Bu mudur? Evet budur!..
14 Kasım 2008 Akşam Gazetesi
Herkesin kazandığı, ses getiren büyük iletişim uygulamaları vardır. Yılda bir kere düzenlenen ve başarılı işadamlarının Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası'nı - Onursal Şef Gürer Aykal'ın desteği ile- yönettikleri konser işte o büyük iletişim uygulamalarından biridir.
Konserle ilgili geçen yıl, 'Ahmet Kocabıyık ve Rahmi Koç Bey'den sonra üçüncü yıl bu iş Bülent Eczacıbaşı'na yakışır' diye yazmıştım. Konsere sadece bu ukalalığı yaptığım için meyvelerini toplamaya gitmedim. Bu muhteşem girişimin mutlaka desteklenmesi gerektiğini düşündüğüm ve biraz da Borusan Holding Kurumsal İletişim Müdürü sevgili Şule Yücebıyık, davetiyeye çok içten özel bir not iliştirdiği için gittim... Ayrıca konser de çok iyiydi...
Orkestrayı yönetmek isteyenler belli bir miktar para ödüyorlar. Oluşan fon ile yetenekli ancak yeterli kaynağa sahip olmayan gençler destekleniyor.
Bu yıl da sahnede daha önce bu programdan yararlanmış bir genç vardı: Fagot sanatçısı Burak Özdemir... Mozart'ın Fagot konçertosunu çaldı. Sonra orkestra Gürer Aykal yönetiminde S. Prokofiev'in Romeo ve Juliet süitinden bazı bölümleri seslendirdi. Ve finalde sahneye Bülent Bey geldi. Her şey gibi bu işi de ciddiye aldığı, çok iyi hazırlandığı her halinden belliydi... Kendine ve topluma saygı duymak, medeni cesaret sahibi olmak böyle bir şey herhalde... Hani gençlerin deyişiyle: Bu mudur? Evet, budur!..
İşte size herkesin kazandığı bir iletişim projesi... İtibarlarına itibar katan Borusan, Eczacıbaşı (tam kadro üst yönetimleri oradaydı), müzisyenler, medya, izleyiciler ve destek bekleyen yetenekli gençler... Herkes kazandı... Pek çok işadamı vardı izleyiciler arasında. Bir tek siyasileri göremedim... Bütün dünyada bu tür toplum yararına olaylarda en ön sıraları doldururlar. Bizde siyasi rant yoksa uğramazlar pek. Belki seneye?..
Geçen yıl konserin DVD'sini çıkarmışlardı. Bu yıl da heyecanla bekleyeceğim. Gelecek yıl mı? Adaylarım arasında Ferit Şahenk birinci sırada. Bayan isteniyorsa (ki olmalı) Suzan Sabancı Dinçer... Bu yıl yapmamışlar yine; ancak gelecek yıl davetiyeler paralı olmalı. Örneğin, en az 1.000 YTL. Para aynı fona aktarılmalı... Smokin ve tuvalet şart olmalı. Yurtdışından ünlü sanatçılardan (örneğin Andrea Bocelli) bir parçalık destekleri sağlanmalı (hayır-hasenat için ücretsiz gelirler) böylece davetiye satışının şansı artırılmalı...
Bu kadar danışmanlık hizmet desteği yeter herhalde... Aslında hiç ihtiyaçları yok. Mükemmel bir iş çıkarmışlar.
Emeğini, aklını, yüreğini koyan herkesi kutluyorum...
//c
Bir 'oturmadır' gidiyor...
Dün sabah 09.25'te sahne aldık... Hey Group CEO'su ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı (eski TGSD Başkanı) Aynur Bektaş, GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Eczacıbaşı (Bülent Eczacıbaşı'nın kardeşinin kızı) ve bendeniz EDU Plus'un düzenlediği 7. Yönetim Zirvesi'nde bir oturumda buluştuk...
Türkçe'de şu oturmak fiilinin kullanımı ne kadar yaygındır değil mi?
n Müsaitseniz babamlar size oturmaya gelecekler
n Biz Gayrettepe'de oturuyoruz
n Patlıcan oturtma
n Patates oturtma
n Cumartesi anneleri oturma eylemi yaparlardı
n Oturduğun yerden ahkâm kesmek
n Oturduğu yerden para kazanmak
n Baban nerede? Kahvede oturuyor...
n Koydu mu oturtur...
n Kamil Bey'i yeni işe aldık; nerede oturacak? ('nerede çalışacak' değil hani, ille de oturacak...)
Mutlaka bundan çok daha fazla 'oturma' vardır. Ben de zaten dünkü oturumu yönetmeye çalıştım...
İki kadın yönetici de o kadar başarılılar ki ve ne demek istediklerini o kadar iyi anlatıyorlar ki, benim 'kolaylaştırıcılığıma' hiç ihtiyaçları yoktu aslında (moderatör için kolaylaştırıcı deniyormuş).
Konu şuydu: Yönetim taktikleri: Başarılı yönetici nasıl olunur ve temel özellikleri nelerdir? Bu kadar ayrıntılı başlığı çok kısa zamanda gayet iyi anlattılar... Kaçırdınızsa, zirve kayıtlarını bir ihtimal tutmuşlardır; EDU Plus'tan isteyin.
Herkesin kazandığı, ses getiren büyük iletişim uygulamaları vardır. Yılda bir kere düzenlenen ve başarılı işadamlarının Borusan İstanbul Flarmoni Orkestrası'nı - Onursal Şef Gürer Aykal'ın desteği ile- yönettikleri konser işte o büyük iletişim uygulamalarından biridir.
Konserle ilgili geçen yıl, 'Ahmet Kocabıyık ve Rahmi Koç Bey'den sonra üçüncü yıl bu iş Bülent Eczacıbaşı'na yakışır' diye yazmıştım. Konsere sadece bu ukalalığı yaptığım için meyvelerini toplamaya gitmedim. Bu muhteşem girişimin mutlaka desteklenmesi gerektiğini düşündüğüm ve biraz da Borusan Holding Kurumsal İletişim Müdürü sevgili Şule Yücebıyık, davetiyeye çok içten özel bir not iliştirdiği için gittim... Ayrıca konser de çok iyiydi...
Orkestrayı yönetmek isteyenler belli bir miktar para ödüyorlar. Oluşan fon ile yetenekli ancak yeterli kaynağa sahip olmayan gençler destekleniyor.
Bu yıl da sahnede daha önce bu programdan yararlanmış bir genç vardı: Fagot sanatçısı Burak Özdemir... Mozart'ın Fagot konçertosunu çaldı. Sonra orkestra Gürer Aykal yönetiminde S. Prokofiev'in Romeo ve Juliet süitinden bazı bölümleri seslendirdi. Ve finalde sahneye Bülent Bey geldi. Her şey gibi bu işi de ciddiye aldığı, çok iyi hazırlandığı her halinden belliydi... Kendine ve topluma saygı duymak, medeni cesaret sahibi olmak böyle bir şey herhalde... Hani gençlerin deyişiyle: Bu mudur? Evet, budur!..
İşte size herkesin kazandığı bir iletişim projesi... İtibarlarına itibar katan Borusan, Eczacıbaşı (tam kadro üst yönetimleri oradaydı), müzisyenler, medya, izleyiciler ve destek bekleyen yetenekli gençler... Herkes kazandı... Pek çok işadamı vardı izleyiciler arasında. Bir tek siyasileri göremedim... Bütün dünyada bu tür toplum yararına olaylarda en ön sıraları doldururlar. Bizde siyasi rant yoksa uğramazlar pek. Belki seneye?..
Geçen yıl konserin DVD'sini çıkarmışlardı. Bu yıl da heyecanla bekleyeceğim. Gelecek yıl mı? Adaylarım arasında Ferit Şahenk birinci sırada. Bayan isteniyorsa (ki olmalı) Suzan Sabancı Dinçer... Bu yıl yapmamışlar yine; ancak gelecek yıl davetiyeler paralı olmalı. Örneğin, en az 1.000 YTL. Para aynı fona aktarılmalı... Smokin ve tuvalet şart olmalı. Yurtdışından ünlü sanatçılardan (örneğin Andrea Bocelli) bir parçalık destekleri sağlanmalı (hayır-hasenat için ücretsiz gelirler) böylece davetiye satışının şansı artırılmalı...
Bu kadar danışmanlık hizmet desteği yeter herhalde... Aslında hiç ihtiyaçları yok. Mükemmel bir iş çıkarmışlar.
Emeğini, aklını, yüreğini koyan herkesi kutluyorum...
//c
Bir 'oturmadır' gidiyor...
Dün sabah 09.25'te sahne aldık... Hey Group CEO'su ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı (eski TGSD Başkanı) Aynur Bektaş, GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Eczacıbaşı (Bülent Eczacıbaşı'nın kardeşinin kızı) ve bendeniz EDU Plus'un düzenlediği 7. Yönetim Zirvesi'nde bir oturumda buluştuk...
Türkçe'de şu oturmak fiilinin kullanımı ne kadar yaygındır değil mi?
n Müsaitseniz babamlar size oturmaya gelecekler
n Biz Gayrettepe'de oturuyoruz
n Patlıcan oturtma
n Patates oturtma
n Cumartesi anneleri oturma eylemi yaparlardı
n Oturduğun yerden ahkâm kesmek
n Oturduğu yerden para kazanmak
n Baban nerede? Kahvede oturuyor...
n Koydu mu oturtur...
n Kamil Bey'i yeni işe aldık; nerede oturacak? ('nerede çalışacak' değil hani, ille de oturacak...)
Mutlaka bundan çok daha fazla 'oturma' vardır. Ben de zaten dünkü oturumu yönetmeye çalıştım...
İki kadın yönetici de o kadar başarılılar ki ve ne demek istediklerini o kadar iyi anlatıyorlar ki, benim 'kolaylaştırıcılığıma' hiç ihtiyaçları yoktu aslında (moderatör için kolaylaştırıcı deniyormuş).
Konu şuydu: Yönetim taktikleri: Başarılı yönetici nasıl olunur ve temel özellikleri nelerdir? Bu kadar ayrıntılı başlığı çok kısa zamanda gayet iyi anlattılar... Kaçırdınızsa, zirve kayıtlarını bir ihtimal tutmuşlardır; EDU Plus'tan isteyin.