Bu iletişim kazası değil taammüden provokasyon
27 Ocak 2018 - Yeni Şafak
Alta alta yazarsanız manzara çok farklı boyutlara varabiliyor. Sadece bazılarını zihinlerde bıraktığı başlıklarla hatırlayıp sıralayacak olursak:
“Kontrollü darbe”
“20 Temmuz darbesi”
“Türkiye’de mal ve can güvenliği kalmamıştır. (Bir Alman dergisine verilen beyanat)
“Milletvekillerinin düşüncelerini özgürce ifade etmelerini engelleyemezsiniz!” (Türkiye’nin Güneydoğusu için Kürdistan tanımını kullanan bir HDP milletvekiline Meclis Başkanı’nın gösterdiği tepki üzerine verilen reaksiyon)
“Hükümetin yaptıkları doğru dahi olsa karşı çıkmalıyız. Çünkü seçmenimiz bize bunun için oy vermektedir”…
Ve nihayet:
“Özgür Suriye Ordusu’nun kaynağı El Kaide’dir!” (Ordumuzla omuz omuza ortak düşmana karşı savaşan ÖSO içi söylenmiş)…
Daha önceki tavır ve söylemler olmasa CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın bir TV programında ÖSO için söylediklerini, hele de “Oraları benden daha iyi kimse bilemez!” şeklindeki, megalomaninin sınırlarını zorlayan akıl almaz ‘tespitlerini’ bir tür gaf, ya da her çok konuşan siyasetçinin bir gün başına gelebilecek iletişimkazalarından biri olarak görmek mümkün olabilirdi.
Oysa mevcut durumda ve TV programlarına fikir ortaya koyması için değil ‘didişmesi’ için çağrıldığı izlenimini yaratan Öztürk beyin katıldığı diğer yayınlardaki tutumu da göz önüne alınırsa, ortada sehven yapılmış bir iletişim hatası değil, tam tersine ‘taammüden’ (Bilinçli bir biçimde, önceden tasarlayarak, bile bile, kasten) kullanılmış bir ifade olduğunu düşünmek için elimizde yeterince veri var herhalde. Yani ortada bir iletişim kazası yok… Taammüden yapılmış bir provokasyon var.
1950’den bu yana, yani Öztürk bey daha dünyaya gelmezden 20 yıl öncesinden beri tek başına iktidar yüzü görmemiş olan CHP’nin provokasyon ve agresyona başvurması siyasi iletişimin anlayış kulvarı içinde ele alınabilir. Ancak bu saldırganlığının düşmanla işbirliği yapıyormuş, ya da onun ekmeğine yağ sürüyormuş algısını uyandıracak boyutlar taşıması o kulvarın dışına çıkar, başka bir anlam taşımaya başlar…
Kemal beyin, CHP içinde endazeyi zaman zaman kaçıran Öztürk bey gibi birkaç sözcüsüne bir miktar ayar vermesinde yarar var sanki.
İDA’dan 98 ödül !..
İletişim neredeyse üretim kadar etkili ve önemli bir hale geldi. Bu alanda basit bir tanım şöyle: Reklam, bordo berelilerin harekâtı ise, tutundurma ve sağlamlaştırmanın, iş hedeflerine kilitlenmenin en etkili aracının da PR (halkla ilişkiler) olduğu kabul ediliyor.
Türkiye’de PR alanında bu süreçte örnek ve önder rol oynamaları beklenen iki çatı örgütü var. Biri PR profesyonellerinin bireysel olarak üye oldukları Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD), diğeri de iletişim danışmanlığı ajanslarının şirket olarak üye olabildikleri İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA)…
Bir de bunların dışında kalan, medya ilişkileriyle pek ilgili olmayan, daha çok üst yönetimle çalışan Marka, Stratejik İletişim, Pazarlama İletişimi danışmanları var.
TÜHİD’in Başkanlığını Gonca Karakaş hanım (Effect) yürütürken, İDA Başkanlığını Ergun Gümrah bey (Goodworks) üstlenmiş durumda. Her iki kuruluş da mesleğin gelişimi için ödüller ihdas etmekteler. TÜHİD ödüllerinin adı Altın Pusula’dır. Ona da başvurular başlamış. İDA’nın bu yıl ilkini dağıttığı ödüllerin adı da PRİDA…
Ödüller meselesi kıldan ince kılıçtan keskin bir konudur. Çok ciddî bir referans noktası olabilecekken, birden tersine dönüp sıradanlığa ve dostlar alışverişte görsün algısına hizmet edebilirler. Her iki derneğin de ödül adedini ve kimlere verileceği meselesini tespit ederken, özellikle burada, sözde ‘uluslararası’ olduğu iddia edilen, Türkiye’ye de her yıl en az 50-60 tanesi verilen Stevie Ödülleri örneğinde defalarca anlatmaya çalıştığımız ‘müptezellik’ (fazlalıkları nedeniyle değerinden kaybetme) durumuna düşmemeye çalışmalarında büyük yarar var.
PRİDA ödülleri geçen hafta sahiplerini buldu. İşte ilk kez verildiği için iş ve iletişim dünyasının önemsemesi gerektiğine inandığım PRİDA’dan bazı çarpıcı bilgiler:
Toplamda 98 ödül (!) dağıtılmış...
Kendilerine (bireyseller dahil) en çok ödül giden ilk 5 PR ajansı şöyle sıralanmış: Ünite İletişim 24, Excel İletişim ve Algı Yönetimi 14, Lobby İletişim Danışmanlığı12, Medyaevi İletişim Danışmanlığı 6, Tick Tock Boom 5.
37 İletişimciye de yılın profesyoneli ödülü verilmiş. Bu arkadaşlarımızın adları alfabetik sırayla şöyle:
Ahu İlhan B. Adato, Asiye Demir, Ayşegül Seferoğlu, Bengü Bozoğlu, Beyza Bürkev, Bike İmre, Buket Şenarıcı, Burçak Taşkın Yurdakul, Ceyda Savur, Çetin Kuru, Derya Güç, Derya Sarıkaya, Dilek Satır, Ebru Yunuslar, Ela Belül, Eli B. Adato, Emre Yurdakul, Esra Şirin, Gülkız Çakmaktaş, Hatice Kolcu, Lerna Asurluoğlu, Melek Aydın, Mert Aybar, Mine Tokatlı, Mustafa Katırcı, Mustafa Küçükbaş, Neslihan Dündar, Özge Sevük Topkaya, Özgür Yağcı, Özlem Köymen, Özlem Süngü Tilki, Reyhan Gündüz, Sevda Akıner, Sevgi Durmuş, Şenay Ören, Vedat Kırçiçek, Yalçın Aydın…
Bir de İletişim Ustası Ödülleri var. Toplam 9 kişi bu ödüle layık görülmüş: Bârika Göncü, Cengiz Turhan, Ercüment Şener, Figen İsbir, Işıl Arıdağ, Melek Manisalı, Necla Zarakol, Osman Arıdağ, Ünal Uzun.
PR’cı arkadaşları yürekten kutluyoruz. Bir kez daha belirtelim öküz altında buzağı aramak gerekirse, ödül adedi biraz fazla olduğundan ve fazla olanın (değer kaybına uğrayabileceği için) bazen yanlış olabileceğinden söz edebiliriz. Bu kadarcık güzellik hatası birinci yıl için kadı kızında da olur, derseniz; itiraz etmem. Aslolan başlamaktır.
“Kontrollü darbe”
“20 Temmuz darbesi”
“Türkiye’de mal ve can güvenliği kalmamıştır. (Bir Alman dergisine verilen beyanat)
“Milletvekillerinin düşüncelerini özgürce ifade etmelerini engelleyemezsiniz!” (Türkiye’nin Güneydoğusu için Kürdistan tanımını kullanan bir HDP milletvekiline Meclis Başkanı’nın gösterdiği tepki üzerine verilen reaksiyon)
“Hükümetin yaptıkları doğru dahi olsa karşı çıkmalıyız. Çünkü seçmenimiz bize bunun için oy vermektedir”…
Ve nihayet:
“Özgür Suriye Ordusu’nun kaynağı El Kaide’dir!” (Ordumuzla omuz omuza ortak düşmana karşı savaşan ÖSO içi söylenmiş)…
Daha önceki tavır ve söylemler olmasa CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın bir TV programında ÖSO için söylediklerini, hele de “Oraları benden daha iyi kimse bilemez!” şeklindeki, megalomaninin sınırlarını zorlayan akıl almaz ‘tespitlerini’ bir tür gaf, ya da her çok konuşan siyasetçinin bir gün başına gelebilecek iletişimkazalarından biri olarak görmek mümkün olabilirdi.
Oysa mevcut durumda ve TV programlarına fikir ortaya koyması için değil ‘didişmesi’ için çağrıldığı izlenimini yaratan Öztürk beyin katıldığı diğer yayınlardaki tutumu da göz önüne alınırsa, ortada sehven yapılmış bir iletişim hatası değil, tam tersine ‘taammüden’ (Bilinçli bir biçimde, önceden tasarlayarak, bile bile, kasten) kullanılmış bir ifade olduğunu düşünmek için elimizde yeterince veri var herhalde. Yani ortada bir iletişim kazası yok… Taammüden yapılmış bir provokasyon var.
1950’den bu yana, yani Öztürk bey daha dünyaya gelmezden 20 yıl öncesinden beri tek başına iktidar yüzü görmemiş olan CHP’nin provokasyon ve agresyona başvurması siyasi iletişimin anlayış kulvarı içinde ele alınabilir. Ancak bu saldırganlığının düşmanla işbirliği yapıyormuş, ya da onun ekmeğine yağ sürüyormuş algısını uyandıracak boyutlar taşıması o kulvarın dışına çıkar, başka bir anlam taşımaya başlar…
Kemal beyin, CHP içinde endazeyi zaman zaman kaçıran Öztürk bey gibi birkaç sözcüsüne bir miktar ayar vermesinde yarar var sanki.
İDA’dan 98 ödül !..
İletişim neredeyse üretim kadar etkili ve önemli bir hale geldi. Bu alanda basit bir tanım şöyle: Reklam, bordo berelilerin harekâtı ise, tutundurma ve sağlamlaştırmanın, iş hedeflerine kilitlenmenin en etkili aracının da PR (halkla ilişkiler) olduğu kabul ediliyor.
Türkiye’de PR alanında bu süreçte örnek ve önder rol oynamaları beklenen iki çatı örgütü var. Biri PR profesyonellerinin bireysel olarak üye oldukları Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD), diğeri de iletişim danışmanlığı ajanslarının şirket olarak üye olabildikleri İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği (İDA)…
Bir de bunların dışında kalan, medya ilişkileriyle pek ilgili olmayan, daha çok üst yönetimle çalışan Marka, Stratejik İletişim, Pazarlama İletişimi danışmanları var.
TÜHİD’in Başkanlığını Gonca Karakaş hanım (Effect) yürütürken, İDA Başkanlığını Ergun Gümrah bey (Goodworks) üstlenmiş durumda. Her iki kuruluş da mesleğin gelişimi için ödüller ihdas etmekteler. TÜHİD ödüllerinin adı Altın Pusula’dır. Ona da başvurular başlamış. İDA’nın bu yıl ilkini dağıttığı ödüllerin adı da PRİDA…
Ödüller meselesi kıldan ince kılıçtan keskin bir konudur. Çok ciddî bir referans noktası olabilecekken, birden tersine dönüp sıradanlığa ve dostlar alışverişte görsün algısına hizmet edebilirler. Her iki derneğin de ödül adedini ve kimlere verileceği meselesini tespit ederken, özellikle burada, sözde ‘uluslararası’ olduğu iddia edilen, Türkiye’ye de her yıl en az 50-60 tanesi verilen Stevie Ödülleri örneğinde defalarca anlatmaya çalıştığımız ‘müptezellik’ (fazlalıkları nedeniyle değerinden kaybetme) durumuna düşmemeye çalışmalarında büyük yarar var.
PRİDA ödülleri geçen hafta sahiplerini buldu. İşte ilk kez verildiği için iş ve iletişim dünyasının önemsemesi gerektiğine inandığım PRİDA’dan bazı çarpıcı bilgiler:
Toplamda 98 ödül (!) dağıtılmış...
Kendilerine (bireyseller dahil) en çok ödül giden ilk 5 PR ajansı şöyle sıralanmış: Ünite İletişim 24, Excel İletişim ve Algı Yönetimi 14, Lobby İletişim Danışmanlığı12, Medyaevi İletişim Danışmanlığı 6, Tick Tock Boom 5.
37 İletişimciye de yılın profesyoneli ödülü verilmiş. Bu arkadaşlarımızın adları alfabetik sırayla şöyle:
Ahu İlhan B. Adato, Asiye Demir, Ayşegül Seferoğlu, Bengü Bozoğlu, Beyza Bürkev, Bike İmre, Buket Şenarıcı, Burçak Taşkın Yurdakul, Ceyda Savur, Çetin Kuru, Derya Güç, Derya Sarıkaya, Dilek Satır, Ebru Yunuslar, Ela Belül, Eli B. Adato, Emre Yurdakul, Esra Şirin, Gülkız Çakmaktaş, Hatice Kolcu, Lerna Asurluoğlu, Melek Aydın, Mert Aybar, Mine Tokatlı, Mustafa Katırcı, Mustafa Küçükbaş, Neslihan Dündar, Özge Sevük Topkaya, Özgür Yağcı, Özlem Köymen, Özlem Süngü Tilki, Reyhan Gündüz, Sevda Akıner, Sevgi Durmuş, Şenay Ören, Vedat Kırçiçek, Yalçın Aydın…
Bir de İletişim Ustası Ödülleri var. Toplam 9 kişi bu ödüle layık görülmüş: Bârika Göncü, Cengiz Turhan, Ercüment Şener, Figen İsbir, Işıl Arıdağ, Melek Manisalı, Necla Zarakol, Osman Arıdağ, Ünal Uzun.
PR’cı arkadaşları yürekten kutluyoruz. Bir kez daha belirtelim öküz altında buzağı aramak gerekirse, ödül adedi biraz fazla olduğundan ve fazla olanın (değer kaybına uğrayabileceği için) bazen yanlış olabileceğinden söz edebiliriz. Bu kadarcık güzellik hatası birinci yıl için kadı kızında da olur, derseniz; itiraz etmem. Aslolan başlamaktır.