Biraz akıl, biraz izan lütfen…
22 Mart 2022 - Yeni Şafak
Mantık çok basit…
Yıllardır AK Parti, sonrasında da Cumhur İttifakı hükûmetleri diyor ki; “Devasa projelerin ön yatırım ve işletme giderlerinin toplamını devlet, Hazine’den karşılasın sonra da halka ücretsiz sunsun demek, milyonlarca insanın büyük bir iştiha ile kullandığı bu eserlerin hiçbirini yapamamak demektir. Bu nedenle Kamu Özel Sektör İş birliği (KÖİ) modellerine (Örn. Yap-İşlet-Devret) yöneliyoruz.”
Bilindiği üzere Hazine’nin bütün giderleri halktan alınan vergilerle karşılanıyor…
YİD sayesinde devlet, cebinden bir anda milyarlarca euro ya da dolar çıkmadan dev projelerin finanse edilmesini sağlıyor.
İhaleyi alan kuruluşa yapılacak geri ödeme, yıllara yayılıyor. Tesisin günlük kullanımı ile ilgili tahminde bulunuluyor. O tahmin içinde kalınırsa Hazine herhangi bir ödeme yapmıyor, altında kalınırsa aradaki farkı ödüyor.
Üstüne çıkılırsa da aradaki fark üzerinden bu kez Hazine’ye ödeme yapılıyor. Hatırlanacağı gibi İstanbul Havalimanı’nda, ilk işletme yılı için Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından garanti edilen 233,1 milyon avroluk Dış Hat Yolcu Gelirinin aşılması sonucu işletmeci İGA tarafından devlete 22,4 milyon euo tutarında ek ödeme yapılmıştı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu geçenlerde şöyle demişti; “Boğaziçi Köprüsü yapılırken Hazine’nin parası değil de KÖİ modeli kullanılsaydı, aynı zamanda Anadolu’ya da yatırım yapılabilirdi”…
Bakan Bey son derece haklı. O dönemde “Boğaz’a değil, Zap Suyu’na köprü yapılsın” diye nümayişlere katılanlardan biri de bendim… Şimdi bakıyorum da elimizdeki kaynağı tüketmek yerine, bu modele yönelseymişiz; hem Boğaziçi’ye köprü yapılırdı hem de Zap Suyu’na…
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bakmış ki; ortalık sağından solundan çekiştirip KÖİ modelini çarpıtmaya çalışanlarla dolu, bir açıklama yayınlamış… Ulaştırma sektöründe KÖİ ile yapılmış toplam 37,5 milyar dolarlık projelerin katkılarını sıralamış… Gayrî Safi Yurt içi Hasıla’ya 91 milyar dolar, Üretime 193 milyar dolar (TOPLAM 284 milyar dolar), İstihdama yıllık 156 bin kişi etki, bu KÖİ projeleriyle sağlanmış.
Bunlara ek, bir de tasarruflar var… Projeler sayesinde yıllık; 1,865 milyar dolar zamandan, 1,1 milyar dolar yakıttan, 5 milyon dolar çevreden olmak üzere toplamda 2,97 milyar dolar tasarruf sağlanıyormuş…
Yatırım bedelleri ortada, sağlanan etki ve faydaların bu bellerin kat be kat üstünde oldukları da…
Türkiye’nin dört bir yanına aynı anda, entegre biçimde yatırım yapma olanağı sağladıkları da çok açık…
Her ne kadar 1915 Çanakkale Köprüsü için yaptıkları gibi yanlış hesaplarla insanların akıllarını bulandırmaya çalışsalar da gerçekleri gizlemek pek de kolay değil… Bildiğiniz gibi Bakanlık, projenin 1,5 yıl erken bitirildiğini, böylece 622,5 milyon euro tasarruf edildiğini açıklamıştı.
“Aman bize buradan bir şey çıkar” diye üstüne atlayanlar da “Açılış erken yapıldıysa, işletme süresi de uzadı, firma durduk yere fazla para kazanacak, devlet zararda” diye ortalığı bulandırmaya çalıştılar…
Bakanlık da yılmadı; bir açıklama daha yaptı: “Projemiz, 2 Milyar 545 milyon avro yatırım tutarı ile tamamlanmıştır. Görevli şirket tarafından ödenen ‘Kamulaştırma bedeli’, ‘İşletme ve Ağır bakım maliyeti’ ile ‘Finans maliyeti’ de dâhil olmak üzere; Toplam hesaplanan (yaklaşık maliyet nominal değerlerle) 4 milyar 329 milyon avro iken; görevli şirkete devletin taahhüt ettiği garanti bedeli ise 3 milyar 796 milyon avrodur. Bu bedel, İşletme Süresinin erken başlamasına rağmen %12 daha azdır. Yani, iddia edilen zarar tamamen hayal ürünü ve iftiradır.”
Dolayısıyla bunun halktan yana bir çözüm yolu olduğunu göremeyenlerin belki zekâ düzeyinden değil ama aklından, izanından ve niyetinden şüphe etmek yerindedir…
Bunlar bugüne dek nelere karşı çıkmışlardı, şöyle bir hatırlayalım:
1. Köprü’ye … 2. Köprü’ye de … Hâliyle 3. Köprü’ye de … Avrasya Tüneli’ne ve pek tabii Marmaray’a… İstanbul Havalimanı, İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Osmangazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü’ne…
Tek tek saymasak, “Gelmiş geçmiş, büyük, hatta dev ölçekli, halka faydası da bu ölçekle doğru orantılı ne varsa” desek de olurmuş hani…
Yıllardır AK Parti, sonrasında da Cumhur İttifakı hükûmetleri diyor ki; “Devasa projelerin ön yatırım ve işletme giderlerinin toplamını devlet, Hazine’den karşılasın sonra da halka ücretsiz sunsun demek, milyonlarca insanın büyük bir iştiha ile kullandığı bu eserlerin hiçbirini yapamamak demektir. Bu nedenle Kamu Özel Sektör İş birliği (KÖİ) modellerine (Örn. Yap-İşlet-Devret) yöneliyoruz.”
Bilindiği üzere Hazine’nin bütün giderleri halktan alınan vergilerle karşılanıyor…
YİD sayesinde devlet, cebinden bir anda milyarlarca euro ya da dolar çıkmadan dev projelerin finanse edilmesini sağlıyor.
İhaleyi alan kuruluşa yapılacak geri ödeme, yıllara yayılıyor. Tesisin günlük kullanımı ile ilgili tahminde bulunuluyor. O tahmin içinde kalınırsa Hazine herhangi bir ödeme yapmıyor, altında kalınırsa aradaki farkı ödüyor.
Üstüne çıkılırsa da aradaki fark üzerinden bu kez Hazine’ye ödeme yapılıyor. Hatırlanacağı gibi İstanbul Havalimanı’nda, ilk işletme yılı için Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından garanti edilen 233,1 milyon avroluk Dış Hat Yolcu Gelirinin aşılması sonucu işletmeci İGA tarafından devlete 22,4 milyon euo tutarında ek ödeme yapılmıştı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu geçenlerde şöyle demişti; “Boğaziçi Köprüsü yapılırken Hazine’nin parası değil de KÖİ modeli kullanılsaydı, aynı zamanda Anadolu’ya da yatırım yapılabilirdi”…
Bakan Bey son derece haklı. O dönemde “Boğaz’a değil, Zap Suyu’na köprü yapılsın” diye nümayişlere katılanlardan biri de bendim… Şimdi bakıyorum da elimizdeki kaynağı tüketmek yerine, bu modele yönelseymişiz; hem Boğaziçi’ye köprü yapılırdı hem de Zap Suyu’na…
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bakmış ki; ortalık sağından solundan çekiştirip KÖİ modelini çarpıtmaya çalışanlarla dolu, bir açıklama yayınlamış… Ulaştırma sektöründe KÖİ ile yapılmış toplam 37,5 milyar dolarlık projelerin katkılarını sıralamış… Gayrî Safi Yurt içi Hasıla’ya 91 milyar dolar, Üretime 193 milyar dolar (TOPLAM 284 milyar dolar), İstihdama yıllık 156 bin kişi etki, bu KÖİ projeleriyle sağlanmış.
Bunlara ek, bir de tasarruflar var… Projeler sayesinde yıllık; 1,865 milyar dolar zamandan, 1,1 milyar dolar yakıttan, 5 milyon dolar çevreden olmak üzere toplamda 2,97 milyar dolar tasarruf sağlanıyormuş…
Yatırım bedelleri ortada, sağlanan etki ve faydaların bu bellerin kat be kat üstünde oldukları da…
Türkiye’nin dört bir yanına aynı anda, entegre biçimde yatırım yapma olanağı sağladıkları da çok açık…
Her ne kadar 1915 Çanakkale Köprüsü için yaptıkları gibi yanlış hesaplarla insanların akıllarını bulandırmaya çalışsalar da gerçekleri gizlemek pek de kolay değil… Bildiğiniz gibi Bakanlık, projenin 1,5 yıl erken bitirildiğini, böylece 622,5 milyon euro tasarruf edildiğini açıklamıştı.
“Aman bize buradan bir şey çıkar” diye üstüne atlayanlar da “Açılış erken yapıldıysa, işletme süresi de uzadı, firma durduk yere fazla para kazanacak, devlet zararda” diye ortalığı bulandırmaya çalıştılar…
Bakanlık da yılmadı; bir açıklama daha yaptı: “Projemiz, 2 Milyar 545 milyon avro yatırım tutarı ile tamamlanmıştır. Görevli şirket tarafından ödenen ‘Kamulaştırma bedeli’, ‘İşletme ve Ağır bakım maliyeti’ ile ‘Finans maliyeti’ de dâhil olmak üzere; Toplam hesaplanan (yaklaşık maliyet nominal değerlerle) 4 milyar 329 milyon avro iken; görevli şirkete devletin taahhüt ettiği garanti bedeli ise 3 milyar 796 milyon avrodur. Bu bedel, İşletme Süresinin erken başlamasına rağmen %12 daha azdır. Yani, iddia edilen zarar tamamen hayal ürünü ve iftiradır.”
Dolayısıyla bunun halktan yana bir çözüm yolu olduğunu göremeyenlerin belki zekâ düzeyinden değil ama aklından, izanından ve niyetinden şüphe etmek yerindedir…
Bunlar bugüne dek nelere karşı çıkmışlardı, şöyle bir hatırlayalım:
1. Köprü’ye … 2. Köprü’ye de … Hâliyle 3. Köprü’ye de … Avrasya Tüneli’ne ve pek tabii Marmaray’a… İstanbul Havalimanı, İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Osmangazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü’ne…
Tek tek saymasak, “Gelmiş geçmiş, büyük, hatta dev ölçekli, halka faydası da bu ölçekle doğru orantılı ne varsa” desek de olurmuş hani…