Cumhurbaşkanı’ndan yeni bir siyasi iletişim dersi
02 ocak 2016 yeni şafak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, demiş ki: “Telefonlarla vatandaşla irtibatları kurmak suretiyle bir nevi kamuoyu araştırması buna diyebiliriz. Toplumsal mutabakatın sağlanabileceği bir anayasanın oluşmasına bu arama konferansı ciddi bir zemin oluşturacaktır”...
Hani memleketin gördüğü en büyük diktatör (!) yapacakmış bunu…
Sonra da devam etmiş: “Arama konferansları akademisyenler arasında veyahut da o konuyla ilgili dağarcığında bir şeyler olanların katıldığı toplantılardır. Bunu daha geniş planda tutup, halkla bu arama konferansını yapabileceğiz. Yani seçeceksiniz, ondan sonra telefonlarla vatandaşla bu irtibatları kurmak suretiyle, yani bir nevi kamuoyu araştırması da diyebiliriz ama burada vatandaşın diyelim ki anayasanın o maddesiyle ilgili düşüncesi nedir, ne diyor, bunları halkla irtibat kurmak suretiyle... Öyle ufak rakamlar değil yani 500 bin değil sayıyı daha da artırmak suretiyle. Dolayısıyla toplumsal bir mutabakatın sağlanabileceği bir anayasanın oluşmasına bu arama konferansı çok ciddi bir zemin oluşturacaktır.”
Neredeyse “Atina Demokrasisi” diyecekmiş. Ama Atina Demokrasisinde sadece elitlerin fikri sorulurmuş…
Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yapmadan önce, “Bu tür fikirleri; yani halkın geniş kitleleriyle paylaşma refleksini, katılımcı bir siyaset kültürünü hangi siyasi anlayışın hayata geçirmesi daha yakışık alır”, diye sorsalar; yanıt ne olurdu acaba?..
Sosyal demokratlar, amipler gibi bölünüp çoğalırken güçlerini yitirmelerine hiç aldırış etmeyen sol cenah siyasi kuruluşlardan böyle bir teklif gelmesi beklenirdi herhalde… Bildiğimiz kadarıyla teoride bu 'fıtrat' sol cenaha daha çok yakışırdı değil mi? Herhalde Modern de olsalar muhafazakârlara pek değil…
Bizce siyasi iletişim adına çok güçlü bir hamle… Karşı tarafı zor durumda bırakabilir… Bu noktada Sayın Kılıçdaroğlu, ilişki ve iletişim yönetimi boyutunda Cumhurbaşkanına çemkirmeyi bırakıp Başbakan'la 135 dakika süren, ülkemiz insanına umut vadeden görüşmelerinde ve sonrasında gösterdiği yapıcı tavrı sürdürse, hem ana muhalefet partisi kazanır, hem de ülke…
Bu arada meraklı okurlara şu web sitesine bir göz atmalarını tavsiye ederiz: www.aramakonferansi.com... 1988'den bu yana çeşitli holding, dernek, sektör kuruluşu, kamu kuruluşu ve şirketlerde 900'ün üzerinde Arama Konferansı uygulamasını hayata geçirmiş ve Türkiye'yi bu kavramla ilk kez tanıştırmış olan Sabancı Üniversitesi hocalarındanProf. Dr. Oğuz Babüroğlu'nun bu konuya odaklanmış dünyasına bir göz atmakta yarar olabilir…
Mükemmel bir dijital diplomasi örneği
Bana Dr. R. Erdem Erkul Bey gönderdi. O da Twitter ortamındaGökhan Yücel Bey'den alıntılamış… Gökhan Bey şu notu düşmüş link'ini koyduğu videonun altına:
“Bu video Kamu Diplomasisi, Dijital Diplomasi örneği olarak Üniversitelerin Siyaset & Kamu Yönetimi bölümlerinde gösterilmeli…”
Videonun adresini hemen verelim: https://goo.gl/XIjd1H
TV starlarından Jerry Seinfeld ABD Başkanı Barack Obama'yı arayıp kendisiyle Beyaz Ev'e gelip bir kahve içmek istediğini söylüyor… Obama da “Buyur gel!” diyor (!)…
Eski fakat çok şık arabası ile gidiyor Başkan'ın mekânına… Bahçede bir iki tur attıktan sonra tüm çalışanların gittikleri kafeteryada kahvelerini kendileri yapıp, yol boyu sürdürdükleri muhabbetlerini koyultuyorlar…
Soruların ne kadar derine ve özele indiğini, yanıtların ne kadar 'insanî' olduğunu ancak videoyu izledikten sonra kavramak olası… Bize biraz uzak gibi görünse de, ülkemizdeki bazı liderlerin bu siyasi iletişim çizgisine çoktan yaklaştıklarını saptarken, diğerlerinin de bu yolda kendilerine en kısa zamanda çeki düzen vereceklerine inanmak lazım. Çünkü seçmenlerinin çoğunluğunu yakında bizim Y kuşağı oluşturacak (1980-2000 arası doğumlular). Onlar da bu tür iletişim yaklaşımlarına bayılıyorlar…
Video hızla yayılıyor dünyada… Obama'ya tabii ki onun partisinden aday olacak Hillary Clinton'a seçimlerde acayip yarayacak. Aslında 'Dijital Diplomasiye' çok başarılı örneklerden biri…
Dijital diplomasi hakkında 30 Nisan 2013'te Yeni Şafak'ta 'Dijital diplomaside yerimizi alma zamanı' başlıklı yazımızda bir miktar değinmişiz:
“Hem devlet diplomasisi hem de kamu diplomasisi bahsinin önemli araçlarından biri olarak dijital diplomasinin iş hedeflerine uygun biçimde 'sistematik' olarak ne kadar kullanıp kullanmadığımızı ortaya koyabilecek bir veri henüz yok elimizde. Niyet olduğunu biliyoruz ama…
Bir ülkenin algısının başka ülkelerin halkları nezdinde yönetilmesi olarak açıklanan kamu diplomasisinin en önemli ayaklarından biri olması gereken 'dijital diplomasinin', bu işlerin beşiği olan ABD'de nasıl ele alındığına ilişkin ise çok sayıda doküman bulmak mümkün.
Arama motorları 80 binin üzerinde 'sayfa görüntüsü' veriyor. Kendinizi fazla yormadan sadece genel bir bilgiye sahip olmak istiyorsanız, arama motoruna çift tırnak içinde 'digital diplomacy' yazın. Hemen başlarda çıkan 'The Future of Digital Diplomacy' başlıklı link'i tıklayın. Karşınıza 4 yıl yürüttüğü ABD Dışişleri Bakanlığı İnovasyon ve Teknoloji Danışmanlığı'ndan yeni ayrılmış olan Alec Ross ile geçen ay yapılmış bir söyleşi çıkacak. Obama'nın kampanyasından Suriye'deki direnişe kadar pek çok örnek var. Söyleşiyi yapan genç dijital gazetecinin (Alex Fitzpatrick) hikâyesi de hayli ilginç. Yeni gazeteci profiline ışık tutuyor…”
Bir izleyin videoyu…
Hani memleketin gördüğü en büyük diktatör (!) yapacakmış bunu…
Sonra da devam etmiş: “Arama konferansları akademisyenler arasında veyahut da o konuyla ilgili dağarcığında bir şeyler olanların katıldığı toplantılardır. Bunu daha geniş planda tutup, halkla bu arama konferansını yapabileceğiz. Yani seçeceksiniz, ondan sonra telefonlarla vatandaşla bu irtibatları kurmak suretiyle, yani bir nevi kamuoyu araştırması da diyebiliriz ama burada vatandaşın diyelim ki anayasanın o maddesiyle ilgili düşüncesi nedir, ne diyor, bunları halkla irtibat kurmak suretiyle... Öyle ufak rakamlar değil yani 500 bin değil sayıyı daha da artırmak suretiyle. Dolayısıyla toplumsal bir mutabakatın sağlanabileceği bir anayasanın oluşmasına bu arama konferansı çok ciddi bir zemin oluşturacaktır.”
Neredeyse “Atina Demokrasisi” diyecekmiş. Ama Atina Demokrasisinde sadece elitlerin fikri sorulurmuş…
Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yapmadan önce, “Bu tür fikirleri; yani halkın geniş kitleleriyle paylaşma refleksini, katılımcı bir siyaset kültürünü hangi siyasi anlayışın hayata geçirmesi daha yakışık alır”, diye sorsalar; yanıt ne olurdu acaba?..
Sosyal demokratlar, amipler gibi bölünüp çoğalırken güçlerini yitirmelerine hiç aldırış etmeyen sol cenah siyasi kuruluşlardan böyle bir teklif gelmesi beklenirdi herhalde… Bildiğimiz kadarıyla teoride bu 'fıtrat' sol cenaha daha çok yakışırdı değil mi? Herhalde Modern de olsalar muhafazakârlara pek değil…
Bizce siyasi iletişim adına çok güçlü bir hamle… Karşı tarafı zor durumda bırakabilir… Bu noktada Sayın Kılıçdaroğlu, ilişki ve iletişim yönetimi boyutunda Cumhurbaşkanına çemkirmeyi bırakıp Başbakan'la 135 dakika süren, ülkemiz insanına umut vadeden görüşmelerinde ve sonrasında gösterdiği yapıcı tavrı sürdürse, hem ana muhalefet partisi kazanır, hem de ülke…
Bu arada meraklı okurlara şu web sitesine bir göz atmalarını tavsiye ederiz: www.aramakonferansi.com... 1988'den bu yana çeşitli holding, dernek, sektör kuruluşu, kamu kuruluşu ve şirketlerde 900'ün üzerinde Arama Konferansı uygulamasını hayata geçirmiş ve Türkiye'yi bu kavramla ilk kez tanıştırmış olan Sabancı Üniversitesi hocalarındanProf. Dr. Oğuz Babüroğlu'nun bu konuya odaklanmış dünyasına bir göz atmakta yarar olabilir…
Mükemmel bir dijital diplomasi örneği
Bana Dr. R. Erdem Erkul Bey gönderdi. O da Twitter ortamındaGökhan Yücel Bey'den alıntılamış… Gökhan Bey şu notu düşmüş link'ini koyduğu videonun altına:
“Bu video Kamu Diplomasisi, Dijital Diplomasi örneği olarak Üniversitelerin Siyaset & Kamu Yönetimi bölümlerinde gösterilmeli…”
Videonun adresini hemen verelim: https://goo.gl/XIjd1H
TV starlarından Jerry Seinfeld ABD Başkanı Barack Obama'yı arayıp kendisiyle Beyaz Ev'e gelip bir kahve içmek istediğini söylüyor… Obama da “Buyur gel!” diyor (!)…
Eski fakat çok şık arabası ile gidiyor Başkan'ın mekânına… Bahçede bir iki tur attıktan sonra tüm çalışanların gittikleri kafeteryada kahvelerini kendileri yapıp, yol boyu sürdürdükleri muhabbetlerini koyultuyorlar…
Soruların ne kadar derine ve özele indiğini, yanıtların ne kadar 'insanî' olduğunu ancak videoyu izledikten sonra kavramak olası… Bize biraz uzak gibi görünse de, ülkemizdeki bazı liderlerin bu siyasi iletişim çizgisine çoktan yaklaştıklarını saptarken, diğerlerinin de bu yolda kendilerine en kısa zamanda çeki düzen vereceklerine inanmak lazım. Çünkü seçmenlerinin çoğunluğunu yakında bizim Y kuşağı oluşturacak (1980-2000 arası doğumlular). Onlar da bu tür iletişim yaklaşımlarına bayılıyorlar…
Video hızla yayılıyor dünyada… Obama'ya tabii ki onun partisinden aday olacak Hillary Clinton'a seçimlerde acayip yarayacak. Aslında 'Dijital Diplomasiye' çok başarılı örneklerden biri…
Dijital diplomasi hakkında 30 Nisan 2013'te Yeni Şafak'ta 'Dijital diplomaside yerimizi alma zamanı' başlıklı yazımızda bir miktar değinmişiz:
“Hem devlet diplomasisi hem de kamu diplomasisi bahsinin önemli araçlarından biri olarak dijital diplomasinin iş hedeflerine uygun biçimde 'sistematik' olarak ne kadar kullanıp kullanmadığımızı ortaya koyabilecek bir veri henüz yok elimizde. Niyet olduğunu biliyoruz ama…
Bir ülkenin algısının başka ülkelerin halkları nezdinde yönetilmesi olarak açıklanan kamu diplomasisinin en önemli ayaklarından biri olması gereken 'dijital diplomasinin', bu işlerin beşiği olan ABD'de nasıl ele alındığına ilişkin ise çok sayıda doküman bulmak mümkün.
Arama motorları 80 binin üzerinde 'sayfa görüntüsü' veriyor. Kendinizi fazla yormadan sadece genel bir bilgiye sahip olmak istiyorsanız, arama motoruna çift tırnak içinde 'digital diplomacy' yazın. Hemen başlarda çıkan 'The Future of Digital Diplomacy' başlıklı link'i tıklayın. Karşınıza 4 yıl yürüttüğü ABD Dışişleri Bakanlığı İnovasyon ve Teknoloji Danışmanlığı'ndan yeni ayrılmış olan Alec Ross ile geçen ay yapılmış bir söyleşi çıkacak. Obama'nın kampanyasından Suriye'deki direnişe kadar pek çok örnek var. Söyleşiyi yapan genç dijital gazetecinin (Alex Fitzpatrick) hikâyesi de hayli ilginç. Yeni gazeteci profiline ışık tutuyor…”
Bir izleyin videoyu…