Bu ‘ışık’ her yanı aydınlatacaktır... Z Raporu - 01 Mart 2023
Yas tutmak, evet. Empati, evet. Tüm olanakları seferber ederek mağdur olanlara kalıcı, sürdürülebilir destek sağlamak, evet. Anlamak, afetzedelerin yanında olmak, işin olmazsa olmazı. Ancak…
Bir de ekonomik hayatın sürdürülebilirliği var. O durursa çok şey durur. Ne hikmetse pek az düşünce ve uygulama insanı işin bu yanına vurgu yapıyor. Korkuyorlar.
“Şehirlerimiz yerle bir olmuş. On binlerce insanımızı kaybetmişiz. Senin düşündüğüne bak” diye eleştiri yağmuruna tutulmaktan korkuyorlar. İşte bu nedenle Kahramanmaraşlı BLC Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu’nun açıklamaları hem çok cesurca hem de çok kıymetli.
“Halkın tüm ihtiyaçlarının karşılanması önceliktir” diyen Balcıoğlu, büyük bir sanayi kenti olan Kahramanmaraş’ın çok hızlı şekilde ayağa kalkması gerektiğinin altını çizmiş. Şöyle devam etmiş: “BLC Group olarak biz de diğer sanayicilerimiz de çok fazla çalışanımızı kaybettik. Öncelikle yaralarımızı saracağız, kaybettiğimiz canların aileleri için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Üretim tesisimiz çok fazla hasar almadı, alan yerleri sağlamlaştırıp, eksiklerimizi tamamlayıp sanıyorum Mart ayında üretime başlarız. Nisan ayında ise tam kapasite olarak işlerimize kaldığımız yerden devam edeceğimizi düşünüyorum.
Deprem felaketiyle birlikte anlaşmamızın olduğu birçok müşteri geçici süreyle mecburen başka tedarikçilerle çalışacak. İstihdam konusunda da zor bir süreç bizi bekliyor. Kahramanmaraş ülkemiz için önemli sanayi kentlerinden biri, depremden zarar gören diğer illerle birlikte Türkiye ekonomisinin %20’sini oluşturuyor. İstihdamı korumak için devletin, yabancı şirketlerin, sektörlerin ve sektör temsilcilerinin desteklerinin en üst düzeyde verilmesi gerekir diye düşünüyorum.”
Bu arada ülkemizin ekonomik açıdan hangi zorlukların üstesinden gelmesi gerektiği konusunda çeşitli rakamlar ileri sürülüyor.
JP Morgan sadece hasar zararı için 25 milyar dolarlık harcama öngörmüş. Morgan Stanley, doğrudan konut hasarına ilişkin maliyetin 24 milyar dolar civarında olacağını, ilave maliyetlerle hesabın 38 milyar doları bulabileceğini tahmin ediyormuş. TÜRKONFED, 10,5 milyar dolarlık GSYH kaybı, 3 milyar dolarlık işgünü kaybı hesaplamış. Konut ve diğer maliyetlerle birlikte toplam 84 milyar dolarlık harcama gerekeceğini söylemiş. Reuters’ın başvurduğu ekonomistler ise depremin GSYH’ye etkisini 0,6 - 2 puan arasında kayıp olarak ölçmüşler.
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin küçük sanayinin ‘tamamen yıkıldığını’ söylemiş. Çinçin şöyle devam etmiş: “Antakya’nın sanayi ihtiyaçlarını gideren yan sanayi işletmelerden 1.500’ünün 1.400’ü göçük altında kaldı. Yan sanayinin yeniden çalışması ve ayağa kalkması için hibe ve uzun vadeli kredi lazım. Yan sanayi olmadan ana sanayi ihtiyaçlarını gideremez. OSB’nin yüzde 95’i ayakta ama burada da insan kaynağı sıkıntısı var.”
İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, “Pek çok fabrika personelini kaybetti, yakınlarını kaybedenler, şehri terk edenler var. Bunların tekrar rayına girmesi zaman alacak” demiş.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu da kentteki tüm fabrikalarda zarar meydana geldiğini söylemiş. Sadıkoğlu durumu şöyle anlatmış: “Üretim ve ihracattaki düşüş oranı yüzde 100. İşçi bulmakta zorlanıyoruz. İşçiyi burada tutalım desek, barınma amaçlı konteynerler çok pahalı. Devletin küçük sanayicilere konteyner desteği vermesi gerekiyor ki çalışanlar tekrar Malatya’ya dönsün. Kalıcı konut olursa 1-2 ayda eskiye döneriz. Önce 2 yıl ödemesiz faizsiz kredi desteğiyle firmaların yeniden ayağa kalkması sağlanmalı. Tadilatlar için de destek gerekiyor. SGK konusunda da destek sağlanmalı ve gerekirse 1 yıl boyunca asgari ücret desteği verilmeli. Vergi ödemeleri de 1 yıl boyunca alınmamalı. Firmalarımızın çek-senet ödemeleri de var.”
Adıyaman OSB Başkanı Abdulkadir Çelenk, sanayinin durumu hakkında şunları söylemiş: “En az 4 bin kişilik konteyner kente ihtiyacımız var. Barınma sorunu çözülürse üretime başlarız. İşletmelere düşük faizli 2 yıl ödemesiz kredi desteği verilmesi de bu süreyi kısaltacaktır.”
Gaziantep OSB Başkanı Cengiz Şimşek: “Ufak çaplı hasarların yanında makinelerde arızalar meydana geldi. Şubat sonuna kadar düzeltip, Mart ayında, 6 Şubat öncesi kapasiteye ulaşmayı umut ediyoruz. Bankalardan pozitif ayrımcılığın yanında hibe ya da düşük faizli kredi destekleri işletmelerin yükünü azaltacaktır.”
Kilis Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sönmez, Kilis’in depremden etkilenen diğer illere göre daha iyi durumda olduğunu ve yıkılan fabrika bulunmadığını, bölgede elektrik olsa da doğalgaz verilemediği için üretim yapılamadığını belirtmiş.
Diyarbakır’da da yıkılan fabrika olmamış. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, “Sadece ağır hasarlı veya yıkılacak binaların altındaki işyerlerimiz var. OSB’lerimizde ya da büyük işletmelerimizde sorun yok” demiş. İşletmelerin önemli kısmı faaliyete başlamışlar. Başkan Kaya: “Faaliyete geçen işletmelerde yüzde 20 iş gücü kaybı, ayrıca mal tedariği sorunu var. İş-Kur bölgede yaşanacak iş gücü göçünün önüne geçebilir. İşletmelere faizsiz kredi desteği sağlanması gerekiyor.”
Adana Valisi Dr. Süleyman Elban, sanayi tesislerinde ise üretime engel olacak bir durum yaşanmadığını açıklamış. Osmaniye OSB Bölge Müdürü Musa Gönül de tesislerin yeniden çalışmaya başladığını, fabrikalarda sorun olmamasına karşın personel problemi yaşandığını açıklamış.
Kısmen etkilenen illerden Şanlıurfa ve Mersin’de de fabrikalarda önemli bir hasar meydana gelmediği belirtilmiş.
Tarih, Türkiye’nin ve ‘Anadolu irfanı’nın saramayacağı hiçbir yaranın olmadığını bize gösteriyor. Yeter ki vazifelerimize odaklanalım, hüzne değil…
Sık sık dile getirdiğimiz Kemal Tahir aforizmasını bir kez daha hatırlamakta yarar var: “Anadolu Türk'ünü, ruhunun derinlerinde acı çeken büyük insanlığıyla ölçmeli. Yolumuzu aydınlatacak şaşmaz ışık, bu acı çeken insanlığımızdır.”
Acı çeken Anadolu, büyük insanlığını şimdi bir kez daha gösteriyor. İşte böylece açığa çıkan ışık, zamanla her yanı aydınlatacaktır.
Bir de ekonomik hayatın sürdürülebilirliği var. O durursa çok şey durur. Ne hikmetse pek az düşünce ve uygulama insanı işin bu yanına vurgu yapıyor. Korkuyorlar.
“Şehirlerimiz yerle bir olmuş. On binlerce insanımızı kaybetmişiz. Senin düşündüğüne bak” diye eleştiri yağmuruna tutulmaktan korkuyorlar. İşte bu nedenle Kahramanmaraşlı BLC Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu’nun açıklamaları hem çok cesurca hem de çok kıymetli.
“Halkın tüm ihtiyaçlarının karşılanması önceliktir” diyen Balcıoğlu, büyük bir sanayi kenti olan Kahramanmaraş’ın çok hızlı şekilde ayağa kalkması gerektiğinin altını çizmiş. Şöyle devam etmiş: “BLC Group olarak biz de diğer sanayicilerimiz de çok fazla çalışanımızı kaybettik. Öncelikle yaralarımızı saracağız, kaybettiğimiz canların aileleri için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Üretim tesisimiz çok fazla hasar almadı, alan yerleri sağlamlaştırıp, eksiklerimizi tamamlayıp sanıyorum Mart ayında üretime başlarız. Nisan ayında ise tam kapasite olarak işlerimize kaldığımız yerden devam edeceğimizi düşünüyorum.
Deprem felaketiyle birlikte anlaşmamızın olduğu birçok müşteri geçici süreyle mecburen başka tedarikçilerle çalışacak. İstihdam konusunda da zor bir süreç bizi bekliyor. Kahramanmaraş ülkemiz için önemli sanayi kentlerinden biri, depremden zarar gören diğer illerle birlikte Türkiye ekonomisinin %20’sini oluşturuyor. İstihdamı korumak için devletin, yabancı şirketlerin, sektörlerin ve sektör temsilcilerinin desteklerinin en üst düzeyde verilmesi gerekir diye düşünüyorum.”
Bu arada ülkemizin ekonomik açıdan hangi zorlukların üstesinden gelmesi gerektiği konusunda çeşitli rakamlar ileri sürülüyor.
JP Morgan sadece hasar zararı için 25 milyar dolarlık harcama öngörmüş. Morgan Stanley, doğrudan konut hasarına ilişkin maliyetin 24 milyar dolar civarında olacağını, ilave maliyetlerle hesabın 38 milyar doları bulabileceğini tahmin ediyormuş. TÜRKONFED, 10,5 milyar dolarlık GSYH kaybı, 3 milyar dolarlık işgünü kaybı hesaplamış. Konut ve diğer maliyetlerle birlikte toplam 84 milyar dolarlık harcama gerekeceğini söylemiş. Reuters’ın başvurduğu ekonomistler ise depremin GSYH’ye etkisini 0,6 - 2 puan arasında kayıp olarak ölçmüşler.
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin küçük sanayinin ‘tamamen yıkıldığını’ söylemiş. Çinçin şöyle devam etmiş: “Antakya’nın sanayi ihtiyaçlarını gideren yan sanayi işletmelerden 1.500’ünün 1.400’ü göçük altında kaldı. Yan sanayinin yeniden çalışması ve ayağa kalkması için hibe ve uzun vadeli kredi lazım. Yan sanayi olmadan ana sanayi ihtiyaçlarını gideremez. OSB’nin yüzde 95’i ayakta ama burada da insan kaynağı sıkıntısı var.”
İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, “Pek çok fabrika personelini kaybetti, yakınlarını kaybedenler, şehri terk edenler var. Bunların tekrar rayına girmesi zaman alacak” demiş.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu da kentteki tüm fabrikalarda zarar meydana geldiğini söylemiş. Sadıkoğlu durumu şöyle anlatmış: “Üretim ve ihracattaki düşüş oranı yüzde 100. İşçi bulmakta zorlanıyoruz. İşçiyi burada tutalım desek, barınma amaçlı konteynerler çok pahalı. Devletin küçük sanayicilere konteyner desteği vermesi gerekiyor ki çalışanlar tekrar Malatya’ya dönsün. Kalıcı konut olursa 1-2 ayda eskiye döneriz. Önce 2 yıl ödemesiz faizsiz kredi desteğiyle firmaların yeniden ayağa kalkması sağlanmalı. Tadilatlar için de destek gerekiyor. SGK konusunda da destek sağlanmalı ve gerekirse 1 yıl boyunca asgari ücret desteği verilmeli. Vergi ödemeleri de 1 yıl boyunca alınmamalı. Firmalarımızın çek-senet ödemeleri de var.”
Adıyaman OSB Başkanı Abdulkadir Çelenk, sanayinin durumu hakkında şunları söylemiş: “En az 4 bin kişilik konteyner kente ihtiyacımız var. Barınma sorunu çözülürse üretime başlarız. İşletmelere düşük faizli 2 yıl ödemesiz kredi desteği verilmesi de bu süreyi kısaltacaktır.”
Gaziantep OSB Başkanı Cengiz Şimşek: “Ufak çaplı hasarların yanında makinelerde arızalar meydana geldi. Şubat sonuna kadar düzeltip, Mart ayında, 6 Şubat öncesi kapasiteye ulaşmayı umut ediyoruz. Bankalardan pozitif ayrımcılığın yanında hibe ya da düşük faizli kredi destekleri işletmelerin yükünü azaltacaktır.”
Kilis Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sönmez, Kilis’in depremden etkilenen diğer illere göre daha iyi durumda olduğunu ve yıkılan fabrika bulunmadığını, bölgede elektrik olsa da doğalgaz verilemediği için üretim yapılamadığını belirtmiş.
Diyarbakır’da da yıkılan fabrika olmamış. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, “Sadece ağır hasarlı veya yıkılacak binaların altındaki işyerlerimiz var. OSB’lerimizde ya da büyük işletmelerimizde sorun yok” demiş. İşletmelerin önemli kısmı faaliyete başlamışlar. Başkan Kaya: “Faaliyete geçen işletmelerde yüzde 20 iş gücü kaybı, ayrıca mal tedariği sorunu var. İş-Kur bölgede yaşanacak iş gücü göçünün önüne geçebilir. İşletmelere faizsiz kredi desteği sağlanması gerekiyor.”
Adana Valisi Dr. Süleyman Elban, sanayi tesislerinde ise üretime engel olacak bir durum yaşanmadığını açıklamış. Osmaniye OSB Bölge Müdürü Musa Gönül de tesislerin yeniden çalışmaya başladığını, fabrikalarda sorun olmamasına karşın personel problemi yaşandığını açıklamış.
Kısmen etkilenen illerden Şanlıurfa ve Mersin’de de fabrikalarda önemli bir hasar meydana gelmediği belirtilmiş.
Tarih, Türkiye’nin ve ‘Anadolu irfanı’nın saramayacağı hiçbir yaranın olmadığını bize gösteriyor. Yeter ki vazifelerimize odaklanalım, hüzne değil…
Sık sık dile getirdiğimiz Kemal Tahir aforizmasını bir kez daha hatırlamakta yarar var: “Anadolu Türk'ünü, ruhunun derinlerinde acı çeken büyük insanlığıyla ölçmeli. Yolumuzu aydınlatacak şaşmaz ışık, bu acı çeken insanlığımızdır.”
Acı çeken Anadolu, büyük insanlığını şimdi bir kez daha gösteriyor. İşte böylece açığa çıkan ışık, zamanla her yanı aydınlatacaktır.