Bu ne subjektivist bir uçuştur…
19 Mayıs 2018 - Yeni Şafak
Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümeti ve seçim sistemi turnusol kâğıdı net işaretler verircesine çalışıyor… Eskiden olsa küçük partilerin esamisi okunmazdı. Oysa şimdilerde ortalıktalar. Hatta bir iki milletvekili kapma ihtimalleri bile var. Herkes rengini belli etmeye başladı…
CHP hepsine birden Cumhurbaşkanlığı Yardımcılıkları vereceğini açıkladı… Oysa bu anayasa değişikliğiyle getirilmek istenenlerin demokratik olmadığını söyleyip durmuyorlar mıydı? Eski sistemle seçime girseydi Meclis’in ancak ziyaretçisi olabilecek Sayın Temel Karamollaoğlu, şimdilerde, gerçekleşmesi pek zayıf bir olasılık olsa da Bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmayı ve partisinden bir-iki kişinin Milletvekili olmasını en azından hayal edebiliyor…
Aynı hayal HDP için geçerli… CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce açıkladılar. Eğer kendilerini desteklerlerse bir Cumhurbaşkanı Yardımcılığı da kendilerine bahşedilecek, bu şekilde PKK – PYD – Kandil – İmralı sempatizanı bir kişi devletin en üst kademelerinden birinde görev alacaktır…
Tabii duruma göre CHP, HDP’ye bir iki bakanlık da verebilir…
Turnusol kâğıdı bildiğiniz gibi bir sıvının asit mi yoksa baz ortamında mı olduğunu gösterir. Bu seçimler de kimin millî bütünlük ve bağımsızlıktan yana, kimin bunlardan uzak olduğuna işaret etmektedir…
Bir de sübjektivizmin tavan yaptığı günlerden geçiyoruz… Kemal Kılıçdaroğlu, %60’ın altına inmeyiz, diyordu. Şimdi aynı hüsnükuruntu içine düşmüş olan Karamollaoğlu da tarihe geçecek tahminlerde bulunmuş.
“Aç tavuk kendisini arpa ambarında sanırmış” sözünü hatırlatan açıklamaları (Cumhuriyet ve ondan alıntı yapan T24’e göre) şöyle:
"AKP’nin en düşük oy alması halinde yüzde 24’ü var. 24’ün yanında yüzde 8’lik bir seçmen daha var. Bunlar da oylarını AKP’ye veriyor ama sorgulamaya başlamış. Halen AKP’den vazgeçmiş değiller ama ülkedeki gelişmelere de başka partilerin ne dediklerine de bakıyorlar.
Bunların üzerine de bir 6 puan koyulması gerekiyor. Bunları da koyduğumuzda AKP’nin oyu yüzde 38’lerde seyrediyor demektir. Benim gördüğüm tablo da AKP’nin yüzde 38’lerde olduğunu gösteriyor. İttifakta MHP’den yüzde 4-5-6 gibi bir oy gelebilir. MHP’den de gelebilecek bu oyla AKP-MHP ittifakının yüzde 42-44 bandında bir oyu görülüyor.
İktidar ve muhalefet blokları olarak baktığımızda parlamento seçimlerinde yüzde 45-55 gibi muhalefetin üstünlüğünde görülüyor. Ben HDP’nin de baraj sorunu olmadığını düşünüyorum. Bu durumda muhalefetin iktidara 10 puan fark atmasıyla Meclis’te önemli bir üstünlük sağlayacağını görüyorum. O yüzden ben muhalefet olarak hedefi yüzde 60 olarak koyduğumu açıkladım.”
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağına kesin gözüyle bakan Temel bey, kendisinin ikinci turda ciddî bir şansı olduğuna inanıyor ve Kılıçdaroğlu’nu, çok yapıcı ve çözüm odaklı bulduğunu ifade ederek kendisine hayranlığını dile getiriyor…
Hani “Ey yüce Allahım sen benim aklıma mukayyet ol!” diye bir yakarış vardır… Bu sübjektivist uçuşlar bana işte o yakarışı hatırlatır oldu…
Cumhuriyet neden gençliğe emanet?..
Bugün 19 Mayıs… Rahmetli Halit Refiğ üstat ile neredeyse her 19 Mayıs’ta dönüp dolaşıp aynı konunun sohbetini yapardık: “Atatürk Cumhuriyet’i neden polise, askere, devlet memurlarına, siyasîlere değil de Türk gençliğine emanet etmiştir?”
Pek çok farklı açı çıkardı ortaya. En olmayacak cevap da tabii ki şuydu: “Atatürk her toplum kesimi için bir iki kelam etmiştir… Bu da gençliğe düşmüş olan kısmı olabilir.” Hangi aklı selim sahibi veya Atatürk ile ilgili bir iki de olsa kitap okumuş, hakkında bilgi edinmiş herhangi bir vatandaş bu yanıta inanırdı ki?
Benim en çok aklıma yatan, beğendiğim çözümleme mülkiyetle ilgili olanıydı… Gençliğin mülkiyet duygusu henüz tam teşekkül etmemişti. Kaybedecek şeyleri yoktu… Maneviyat maddiyatın önündeydi… Bu nedenle Cumhuriyet gibi hayli soyut bir değeri savunması için gerekli olan Atatürk’ün ‘damarlarındaki asil kan’ diye tanımladığı manevi gücü elinde tutuyordu…
Nitekim haklı çıkmıştır Atatürk… Cumhuriyet ne zaman sıkıntıya düşse, gençlik ortaya çıkmıştır cesaret ve özveriyle…
Batıdan kopyala yapıştır alınan, bize uymayan Y kuşağı tahlillerine falan bakmayın siz…
Gençliğin toplumsal sıkışma anlarındaki reaksiyonuna bakın… 15 Temmuz gibi… Dünkü miting gibi…
Tüm gençliğin bayramını kutluyorum.
CHP hepsine birden Cumhurbaşkanlığı Yardımcılıkları vereceğini açıkladı… Oysa bu anayasa değişikliğiyle getirilmek istenenlerin demokratik olmadığını söyleyip durmuyorlar mıydı? Eski sistemle seçime girseydi Meclis’in ancak ziyaretçisi olabilecek Sayın Temel Karamollaoğlu, şimdilerde, gerçekleşmesi pek zayıf bir olasılık olsa da Bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmayı ve partisinden bir-iki kişinin Milletvekili olmasını en azından hayal edebiliyor…
Aynı hayal HDP için geçerli… CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce açıkladılar. Eğer kendilerini desteklerlerse bir Cumhurbaşkanı Yardımcılığı da kendilerine bahşedilecek, bu şekilde PKK – PYD – Kandil – İmralı sempatizanı bir kişi devletin en üst kademelerinden birinde görev alacaktır…
Tabii duruma göre CHP, HDP’ye bir iki bakanlık da verebilir…
Turnusol kâğıdı bildiğiniz gibi bir sıvının asit mi yoksa baz ortamında mı olduğunu gösterir. Bu seçimler de kimin millî bütünlük ve bağımsızlıktan yana, kimin bunlardan uzak olduğuna işaret etmektedir…
Bir de sübjektivizmin tavan yaptığı günlerden geçiyoruz… Kemal Kılıçdaroğlu, %60’ın altına inmeyiz, diyordu. Şimdi aynı hüsnükuruntu içine düşmüş olan Karamollaoğlu da tarihe geçecek tahminlerde bulunmuş.
“Aç tavuk kendisini arpa ambarında sanırmış” sözünü hatırlatan açıklamaları (Cumhuriyet ve ondan alıntı yapan T24’e göre) şöyle:
"AKP’nin en düşük oy alması halinde yüzde 24’ü var. 24’ün yanında yüzde 8’lik bir seçmen daha var. Bunlar da oylarını AKP’ye veriyor ama sorgulamaya başlamış. Halen AKP’den vazgeçmiş değiller ama ülkedeki gelişmelere de başka partilerin ne dediklerine de bakıyorlar.
Bunların üzerine de bir 6 puan koyulması gerekiyor. Bunları da koyduğumuzda AKP’nin oyu yüzde 38’lerde seyrediyor demektir. Benim gördüğüm tablo da AKP’nin yüzde 38’lerde olduğunu gösteriyor. İttifakta MHP’den yüzde 4-5-6 gibi bir oy gelebilir. MHP’den de gelebilecek bu oyla AKP-MHP ittifakının yüzde 42-44 bandında bir oyu görülüyor.
İktidar ve muhalefet blokları olarak baktığımızda parlamento seçimlerinde yüzde 45-55 gibi muhalefetin üstünlüğünde görülüyor. Ben HDP’nin de baraj sorunu olmadığını düşünüyorum. Bu durumda muhalefetin iktidara 10 puan fark atmasıyla Meclis’te önemli bir üstünlük sağlayacağını görüyorum. O yüzden ben muhalefet olarak hedefi yüzde 60 olarak koyduğumu açıkladım.”
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağına kesin gözüyle bakan Temel bey, kendisinin ikinci turda ciddî bir şansı olduğuna inanıyor ve Kılıçdaroğlu’nu, çok yapıcı ve çözüm odaklı bulduğunu ifade ederek kendisine hayranlığını dile getiriyor…
Hani “Ey yüce Allahım sen benim aklıma mukayyet ol!” diye bir yakarış vardır… Bu sübjektivist uçuşlar bana işte o yakarışı hatırlatır oldu…
Cumhuriyet neden gençliğe emanet?..
Bugün 19 Mayıs… Rahmetli Halit Refiğ üstat ile neredeyse her 19 Mayıs’ta dönüp dolaşıp aynı konunun sohbetini yapardık: “Atatürk Cumhuriyet’i neden polise, askere, devlet memurlarına, siyasîlere değil de Türk gençliğine emanet etmiştir?”
Pek çok farklı açı çıkardı ortaya. En olmayacak cevap da tabii ki şuydu: “Atatürk her toplum kesimi için bir iki kelam etmiştir… Bu da gençliğe düşmüş olan kısmı olabilir.” Hangi aklı selim sahibi veya Atatürk ile ilgili bir iki de olsa kitap okumuş, hakkında bilgi edinmiş herhangi bir vatandaş bu yanıta inanırdı ki?
Benim en çok aklıma yatan, beğendiğim çözümleme mülkiyetle ilgili olanıydı… Gençliğin mülkiyet duygusu henüz tam teşekkül etmemişti. Kaybedecek şeyleri yoktu… Maneviyat maddiyatın önündeydi… Bu nedenle Cumhuriyet gibi hayli soyut bir değeri savunması için gerekli olan Atatürk’ün ‘damarlarındaki asil kan’ diye tanımladığı manevi gücü elinde tutuyordu…
Nitekim haklı çıkmıştır Atatürk… Cumhuriyet ne zaman sıkıntıya düşse, gençlik ortaya çıkmıştır cesaret ve özveriyle…
Batıdan kopyala yapıştır alınan, bize uymayan Y kuşağı tahlillerine falan bakmayın siz…
Gençliğin toplumsal sıkışma anlarındaki reaksiyonuna bakın… 15 Temmuz gibi… Dünkü miting gibi…
Tüm gençliğin bayramını kutluyorum.