Bu filmi kaçıncı görüşümüz?..
12 KASIM 2011
İnanılır gibi değil... CHP’nin Mart ayında açıkladığı projesini, bedelli askerlik meselesindeki ses getiren yaklaşımlarını hatırlıyorsunuzdur... CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, parti olarak üzerinde özenle çalıştıkları tekliflerini, Eylül’de Meclis gündemine yeniden taşımışken bir diğer CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce dün çıkmış demiş ki: 'Şehitler varken bedelli askerlik olmaz'.
Hani o “Biraz daha açar mısınız?” diyen çok makul soruyu sorarak ayrıntı arayan gözlerle haberi okuduğunuzda şu cümleler karşınıza çıkıyor:
''Hükümet tarafından hazırlanan projeyi doğru bulmuyorum. Terör devam ederken, köylü, fakir fukara çocukları al bayrağa sarılıp ailelerine geri gelirken, böyle bir proje doğru bir proje değil. Bunu şu anda, şu aşamasıyla, bu haliyle doğru bulmuyorum.''
Bu filmi kaçıncı kez görüyoruz. “Parti içi demokrasi!” diye izah edilemeyecek boyutta bir kaos… İzahat da yine aynı: Bu görüş, sadece Muharrem İnce’yi bağlıyormuş. Parti Meclisi’nde görüşülmemişmiş. ‘Yalova milletvekili Muharrem İnce’ olarak söylüyormuşmuş.
İnce, pek çok kişi için neredeyse hayati önem taşıyan böylesi önemli bir konuyu parti içindeki asıl uzmanına, dolayısıyla Akif Hamzaçebi’ye bırakmayı da hiç aklından geçirmemiş demek ki. Akif Hamzaçebi, Eylül ayında bedelli askerlik konusunu yeniden gündeme getirdiklerini açıkladığı basın toplantısında Bülent Arınç’ın ”hükümetin gündeminde böyle bir konunun bugün olmadığını, yarın da olmayacağını” ifade ettiğini hatırlatarak ‘aktif muhalefetin’ nasıl yapılması gerektiğinin gayet yerinde bir örneğini vermişti.
İletişimde “3C” diye adlandırdığımız, üç İngilizce sözcüğün baş harflerinden oluşan (Creativity, Consistency, Continuity-Yaratıcılık, Tutarlılık, Süreklilik) bütünlüğünü ara ki bulasın...
Eskiden FB için sorardık. Onun yerini şimdilerde ana muhalefet aldı: “Ne olacak bu CHP’nin hali arkadaşlar?”
Türkiye’den böyle ‘marka çıkar’…
Üç meslek kuruluşu bir araya gelerek ülkemizdeki önemli bir soruna birlikte çözüm üretmek için birlikte hareket ediyorlar. İstanbul Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği (İDMİB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği, Sanayi Bakanlığı’nın da desteğini alarak 1. Ayakkabı Tasarım Yarışması’nı düzenliyorlar.
Sektör birlikleri için biraz geç kalmış ama çok yerinde bir çalışma. Ayakkabıda, deride, tekstilde ülke olarak 2023’teki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşılması arzulanıyorsa, bu alanlardaki gelecek tasarımının ‘ülkemizden çıkacak markalar’ üzerine kurulması şart görünüyor. Markalar ise malum, özgünlük temelinde inşa edilebiliyor… Ülkemizin sanayicisi de, nitelikli iş gücü de markalaşmanın önemini kavrama konusunda adımlar atıyor atmasına da, ısrarcı olup olmadıkları tartışılır. Doğru olanda ısrarcı olmaya ihtiyacımız var... Belki biraz meraka, derinlik kazanmaya, geleceği tasarlayıp bugünü ona göre yönetmeye…
Einstein noktayı koymuş: “Herhangi özel bir kabiliyetim yok. Sadece ateşi söndürülemeyen bir merakım var” (Ich habe keine besondere Begabung, sondern bin nur leidenschaftlich neugierig)… Meslekleri konusunda meraklı ve derinlik arayışı içinde olan bu sektörün geleceği için düşünen, dünyayı takip eden her alandaki öncülerinin, çalışanlarının yolu açık olsun. Ödüller 16 Kasım Çarşamba günü sahiplerini bulacakmış… Merakla izleyeceğiz…
Hani o “Biraz daha açar mısınız?” diyen çok makul soruyu sorarak ayrıntı arayan gözlerle haberi okuduğunuzda şu cümleler karşınıza çıkıyor:
''Hükümet tarafından hazırlanan projeyi doğru bulmuyorum. Terör devam ederken, köylü, fakir fukara çocukları al bayrağa sarılıp ailelerine geri gelirken, böyle bir proje doğru bir proje değil. Bunu şu anda, şu aşamasıyla, bu haliyle doğru bulmuyorum.''
Bu filmi kaçıncı kez görüyoruz. “Parti içi demokrasi!” diye izah edilemeyecek boyutta bir kaos… İzahat da yine aynı: Bu görüş, sadece Muharrem İnce’yi bağlıyormuş. Parti Meclisi’nde görüşülmemişmiş. ‘Yalova milletvekili Muharrem İnce’ olarak söylüyormuşmuş.
İnce, pek çok kişi için neredeyse hayati önem taşıyan böylesi önemli bir konuyu parti içindeki asıl uzmanına, dolayısıyla Akif Hamzaçebi’ye bırakmayı da hiç aklından geçirmemiş demek ki. Akif Hamzaçebi, Eylül ayında bedelli askerlik konusunu yeniden gündeme getirdiklerini açıkladığı basın toplantısında Bülent Arınç’ın ”hükümetin gündeminde böyle bir konunun bugün olmadığını, yarın da olmayacağını” ifade ettiğini hatırlatarak ‘aktif muhalefetin’ nasıl yapılması gerektiğinin gayet yerinde bir örneğini vermişti.
İletişimde “3C” diye adlandırdığımız, üç İngilizce sözcüğün baş harflerinden oluşan (Creativity, Consistency, Continuity-Yaratıcılık, Tutarlılık, Süreklilik) bütünlüğünü ara ki bulasın...
Eskiden FB için sorardık. Onun yerini şimdilerde ana muhalefet aldı: “Ne olacak bu CHP’nin hali arkadaşlar?”
Türkiye’den böyle ‘marka çıkar’…
Üç meslek kuruluşu bir araya gelerek ülkemizdeki önemli bir soruna birlikte çözüm üretmek için birlikte hareket ediyorlar. İstanbul Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği (İDMİB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği, Sanayi Bakanlığı’nın da desteğini alarak 1. Ayakkabı Tasarım Yarışması’nı düzenliyorlar.
Sektör birlikleri için biraz geç kalmış ama çok yerinde bir çalışma. Ayakkabıda, deride, tekstilde ülke olarak 2023’teki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşılması arzulanıyorsa, bu alanlardaki gelecek tasarımının ‘ülkemizden çıkacak markalar’ üzerine kurulması şart görünüyor. Markalar ise malum, özgünlük temelinde inşa edilebiliyor… Ülkemizin sanayicisi de, nitelikli iş gücü de markalaşmanın önemini kavrama konusunda adımlar atıyor atmasına da, ısrarcı olup olmadıkları tartışılır. Doğru olanda ısrarcı olmaya ihtiyacımız var... Belki biraz meraka, derinlik kazanmaya, geleceği tasarlayıp bugünü ona göre yönetmeye…
Einstein noktayı koymuş: “Herhangi özel bir kabiliyetim yok. Sadece ateşi söndürülemeyen bir merakım var” (Ich habe keine besondere Begabung, sondern bin nur leidenschaftlich neugierig)… Meslekleri konusunda meraklı ve derinlik arayışı içinde olan bu sektörün geleceği için düşünen, dünyayı takip eden her alandaki öncülerinin, çalışanlarının yolu açık olsun. Ödüller 16 Kasım Çarşamba günü sahiplerini bulacakmış… Merakla izleyeceğiz…