Büyük Başkan göz yaşlarına boğulmuş
31 MART 2007
Türkiye Futbol Federasyonu’ndan Perşembe günü bir basın bülteni geldi. Kelimesi kelimesine şöyle:
“Norveç maçının ardından soyunma odasına giden Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, oyuncuları tek tek alınlarından öptü ve "Sakın puan kaybettik diye üzülmeyin, siz kazandınız. Annelerinizin ak sütü gibi sizlere her şey helal olsun aslanlarım" diye duygusal bir konuşma yaptı.
Oyuncular da başkanı alkışlayıp "Büyük başkan" şeklinde karşılık verince duygulanan Ulusoy, gözyaşlarına hâkim olamadı.”
[Dikkat! ‘Büyük Başkan’ feryadının nedeni yazının sonunda...]
Not: Haberle ilgili fotoğraflar Türkiye Futbol Federasyonu’nun www.tff.org adresli resmi internet sitesinde ‘Sizlere her şey helal olsun aslanlarım’ isimli haberin içinde yer almaktadır. Medya kuruluşları kaynak göstermek kaydıyla bu fotoğrafları değerlendirebilir.”
Web sitesine girdim baktım. Başkan’ın tek tek futbolcularla çekilmiş çeşitli pozları var. Belli ki bu çekimler önceden planlanmış. Karşısında yarı çıplak futbolcular. Birer birer el ense çekip alınlarına yumulmuş...
Öğrencilere Başkan’ın aleyhine çalışan bir PR projesi nasıl yapılır, diye sorulsaydı; herhalde bu ‘çalışmaya’ yakın öneriler gelirdi. Bir de tabii kesenin ağzını açıp, futbolculara önce 150’şer sonra da üyelerin ısrarıyla gaza gelip 200’er bin dolar vereceğini açıklaması...
MyMax’in çılgın partisi ne işe yaradı?
Hasbelkader Digiturk’ün yeni kanalı MyMax’in lansman toplantısına gittim. Davetli değildim. Herhalde hedef kitlesinde yokum. O halde ne işim vardı? Davetli dostlar beni çağırmışlardı. “Orada buluşur yemeğe gideriz!”... Bir iş yemeğiydi söz konusu olan. Bize de ‘Orada buluşmayalım’ diye ukalalık etmek düşmezdi.
MyMax yabancı (ecnebi) bir kanal. Cahide de ecnebi bir mekân... Yani etkinlik için mekân seçiminde sorun yok. Sorun düzenlemede. Atıştırmak için sunulan meze tabağındakiler yürekler acısı: Mercimek köftesi topları, zeytinyağlı yaprak sarma, humus topları... Peki, hangi müzik çalıyor? Yalın... Yalın sahne alana kadar ne çaldı? Şimdi sıkı durun: Serdar Ortaç...
Bunun ‘ecnebilik’ neresinde, değil mi?..
Bir de müzik sesi öyle bir açılmıştı ki, kendi sesinizi bile duyamıyordunuz. Diyaframım zangır zangır titriyor, gürültüden gözüm kararıyordu. Bu etkinlikte amaç, kanalı potansiyel reklam verene ve iş dünyasına tanıtmak idiyse; olmamış. Amaç çalışanları eğlendirmek idiyse; o zaman da o ortamda akşam 20.00’de olmaz bu iş. Ayrıca iş dünyası Cahide’ye zaten iş için gitmez. Çalışan da o kalabalık ortamda tepinemez...
Üç C kuralını bir kez daha hatırlamakta yarar var: Yaratıcılık, Tutarlılık ve Süreklilik. (Bunların İngilizceleri hep C harfi ile başlıyor)... Bilinen o ki, bunlardan biri eksik oldu mu, iletişim sistematiği çöküyor... Yani hedefe götürmüyor yapılan işler.
Af Örgütü Bianca’ya sahip çıkmadı!
Hani Rolling Stones’un solisti Mick Jagger’in eski eşi Bianca Jagger Uluslararası Af Örgütü üyesi sıfatıyla (Basına öyle duyuruldu) Türkiye’ye gelir gelmez soluğu Diyarbakır Belediye Başkanı’nın yanında almıştı da, biz de "Irak'a da uzan Bianca!" diye yazmıştık ya... Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Medya Koordinatörü Hakan Genç Bey bize bir açıklama göndermiş; aynen alıyoruz.
“(Yazınızdaki) bilgi yanlışlarını aşağıdaki şekilde düzeltmek isteriz.
Öncelikle, Uluslararası Af Örgütü’nin sadece bir üyesi olan bir kişinin hareketlerini örgütün resmi hareketi veya raportörün açıklaması olarak vermiş olmanız, dünyada 2 milyon üyesi olan uluslararası bir insan hakları örgütü olan Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) tarafsızlık ilkesinin görmezden gelinmesidir.
Ayrıca, Guantanamo'ya olan tepkimizi ve süreci ne kadar yakından izlediğimizi, tüm dünyada yürüttüğümüz "Guantanamo'yu Kapatın" kampanyamızı ve bu kampanya dahilinde yayınladığımız kapsamlı raporlarımızı (http://web.amnesty.org/pages/guantanamobay-index-eng) inceleyerek görebilirsiniz.”
Hakan’a Bey’e teşekkür ederiz. Demek ki, Bianca örgütün resmi temsilcisi olarak burada bulunmuyormuş. O zaman durum daha da vahim demektir. Bianca ‘Mikser’ ve ‘Separatör’ görevini hangi vasıfla yerine getiriyordu acaba?
“Norveç maçının ardından soyunma odasına giden Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, oyuncuları tek tek alınlarından öptü ve "Sakın puan kaybettik diye üzülmeyin, siz kazandınız. Annelerinizin ak sütü gibi sizlere her şey helal olsun aslanlarım" diye duygusal bir konuşma yaptı.
Oyuncular da başkanı alkışlayıp "Büyük başkan" şeklinde karşılık verince duygulanan Ulusoy, gözyaşlarına hâkim olamadı.”
[Dikkat! ‘Büyük Başkan’ feryadının nedeni yazının sonunda...]
Not: Haberle ilgili fotoğraflar Türkiye Futbol Federasyonu’nun www.tff.org adresli resmi internet sitesinde ‘Sizlere her şey helal olsun aslanlarım’ isimli haberin içinde yer almaktadır. Medya kuruluşları kaynak göstermek kaydıyla bu fotoğrafları değerlendirebilir.”
Web sitesine girdim baktım. Başkan’ın tek tek futbolcularla çekilmiş çeşitli pozları var. Belli ki bu çekimler önceden planlanmış. Karşısında yarı çıplak futbolcular. Birer birer el ense çekip alınlarına yumulmuş...
Öğrencilere Başkan’ın aleyhine çalışan bir PR projesi nasıl yapılır, diye sorulsaydı; herhalde bu ‘çalışmaya’ yakın öneriler gelirdi. Bir de tabii kesenin ağzını açıp, futbolculara önce 150’şer sonra da üyelerin ısrarıyla gaza gelip 200’er bin dolar vereceğini açıklaması...
MyMax’in çılgın partisi ne işe yaradı?
Hasbelkader Digiturk’ün yeni kanalı MyMax’in lansman toplantısına gittim. Davetli değildim. Herhalde hedef kitlesinde yokum. O halde ne işim vardı? Davetli dostlar beni çağırmışlardı. “Orada buluşur yemeğe gideriz!”... Bir iş yemeğiydi söz konusu olan. Bize de ‘Orada buluşmayalım’ diye ukalalık etmek düşmezdi.
MyMax yabancı (ecnebi) bir kanal. Cahide de ecnebi bir mekân... Yani etkinlik için mekân seçiminde sorun yok. Sorun düzenlemede. Atıştırmak için sunulan meze tabağındakiler yürekler acısı: Mercimek köftesi topları, zeytinyağlı yaprak sarma, humus topları... Peki, hangi müzik çalıyor? Yalın... Yalın sahne alana kadar ne çaldı? Şimdi sıkı durun: Serdar Ortaç...
Bunun ‘ecnebilik’ neresinde, değil mi?..
Bir de müzik sesi öyle bir açılmıştı ki, kendi sesinizi bile duyamıyordunuz. Diyaframım zangır zangır titriyor, gürültüden gözüm kararıyordu. Bu etkinlikte amaç, kanalı potansiyel reklam verene ve iş dünyasına tanıtmak idiyse; olmamış. Amaç çalışanları eğlendirmek idiyse; o zaman da o ortamda akşam 20.00’de olmaz bu iş. Ayrıca iş dünyası Cahide’ye zaten iş için gitmez. Çalışan da o kalabalık ortamda tepinemez...
Üç C kuralını bir kez daha hatırlamakta yarar var: Yaratıcılık, Tutarlılık ve Süreklilik. (Bunların İngilizceleri hep C harfi ile başlıyor)... Bilinen o ki, bunlardan biri eksik oldu mu, iletişim sistematiği çöküyor... Yani hedefe götürmüyor yapılan işler.
Af Örgütü Bianca’ya sahip çıkmadı!
Hani Rolling Stones’un solisti Mick Jagger’in eski eşi Bianca Jagger Uluslararası Af Örgütü üyesi sıfatıyla (Basına öyle duyuruldu) Türkiye’ye gelir gelmez soluğu Diyarbakır Belediye Başkanı’nın yanında almıştı da, biz de "Irak'a da uzan Bianca!" diye yazmıştık ya... Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Medya Koordinatörü Hakan Genç Bey bize bir açıklama göndermiş; aynen alıyoruz.
“(Yazınızdaki) bilgi yanlışlarını aşağıdaki şekilde düzeltmek isteriz.
Öncelikle, Uluslararası Af Örgütü’nin sadece bir üyesi olan bir kişinin hareketlerini örgütün resmi hareketi veya raportörün açıklaması olarak vermiş olmanız, dünyada 2 milyon üyesi olan uluslararası bir insan hakları örgütü olan Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) tarafsızlık ilkesinin görmezden gelinmesidir.
Ayrıca, Guantanamo'ya olan tepkimizi ve süreci ne kadar yakından izlediğimizi, tüm dünyada yürüttüğümüz "Guantanamo'yu Kapatın" kampanyamızı ve bu kampanya dahilinde yayınladığımız kapsamlı raporlarımızı (http://web.amnesty.org/pages/guantanamobay-index-eng) inceleyerek görebilirsiniz.”
Hakan’a Bey’e teşekkür ederiz. Demek ki, Bianca örgütün resmi temsilcisi olarak burada bulunmuyormuş. O zaman durum daha da vahim demektir. Bianca ‘Mikser’ ve ‘Separatör’ görevini hangi vasıfla yerine getiriyordu acaba?