CHP’den Mavi Boncuk
16 Mart 2017 - Yeni Şafak
Seçime şunun şurasında 30 gün kalmış. İletişimde hız en önemli faktörlerden biridir. Ak Parti’nin tanıttığı seçim şarkılarına burun kıvırıp, 15 Temmuz şehidi rahmetli Erol Olçok’u arayıp duranlar CHP’nin durup durup şimdi gün yüzüne çıkardığı seçim şarkısını duyduklarında çok sevinmişler ya da sevineceklerdir herhalde…
Emel Sayın’ın bizde meşhur ettiği Azerice ve Ermenice’de ünlenmiş, aynı adı taşıyan bir de filme de konu olmuş Mavi Boncuk adlı şarkı ile çıkıverdi CHP meydane…
Orijinalinin bestesi, Sen Gelmez Oldun’u da bestelemiş olan Ali Ekber Tağıyev’e (Ələkbər Tağıyev) ait. Türkçe sözleri Ülkü Aker yazmış. Mikail Müşfik’in sözlerini Azerbaycan Türkçesi’nde yazdığı şarkının adı Sənə Qurban (Sana Kurban). Ermenice’de de çok ünlenmiş. O dildeki adı da Garoon garoon imiş…
Şarkı bu kadar popüler oldu mu hemen bir sorunu da beraberinde getirir. Yeni söz olarak ne yazarsan yaz, eski sözleri hatırlar durur geniş bir kitle. Orijinal sözler şöyle:
Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç
Herkes sevmeye sevilmeye muhtaç
Herkesle dost ol herkesle arkadaş
Ömrümüz geçiyor bak yavaş yavaş
Onda bunda şundadır; şunda bunda ondadır
Mavi boncuk kimdeyse, benim gönlüm ondadır
Peki CHP bu müthiş şarkıya (!) hangi sözleri uygun bulmuş:
Düşmez şaşmaz bir Allah /Hayır olur İnşallah / Bu kadarı da fazla / Gel kurtul hayırla
İnsan beşer bir gün şaşar mutlaka / Emanet edilmez her şey her tek akla / Muhtaç kaldık bir parçacık huzura / Haydi sen de gel şimdiden hayıra
Sonu belli olmayan yola girme / Sahip çık yurduna geleceğine / Bunca yetkiyi babama vermem de / Uyanalım bu kâbustan elele / Bunca yetkiyi babama vermem de / Hayır için hep birlikte Türkiye…
Görüntüler sözlerden daha bir âlem: İki Atatürk bir dua eden eller. Bol bol, gelişigüzel çekilmiş vatandaş kalabalığından örnekler; özellikle de duvara çizilmiş bir güneş resminin önünde ritme uymadan hoplayan iki çocuk… Keşke Filli Boya’nın Dünya Kadınlar günü münasebetiyle çektikleri Türk kadınlarının sadece kırsal kesimde yaşadığı izlenimi yaratan o filmini koysalarmış fona…
Lay lay lom, çıtırbom bir ‘memleketten manzaralar’ eşliğinde Mavi Boncuk dağıtarak siyasi iletişim yapılamayacağını birazcık tarihe bakan herkes görür. Ayrıca bu sözleri ve bu filmi ve de bu şarkıyı, Şili’den getirdikleri bir hafta Türkiye’de kaldıktan sonra “Hayır oyunun ne önerdiğini anlamış değilim.” diye açıklama yapan reklamcı Francisco Garcia Ferrada onaylamış mıdır acaba…
Yoksa iletişim dilinin evrensel olamayacağını o da anlayıp enkazın altında kalmamak için memleketinde soluklanmayı mı tercih etti?
Mavi Boncuk ‘hayırlı’ olsun CHP’ye…
III. Millî Kültür Şurası hayata tutunuyor…
Bu tür Şuralarda öneriler yapılır, bunlar güzel güzel basılır ciltlenir ve tozlu raflarda kaderlerine terk edilirler çoğunlukla…
Bu sefer öyle olmayacak sanki. Dün Yeni Şafak’ta vardı. Ayşe Olgun hanım genişçe bir haber yapmış. Tam 28 yıl sonra yeniden toplanan III. Milli Kültür Şurası'nın sonuç raporunu, birbiri üzerine katlanacak ayları falan beklemeden hemen açıklamışlar. Bu çok önemli işaret. Rapordaki önerileri, hem Bakan Sayın Nabi Avcı hem de Müsteşar Ömer Arısoy yakından izleyeceği anlaşılıyor.
Millî Kültür ve Ekonomi Komisyonu olarak en önemli başarı faktörünün, sürekli ölçümleme, değerlendirme ve raporlama olduğunun altını çizmiştik. Bakan raporu açıklayarak ilk önemli adımı atmış… Allah devamını getirmelerine yardımcı olsun…
Sayın Bakanımız, anlatınız!..
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya hanım, ABD'de ve BM'de konuşuyor. İletişim boyutunda en doğru hareket. Tüm olası platformlarda Hollanda’nın müstemleke, sömürge kültüründen gelen gaddarlığı, ölçüsüz şımarıklığı ve sınır tanımaz barbarlığı anlatılmalı.
Sayın Bakan, BM Genel Kurulu'nda Kadının Statüsü Komisyonu’nun 61. oturumunda katılımcılara hitap etmekle kalmıyor, aynı zamanda oradaki Türklerle de biraraya geliyor. Kim düşündü, kim planladıysa helal olsun…
Türkiye’den ağlaşmakla olmaz bu iş… Aktif iletişim şart. Bu çerçevede Dışişleri Bakanımızın Hollanda skandalının hemen ertesinde Fransa’ya gitmesi de son derece doğru idi. Karşı tarafın tecrit politikası böyle kırılır. (Anlamazlıktan gelerek, ‘Biz ne yaptık ki?’ havalarına girmişler. Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, "Neden bizi yaptırım uygulamakla tehdit ettiklerini gerçekten anlamıyorum. Şimdiye kadar aldığımız önlemler açısından bir alternatifimiz yoktu. Ama tabii ki en önemlisi bir noktada bu gerginliğin azalmasını umuyoruz" demiş. Filmi geri sardırıp seyrettirmek lazım. Bakanlarımızı Hollanda’ya almıyorsun. Ötesi var mı? Rotterdam’a gitmiş olan Türkiye’nin bakanının Başkonsolosluğu’na gitmesine engel olacaksın, dahası Hollanda’da kalmasını engelleyeceksin, destek vermek için gelen Türkler’e saldıracaksın ve ‘alternatifimiz yoktu’ diyeceksin. Yatacak yerleri yok.)
Bu kepazeliği dünyaya anlatmaya devam etmeliyiz. Sayın Kaya’nın ve Sayın Çavuşoğlu’nun yaklaşımı çoklanmalı…
Emel Sayın’ın bizde meşhur ettiği Azerice ve Ermenice’de ünlenmiş, aynı adı taşıyan bir de filme de konu olmuş Mavi Boncuk adlı şarkı ile çıkıverdi CHP meydane…
Orijinalinin bestesi, Sen Gelmez Oldun’u da bestelemiş olan Ali Ekber Tağıyev’e (Ələkbər Tağıyev) ait. Türkçe sözleri Ülkü Aker yazmış. Mikail Müşfik’in sözlerini Azerbaycan Türkçesi’nde yazdığı şarkının adı Sənə Qurban (Sana Kurban). Ermenice’de de çok ünlenmiş. O dildeki adı da Garoon garoon imiş…
Şarkı bu kadar popüler oldu mu hemen bir sorunu da beraberinde getirir. Yeni söz olarak ne yazarsan yaz, eski sözleri hatırlar durur geniş bir kitle. Orijinal sözler şöyle:
Şu dünyada sevgi büyük ihtiyaç
Herkes sevmeye sevilmeye muhtaç
Herkesle dost ol herkesle arkadaş
Ömrümüz geçiyor bak yavaş yavaş
Onda bunda şundadır; şunda bunda ondadır
Mavi boncuk kimdeyse, benim gönlüm ondadır
Peki CHP bu müthiş şarkıya (!) hangi sözleri uygun bulmuş:
Düşmez şaşmaz bir Allah /Hayır olur İnşallah / Bu kadarı da fazla / Gel kurtul hayırla
İnsan beşer bir gün şaşar mutlaka / Emanet edilmez her şey her tek akla / Muhtaç kaldık bir parçacık huzura / Haydi sen de gel şimdiden hayıra
Sonu belli olmayan yola girme / Sahip çık yurduna geleceğine / Bunca yetkiyi babama vermem de / Uyanalım bu kâbustan elele / Bunca yetkiyi babama vermem de / Hayır için hep birlikte Türkiye…
Görüntüler sözlerden daha bir âlem: İki Atatürk bir dua eden eller. Bol bol, gelişigüzel çekilmiş vatandaş kalabalığından örnekler; özellikle de duvara çizilmiş bir güneş resminin önünde ritme uymadan hoplayan iki çocuk… Keşke Filli Boya’nın Dünya Kadınlar günü münasebetiyle çektikleri Türk kadınlarının sadece kırsal kesimde yaşadığı izlenimi yaratan o filmini koysalarmış fona…
Lay lay lom, çıtırbom bir ‘memleketten manzaralar’ eşliğinde Mavi Boncuk dağıtarak siyasi iletişim yapılamayacağını birazcık tarihe bakan herkes görür. Ayrıca bu sözleri ve bu filmi ve de bu şarkıyı, Şili’den getirdikleri bir hafta Türkiye’de kaldıktan sonra “Hayır oyunun ne önerdiğini anlamış değilim.” diye açıklama yapan reklamcı Francisco Garcia Ferrada onaylamış mıdır acaba…
Yoksa iletişim dilinin evrensel olamayacağını o da anlayıp enkazın altında kalmamak için memleketinde soluklanmayı mı tercih etti?
Mavi Boncuk ‘hayırlı’ olsun CHP’ye…
III. Millî Kültür Şurası hayata tutunuyor…
Bu tür Şuralarda öneriler yapılır, bunlar güzel güzel basılır ciltlenir ve tozlu raflarda kaderlerine terk edilirler çoğunlukla…
Bu sefer öyle olmayacak sanki. Dün Yeni Şafak’ta vardı. Ayşe Olgun hanım genişçe bir haber yapmış. Tam 28 yıl sonra yeniden toplanan III. Milli Kültür Şurası'nın sonuç raporunu, birbiri üzerine katlanacak ayları falan beklemeden hemen açıklamışlar. Bu çok önemli işaret. Rapordaki önerileri, hem Bakan Sayın Nabi Avcı hem de Müsteşar Ömer Arısoy yakından izleyeceği anlaşılıyor.
Millî Kültür ve Ekonomi Komisyonu olarak en önemli başarı faktörünün, sürekli ölçümleme, değerlendirme ve raporlama olduğunun altını çizmiştik. Bakan raporu açıklayarak ilk önemli adımı atmış… Allah devamını getirmelerine yardımcı olsun…
Sayın Bakanımız, anlatınız!..
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya hanım, ABD'de ve BM'de konuşuyor. İletişim boyutunda en doğru hareket. Tüm olası platformlarda Hollanda’nın müstemleke, sömürge kültüründen gelen gaddarlığı, ölçüsüz şımarıklığı ve sınır tanımaz barbarlığı anlatılmalı.
Sayın Bakan, BM Genel Kurulu'nda Kadının Statüsü Komisyonu’nun 61. oturumunda katılımcılara hitap etmekle kalmıyor, aynı zamanda oradaki Türklerle de biraraya geliyor. Kim düşündü, kim planladıysa helal olsun…
Türkiye’den ağlaşmakla olmaz bu iş… Aktif iletişim şart. Bu çerçevede Dışişleri Bakanımızın Hollanda skandalının hemen ertesinde Fransa’ya gitmesi de son derece doğru idi. Karşı tarafın tecrit politikası böyle kırılır. (Anlamazlıktan gelerek, ‘Biz ne yaptık ki?’ havalarına girmişler. Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, "Neden bizi yaptırım uygulamakla tehdit ettiklerini gerçekten anlamıyorum. Şimdiye kadar aldığımız önlemler açısından bir alternatifimiz yoktu. Ama tabii ki en önemlisi bir noktada bu gerginliğin azalmasını umuyoruz" demiş. Filmi geri sardırıp seyrettirmek lazım. Bakanlarımızı Hollanda’ya almıyorsun. Ötesi var mı? Rotterdam’a gitmiş olan Türkiye’nin bakanının Başkonsolosluğu’na gitmesine engel olacaksın, dahası Hollanda’da kalmasını engelleyeceksin, destek vermek için gelen Türkler’e saldıracaksın ve ‘alternatifimiz yoktu’ diyeceksin. Yatacak yerleri yok.)
Bu kepazeliği dünyaya anlatmaya devam etmeliyiz. Sayın Kaya’nın ve Sayın Çavuşoğlu’nun yaklaşımı çoklanmalı…