CHP’ye yeni bir soluk!
21 EYLÜL 2011
Hemen söyleyeyim. Habere çok sevindim… Çünkü bizim sosyal demokratlar bir ikisi hariç her şeyi bildiklerine inanırlar. O nedenle danışman istihdam etmeleri çok zordur. Bu anlamda haber çok önemli:
Prof. Dr. Vefa Tarhan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ekonomi danışmanı olmuş. Hocanın referansları deve dişi gibi… 2000 yılında European Economic Association tarafından dünyanın en önemli bin ekonomisti arasında 107. sırada gösterilmiş… Tarhan, 1984 yılında Loyola'da, 1990 da Northwestern Üniversitesi'nde, 1999 da ise Washington Üniversitesi'nde "Senenin en değerli profesörü" seçilmiş. Hoca, 2011'de Loyola Üniversitesi’nde yılın en başarılı araştırmacısı ödülünü de almış.
Her ne kadar çöken ekonomisi ve finans sistemi nedeniyle ABD gurularının ve entelektüellerinin havası bir hayli ‘kaçmış’ olsa da Vefa Tarhan’ın ‘nâmı’ (Reputation), az buz değil. Biz kendisine yine de küçük bir tavsiyede bulunalım. Göreve başlamadan önce Kemal Derviş bir görüşmesinde yarar var… O kendisine Türkiye’deki sosyal demokratlarla fakat öte yandan Türk halkı ile ilgili ciddi tecrübeler aktarabilir…
Kemal Derviş, Anadolu Ajansına verdiği beyanatta “Ben tarihte esas belirleyici unsurun vatandaş olduğuna, toplumdaki dinamizm olduğuna inanıyorum” demiş. “Türkiye’deki insanların sağduyuya sahip olduklarını, zorluklara katlanabildiklerini ve gösterdikleri dinamizm ve esneklikle ekonomiyi ilerletebildiklerini” de eklemiş. Sonra da büyük sıkıntılar içindeki Batı dünyasından ülke olarak ne kadar etkilenip etkilenmeyeceğimiz konusunda şu yorumu yapmış:
"Türkiye çok dinamik bir topluma sahip. Bu dinamizm devam ederse Türkiye, hakikaten son 10 yılda kat ettiği mesafeden daha fazlasını da önümüzdeki 10 yılda katedebilir ve belki uzun bir mücadele, uzun bir yoldan sonra cumhuriyetin de kuruluşunun 100. yılında umut edildiği gibi dünyanın en ileri ülkeler ailesine katılabilir. Türkiye, gelecek vadediyor"
Vefa Tarhan Bey’e görev verilmesini ve tabii ki kendisinin de bu görevi kabullenmesi, Türkiye’de kuvvetli bir muhalefet partisinin eksikliğinin giderilmesi yolunda önemli bir adım olarak değerlendirmek istiyorum. Tezi olan, sadece anti-tezlerle siyaset yapmaya çalışan, iktidar ne derse onun tersini söyleyerek seçmeni ikna edeceğini sanan bir muhalefet değil; fikri, önerisi, tezi, tasavvuru, gelecek tasarımı, umudu olan ve bunu hedef kitlesine aslanlar gibi anlatan bir muhalefet…
Bu yolda uzun zamandır bu kadar hayırlı bir soluk işareti almamıştık…
Çift güneşli gezegen ve alıklar cenneti...
Bilim adamları Samanyolu galaksisinde iki güneşli gezegeni de sonunda keşfetti. İki güneşinin etrafında 229 günde dönen bu gezegende iki kez gün batımı ve iki kez gün doğumu oluşuyormuş.
Biz bu bilgiyi gerçek değil ama “metafor” olarak bir yerlerden gayet net hatılıyoruz. Dünya basını yeni bulunan bu gezegenle ilgili popüler bilimkurgu filmi Yıldız Savaşları’na (Star Wars) övgüler yağdırırken, engin hayalgücü nedeniyle asıl kutlanması gereken kişinin Polonyalı bilimkurgu yazarı Stanislaw Lem olduğunu yine bilenler bilecek, bilmeyenler söylenene inanacak.
Stanislaw Lem’in 1961 yılında yazdığı Solaris adlı kitap, önce 1972’de Tarkovski ve sonra da 2002’de Soderbergh tarafından filme çekildi. Seyredenlerin gayet iyi hatırlayacağı gibi, Solaris gezegeni, çift güneşli ve organik bir oluşum olan jelatimsi bir maddeyle kaplanmış ‘ruhu’ olan bir okyanustu. Duygu ve düşünceleri hisseden gizemli bir gezegen... Aşkı da entrikayı da önceden sezen... Şeytanı yaşatmayan…
Bu nedenle mi, yerine Star Wars’u koyup, tüm niyetleri anında hisseden Solaris’i unutturmak istediler acaba? Ne diyelim; herhalde post-popüler kültür de tarihini umursamadığı sürece hükmünü sürdürebiliyor olmalı. Amerika’yı yeniden keşfetmenin salak heyecanı da bir tür alıklar cennetinde yaşamak değil midir?
Prof. Dr. Vefa Tarhan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ekonomi danışmanı olmuş. Hocanın referansları deve dişi gibi… 2000 yılında European Economic Association tarafından dünyanın en önemli bin ekonomisti arasında 107. sırada gösterilmiş… Tarhan, 1984 yılında Loyola'da, 1990 da Northwestern Üniversitesi'nde, 1999 da ise Washington Üniversitesi'nde "Senenin en değerli profesörü" seçilmiş. Hoca, 2011'de Loyola Üniversitesi’nde yılın en başarılı araştırmacısı ödülünü de almış.
Her ne kadar çöken ekonomisi ve finans sistemi nedeniyle ABD gurularının ve entelektüellerinin havası bir hayli ‘kaçmış’ olsa da Vefa Tarhan’ın ‘nâmı’ (Reputation), az buz değil. Biz kendisine yine de küçük bir tavsiyede bulunalım. Göreve başlamadan önce Kemal Derviş bir görüşmesinde yarar var… O kendisine Türkiye’deki sosyal demokratlarla fakat öte yandan Türk halkı ile ilgili ciddi tecrübeler aktarabilir…
Kemal Derviş, Anadolu Ajansına verdiği beyanatta “Ben tarihte esas belirleyici unsurun vatandaş olduğuna, toplumdaki dinamizm olduğuna inanıyorum” demiş. “Türkiye’deki insanların sağduyuya sahip olduklarını, zorluklara katlanabildiklerini ve gösterdikleri dinamizm ve esneklikle ekonomiyi ilerletebildiklerini” de eklemiş. Sonra da büyük sıkıntılar içindeki Batı dünyasından ülke olarak ne kadar etkilenip etkilenmeyeceğimiz konusunda şu yorumu yapmış:
"Türkiye çok dinamik bir topluma sahip. Bu dinamizm devam ederse Türkiye, hakikaten son 10 yılda kat ettiği mesafeden daha fazlasını da önümüzdeki 10 yılda katedebilir ve belki uzun bir mücadele, uzun bir yoldan sonra cumhuriyetin de kuruluşunun 100. yılında umut edildiği gibi dünyanın en ileri ülkeler ailesine katılabilir. Türkiye, gelecek vadediyor"
Vefa Tarhan Bey’e görev verilmesini ve tabii ki kendisinin de bu görevi kabullenmesi, Türkiye’de kuvvetli bir muhalefet partisinin eksikliğinin giderilmesi yolunda önemli bir adım olarak değerlendirmek istiyorum. Tezi olan, sadece anti-tezlerle siyaset yapmaya çalışan, iktidar ne derse onun tersini söyleyerek seçmeni ikna edeceğini sanan bir muhalefet değil; fikri, önerisi, tezi, tasavvuru, gelecek tasarımı, umudu olan ve bunu hedef kitlesine aslanlar gibi anlatan bir muhalefet…
Bu yolda uzun zamandır bu kadar hayırlı bir soluk işareti almamıştık…
Çift güneşli gezegen ve alıklar cenneti...
Bilim adamları Samanyolu galaksisinde iki güneşli gezegeni de sonunda keşfetti. İki güneşinin etrafında 229 günde dönen bu gezegende iki kez gün batımı ve iki kez gün doğumu oluşuyormuş.
Biz bu bilgiyi gerçek değil ama “metafor” olarak bir yerlerden gayet net hatılıyoruz. Dünya basını yeni bulunan bu gezegenle ilgili popüler bilimkurgu filmi Yıldız Savaşları’na (Star Wars) övgüler yağdırırken, engin hayalgücü nedeniyle asıl kutlanması gereken kişinin Polonyalı bilimkurgu yazarı Stanislaw Lem olduğunu yine bilenler bilecek, bilmeyenler söylenene inanacak.
Stanislaw Lem’in 1961 yılında yazdığı Solaris adlı kitap, önce 1972’de Tarkovski ve sonra da 2002’de Soderbergh tarafından filme çekildi. Seyredenlerin gayet iyi hatırlayacağı gibi, Solaris gezegeni, çift güneşli ve organik bir oluşum olan jelatimsi bir maddeyle kaplanmış ‘ruhu’ olan bir okyanustu. Duygu ve düşünceleri hisseden gizemli bir gezegen... Aşkı da entrikayı da önceden sezen... Şeytanı yaşatmayan…
Bu nedenle mi, yerine Star Wars’u koyup, tüm niyetleri anında hisseden Solaris’i unutturmak istediler acaba? Ne diyelim; herhalde post-popüler kültür de tarihini umursamadığı sürece hükmünü sürdürebiliyor olmalı. Amerika’yı yeniden keşfetmenin salak heyecanı da bir tür alıklar cennetinde yaşamak değil midir?