CHP nasıl kurtulur?..
15 haziran 2023 yeni şafak
Hani, Fenerbahçe’nin yönetimine hangi başkan gelirse gelsin, aradaki puan farkı biraz açılmaya görsün, Galatasaray taraftarı şöyle slogan atmaya başlar ya “… Başkan, Galatasaray şampiyon!”…
Kılıçdaroğlu’nun durumu da aşağı yukarı böyle: “Kılıçdaroğlu Başkan, AK Parti iktidar!”
13 yılda 12 seçim kaybetmekten yılmayan Kemal Bey, sıradaki hezimetine hazırlanıyor. Bir yandan “Bugüne kadar hiç çıkıp ‘adayım’ demedim” şeklinde ‘istemem, yan cebime’ davranışı sergilerken, diğer yandan da kendisini aday gösterecek sistemi kurmak için mücadele ediyor. 6’lı Masayı da zaten bu nedenle kurduğu iddia edilmemiş miydi?
CHP Genel Başkanlığı, bir yanıyla siyaset alemimizin ‘en prestijli’; fakat, ‘en risksiz’ pozisyonu… İstediğiniz lafı ediyor, dilediğinizi dilediğiniz yere atıyor, medya görünürlüğünüzü maksimum düzeye taşıyabiliyorsunuz… İş, hesap vermeye gelince de olayı, kendinizin belirlediği parti organlarına havale edip kenara çekilebiliyorsunuz… Oh ne âlâ memleket!
Kılıçdaroğlu, kaybettiği her seçimden sonra yaptıklarını şimdi de tekrarlıyor… “Buradayım be, buradayım!”, “Geminin kaptanı benim; kıyıya sağ salim ben getireceğim…”
Bazıları bu duruma şaşıyorlar… Bizse, işin başından beri Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı bırakmayacağına, kendisi istemedikçe de CHP içindeki hiçbir gücün ona engel olamayacağına işaret ediyorduk.
Altını da kalın kalın çiziyorduk: Bu, Kılıçdaroğlu’nun ‘ilişki yönetimi’ başarısıdır… Öyle ya, dünyada bir seçim kaybedenin siyasi hayatı biterken, bizdekinin siyasi hayatı canlanarak devam ediyor…
Şu sıra CHP destekli ‘belediye TV’lerindeki iliştirilmiş yorumcular, “O gitsin mi?.. Bu gelsin mi?..” türünden bireysel hareketlerle CHP’nin nasıl yol alacağını tartışıyorlar.
Oysa, ta 2020 yılında “Her şey gibi muhalefetin de yerli ve millîsini ülkemize kazandırmak inşallah bize nasip olacaktır” diyen Cumhurbaşkanı, en sonunda dayanamayarak doğru yolu bile gösterdi… Pazar günü “40 Yıl 40 Eser” etkinliğinde yaptığı konuşmada Erdoğan, CHP’yi kurtaracak formülü verdi:
“Çok açık ve net söylüyorum; CHP, bu şekilde siyaset yaptığı sürece bu ülkede iktidar yüzü göremez. CHP kendini düzeltmediği, değiştirmediği, milletin sesine kulak vermediği müddetçe bir daha asla yönetime gelemez. Hele hele terör örgütleriyle el ele, omuz omuza yürüdüğü sürece… Bu millet terör örgütlerine oy vermez, vermeyecektir. Cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden CHP’nin geldiğimiz noktada artık cumhurla, Cumhuriyetle ve halkla barışması gerekiyor. CHP, milletle, milletin inanç değerleriyle ve millî iradeyle sulh ilan etmediği takdirde, yapacağı hamlelerin tamamı birer göz boyamadan, siyasi hokkabazlıktan ibaret kalacaktır. Elbette bunun da mücadelemizde, milletimizde hiçbir karşılığı olmayacaktır. Biz ülkemizdeki muhalefetin kendini yenileyerek, Türkiye Yüzyılı’na ayak uydurmasını samimiyetle temenni ediyoruz.”
Şimdi millî iradeye saygılı, her şeyden önce omurilik sahibi, CHP’nin kuruluş ilkelerine bağlı CHP kadrolarına düşen görev; insanları değil, zihniyeti değiştirmek üzere çaba harcamaktır…
Ülkenin millî bağımsızlık, bölünmez bütünlük ve refahı için çalışan sağlam bir muhalefet, Türkiye’ye de demokrasimize de en büyük katkıyı sağlar.
Günün sözü
“Yenilen pehlivan güreşe doymaz.”
Türk Atasözü
Gözümüze takılanlar…
Kılıçdaroğlu’nun durumu da aşağı yukarı böyle: “Kılıçdaroğlu Başkan, AK Parti iktidar!”
13 yılda 12 seçim kaybetmekten yılmayan Kemal Bey, sıradaki hezimetine hazırlanıyor. Bir yandan “Bugüne kadar hiç çıkıp ‘adayım’ demedim” şeklinde ‘istemem, yan cebime’ davranışı sergilerken, diğer yandan da kendisini aday gösterecek sistemi kurmak için mücadele ediyor. 6’lı Masayı da zaten bu nedenle kurduğu iddia edilmemiş miydi?
CHP Genel Başkanlığı, bir yanıyla siyaset alemimizin ‘en prestijli’; fakat, ‘en risksiz’ pozisyonu… İstediğiniz lafı ediyor, dilediğinizi dilediğiniz yere atıyor, medya görünürlüğünüzü maksimum düzeye taşıyabiliyorsunuz… İş, hesap vermeye gelince de olayı, kendinizin belirlediği parti organlarına havale edip kenara çekilebiliyorsunuz… Oh ne âlâ memleket!
Kılıçdaroğlu, kaybettiği her seçimden sonra yaptıklarını şimdi de tekrarlıyor… “Buradayım be, buradayım!”, “Geminin kaptanı benim; kıyıya sağ salim ben getireceğim…”
Bazıları bu duruma şaşıyorlar… Bizse, işin başından beri Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı bırakmayacağına, kendisi istemedikçe de CHP içindeki hiçbir gücün ona engel olamayacağına işaret ediyorduk.
Altını da kalın kalın çiziyorduk: Bu, Kılıçdaroğlu’nun ‘ilişki yönetimi’ başarısıdır… Öyle ya, dünyada bir seçim kaybedenin siyasi hayatı biterken, bizdekinin siyasi hayatı canlanarak devam ediyor…
Şu sıra CHP destekli ‘belediye TV’lerindeki iliştirilmiş yorumcular, “O gitsin mi?.. Bu gelsin mi?..” türünden bireysel hareketlerle CHP’nin nasıl yol alacağını tartışıyorlar.
Oysa, ta 2020 yılında “Her şey gibi muhalefetin de yerli ve millîsini ülkemize kazandırmak inşallah bize nasip olacaktır” diyen Cumhurbaşkanı, en sonunda dayanamayarak doğru yolu bile gösterdi… Pazar günü “40 Yıl 40 Eser” etkinliğinde yaptığı konuşmada Erdoğan, CHP’yi kurtaracak formülü verdi:
“Çok açık ve net söylüyorum; CHP, bu şekilde siyaset yaptığı sürece bu ülkede iktidar yüzü göremez. CHP kendini düzeltmediği, değiştirmediği, milletin sesine kulak vermediği müddetçe bir daha asla yönetime gelemez. Hele hele terör örgütleriyle el ele, omuz omuza yürüdüğü sürece… Bu millet terör örgütlerine oy vermez, vermeyecektir. Cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden CHP’nin geldiğimiz noktada artık cumhurla, Cumhuriyetle ve halkla barışması gerekiyor. CHP, milletle, milletin inanç değerleriyle ve millî iradeyle sulh ilan etmediği takdirde, yapacağı hamlelerin tamamı birer göz boyamadan, siyasi hokkabazlıktan ibaret kalacaktır. Elbette bunun da mücadelemizde, milletimizde hiçbir karşılığı olmayacaktır. Biz ülkemizdeki muhalefetin kendini yenileyerek, Türkiye Yüzyılı’na ayak uydurmasını samimiyetle temenni ediyoruz.”
Şimdi millî iradeye saygılı, her şeyden önce omurilik sahibi, CHP’nin kuruluş ilkelerine bağlı CHP kadrolarına düşen görev; insanları değil, zihniyeti değiştirmek üzere çaba harcamaktır…
Ülkenin millî bağımsızlık, bölünmez bütünlük ve refahı için çalışan sağlam bir muhalefet, Türkiye’ye de demokrasimize de en büyük katkıyı sağlar.
Günün sözü
“Yenilen pehlivan güreşe doymaz.”
Türk Atasözü
Gözümüze takılanlar…
- Kadir Has Üniversitesi, 12. sınıfta eğitim-öğretimine devam eden ve YKS’de ilgili puan türünde ilk 30 bine giren tüm başarılı öğrencileri, “Beyaz Güvercinler Burs Programı”na davet ediyormuş. Başvuru tarihi 23 Haziran’da sona erecek programa kabul edilen öğrenciler, eğitim-öğretim ücretinden muaf tutulacak, 10 ay süreyle aylık 5.000 TL yaşam destek bursu alacak, Üniversitenin anlaşmalı yurtlarında ücretsiz konaklayacak, kitap ve ders materyallerinin karşılanması için yıllık 5.000 TL kitap destek bursu da alacaklarmış. Genç yetişkin yaşına gelmiş üniversite öğrencileri için geçinmek kolay olmayabiliyor. Ancak, burs programlarının, okullarını aksatmayacak yarı-zamanlı işlerin peşlerine de çok düşmüyorlar. Bahsettiğimiz türde bir ‘sosyal şımarıklık’ içinde olmayan, imkânları araştıran gençlerse hem kendileri hem de ülkemiz için ümit vadediyorlar.
- Şampiyonlar Ligi’yle birlikte İngiltere Premier Lig, Federasyon ve FA Community Shield olmak üzere tam 4 kupa kazanan Manchester City’nin bu başarısı ve İstanbul’da kupayı kaldırması Türkiye’deki saat satışlarını da etkilemiş. Manchester City’nin doğrudan satış sponsoru QNET’in Cimier markalı Manchster City saatlerine talep yüzde 30 artmış. Zaman zaman ‘ödül iletişimi’ ile ilgili uyarılarda bulunur, ödülün itibarı yoksa ya da düşükse markaya bir katma değeri olmayacağını, zaman, emek ve para israfından öteye gitmeyeceğini hatırlatırız. Manchester City örneği ise bunun tam tersi… (Esra Akın, Scc İletişim)
- Borusan Otomotiv’in Yeni Range Rover Sport için dizi ve filmler için sıklıkla plato olarak kullanılan Beykoz Kundura’da düzenlediği Türkiye lansmanı, Eventex Awards, Hermes Awards ve MUSE Creative Awards’ta 15 ödülün sahibi olmuş. Yeni Range Rover Sport’un lansmanı için özel olarak tasarlanan deneyim, üç yarışmanın da yaratıcılığı değerlendiren İnteraktif Marka Deneyimi, Marka Etkileşimi, Müşteri Etkileşimi, Canlı Deneyim ve Sürükleyici Deneyim kategorilerinde ödüle layık görülmüş. Bir iletişim aksiyonu olan ‘etkinlik tasarımı’ son derece titizlik gerektirir. Öyle ki; 100 üzerinden 99, sınıfta kalmanıza neden olur… (Artı İletişim)