Büyük ‘Kovidler’ Göçü
01 mayıs 2021 - Yeni Şafak
Kavimler Göçü’nden esinle, Twitter’da böyle yazmışlar: “Kovidler Göçü”…
Bodrum’da yerleşik olan arkadaşlarla konuşuyoruz. Kasaba et ısmarlamışlar… Kasap dediysek, öyle sıradan bir esnaf arkadaş değil, gurme falan… Kasap, “Hanımefendi gelip alabilir misiniz?” demiş… Gitmişler, bir bakmışlar ki müthiş bir kalabalık. Kapıda jandarma araçları… Belli ki olay var. Ne olduğunu öğrenmeleri bir hayli zaman almış.
Efendim, kasapta uzunca bir kuyruk oluşmuş. Beklemek istemeyen, sırasına razı olmayan birileri (ki bunlar çevreyolunda da güvenlik şeridini kullanacak kadar saygısızdırlar) kaynak yapıp araya girmeye çalışmışlar. Milletin de siniri zaten tepesinde… Girmişler birbirlerine.
Bizim arkadaşlar zar zor kasapla konuşabilmiş. Adam demiş ki: “Çok yoğunuz, kusura bakmayın; sizin siparişleri hazırlayamadım. İki gün içinde size yollarım.”
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras feryat figan hâlinde… Nüfus, 500 bini sollamış gidiyor. Son üç günde, çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir plakalı yaklaşık 24 bin araç giriş yapmış. Trafik durma noktasına gelmiş. Her türlü tahminin üzerinde yani… Bodrum’da yalnızca 30 yoğun bakım ünitesi varmış, tüm yatak kapasitesi de 300…
“Hazırlığımız yok, bir anda kaosla karşılaştık. Bu kadar araca yollarımız yetersiz kalıyor. Suyu idareli kullanmazsak bitebilir, sağlık hizmetimiz kendimize ancak yetiyor” demiş Başkan…
Sanki cennet Ege’de değil, Hindistan’ın kıyılarında ya da Bangladeş’teyiz… Gelin de Ziya Paşa’yı yad etmeyin: “Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
Tabii abartmamak lazım. Bizim burada kötekten anladığımız ‘yasaklar’ ve ‘cezadır’. Fakat görünen o ki Ziya Paşa yanılmış, çünkü yasaklar da bir işe yaramıyor…
17 günlük kapanmayı ‘tatil’ olarak algılayıp kendisinin, yakınlarının ve milletin sağlığını hiçe saymak bir refleks hâline gelmiş gibi… Abartılı bir tevatür müdür; bilemem, ancak iddia o ki, bu ‘tam kapanma’ döneminde milyonlarca insan yine sokaklarda olacakmış.
İçişleri Bakanı ne yapsın?! Yasaktan muaf olanları son derece net bir şekilde tanımlamışlar. Uysanıza adam gibi…
Türkiye’nin belirlediği strateji de çok net. Üretimi, ihracatı aksatmadan ülke ekonomisini ayakta tutarak sağlık sektörünü zaafa uğratmadan şu dönemi atlatıp, yerli aşının da devreye girmesiyle ülkenin aşı sorununun çözüldüğü noktaya kadar dayanmak.
Her şeye karşı olan muhalefeti tatmin etmek zaten mümkün değil de hiç değilse geniş kitlelerin stratejik kararlara uyumunu sağlayabilsek…
Bodrum’da yerleşik olan arkadaşlarla konuşuyoruz. Kasaba et ısmarlamışlar… Kasap dediysek, öyle sıradan bir esnaf arkadaş değil, gurme falan… Kasap, “Hanımefendi gelip alabilir misiniz?” demiş… Gitmişler, bir bakmışlar ki müthiş bir kalabalık. Kapıda jandarma araçları… Belli ki olay var. Ne olduğunu öğrenmeleri bir hayli zaman almış.
Efendim, kasapta uzunca bir kuyruk oluşmuş. Beklemek istemeyen, sırasına razı olmayan birileri (ki bunlar çevreyolunda da güvenlik şeridini kullanacak kadar saygısızdırlar) kaynak yapıp araya girmeye çalışmışlar. Milletin de siniri zaten tepesinde… Girmişler birbirlerine.
Bizim arkadaşlar zar zor kasapla konuşabilmiş. Adam demiş ki: “Çok yoğunuz, kusura bakmayın; sizin siparişleri hazırlayamadım. İki gün içinde size yollarım.”
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras feryat figan hâlinde… Nüfus, 500 bini sollamış gidiyor. Son üç günde, çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir plakalı yaklaşık 24 bin araç giriş yapmış. Trafik durma noktasına gelmiş. Her türlü tahminin üzerinde yani… Bodrum’da yalnızca 30 yoğun bakım ünitesi varmış, tüm yatak kapasitesi de 300…
“Hazırlığımız yok, bir anda kaosla karşılaştık. Bu kadar araca yollarımız yetersiz kalıyor. Suyu idareli kullanmazsak bitebilir, sağlık hizmetimiz kendimize ancak yetiyor” demiş Başkan…
Sanki cennet Ege’de değil, Hindistan’ın kıyılarında ya da Bangladeş’teyiz… Gelin de Ziya Paşa’yı yad etmeyin: “Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
Tabii abartmamak lazım. Bizim burada kötekten anladığımız ‘yasaklar’ ve ‘cezadır’. Fakat görünen o ki Ziya Paşa yanılmış, çünkü yasaklar da bir işe yaramıyor…
17 günlük kapanmayı ‘tatil’ olarak algılayıp kendisinin, yakınlarının ve milletin sağlığını hiçe saymak bir refleks hâline gelmiş gibi… Abartılı bir tevatür müdür; bilemem, ancak iddia o ki, bu ‘tam kapanma’ döneminde milyonlarca insan yine sokaklarda olacakmış.
İçişleri Bakanı ne yapsın?! Yasaktan muaf olanları son derece net bir şekilde tanımlamışlar. Uysanıza adam gibi…
Türkiye’nin belirlediği strateji de çok net. Üretimi, ihracatı aksatmadan ülke ekonomisini ayakta tutarak sağlık sektörünü zaafa uğratmadan şu dönemi atlatıp, yerli aşının da devreye girmesiyle ülkenin aşı sorununun çözüldüğü noktaya kadar dayanmak.
Her şeye karşı olan muhalefeti tatmin etmek zaten mümkün değil de hiç değilse geniş kitlelerin stratejik kararlara uyumunu sağlayabilsek…