Bu millet affetmez
17 Kasım 2022 - Yeni Şafak
Gönül ne isterdi?...
En ön saflarda muhalefetiyle, iktidarıyla ve yurt dışından davet edilen konuklarıyla kol kola girmiş, caddelere sığamayan 10 binlerce insanın, İstiklal Caddesi’nin başından sonuna yürüyüşüyle taçlandırılacak, terörü lanetleyen bir gösteri…
Oysa ne oldu?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bombalı saldırıyı düzenleyen teröristlerle ilgili şöyle dedi: “Elini kolunu sallayarak teröristler gelecek, İstanbul’a yerleşecek, fabrikada terörü nasıl gerçekleştireceğine dair çalışmalar yapacak, bombayı patlatacak ve birileri bunun hesabını vermeyecek. Olmaz. O sınır kapısından bunlar nasıl geçtiler?”
PKK inkâr etti diye terör örgütünün adını ağzına almayan siyasiler ile teröristleri “Kürt militanlar” olarak niteleyen The New York Times’ın dümen suyunda hareket eden ‘evrenselci-küreselci’ ecnebi Türk aydınlarından oluşan koro, neredeyse lafı “Saldırıyı seçim öncesi kendisine avantaj sağlamak isteyen AK Parti düzenledi” noktasına kadar getirdi…
“Ateşi ve ihaneti görmüş” bir milletin evlatları olarak, tabii ki PKK’nın işin içinde sivil halk olduğu için Batı’ya çektiği “Biz yapmadık” numarasını yemiyoruz.
1996-2016 arasında PKK, Türkiye genelinde 31 bombalı intihar saldırısı düzenlemiş. 80’i sivil 252 vatandaşımız hayatını kaybetmiş. Ankara Güvenpark’taki terörist saldırıda öldürülen 38 kişinin 37’si de sivilmiş…
Bu elim olaylar ifade edilirken asker-sivil ayrımı yapılması konusunda hassasiyet gösteren Mete Yarar kardeşimi anlıyorum… Mete haklıdır; hepsi vatan evladıdır. Hepsi candır, canımızdır. Asker, polis, jandarma, bizimki için kendi canını ortaya koyandır.
Ancak, “PKK sivil öldürmez” algısı oluşturmaya çalışanların maskesini düşürmek için halka yönelik eylemlerini ortaya dökmekte de yarar var.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne göre; 1984-2008 yılları arasında 6.482 askerimiz şehit olmuş.
Aynı tarihler arasında yaşamını kaybeden sivillerin sayısı ise 5.560 imiş.
PKK’nın Eruh’ta bayrak açtığı 1984 ile 2013 arasında 30 bin 576 sivil ve asker şehit verilmiş.
Hâl böyleyken son terör olayının faillerini 10 saatte yakalayan ve son bir yıl içinde 200’den fazla terör eylemi girişimini engelleyen kolluk kuvvetlerimizi ve Millî İstihbarat Teşkilatı’mızı kutlayıp devletimize kol kanat gireceklerine, yıllardır yaptıkları gibi devletimizi itibarsızlaştırarak emperyal güçlere ‘şirin’ görünmeye çalışanları bu millet affetmeyecektir.
Evet, hedef belli: Millî bağımsızlığını sürdüren, Türk Devletleri Teşkilatı ile yepyeni bir eksen oluşturan, bölgesini kalkındırmaya çalışan, dünyada hak ettiği yere gelmesi için dik duruşundan ‘vazgeçmeyen bir Türk devletini’ ortadan kaldırmak.
Bunu, Birinci Dünya Savaşı sonrasında başaramadılar. Atatürk’ün vefatından sonra yavaş yavaş Batı’ya kaydırılan ülkemizi hizaya getirmek için, kendi çıkarları doğrultusunda yürümeyen Menderes ve Özal’ı iktidardan uzaklaştırarak da başaramadılar. Gezi’de de başaramadılar. 17-25 Aralık’ta beceremediler. 15 Temmuz’da bir kez daha hüsrana uğradılar… 2018’den bu yana yürüttükleri finansal darbe girişimlerinden sonuç alamadılar…
Şimdilerde güneyimizde ‘terör devleti’ kurup batımızdaki Yunanistan’ı bize karşı kışkırtarak ve tüm bu çabalarında Türkiye’deki ‘belli muhalefet çevrelerini’ yanlarına çekerek Avrasya’ya hâkim olmak için yeni planlarını ortaya döküyorlar.
2023 seçimleri işe bunlar ile ‘millî irade’ arasında geçecektir. Bu millet bunları affetmez.
Gözümüze takılanlar…
En ön saflarda muhalefetiyle, iktidarıyla ve yurt dışından davet edilen konuklarıyla kol kola girmiş, caddelere sığamayan 10 binlerce insanın, İstiklal Caddesi’nin başından sonuna yürüyüşüyle taçlandırılacak, terörü lanetleyen bir gösteri…
Oysa ne oldu?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bombalı saldırıyı düzenleyen teröristlerle ilgili şöyle dedi: “Elini kolunu sallayarak teröristler gelecek, İstanbul’a yerleşecek, fabrikada terörü nasıl gerçekleştireceğine dair çalışmalar yapacak, bombayı patlatacak ve birileri bunun hesabını vermeyecek. Olmaz. O sınır kapısından bunlar nasıl geçtiler?”
PKK inkâr etti diye terör örgütünün adını ağzına almayan siyasiler ile teröristleri “Kürt militanlar” olarak niteleyen The New York Times’ın dümen suyunda hareket eden ‘evrenselci-küreselci’ ecnebi Türk aydınlarından oluşan koro, neredeyse lafı “Saldırıyı seçim öncesi kendisine avantaj sağlamak isteyen AK Parti düzenledi” noktasına kadar getirdi…
“Ateşi ve ihaneti görmüş” bir milletin evlatları olarak, tabii ki PKK’nın işin içinde sivil halk olduğu için Batı’ya çektiği “Biz yapmadık” numarasını yemiyoruz.
1996-2016 arasında PKK, Türkiye genelinde 31 bombalı intihar saldırısı düzenlemiş. 80’i sivil 252 vatandaşımız hayatını kaybetmiş. Ankara Güvenpark’taki terörist saldırıda öldürülen 38 kişinin 37’si de sivilmiş…
Bu elim olaylar ifade edilirken asker-sivil ayrımı yapılması konusunda hassasiyet gösteren Mete Yarar kardeşimi anlıyorum… Mete haklıdır; hepsi vatan evladıdır. Hepsi candır, canımızdır. Asker, polis, jandarma, bizimki için kendi canını ortaya koyandır.
Ancak, “PKK sivil öldürmez” algısı oluşturmaya çalışanların maskesini düşürmek için halka yönelik eylemlerini ortaya dökmekte de yarar var.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne göre; 1984-2008 yılları arasında 6.482 askerimiz şehit olmuş.
Aynı tarihler arasında yaşamını kaybeden sivillerin sayısı ise 5.560 imiş.
PKK’nın Eruh’ta bayrak açtığı 1984 ile 2013 arasında 30 bin 576 sivil ve asker şehit verilmiş.
Hâl böyleyken son terör olayının faillerini 10 saatte yakalayan ve son bir yıl içinde 200’den fazla terör eylemi girişimini engelleyen kolluk kuvvetlerimizi ve Millî İstihbarat Teşkilatı’mızı kutlayıp devletimize kol kanat gireceklerine, yıllardır yaptıkları gibi devletimizi itibarsızlaştırarak emperyal güçlere ‘şirin’ görünmeye çalışanları bu millet affetmeyecektir.
Evet, hedef belli: Millî bağımsızlığını sürdüren, Türk Devletleri Teşkilatı ile yepyeni bir eksen oluşturan, bölgesini kalkındırmaya çalışan, dünyada hak ettiği yere gelmesi için dik duruşundan ‘vazgeçmeyen bir Türk devletini’ ortadan kaldırmak.
Bunu, Birinci Dünya Savaşı sonrasında başaramadılar. Atatürk’ün vefatından sonra yavaş yavaş Batı’ya kaydırılan ülkemizi hizaya getirmek için, kendi çıkarları doğrultusunda yürümeyen Menderes ve Özal’ı iktidardan uzaklaştırarak da başaramadılar. Gezi’de de başaramadılar. 17-25 Aralık’ta beceremediler. 15 Temmuz’da bir kez daha hüsrana uğradılar… 2018’den bu yana yürüttükleri finansal darbe girişimlerinden sonuç alamadılar…
Şimdilerde güneyimizde ‘terör devleti’ kurup batımızdaki Yunanistan’ı bize karşı kışkırtarak ve tüm bu çabalarında Türkiye’deki ‘belli muhalefet çevrelerini’ yanlarına çekerek Avrasya’ya hâkim olmak için yeni planlarını ortaya döküyorlar.
2023 seçimleri işe bunlar ile ‘millî irade’ arasında geçecektir. Bu millet bunları affetmez.
Gözümüze takılanlar…
- 20 Kasım, BM Genel Kurulu tarafından “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”nin imzalandığı 1989 yılından beri Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyormuş. Bakalım Pazar günü kutlanacak bu ‘özel günde’ Taksim’deki bombalı saldırıda hayatını kaybeden 15 yaşındaki Yağmur Uçar ve 9 yaşındaki Ecrin Meydan’ın yaşam hakkını BM üyesi hangi ülkeler hatırlayacak… Çocuklarımıza ve tüm kaybettiklerimize Allah rahmet eylesin…
- İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen “26. İstanbul Tiyatro Festivali”nde bu hafta İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini’ye yer ayrılmış. ENKA Vakfı ‘yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru’ imiş. Eser, İş Sanat ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin desteğiyle sahnelenecekmiş. Algılama yönetimi, kötüye kullanımıyla meşhur olduğundan çoğunlukla ‘doğası gereği’ olumsuz bir kavrammış, uygulamaymış gibi anlaşılabiliyor. Oysa bu aynı zamanda “İtibarın da inşası ve yönetilmesidir” desek kavramın hakiki işlevi daha iyi kavranabilir. Eczacıbaşı, bu konudaki en başarılı örneklerden biridir. Spora ve İKSV ile sanata, kültüre uzun yıllardır süren destekleri sayesinde toplumdaki algılamasını ve itibarını son derece yüksek bir konuma taşıyarak orada tutmayı başarmakta.
- Yatırımcı İlişkileri Derneği tarafından düzenlenecek 11. TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Zirvesi’nin teması “Yeni Denge” imiş. 23 Kasım’daki etkinlikte TÜYİD Başkanı Aslı Selçuk ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül açılış konuşmalarını yapacaklarmış. Zirve’de şu oturumlar yer alacakmış: CEO Gözüyle, Sürdürülebilirlik, Yatırımcı İlişkilerinde Global Trendler ve Yatırımcı İlişkileri Gündeminde Neler Değişiyor? TÜYİD’in düzenlediği zirveleri önceki yıllarda izleme fırsatımız olmuştu. Finansın, iş dünyasının ustaları, düzenleyiciler ve uygulayıcılar için sundukları etkili diyalog imkânı sayesinde iş dünyasının kalbinin bir gün süreyle bu zirvelerde atması başarılmıştı. Bu sene için de beklentimiz yüksek…