Davutoğlu’na ABD’den ödül: “Kaderin Cilvesi!..”
18 HAZİRAN 2010
Mükemmel iki konuşma dinledik… Biri Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’ten, diğeri Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan… İkisi de Four Seasons otelinde Woodrow Wilson Ödülleri’nin verildiği törende üst düzeyde iş dünyası ve medya topluluğu önünde teşekkür konuşmalarını yaptılar.
Bu ödül tam da ‘Eksen kaydı!’, ‘Hayır kaymadı!”, ‘Yok, Doğuya kaydı’, ‘Yanılıyorsunuz Doğu bize doğru kaydı!’ türünden muhabbetin koyulduğu bir ortamda son derece anlamlı…
Kurumsal Sosyal Sorumluluk çalışmalarıyla sık sık karıştırılan ‘Kurumsal Yurttaşlık’ (Corporate Citizenship) alanındaki ödülün Ferit Şahenk’e verilmesi en az ‘Kamu Hizmeti’ (Public Service) ödülünün Dışişleri Bakanı’na verilmesi kadar ilginç… Şahenk konuşmasını herhalde boş yere “Herkes kendisine gerekli mesajları çıkarsın!” diye bitirmedi…
“Ironi des Schicksals” der Almanlar, “Kaderin Cilvesi – Kaderin İstihzası, Alayı…” ABD başkanlarını, ünlü politikacıları ve iş adamlarını merkezinde bulunduran ve dünyanın dört bir yanından bilim adamlarına araştırma bursları veren, ülkenin en gelişmiş düşünce merkezi Wilson Center’in verdiği bu ödülün, tam da bazılarının Davutoğlu’nu Başbakan'la birlikte ülkeyi anti-Amerikan bir eksene doğru ittiğini iddia ettikleri günlere rastlaması, ‘Kaderin Cilvesi’ değildir de nedir?
Gecenin en hoş görüntülerinden biri hiç şüphesiz Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ile, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Ferit Şahenk’le ilgili yaptıkları konuşmalardı. Wilson Center, her iki ödül sahibini tanıtan birer film yapmıştı… Suzan Hanım ve Mustafa Bey’in filmde yer alan konuşmaları son derece duygusal ve bir o kadar da gerçekçiydi. Rekabet ve takdirin aynı anda olabileceğini gelişmiş bir bilinç düzeyiyle kanıtladılar… Keşke o filmi birbirlerinin gözünü oymaya çalışan siyasilerimiz de izleyebilseler…
Şimdi bazı anti-Davutoğlu cephesi mensuplarından bu ödülün ne kadar dandik olduğuna dair görüşler bekliyorum… Ama zor… Wilson Center öyle ‘dırı vırı’ bir yer değil. Yeterince tetkik etmeden kafadan eleştiriye kalkışanlar, Center’in altında kalıverirler…
Bazen ‘edepsiz’ reklam da iş yapar
Herkes o reklamı tartışıyor. Ben “Amaçlarına ulaştılar” diyorum… Önce eşim görmüş… Gözleri yerinden oynamış. Çünkü gözü, gerekli tamamlamayı yapmış ve reklam panosunda ismin “e hali” ifadesi yer almasına rağmen o mesajı “i hali” gibi okumuş…
Laf şu: “299 TL’ye babaya alırsınız!”…
Yarın babalar günü ya… Onu böyle kullanacak… Satın alma davranışına dönüşme ihtimali bence sıfıra yakın… Fakat başka telden çalan Eda Taşpınar reklamıyla birlikte ‘farkındalık yaratma’ konusunda hedef 12’den vurulmuş. Eskiden General Mobile (GM) mi biliyorduk… Şimdi biliyoruz… Alır mısınız ‘babaya’?.. Hiç sanmam…
Küçükçekmece Belediyesi depremi ciddiye alıyor
‘Konu Yönetimi’ sizin için kritik olan durumlar konusunda ‘önlem ve ön almak’ için olayın üzerine bizzat gitmeniz ve varsa çarpıtılmış gerçekleri hedef kitlenize açıklamak için fırsat yaratmanız demektir…
Stratejik bir iletişim yöntemi olan Konu Yönetimi için en tipik örneklerden birini Küçükçekmece Belediyesi yollamış. Eylül’ün ikinci haftasına planladıkları bir etkinlik bu… Şimdiden iş ciddi tutuluyor. Algı bu en azından. Adı şöyle: “Küçükçekmece Belediyesi Deprem ve Afet Risk Yönetimi Çalışmalarına Yönelik Çalıştay ve Sempozyum Organizasyonu”
Mükemmel bir iş planı hazırlamışlar… Al, örnek diye kullan… İsim biraz uzun sadece... Başkan sorsun çevresindekilere, “Bu cümleden aklınızda ne kaldı?” diye... Aldığı yanıtı da etkinliğin adı yapsın… “1. Deprem Sempozyumu” mesela… Kalan kelimelerden de bir alt başlık oluşur zaten…
Bu ödül tam da ‘Eksen kaydı!’, ‘Hayır kaymadı!”, ‘Yok, Doğuya kaydı’, ‘Yanılıyorsunuz Doğu bize doğru kaydı!’ türünden muhabbetin koyulduğu bir ortamda son derece anlamlı…
Kurumsal Sosyal Sorumluluk çalışmalarıyla sık sık karıştırılan ‘Kurumsal Yurttaşlık’ (Corporate Citizenship) alanındaki ödülün Ferit Şahenk’e verilmesi en az ‘Kamu Hizmeti’ (Public Service) ödülünün Dışişleri Bakanı’na verilmesi kadar ilginç… Şahenk konuşmasını herhalde boş yere “Herkes kendisine gerekli mesajları çıkarsın!” diye bitirmedi…
“Ironi des Schicksals” der Almanlar, “Kaderin Cilvesi – Kaderin İstihzası, Alayı…” ABD başkanlarını, ünlü politikacıları ve iş adamlarını merkezinde bulunduran ve dünyanın dört bir yanından bilim adamlarına araştırma bursları veren, ülkenin en gelişmiş düşünce merkezi Wilson Center’in verdiği bu ödülün, tam da bazılarının Davutoğlu’nu Başbakan'la birlikte ülkeyi anti-Amerikan bir eksene doğru ittiğini iddia ettikleri günlere rastlaması, ‘Kaderin Cilvesi’ değildir de nedir?
Gecenin en hoş görüntülerinden biri hiç şüphesiz Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ile, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Ferit Şahenk’le ilgili yaptıkları konuşmalardı. Wilson Center, her iki ödül sahibini tanıtan birer film yapmıştı… Suzan Hanım ve Mustafa Bey’in filmde yer alan konuşmaları son derece duygusal ve bir o kadar da gerçekçiydi. Rekabet ve takdirin aynı anda olabileceğini gelişmiş bir bilinç düzeyiyle kanıtladılar… Keşke o filmi birbirlerinin gözünü oymaya çalışan siyasilerimiz de izleyebilseler…
Şimdi bazı anti-Davutoğlu cephesi mensuplarından bu ödülün ne kadar dandik olduğuna dair görüşler bekliyorum… Ama zor… Wilson Center öyle ‘dırı vırı’ bir yer değil. Yeterince tetkik etmeden kafadan eleştiriye kalkışanlar, Center’in altında kalıverirler…
Bazen ‘edepsiz’ reklam da iş yapar
Herkes o reklamı tartışıyor. Ben “Amaçlarına ulaştılar” diyorum… Önce eşim görmüş… Gözleri yerinden oynamış. Çünkü gözü, gerekli tamamlamayı yapmış ve reklam panosunda ismin “e hali” ifadesi yer almasına rağmen o mesajı “i hali” gibi okumuş…
Laf şu: “299 TL’ye babaya alırsınız!”…
Yarın babalar günü ya… Onu böyle kullanacak… Satın alma davranışına dönüşme ihtimali bence sıfıra yakın… Fakat başka telden çalan Eda Taşpınar reklamıyla birlikte ‘farkındalık yaratma’ konusunda hedef 12’den vurulmuş. Eskiden General Mobile (GM) mi biliyorduk… Şimdi biliyoruz… Alır mısınız ‘babaya’?.. Hiç sanmam…
Küçükçekmece Belediyesi depremi ciddiye alıyor
‘Konu Yönetimi’ sizin için kritik olan durumlar konusunda ‘önlem ve ön almak’ için olayın üzerine bizzat gitmeniz ve varsa çarpıtılmış gerçekleri hedef kitlenize açıklamak için fırsat yaratmanız demektir…
Stratejik bir iletişim yöntemi olan Konu Yönetimi için en tipik örneklerden birini Küçükçekmece Belediyesi yollamış. Eylül’ün ikinci haftasına planladıkları bir etkinlik bu… Şimdiden iş ciddi tutuluyor. Algı bu en azından. Adı şöyle: “Küçükçekmece Belediyesi Deprem ve Afet Risk Yönetimi Çalışmalarına Yönelik Çalıştay ve Sempozyum Organizasyonu”
Mükemmel bir iş planı hazırlamışlar… Al, örnek diye kullan… İsim biraz uzun sadece... Başkan sorsun çevresindekilere, “Bu cümleden aklınızda ne kaldı?” diye... Aldığı yanıtı da etkinliğin adı yapsın… “1. Deprem Sempozyumu” mesela… Kalan kelimelerden de bir alt başlık oluşur zaten…