Burun direğini sızlatan gerçeğin ta kendisi
24 Aralık 2016 - Yeni Şafak
“Kar yağmaya başladı. Zaten yaştık, çamurluyduk, ıslaktık, kanlıydık. Teröristler sustu bir ara. Onlar susunca biz de sustuk. Zaten tepeyi tutmuş, artık elimizde kalsın diye savunuyorduk. Bir de çok geniş, tüm alanı tutmak çok zor. Herkes bir yerde, çatışmalar devam ediyor. Özellikle az kişiyiz, zaten sızma yaptık, uçtayız, kalplerine saplanmışız, bir de sızma az kişiyle yapılır, hâlâ sızmanın o safhasındayız. Üstüne bir de her taraf ev, her evden ateş geliyor. Ortalık bir kez daha kızılca kıyamet. Bir de kar yağışı. Pus. Ve bir bombalı araç çıktı. Aramıza daldı. Sonra iki boğuk patlama daha. 10 şehit, 20 yaralı. Tabur komutanımız, canımız, binbaşımız da şehit oldu."
El Bab'ın hakim tepesi olan Akil Dağı'nda DEAŞ’ı yerle bir eden Mehmetçik’in o gece yaşadıklarından sadece birkaç an’a dair bu iç döküşü, güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Facebook hesabından paylaşmış.
Fırat Kalkanı Harekâtı’na ilişkin haberleri ekranlardan izliyoruz ama askerimizin kendi dilinden olup biteni duymak çok farklı bir etki yapıyor insanda. Birden yaşananlar görselleşiveriyor.
Sonra hem geçmişte hem de bugün Türkiye’nin radikal İslamcı gruplara, teröristlere arka çıktığı yalanına inanan, inanmakla kalmayıp yalanı sahiplenmeyi sürdüren, çevremizdeki o her daim nörotik düzeyde ‘endişeli’, her daim ‘modern’ ‘muhalif’lere (!) bakıyorum. Bu zevatı, arka çıkıldığı iddia edilen teröristlere karşı savaşan Mehmetçik’lerin duygu ve düşünceleri ilgilendiriyor mu acaba?
Yaş, çamurlu, ıslak, kanlı ve kar altındalar…
Kimin kime arka çıktığını, kimin kimlerin -bilerek ya da bilmeyerek- dümen suyuna girdiğini bu millet görüyor.
Yılın PR olayı…
Uzmanlığımız hasbelkader iletişimle ilgili ya; bu alanda ders niteliğindeki büyük girişimler hemen dikkatimizi çekiyor. Perşembe akşamı düzenlenen Futbol Etkinliği gibi… Bize sorarsanız, 15 Temmuz iletişiminden sonra 2016’nın en iyi PR çalışmasıdır…
Yollar tıkalı olduğu için benim gibi pek çok kişi de işine evine gitmek üzere kilometrelerce yürümek durumunda kaldı. Çekilen sıkıntılara fazlasıyla değdi aslında. Vodafone Arena’daki Şehitlere Saygı Yıldızlar Karması maçı, ardında bıraktığı duygular, hüzün ve hayranlık... Yıllarca unutulamayacak.
Fikir Federasyon’dan çıkmış… Cumhurbaşkanlığına arz edilmek üzere Mustafa Varank’a söz edilmiş. Oradan makamın yetkililerine, sonra da sayın Cumhurbaşkanına arz edilmiş… O da hemen vermiş onayı.
Bütün bu süreç ve diğer hazırlıklar birkaç gün içinde tamamlanmış ve toplumsal duyarlılığın bir kanıtı olarak o buz gibi havada tribünler dolmuş. Sadece stada gelenler üzerinde değil, olayı TV’lerden izleyen vicdan sahibi tüm ülke insanı nezdinde ortak ruhî şekillenmenin zirve yaptığı muhteşem bir buluşma…
İletişimin tüm ince kurallarının bir bir uygulandığı bu stratejik çalışma için tüm katma değer getiren tarafları kutluyoruz…
Paranın ahlâka egemenliği…
Obama’yı tanımak ne kadar önemliyse Trump’ı tanımak da o kadar önemli. Karakter özellikleri, kürsü önündeki bireysel duruşu, bacaklarını masanın üzerine uzatıp kaykılarak oturuşu, çatlar ve çatlatırcasına özgüvenli açıklamaları, yanısıra aile ilişkilerini ortaya koyan sıcak Beyaz Ev halleriyle toplamda bir Obama portresi sunuldu tüm dünyaya. Oysa tahmin edilebileceği gibi Wall Street’i, Pentagon’u, NSA’i, CIA’i, Obama adına Amerika Birleşik Şirketleri’nin (ABŞ) gelecek stratejilerini kendisinden çok önce zaten oluşturmuştu. Bu gerçek, bizi Obama’nın gerçek kişiliğinden elbette daha çok ilgilendiriyor.
Şimdi Trump için bir portre senaryosu yazılmış ve onu da ‘kendine özgü’ huylarından yola çıkarak, Obama’dan çok farklı ve ne yapacağı önceden kestirilemeyen bir Başkan olarak lanse etmeye çoktan başladılar. Şu habere gülümsememek elde mi?
“Donald Trump’tan çok ilginç ‘bıyık’ kararı… Trump’ın Dışişleri Bakanlığı için adaylardan biri olan John Bolton’ı fırça bıyıklı olduğu için tercih etmediği belirtildi.”
Haber Independent’da yayınlanmış. Başkan’ın çevresindekilerden biri, “Donald bu tip bıyıkları pek sevmez. Ona yakın olan kişilerin hiçbirinde bu tarz bıyık ve sakal görebileceğinizi düşünmüyorum.” demiş.
Şu habere ise hiç gülmedik:
“Trump'ın ekonomi yönetimine kamu tecrübesi bulunmayan ‘iş adamı dostlarını’ seçmesi ülkede tartışmalara neden oldu.”
Hazine Bakanlığı’na, eğer adaylığı Senato’da onaylanırsa finans devi Goldman Sachs’ın eski ortağı Steven Mnuchin getirilecekmiş. (2008 küresel finans kriz ortamındaki rolü hafızalardan çıkmış değil. Kendisi Hollywood filmlerini finanse etmekle de tanınıyormuş.)
Trump, ABD Ticaret Bakanlığı için de 25 yıllık arkadaşı Wilbur Ross’ı aday göstermiş. Ross, kömür, çelik sektöründeki yatırımlarıyla tanınıyormuş. Eğer göreve gelirse yapacağı ilk işin Trans-Pasifik Ortaklığı’nı (TPP) feshetmek olacağı konuşuluyormuş.
Yine Goldman Sachs’tan bir başka transfer de Ulusal Ekonomi Konseyi’nin başına getirilen Gary John isminin özellikleri, diğerlerinden biraz daha farklı. Yoksulluktan zenginliğe uzanan hayat hikâyesi, üzerine Wall Street kariyeriyle romanlara konu olacak cinsten bir portre… Bakarsınız yakında arkadaşı Steven Mnuchin’in sponsorluğunda filmini de izleriz.
ABD’nin aysbergin altını oluşturan gerçek sistemi, belki de tarihinde ilk kez, Amerika Birleşik Şirketleri’ni (ABŞ) Trump ile legalize etmeye başlıyor.
Trump’ı tanımak için neyi sevip sevmediğinden çok, her türlü çürümenin, yozlaşmanın da kaynağı olan, tek ölçütün ‘Dolar’da simgelendiği yakın çevresinden haberdar olmak yeterli.
Yeni dönem, Dolar’ın siyasete ve ahlaka egemenliğinin açık ilanıdır.
El Bab'ın hakim tepesi olan Akil Dağı'nda DEAŞ’ı yerle bir eden Mehmetçik’in o gece yaşadıklarından sadece birkaç an’a dair bu iç döküşü, güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Facebook hesabından paylaşmış.
Fırat Kalkanı Harekâtı’na ilişkin haberleri ekranlardan izliyoruz ama askerimizin kendi dilinden olup biteni duymak çok farklı bir etki yapıyor insanda. Birden yaşananlar görselleşiveriyor.
Sonra hem geçmişte hem de bugün Türkiye’nin radikal İslamcı gruplara, teröristlere arka çıktığı yalanına inanan, inanmakla kalmayıp yalanı sahiplenmeyi sürdüren, çevremizdeki o her daim nörotik düzeyde ‘endişeli’, her daim ‘modern’ ‘muhalif’lere (!) bakıyorum. Bu zevatı, arka çıkıldığı iddia edilen teröristlere karşı savaşan Mehmetçik’lerin duygu ve düşünceleri ilgilendiriyor mu acaba?
Yaş, çamurlu, ıslak, kanlı ve kar altındalar…
Kimin kime arka çıktığını, kimin kimlerin -bilerek ya da bilmeyerek- dümen suyuna girdiğini bu millet görüyor.
Yılın PR olayı…
Uzmanlığımız hasbelkader iletişimle ilgili ya; bu alanda ders niteliğindeki büyük girişimler hemen dikkatimizi çekiyor. Perşembe akşamı düzenlenen Futbol Etkinliği gibi… Bize sorarsanız, 15 Temmuz iletişiminden sonra 2016’nın en iyi PR çalışmasıdır…
Yollar tıkalı olduğu için benim gibi pek çok kişi de işine evine gitmek üzere kilometrelerce yürümek durumunda kaldı. Çekilen sıkıntılara fazlasıyla değdi aslında. Vodafone Arena’daki Şehitlere Saygı Yıldızlar Karması maçı, ardında bıraktığı duygular, hüzün ve hayranlık... Yıllarca unutulamayacak.
Fikir Federasyon’dan çıkmış… Cumhurbaşkanlığına arz edilmek üzere Mustafa Varank’a söz edilmiş. Oradan makamın yetkililerine, sonra da sayın Cumhurbaşkanına arz edilmiş… O da hemen vermiş onayı.
Bütün bu süreç ve diğer hazırlıklar birkaç gün içinde tamamlanmış ve toplumsal duyarlılığın bir kanıtı olarak o buz gibi havada tribünler dolmuş. Sadece stada gelenler üzerinde değil, olayı TV’lerden izleyen vicdan sahibi tüm ülke insanı nezdinde ortak ruhî şekillenmenin zirve yaptığı muhteşem bir buluşma…
İletişimin tüm ince kurallarının bir bir uygulandığı bu stratejik çalışma için tüm katma değer getiren tarafları kutluyoruz…
Paranın ahlâka egemenliği…
Obama’yı tanımak ne kadar önemliyse Trump’ı tanımak da o kadar önemli. Karakter özellikleri, kürsü önündeki bireysel duruşu, bacaklarını masanın üzerine uzatıp kaykılarak oturuşu, çatlar ve çatlatırcasına özgüvenli açıklamaları, yanısıra aile ilişkilerini ortaya koyan sıcak Beyaz Ev halleriyle toplamda bir Obama portresi sunuldu tüm dünyaya. Oysa tahmin edilebileceği gibi Wall Street’i, Pentagon’u, NSA’i, CIA’i, Obama adına Amerika Birleşik Şirketleri’nin (ABŞ) gelecek stratejilerini kendisinden çok önce zaten oluşturmuştu. Bu gerçek, bizi Obama’nın gerçek kişiliğinden elbette daha çok ilgilendiriyor.
Şimdi Trump için bir portre senaryosu yazılmış ve onu da ‘kendine özgü’ huylarından yola çıkarak, Obama’dan çok farklı ve ne yapacağı önceden kestirilemeyen bir Başkan olarak lanse etmeye çoktan başladılar. Şu habere gülümsememek elde mi?
“Donald Trump’tan çok ilginç ‘bıyık’ kararı… Trump’ın Dışişleri Bakanlığı için adaylardan biri olan John Bolton’ı fırça bıyıklı olduğu için tercih etmediği belirtildi.”
Haber Independent’da yayınlanmış. Başkan’ın çevresindekilerden biri, “Donald bu tip bıyıkları pek sevmez. Ona yakın olan kişilerin hiçbirinde bu tarz bıyık ve sakal görebileceğinizi düşünmüyorum.” demiş.
Şu habere ise hiç gülmedik:
“Trump'ın ekonomi yönetimine kamu tecrübesi bulunmayan ‘iş adamı dostlarını’ seçmesi ülkede tartışmalara neden oldu.”
Hazine Bakanlığı’na, eğer adaylığı Senato’da onaylanırsa finans devi Goldman Sachs’ın eski ortağı Steven Mnuchin getirilecekmiş. (2008 küresel finans kriz ortamındaki rolü hafızalardan çıkmış değil. Kendisi Hollywood filmlerini finanse etmekle de tanınıyormuş.)
Trump, ABD Ticaret Bakanlığı için de 25 yıllık arkadaşı Wilbur Ross’ı aday göstermiş. Ross, kömür, çelik sektöründeki yatırımlarıyla tanınıyormuş. Eğer göreve gelirse yapacağı ilk işin Trans-Pasifik Ortaklığı’nı (TPP) feshetmek olacağı konuşuluyormuş.
Yine Goldman Sachs’tan bir başka transfer de Ulusal Ekonomi Konseyi’nin başına getirilen Gary John isminin özellikleri, diğerlerinden biraz daha farklı. Yoksulluktan zenginliğe uzanan hayat hikâyesi, üzerine Wall Street kariyeriyle romanlara konu olacak cinsten bir portre… Bakarsınız yakında arkadaşı Steven Mnuchin’in sponsorluğunda filmini de izleriz.
ABD’nin aysbergin altını oluşturan gerçek sistemi, belki de tarihinde ilk kez, Amerika Birleşik Şirketleri’ni (ABŞ) Trump ile legalize etmeye başlıyor.
Trump’ı tanımak için neyi sevip sevmediğinden çok, her türlü çürümenin, yozlaşmanın da kaynağı olan, tek ölçütün ‘Dolar’da simgelendiği yakın çevresinden haberdar olmak yeterli.
Yeni dönem, Dolar’ın siyasete ve ahlaka egemenliğinin açık ilanıdır.