozmik deposunda özel yetkili uzmanlarca tek parça haline getirilen Herkül’ün yeni halini ilk gören kim varsa hepsinin sevincini paylaşabiliriz.”
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım duyguların şu haberle bir kez daha depreştiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz:
Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, 2010 yılında İsviçre’nin Cenevre Gümrüğü'nde ele geçirilen ve Cenevre Başsavcılığı makamınca yürütülen soruşturma sonucunda Türkiye'ye iade edilmesine 2015 yılında karar verilen Herakles Lahdi'nin ülkemize iadesinden önce Cenevre Üniversitesi’nde düzenlenen serginin açılış törenine katılmış. Türkiye'den yasadışı olarak çıkarılmış bütün kültür varlıklarının iadesi için girişimlerini sürdürdüklerini söyleyen Avcı, Suriye ve Irak gibi çatışma alanlarındaki kültür varlıklarının korunması konusunda da Interpol ve ICOM ile işbirliği yaptıklarını dile getirmiş. Lahit eylül ayında Antalya'ya getirilecekmiş.
“Türkiye’de onca siyasi ve ekonomik gündem varken; bir dolu üçüncü sayfa haberi üzerine insanlar tartışırken; sana ne Herakles lahdinden”, diye düşünenler olabilir. Cumhurbaşkanlığının olağanüstü titizlikle hazırlanmış olan medya mensuplarına verilen iftar yemeği ile ilgili atılmış bir tweet’e, “Zıkkımın kökünü yiyin!” diye cevap yazan ‘hikmet, iffet, cesaret; yani erdem ve adalet yoksunu’ insansı’ benzeri düşünenler olduğu gibi…
Bir ülkeyi ayakta tutan ve onu geleceğe taşıyan ne ekonomik gücüdür; ne adam başına düşen GSYH’si, ne de alt yapı yatırımları… Onu geleceğe sadece ve sadece kültür ve değerleri taşıyabilir… Gerisini arif olan anlar… Anlamayana da bir lafımız olmaz zaten…
Saffet Ulusoy iyi ki görmedi…
Meşhur laftır. Özellikle kurumsallaşma sürecini aile şirketi anlayışı ile birleştirmeyi başaramamış yarı feodal şirketler için söylerler: “Birinci kuşak kurar, yükseltir; ikinci kuşak tutar, korur; üçüncü kuşak batırır!”..
Haberi duyunca içim sızladı. Bu sefer iş, üçüncü kuşağa kalmamıştı…
Ulusoy markasını şanı ile şöhreti ile inşa etmiş olan, yakından tanıma fırsatı bulduğum rahmetli Saffet Ulusoy geldi aklıma… O ne vizyon, o ne çalışkanlık ve o ne değerlere bağlılık; aileyi sımsıkı bir arada tutma başarısı… Ölümüyle birlikte ailenin çözülmesine tanık olanlar, Saffet beyi keder ve hasretle yâd ederler…
Allahtan görmedi bugünleri. Görseydi ölmekten beter olurdu. Değerler sistemi üzerine nasıl titrediğini, muhafazakârlıkla modern dünya görüşünü nasıl bir arada yürütmeyi başardığını bizzat birlikte yaşayarak görenler kendisinden pek çok şey öğrenmişlerdir.
Of’taki minicik bir taşıma şirketi ile işe başlayıp başta rahmetli Cemal Ulusoy olmak üzere kardeşleriyle birlikte Türkiye’nin en saygın ve başarılı şirketler topluluğunu inşa etmiş olan Saffet Ulusoy’un amiral gemisi, Türkiye’nin en köklü yolcu taşıyan markası Ulusoy için mahkeme iflas kararı vermiş. Otobüslere, arsalara ve diğer taşınmazlara icra gelmiş. Yakında şirketin tasfiyesine başlanacakmış. Aile arasındaki bölünme sonrası, bünyesindeki bir başka efsane otobüs markası Varan’ı da barındıran Ulusoy Seyahat, Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski başkanı Haluk Ulusoy’da kalmıştı.
Yazık olmuş o dev markaya…
“Her meslekte ‘olağanüstü anlar’ vardır. Biraz da ‘çizginin dışında’ olma anlarından söz ediyorum. Prof. Dr. Celal Şengör’ün büyük ’99 depremi için kullandığı ‘yakışıklı’ sözcüğünde ifadesini bulan bir ‘garip’ olağanüstülük mesela... Bir başka deyişle ‘Herkesin Kendi Everesti’nin zirvesine çıktığını sandığı anlar.
‘Başarı’dan söz etmiyorum... Mesleklerin kuramıyla pratiğinin ‘bu kadarı da olur mu?’ dedirten muhteşem buluşmasına tanık olmak mazhariyetine erişebilme hazzı. Veya bu türden heyecanlar, belki de bir mesleğin tarihini bilip de geleceği üzerine de kafa yorabilen ender insanlar için haz ve anlamın çakıştığı anlardır.
… Başbakan’ın BM toplantısından dönüşte uçağıyla Türkiye’ye getirdiği 1900 yıllık ve 200 kilo ağırlığındaki Herakles heykelinin üst parçasının Antalya Müzesi’ndeki alt parçasıyla buluşturulup, ayağa kaldırılması gerçekten de ‘görülesi’ özel anlardan biri. Herakles’in belden alt parçasını bulduğunda rahmetli Prof. Dr Jale İnan ve ekibinin yaşadığı ‘yakışıklı’ heyecanın ölçüsünü tahmin edemeyiz ama galiba Antalya Müzesi’nin şifreli kozmik deposunda özel yetkili uzmanlarca tek parça haline getirilen Herkül’ün yeni halini ilk gören kim varsa hepsinin sevincini paylaşabiliriz.”
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım duyguların şu haberle bir kez daha depreştiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz:
Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, 2010 yılında İsviçre’nin Cenevre Gümrüğü'nde ele geçirilen ve Cenevre Başsavcılığı makamınca yürütülen soruşturma sonucunda Türkiye'ye iade edilmesine 2015 yılında karar verilen Herakles Lahdi'nin ülkemize iadesinden önce Cenevre Üniversitesi’nde düzenlenen serginin açılış törenine katılmış. Türkiye'den yasadışı olarak çıkarılmış bütün kültür varlıklarının iadesi için girişimlerini sürdürdüklerini söyleyen Avcı, Suriye ve Irak gibi çatışma alanlarındaki kültür varlıklarının korunması konusunda da Interpol ve ICOM ile işbirliği yaptıklarını dile getirmiş. Lahit eylül ayında Antalya'ya getirilecekmiş.
“Türkiye’de onca siyasi ve ekonomik gündem varken; bir dolu üçüncü sayfa haberi üzerine insanlar tartışırken; sana ne Herakles lahdinden”, diye düşünenler olabilir. Cumhurbaşkanlığının olağanüstü titizlikle hazırlanmış olan medya mensuplarına verilen iftar yemeği ile ilgili atılmış bir tweet’e, “Zıkkımın kökünü yiyin!” diye cevap yazan ‘hikmet, iffet, cesaret; yani erdem ve adalet yoksunu’ insansı’ benzeri düşünenler olduğu gibi…
Bir ülkeyi ayakta tutan ve onu geleceğe taşıyan ne ekonomik gücüdür; ne adam başına düşen GSYH’si, ne de alt yapı yatırımları… Onu geleceğe sadece ve sadece kültür ve değerleri taşıyabilir… Gerisini arif olan anlar… Anlamayana da bir lafımız olmaz zaten…
Saffet Ulusoy iyi ki görmedi…
Meşhur laftır. Özellikle kurumsallaşma sürecini aile şirketi anlayışı ile birleştirmeyi başaramamış yarı feodal şirketler için söylerler: “Birinci kuşak kurar, yükseltir; ikinci kuşak tutar, korur; üçüncü kuşak batırır!”..
Haberi duyunca içim sızladı. Bu sefer iş, üçüncü kuşağa kalmamıştı…
Ulusoy markasını şanı ile şöhreti ile inşa etmiş olan, yakından tanıma fırsatı bulduğum rahmetli Saffet Ulusoy geldi aklıma… O ne vizyon, o ne çalışkanlık ve o ne değerlere bağlılık; aileyi sımsıkı bir arada tutma başarısı… Ölümüyle birlikte ailenin çözülmesine tanık olanlar, Saffet beyi keder ve hasretle yâd ederler…
Allahtan görmedi bugünleri. Görseydi ölmekten beter olurdu. Değerler sistemi üzerine nasıl titrediğini, muhafazakârlıkla modern dünya görüşünü nasıl bir arada yürütmeyi başardığını bizzat birlikte yaşayarak görenler kendisinden pek çok şey öğrenmişlerdir.
Of’taki minicik bir taşıma şirketi ile işe başlayıp başta rahmetli Cemal Ulusoy olmak üzere kardeşleriyle birlikte Türkiye’nin en saygın ve başarılı şirketler topluluğunu inşa etmiş olan Saffet Ulusoy’un amiral gemisi, Türkiye’nin en köklü yolcu taşıyan markası Ulusoy için mahkeme iflas kararı vermiş. Otobüslere, arsalara ve diğer taşınmazlara icra gelmiş. Yakında şirketin tasfiyesine başlanacakmış. Aile arasındaki bölünme sonrası, bünyesindeki bir başka efsane otobüs markası Varan’ı da barındıran Ulusoy Seyahat, Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski başkanı Haluk Ulusoy’da kalmıştı.
Yazık olmuş o dev markaya…