CHP’nin dönüşümü ancak ertelenebilir, ancak durdurulamaz.
O5 KASIM 2010
“Türkiye’de iktidar sorunu yoktur muhalefet sorunu vardır…”
Bu söz bana aittir, demeyi ne kadar isterdim. Ama değil. Ben de bir yerden duymuştum. Ancak en sık benim kullandığımı söylerseniz doğrudur… Türkiye’nin Transformasyon (dönüşüm) sürecinde her şey değişirken CHP’nin olduğu yerde kalamayacağı aşikârdı. Bu tespiti şimdi yapanlarla konuyu 7 senedir gündeme getirmiş olanları bizim okur ayıracaktır. (Bkz. Akşam, “Memlekete Bir Hizmetimiz Olsun” ve “Beş Derste CHP Nasıl İktidar Olur” başlıklı yazılar)…
CHP, “Yeni” sözcüğüne bu kadar reaksiyon göstereceğine, dünyadaki ve Türkiye’deki dönüşümü doğru okumalı ve değişime karşı direnç değil katılım sergilemeliydi… Neden, peki?..
Güçlü bir iktidar alternatifi olabilme stratejisini koruyabilmek için, atmalıydı o adamları. Orta karar muhalefet rolünü yıllardır oynuyorlardı zaten…
Yasalar ne der, sonuç ne olur, hangi taraf yasal savaşı kazanır bilemem. Ancak geleceğe soyut bir yolculuk yapıp oradan bugünün Türkiye’sine bakabilme becerisini gösteren herkes, şunu açık yüreklilik tespit edecektir: CHP’nin fıtratı da zihniyeti de değişecektir. Bu değişime ayak uyduranlar kalacak, uyduramayanlar gidecektir… Kılıçdaroğlu ekibi, yasalar nezdinde usul hatası yaptıysa bile bu hata, değişim sürecini sadece geciktirebilir. Yoksa, su akıp yolunu bulacaktır…
5 Minare 55 Kavram…
Bugüne kadar pek çok “İlk Gösterim”e, Gala’ya katıldım. Böylesini görmedim.
İkramı falan kastetmiyorum… Katılımın hem niteliği hem de niceliği beklenenin çok üstündeydi. Beni şahsen aradığına göre Mahsun Kırmızıgül herhalde herkesi tek tek aramış olmalı. İşine bu kadar ciddiyetle sahip çıkan biri, her türlü takdiri hak eder…
O gece orada olması gereken herkes oradaydı… Belli ki Mahsun, iş dünyasını çağırmamış. Bir tek onlar yoktu. Kanyon’daki Mars sinemalarında popüler sanatlar ve medyanın starları gövde gösterisi yaptılar o gece… Birlikte izlediğimiz dostum, “Tam Hollywood tarzı olmuş…”dedi. Ben de ekledim: “Hem Hollywood, hem de New York tarzı. Yazarçizer takımı da burada…”
Kırmızıgül’ün ilk iki filminde de ben sanatçının sinema yönetmenliğini tartışmaya soyunanlara katılmamıştım, bu kez de katılmıyorum. Eğer bir sanatçı “New York’da 5 Minare” gibi bir filmi çekmeye cesaret ediyor ve son karesine kadar titizlenerek bitiriyorsa; içeriğinde ve diyaloglarda elinden geldiği kadar ülkesinin kültür ve değerlerine ve bizzat kendisine karşı ‘namuslu’ ve ‘duyarlı’ olmaya çalışıyorsa; prodüksiyon için gerekli 9 milyon Doları bulma başarısını gösteriyorsa; filmin görsel yanının dört başı mamur, şiddet sahnelerinin Sam Peckinpah’ı aratmayacak etkilikte olmasını sağlayabiliyorsa; işin sonunda da her türden popüler kültür üretiminin tek kıstası olduğu gibi para da kazanıyorsa; önünde şapka çıkarmak gerekir…
Varsın Mahsun, izleyicilerinin sayıları üç haneli rakamlarla ifade edilen seyirci sayılarına ulaşan filmler gibi sanat filmleri festivallerimizde (Yeşilçam ödülleri dışında hepsi öyledir) ödüle ulaşamasın… Seyirciye ulaşacaktır…
Gelelim Mahsun Kırmızıgül’ün “bir filmde çok şey söyleme” yaklaşımına. Bu onun bir ‘üslubu’ olmaya başladı sanki. “Beyaz Melek" ve "Güneşi Gördüm" de öyleydi. Bildiğimiz için saydık… Tam 55 kavram …. Dramatik ‘çatışma odaklı yapıtaşı’ bulduk: Yapı taşları: 1. Taassup-Hoşgörü, 2. Hayat-Ölüm, 3. Memleket Sevgisi-Memleket Hasreti, 4. Terör-Barış, 5. Farklı inançların birarada, saygı ve sevgiyle yaşayabileceği, 5. İnançta farklı - değerlerde ortak zeminde bir evlilik, 6. 11 Eylül mağduru FBI yöneticisi, 7. Doğu-Batı ikilemi, 8. Mesleki rekabet, 9. Kan davası…
55 Kavram da şöyle sıralanıyor: 1. İnanç, 2. Hoşgörü, 3. Tasavvuf, 4. Dua, zikir, 5. Kılıç Ali Paşa Camii, 6. Ayasofya, 7. Semazen, 8. Said-i Nursi, 9. Mevlana Celaleddin-i Rumi, 10. Sır, 11. Dostluk, 12. Saygı, 13. Aşk, 14. Evlilik, 15. Tesadüf, 16. İhanet, 17. İntikam, 18. 11 Eylül, 19. İslamfobi, 20. Tarikat, 21. Yurtseverlik, 22. İş ahlâkı, 23. Mesleki rekabet, 24. Kader, 25. Memleket hasreti, 26. El Kaide, 27. Hizbullah, 28. İşkence, 29. Bağışlamak, 30. Kan davası, 31. Fedakârlık, 32. İstanbul, 33. New York, 34. Bitlis, 35. FBI, 36. Türk polisi, 37. Baba-kız sevgisi, 38. Macera, 39. Hiyerarşi, 40. İdeoloji, 41. Taassup, 42. Sürpriz, 43. Deccal, 44. Sorumluluk, 45. İdealler, 46. İçtenlik, 47. Yanlış anlaşılmak, 48. Tevazu, 49. Vefa, 50. Doğu- Batı, 51. Dürüstlük, 52. Harlem, 53. Yoksulluk, 54. Avrupa Birliği, 55. Hayal kırıklığı
Mahsun Kırmızıgül kardeşim yine her şeyi birden söylemiş…
Bu söz bana aittir, demeyi ne kadar isterdim. Ama değil. Ben de bir yerden duymuştum. Ancak en sık benim kullandığımı söylerseniz doğrudur… Türkiye’nin Transformasyon (dönüşüm) sürecinde her şey değişirken CHP’nin olduğu yerde kalamayacağı aşikârdı. Bu tespiti şimdi yapanlarla konuyu 7 senedir gündeme getirmiş olanları bizim okur ayıracaktır. (Bkz. Akşam, “Memlekete Bir Hizmetimiz Olsun” ve “Beş Derste CHP Nasıl İktidar Olur” başlıklı yazılar)…
CHP, “Yeni” sözcüğüne bu kadar reaksiyon göstereceğine, dünyadaki ve Türkiye’deki dönüşümü doğru okumalı ve değişime karşı direnç değil katılım sergilemeliydi… Neden, peki?..
Güçlü bir iktidar alternatifi olabilme stratejisini koruyabilmek için, atmalıydı o adamları. Orta karar muhalefet rolünü yıllardır oynuyorlardı zaten…
Yasalar ne der, sonuç ne olur, hangi taraf yasal savaşı kazanır bilemem. Ancak geleceğe soyut bir yolculuk yapıp oradan bugünün Türkiye’sine bakabilme becerisini gösteren herkes, şunu açık yüreklilik tespit edecektir: CHP’nin fıtratı da zihniyeti de değişecektir. Bu değişime ayak uyduranlar kalacak, uyduramayanlar gidecektir… Kılıçdaroğlu ekibi, yasalar nezdinde usul hatası yaptıysa bile bu hata, değişim sürecini sadece geciktirebilir. Yoksa, su akıp yolunu bulacaktır…
5 Minare 55 Kavram…
Bugüne kadar pek çok “İlk Gösterim”e, Gala’ya katıldım. Böylesini görmedim.
İkramı falan kastetmiyorum… Katılımın hem niteliği hem de niceliği beklenenin çok üstündeydi. Beni şahsen aradığına göre Mahsun Kırmızıgül herhalde herkesi tek tek aramış olmalı. İşine bu kadar ciddiyetle sahip çıkan biri, her türlü takdiri hak eder…
O gece orada olması gereken herkes oradaydı… Belli ki Mahsun, iş dünyasını çağırmamış. Bir tek onlar yoktu. Kanyon’daki Mars sinemalarında popüler sanatlar ve medyanın starları gövde gösterisi yaptılar o gece… Birlikte izlediğimiz dostum, “Tam Hollywood tarzı olmuş…”dedi. Ben de ekledim: “Hem Hollywood, hem de New York tarzı. Yazarçizer takımı da burada…”
Kırmızıgül’ün ilk iki filminde de ben sanatçının sinema yönetmenliğini tartışmaya soyunanlara katılmamıştım, bu kez de katılmıyorum. Eğer bir sanatçı “New York’da 5 Minare” gibi bir filmi çekmeye cesaret ediyor ve son karesine kadar titizlenerek bitiriyorsa; içeriğinde ve diyaloglarda elinden geldiği kadar ülkesinin kültür ve değerlerine ve bizzat kendisine karşı ‘namuslu’ ve ‘duyarlı’ olmaya çalışıyorsa; prodüksiyon için gerekli 9 milyon Doları bulma başarısını gösteriyorsa; filmin görsel yanının dört başı mamur, şiddet sahnelerinin Sam Peckinpah’ı aratmayacak etkilikte olmasını sağlayabiliyorsa; işin sonunda da her türden popüler kültür üretiminin tek kıstası olduğu gibi para da kazanıyorsa; önünde şapka çıkarmak gerekir…
Varsın Mahsun, izleyicilerinin sayıları üç haneli rakamlarla ifade edilen seyirci sayılarına ulaşan filmler gibi sanat filmleri festivallerimizde (Yeşilçam ödülleri dışında hepsi öyledir) ödüle ulaşamasın… Seyirciye ulaşacaktır…
Gelelim Mahsun Kırmızıgül’ün “bir filmde çok şey söyleme” yaklaşımına. Bu onun bir ‘üslubu’ olmaya başladı sanki. “Beyaz Melek" ve "Güneşi Gördüm" de öyleydi. Bildiğimiz için saydık… Tam 55 kavram …. Dramatik ‘çatışma odaklı yapıtaşı’ bulduk: Yapı taşları: 1. Taassup-Hoşgörü, 2. Hayat-Ölüm, 3. Memleket Sevgisi-Memleket Hasreti, 4. Terör-Barış, 5. Farklı inançların birarada, saygı ve sevgiyle yaşayabileceği, 5. İnançta farklı - değerlerde ortak zeminde bir evlilik, 6. 11 Eylül mağduru FBI yöneticisi, 7. Doğu-Batı ikilemi, 8. Mesleki rekabet, 9. Kan davası…
55 Kavram da şöyle sıralanıyor: 1. İnanç, 2. Hoşgörü, 3. Tasavvuf, 4. Dua, zikir, 5. Kılıç Ali Paşa Camii, 6. Ayasofya, 7. Semazen, 8. Said-i Nursi, 9. Mevlana Celaleddin-i Rumi, 10. Sır, 11. Dostluk, 12. Saygı, 13. Aşk, 14. Evlilik, 15. Tesadüf, 16. İhanet, 17. İntikam, 18. 11 Eylül, 19. İslamfobi, 20. Tarikat, 21. Yurtseverlik, 22. İş ahlâkı, 23. Mesleki rekabet, 24. Kader, 25. Memleket hasreti, 26. El Kaide, 27. Hizbullah, 28. İşkence, 29. Bağışlamak, 30. Kan davası, 31. Fedakârlık, 32. İstanbul, 33. New York, 34. Bitlis, 35. FBI, 36. Türk polisi, 37. Baba-kız sevgisi, 38. Macera, 39. Hiyerarşi, 40. İdeoloji, 41. Taassup, 42. Sürpriz, 43. Deccal, 44. Sorumluluk, 45. İdealler, 46. İçtenlik, 47. Yanlış anlaşılmak, 48. Tevazu, 49. Vefa, 50. Doğu- Batı, 51. Dürüstlük, 52. Harlem, 53. Yoksulluk, 54. Avrupa Birliği, 55. Hayal kırıklığı
Mahsun Kırmızıgül kardeşim yine her şeyi birden söylemiş…