Boeing’in intihar uçuşu
14 Mart 2019 - Yeni Şafak
Teori diyor ki; ortada bir krizin var olup olmadığını anlamak için yapılacak ilk şey, hasar tespitidir. Hasarın büyüklüğüyle krizin büyüklüğü arasında düz orantı vardır.
Bu ne demektir?
Bu, ‘hasarın şiddeti’ ne kadarsa ‘kriz iletişimi’nin kapsamı ve boyutu da o düzeyde olmalıdır.
Önce hasar tespiti yapalım: Son altı ay içinde Boeing’in 737 MAX 8 modeli uçaklarından iki tanesi, kalkıştan dakikalar sonra düşüyor. Çeşitli uluslardan toplam 346 kişi hayatını kaybediyor. Önce Kenya, Endonezya, Çin ve Cayman Adaları, hemen ardında da Türkiye ve dünyanın pek çok ülkesi bu model uçakları hizmetten çektiklerini açıklıyorlar. Bu arada verdiği hızlı kararla elindeki 12 uçağı hizmetten alan Türk Hava Yolları’nı kutlamak lazım.
Boeing’in hisseleri bir anda çakılıyor. 22 milyar dolar civarında değer kaybediyor. Bugüne kadar, bu model uçaktan 350 adet satmış ve 4662 yeni sipariş almış olan Boeing ise yapa yapa şu açıklamayı yapıyor:
“Yolcu ve mürettebatın hayatını kaybettiğini öğrenmenin üzüntüsü içindeyiz. …ABD Ulusal Taşımacılık Güvenliği Kurulundan gelen talep üzerine ve onlara teknik yardım sağlamak amacıyla Boeing teknik ekibi hazır bekliyor.”
Ne bu?
Böyle kriz iletişimi olmaz. Buna yasak savma bile denemez. Alay eder gibi. Keşke tamamen sussalarmış. Boeing krizden dolayı değil, krizi ve iletişimini doğru düzgün yönetemediği için çakılacak.
Peki Boeing ne yapmalıydı?
Mardinli Ebru hanımı ayakta alkışladık
Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği’nin (TURYİD) düzenlediği 2. Global GastroEkonomi Zirvesi, örnek olması gereken başarı hikâyelerinin paylaşıldığı bir seminer serisi oldu.
Özellikle Şef Ebru Baybara Demir’in çalışmaları ve çabasıyla başardıkları beni çok etkiledi. Ebru hanım Mardinli bir ‘sosyal girişimci’. 2018 yılında dünyanın en önemli mutfak kültürü yarışmalarından kabul edilen “Bask Dünya Aşçılık Ödülleri”nde 140 şef arasından ikinci kez finale kalarak, dünyanın en iyi 10 şefinden biri seçilmiş.
Ebru hanım, konuşmalarımız ve yazılarımızda sıkça bahsettiğimiz ‘değer katma’nın ne demek olduğunun canlı bir örneği… Sadece şeflik becerileriyle kendini değil, sahiplendiği sosyal projelerle birlikte çalıştığı insanlar ve ülkemizin itibarını da yükseltiyor.
Ülkemize sığınan Suriyeli mülteci kadınların entegrasyonu için gastronomiyi araç olarak kullanan projeler yapan Baybara Demir, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Suriyeli mülteci kadınlarla yürüttüğü “Harran Gastronomi Projesi”nin eğitimcilerinden biri… Bu projeyle Suriyeli ve Türk kadınlardan oluşan 160 kişiye mutfak eğitimi verilmiş ve 108 kişinin istihdamı sağlanmış.
Ebru hanım şimdilerde, Mardin sınır bölgesinde, kadın işsizliğiyle mücadele etmek ve geleneksel çiftçilik tekniklerini koruyarak tarımı canlandırmak için “Topraktan Tabağa” adlı bir çalışma yapıyor…
Birleşmiş Milletler dışında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve yerel yönetimlerden aldığı destekleri sitayişle sayan Ebru hanımın, tohumlar konusunda ortaya koyduğu çalışmalar ise çok heyecan verici…
Mezopotamya’nın susuz ziraate uygun, orası burasıyla oynanmamış tohumlarını bu konuda eğittiği kadınlarla beraber keşfedip geliştiren Ebru hanım, Türkiye’nin zirai alanda kanayan yaralarından birine nasıl merhem olunabileceğinin de bir örneğini sergiliyor.
Türkiye’nin gelecek tasarımıyla ilgili zaman zaman olumsuz duygulara kapılan endişeli modernlere tavsiyem; TURYİD yönetiminden Ebru Baybara Demir’in konuşmasının video kaydını isteyip kare kare izlemeleri…
Belki o zaman bu ülkenin beka sorununu nasıl çözeceğini daha iyi anlayacaklardır.
Bu ne demektir?
Bu, ‘hasarın şiddeti’ ne kadarsa ‘kriz iletişimi’nin kapsamı ve boyutu da o düzeyde olmalıdır.
Önce hasar tespiti yapalım: Son altı ay içinde Boeing’in 737 MAX 8 modeli uçaklarından iki tanesi, kalkıştan dakikalar sonra düşüyor. Çeşitli uluslardan toplam 346 kişi hayatını kaybediyor. Önce Kenya, Endonezya, Çin ve Cayman Adaları, hemen ardında da Türkiye ve dünyanın pek çok ülkesi bu model uçakları hizmetten çektiklerini açıklıyorlar. Bu arada verdiği hızlı kararla elindeki 12 uçağı hizmetten alan Türk Hava Yolları’nı kutlamak lazım.
Boeing’in hisseleri bir anda çakılıyor. 22 milyar dolar civarında değer kaybediyor. Bugüne kadar, bu model uçaktan 350 adet satmış ve 4662 yeni sipariş almış olan Boeing ise yapa yapa şu açıklamayı yapıyor:
“Yolcu ve mürettebatın hayatını kaybettiğini öğrenmenin üzüntüsü içindeyiz. …ABD Ulusal Taşımacılık Güvenliği Kurulundan gelen talep üzerine ve onlara teknik yardım sağlamak amacıyla Boeing teknik ekibi hazır bekliyor.”
Ne bu?
Böyle kriz iletişimi olmaz. Buna yasak savma bile denemez. Alay eder gibi. Keşke tamamen sussalarmış. Boeing krizden dolayı değil, krizi ve iletişimini doğru düzgün yönetemediği için çakılacak.
Peki Boeing ne yapmalıydı?
- Olayın teknik araştırmasının derhâl başlatıldığını ve sonuçların şeffaflıkla paylaşılacağını açıklamalıydı.
- Üretimdeki uçakların derhâl gerekli kontroller için gerekli sürecin başlatıldığını söylemeliydi.
- Belli bir tarih vererek bu uçakların uçuş güvenliklerinin bir kez daha tamamlanarak piyasaya sürüleceğini bildirmeliydi.
- Hayatını kaybedenlere ve yakınlarına ödenecek tazminatın çok daha fazlasını kendisinin karşılayacağını söyleyebildi.
- Bundan sonra pilotaj hatası dışında her türlü arıza ya da kaza anında tüm sorumluluğu üstleneceğini ifade etmeliydi.
Mardinli Ebru hanımı ayakta alkışladık
Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği’nin (TURYİD) düzenlediği 2. Global GastroEkonomi Zirvesi, örnek olması gereken başarı hikâyelerinin paylaşıldığı bir seminer serisi oldu.
Özellikle Şef Ebru Baybara Demir’in çalışmaları ve çabasıyla başardıkları beni çok etkiledi. Ebru hanım Mardinli bir ‘sosyal girişimci’. 2018 yılında dünyanın en önemli mutfak kültürü yarışmalarından kabul edilen “Bask Dünya Aşçılık Ödülleri”nde 140 şef arasından ikinci kez finale kalarak, dünyanın en iyi 10 şefinden biri seçilmiş.
Ebru hanım, konuşmalarımız ve yazılarımızda sıkça bahsettiğimiz ‘değer katma’nın ne demek olduğunun canlı bir örneği… Sadece şeflik becerileriyle kendini değil, sahiplendiği sosyal projelerle birlikte çalıştığı insanlar ve ülkemizin itibarını da yükseltiyor.
Ülkemize sığınan Suriyeli mülteci kadınların entegrasyonu için gastronomiyi araç olarak kullanan projeler yapan Baybara Demir, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Suriyeli mülteci kadınlarla yürüttüğü “Harran Gastronomi Projesi”nin eğitimcilerinden biri… Bu projeyle Suriyeli ve Türk kadınlardan oluşan 160 kişiye mutfak eğitimi verilmiş ve 108 kişinin istihdamı sağlanmış.
Ebru hanım şimdilerde, Mardin sınır bölgesinde, kadın işsizliğiyle mücadele etmek ve geleneksel çiftçilik tekniklerini koruyarak tarımı canlandırmak için “Topraktan Tabağa” adlı bir çalışma yapıyor…
Birleşmiş Milletler dışında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve yerel yönetimlerden aldığı destekleri sitayişle sayan Ebru hanımın, tohumlar konusunda ortaya koyduğu çalışmalar ise çok heyecan verici…
Mezopotamya’nın susuz ziraate uygun, orası burasıyla oynanmamış tohumlarını bu konuda eğittiği kadınlarla beraber keşfedip geliştiren Ebru hanım, Türkiye’nin zirai alanda kanayan yaralarından birine nasıl merhem olunabileceğinin de bir örneğini sergiliyor.
Türkiye’nin gelecek tasarımıyla ilgili zaman zaman olumsuz duygulara kapılan endişeli modernlere tavsiyem; TURYİD yönetiminden Ebru Baybara Demir’in konuşmasının video kaydını isteyip kare kare izlemeleri…
Belki o zaman bu ülkenin beka sorununu nasıl çözeceğini daha iyi anlayacaklardır.